Kavramların içini boşaltarak, yanıltarak, anlamını değiştirerek bilinçli ve kasıtlı yapılan, başvurulan yöntemdir.
Nazi
Propaganda Bakanı Joseph Goebbels de der ki:
“Herkesçe
bilineni ısrarla tekrar et”
‘Bir şeyi ne
kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar.’
‘Basını,
hükümetin kullanabildiği dev bir klavye olarak düşünün.’
‘Yalan atın,
mutlaka inanan çıkacaktır.’
‘Amacımız
doğruları söylemek değil, insanları etkilemek.’
Eğer siz bir
şeyi beğenmiyorsanız: Armudun sapı üzümün çöpü dersiniz.
Doğrudan
söyleyemezsiniz! Söylediğinizde foyanız, gerçek niyetiniz ortaya çıkar.
‘Amacımız doğruları söylemek değil,
insanları etkilemek.’
Göstericileri
ayrıştırmaya, onları bir birine düşürmeye çalışan bir anlayışla kendilerine gaz
atılan, zehirli su püskürtülenlerin attıkları taşı kast ederek, bir çoklarının
hislerine tercüman olan televizyonun
gediklilerinden Abdulkadir Selvi şöyle diyor: ‘Neden sen benim eylemimi kendi
terörün, şiddetin için kullanıyorsun?’
Selvi bu
soruyu yüzlerce kez sormuş ama kimseden cevap alamamış! Alması da mümkün değil.
Böyle bir soruya verilecek cevap yok! Cevap yok değil, sorunun mantığı yok! Bu
örgütler olmasaymış, gösterilere izin verilirmiş!
“Şu mektepler olmasaydı maarifi
ne güzel idare ederdim”
‘Yalan atın, mutlaka inanan
çıkacaktır.’
Taksim’de
gösteri yapmak halkın seyahat özgürlüğünü engelliyor. Sıkıyönetim uygulandı,
Taksim yasaklandı. Otobüsler,vapurların seferleri iptal edildi.
Özgür Suriye
Ordusu, Taksim’de eylem yapıyor. Bir hoşgörü dini olan İslam’ın, Müslüman’ın
bir başka dinin sembolü olan Ayasofya’nın
cami olsun diyerek Sultanahmet Meydanını doldurarak eylem yapıyor. O
zaman ne trafik, ne seyahat, ne de turizm akla geliyor.
Solem
lucerna non ostenderent
Güneş fenerle gösterilmez
HES’lerle
ülkeyi çölleştirmeyin! Diyenler… Özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya karşı
çıkanlar… Soma’da 301 kişinin ölmesine neden olan koşulları, özelleştirmenin
getirdiği işsizlik ve yıkıcı sonuçlara karşı çıkanlar... Bunlar örgüt!
Bunlara ‘terörist’,
‘örgüt’ damgası vurursanız, işiniz kolaylaşır!
Ama.
Herkes
AKP,MHP,CHP,BDP’yi beğenecek diye bir şey yok!
AKP’ye oy
verir ama belki mecburen…
CHP’ye oy
verir ama mecburen…
MHP’ye oy verir
ama mecburen… Kısaca size oy verdiği halde ya da sizi beğenmeyen, sizin
siyasetinizden hoşnut olmayan bir kesim var. Bunlar yasal çerçevede kurulmuş örgütler
mi?… Ortada bir suç varsa zaten kapatırsınız.
Fehmi Koru’ya
göre bu örgütlerden parlamentodaki muhalefet sorumlu! Neden? Çünkü onların
tabanı? Onlar ‘sus!’ deyince susmaları lazım! Koru’nun kafasındaki demokrasi
anlayışı bu!
Bu örgütlerin
nasıl hizaya getirileceğini de öneriyor. ‘Düzgün bir biçimde ülkenin gündemine
sokulması lazım’
‘Basını, hükümetin kullanabildiği dev
bir klavye olarak düşünün.’
Selvi,
polisin müdahale etmediği hiçbir eylemde olay çıkmadığını bilmiyor mu? Gayet
iyi biliyordur.
Selvi
HES’lere, özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya karşı mı? Değil! O özelleştirmeye,
taşeronlaştırmaya, HES’lere karşı olanlara karşı!
Soma’da
suçlular bulunsun, yargılansın! Diyenlere karşı olduğu için, bundan dolayı Taksim
yasak! diyemiyor. Biz de örgüt sözcüğü korkutuyor, o da bundan nemalanıyor.
O zaman
Selvi’ye şu soru sorulduğunda: Neden bu meydanlar Özgür Suriye Ordusu için,
Ayasofya cami olsun diyenler için açık? Çünkü onların bu talebi aşırı karı kısıtlamıyor!
Tabi aşırı kar kapitalizm için hayati bir durum.
Yani ‘To be
or not to be’ Olmak ya da olmamak. Bütün mesele bu!
‘Bana vicdansız bir medya temin et;
sana bilinçsiz bir halk sunayım.’
Siz olsanız
nasıl bir cevap verirsiniz? Sevmediğiniz, yasaklanmasını savunduğunuz bir şeye
nasıl bahane bulursanız? İşte Selvi’de bunu yapıyor! Adamın kişiliğini değil
giydiği elbiseyi beğenmediği için adamı sevmediğini söylüyor.
Anma
yapılacak, izin yok! Ama…
“Herkesçe bilineni ısrarla tekrar et”
Taş atıyorlar!
Bana
topu tüfeği, helikopteri, uçağı, silahıyla donanmış İsrail askerine taş atan
Filsitinli çocukları hatırlatıyor! Her nedense hep Filistinli çocuklar ölüyor!
Gezi’de
de yaralanan ölenler hep ‘taş atanlar!’
Polis meydana
barikat kurmuş mu? 25 bin polis, 50 TOMA, Demir barikatlar… Kalabalık
toplandıkça Tomalar yürüyor… Gaz fişekleri çalışıyor mu?…
‘Basını, hükümetin kullanabildiği dev
bir klavye olarak düşünün.’
Selvi olay
yerinden değil televizyonların kendine gösterdiğini görüyor, işine böyle
geliyor. Çünkü onun demokrasiden anladığı bu!
Siyaseti
rakibinize yasaklamak!
Ortalama
günde 1 kadın 4 inşaat işçisi iş cinayetlerinde ölüyor.
Kendisi her
gün televizyonlardan konuşuyor ama ‘örgüt’ dediklerinizin ne dediğini siz
duyuyor musunuz?
Duyduğunuzu
pek sanmıyorum. Duyulsa idi ne Soma da 301 kişi ölür. Ne de inşaatlarda yılda 1
500 kişi iş cinayetlerinde ölürdü.
Hayber Gürsoy
Hayber Gürsoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder