Sayfalar
▼
12 Kasım 2014 Çarşamba
Kentsel dönüşümde ikna edici yalan klişeleri
Kentsel dönüşüm uygulamalarında birkaç klişe var.
1-Deprem Korkusu: Siz de sanıyorsunuz ki gerçekten dertleri vatandaş! Gerçekten onlar ölmesin! Hak Sahipleri için kutu gibi, tavuk kümesi gibi ucuz evler, sosyal konutlar yapıp, itiraz ettiklerinde ‘Beğenmiyorsanız bize satın!’ diyorlar. Maksadın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu iş işten geçtikten sonra anlaşılıyor. ‘Size fazla m2 için ödeyecek paramız yok! Burası bizim! Burada oturmak istiyoruz! Gelip elimizden aldınız!’ diye feryat edenleri, gözyaşı dökenleri hiç mi hiç umursamıyorlar. ‘Deprem dediniz, bizi depremden kötü ettiniz!’ sözlerini asla duymuyorlar.
2-Halk istemezse kentsel dönüşüm olmaz yalanı: Aylarca günlerce sabırla çalışıyorlar. Her yolu deniyor, gerektiğinde tehdit, baskı, şantaj yolları, bireysel ikna odaları kuruluyor. Belediye başkanları, yöneticilerin her biri bir koldan söz verip vaat ediyorlar. ‘Devlet yalan, söylemez. Yanlış yapmaz! Bize güvenin, inanın! Diyorlar. Onlardan biri imiş gibi Hak Sahiplerinin defalarca ayaklarına gidip çay içip sofralarına konuk oluyorlar. Daha sonra iş tersine döndüğünde aramakla bulunmaz hale geliyorlar. ‘Bu meseleler ayaküstü konuşulmaz’ diyerek haber gönderiyorlar. ‘Siz bize adınızı, telefonunuzu verin, biz ararız’ diyorlar. Belirleyici, karar verici, her şey tek taraflı olarak kendileri belirliyorlar.
3-Daireleriniz değerlenecek yalanı. Yalan çünkü aynı site içinde kentsel dönüşüm hak sahiplerine sosyal konut, kendi satacaklarını da lüks yapıyorlar. Sosyal konutlar o bölgedeki yeni yapılan bina değerlerinde… Lüks yapılanların metrekaresi ise 4 ila 5 bin TL civarında değişiyor. Vatandaşta gerçekten kendi konutunun da bu değerde olduğuna inanıyor. Arsanızı müteahhide kat karşılığı verdiğinizde daha karlısınız. Koşulları her iki taraf pazarlıkla belirliyor. Ve K.K. Sözleşmesi ile tapuyu inşaatın yükselmesine göre kademeli olarak devretme olanağınız var.
4- İkna etmek için her şey vaat ediliyor. İmza atılana kadar! Niyetleri gizli olduğu her şeyi açık açık konuşmuyorlar. İkna etmede epeyce bir ustalık ve deneyim kazanmış yöneticiler ellerindeki her türlü araç, yol ve yöntemleri kullanarak vatandaşın Güçlü olana inanma eğilimini, zaafını kötüye kullanıyorlar. Sözleşmeler hazırlanıp imzalar atıldıktan sonra her şey belirginleşiyor, netlik kazanıyor ve ondan sonra sizin için bir kabus dönemi başlıyor.
5- Rant uğruna mahalle kültürü; komşuluk ilişkileri, aile ilişkilerinde tecrit, soyutlama ile sonuçlanan bir soylulaştırma, o çok savundukları muhafazakar değerleri de alt üst etmesine rağmen rant için her şeyi göze alıyorlar. A. Lafif Şener: İşin içinde rant olmasa kimse bir kilometre yol yapmaz, dedi Hanifi Avcı ise: Yolsuzluk olmasa ekonomi yürümez, dedi. Nerede bu ahlak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder