Çevrecileri ve
Talancıları Memnun Eden Formül
Maden şirketleri, kentsel dönüşümcüler,, HES, RES ve Taş
Ocakları bir virüs gibi dört koldan ülkeye yayılmaya çalışıyorlar.
Bunun karşısında yaşam alanları savunucuları, doğa
korumacıları,halk ise bir anti-virüs gibi,doğasına, yeşiline, dağına,suyuna, toprağına sahip çıkarak canını
dişine takarak mücadele ediyorlar. Ediyor ve dava açarak mahkemelerde kazanıyorlar.
Fakat bu çok başlı
canavar gibi, kolları kesildikçe yeniden üreyen yaratıklar gibi her seferinde
yeni bir oyunla karşılarına çıkıyorlar. Hukuk karşısında ‘Osmanlı’da oyun çok’
sözüne taş çıkartarak, şeytanın bile aklına gelmeyecek oyunlar oynuyorlar.
Yerel yöneticilerle, hükümetle, devletle işbirliği içinde, bu gücü arkalarına alarak
pervasızca dağı taşı, doğaya ait ne varsa saldırıp yok edip, talan ediyorlar.
Formüle gelince;
İki tarafta kazanıyor. İki tarafta memnun!
Çevreciler, yaşam alanları savunucuları hukuken ; mücadele
ederek, barışçıl her yolu deneyerek kazanıyor... Bunlar her açtıkları davayı
kazanıp halaya duruyor ve haklı olarak bundan gurur duyuyorlar, moral
buluyorlar.
Maden şirketleri,
kentsel dönüşümcüler ise hukuksuz bildikleri yöntemleri deneyerek,
hukuksuzluklarıyla talan ederek rant ve kar sağlıyorlar. Onlar da önlerine çıkan
her engeli yıkarak, hukukun önünden arkasından dolanarak plan ve projelerini
hayata geçirerek mutlu oluyorlar.
Böylece hukuk yoluyla öfkeli, kızgın doğa ve çevre
savunucularının öfkesi yatıştırılmış oluyor, maden şirketleri de türlü ayak
oyunları ve hileleriyle ‘üstün cesaret madalyası’na layık oyun tamamlanıyor.
Hukuk bir tarafta, hukuka uymayanlar bir tarafta, ikisi de sonuçten memnun!
Sonuçta hukuk var!
Kendilerine henüz sıra gelmemiş olan sokaktaki bazı insanlar
ise bu yapılanları ülke ekonomisine bir katkı, kalkınma ve gelişme görerek
alkış tutuyorlar. Ama; Yırca’da, Fatsa’da,V.s... Bir çok yerde işsizliğe önce çare
gördükleri bu ‘kalkınma’nın sonucu olarak doğup büyüdükleri yerlerin yaşanmaz
hale geldiğini görünce harekete geçiyorlar.
Dünyanın en büyük altın üretici ve satıcısı, dünyanın en
büyük siyanür üreticisi Almanya olduğu halde, bu şirketlere karşı çıkan Bergama
köylülerini Alman ajanı ve onlardan para almakla suçlayıp itibarsızlaştırarak,
hatta kitap yazdırarak suçladılar. Tıpkı Ergenekon’a karşı çıkan, daha sonra
Ergenekonculukla suçlanan Ahmet Şık ve Nedim Şener gibi...
Bu şirketler organizeler, örgütlüler, devletin gücünü
arkalarına alıyorlar. Korkusuzlar, yılmıyorlar. Rant ve talan o kadar gözlerini
karartmış ki adına ‘gelişme ve kalkınma’
koydukları bu rant sistemini hayata geçirmek için ellerinden geleni arkalarına
koymuyorlar. Köylülerin çocuklarını güvenlik görevlisi olarak işe alıp, kendi
ana-baba ve kardeşlerini dövdürüyorlar. Sonra Yırca’da olduğu gibi işten atıp
uüzüstü bırakıyorlar.
Bu bir Ali Cengiz Oyunu
İyi polis kötü polisi oynuyorlar.
Her gün televizyonlarda dönen kamu spotu ile tarım
arazilerini inşaata açmama yönünde ‘bilinç ‘ vermeye çalışan Tarım Bakanlığı,
çevreyi koruma sözü verirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 27 milyon 573 bin
64 dekar tarım alanını imara açıp, betonlaştırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder