Sayfalar
▼
22 Eylül 2018 Cumartesi
Emlakçının Kendini Özelleştirmesinin İnanılmaz Sonuçları
Sorun şudur:
Bilgiyi nasıl kullanacaksınız? Bilgiyi ihtiyacınız olan şekle nasıl sokacaksınız? Size ait bir duruma nasıl getireceksiniz?
Gayrimenkul veya Emlak mesleği de yasal boşlukların kurbanı olarak, iktidarların siyasal veya sosyal nedenlerle görmezden geldiği, geldiğinde ise başka bir hal aldığını, mesleki erozyona uğradığını, saygınlık sorunu yaşadığını önce bir belirtelim.
Bunun nedeni hemen hemen herkesin yapabileceği, bir normun bir standadın getirilmediği(çıkan yönetmeliğin de tartışıldığı), çeki düzen verilmediği, serbest piyasanın 'ölen ölür kalan sağlar bizimdir' ya da 'göç yolda düzelir' mantığına emanet edildiği bir kitleden söz ediyoruz. Bu konuda çok şeyler söylendi, yazıldı ve hala devam ediyor.
Neden buradan başladık?
Bu başı boşlukta kerameti kendinden menkul herkes durumdan kendine bir vazife çıkarıyor, ahkam kesiyor, ayar veriyor. Her fikre sarılacak insanın bol olduğu bu ülkede etrafına bir kaç adam toplayan, yüksek sesle haddini bilmeden, meydanı boş bularak atıp tutuyor, bu da konuştuklarını gerçek sanmasına yol açıyor.
Konumuz Gayrimenkul Danışmanının eğitimi olunca sorun daha da büyüyor. Bugüne kadar gelen alaylı kitleye yarı alaylı kurumsal kitle dahil oldu. Kurumsallarla kısmen emlak piyasasına bir standard geldi. Bu yeter mi kesinlikle yetmez? Ekonominiz ne ise eğitiminiz de insanınız da odur, denilebilir. Haklısınız. Çünkü sanayi toplumunun ihtiyacı ile 'ara mallar ülkesi' olarak konumlandırılmış, sanayisi zayıf, cılız ülkemizin insan kaynakları, eğitimi de buna göre olacaktır kuşkusuz.
Konu akademik düzeyde ele alınmayıp kara düzen bir hal alınca ortaya emlak ile ilgisi olan olmayan
bir çok insan eğitici olarak çıkıyor. Gerçekten de bu insanları dinlediğinizde ezberleri bozulduğunda apışıp kaldıklarına siz de tanık olabilirsiniz. Çoğu söylediklerinin saha da ne anlama geldiğini, karşılığı konusunda bilgilerinin olmadığını da görebilirsiniz. Belki iyi niyetle ama bu tür eğiticilerin bu sektöre faydalı olacağı yerde zararlarının olduğunu da unutmamak gerekir.
Bütün bunlara rağmen her toplantıda konuşulanlardan mutlaka öğrenebileceğiniz bir cümle, bir kelime vardır. Bu bir kelime zihninizdeki bir sorunun anahtarı olabilir, hiç umulmadık bir kapı açabilir. Hiç bir bilgiyi es geçmemek, görmezden gelmemek gerekir. Yeter ki almasını bilin.
Size Sokrates'in en çok paylaşılan sözünü hatırlatmak isterim.
'Akıllı insanlar herkesten ve her şeyden öğrenirler.
Sıradan insanlar sadece kendi deneyimlerinden öğrenirler.
Cahiller ise her şeyi bilirler.'
Konuya girerken bilgi dedik. Edineceğiniz tüm bilgileri ezber dağarcığnıza mı göndereceksiniz yoksa özelleştirip hazmederek kendinize ait bir hale, usluba mı büründüreceksiniz? Eğer bir bilgiyi olduğu gibi kullanacak olursanız bu ezberdir, başkasına öykünme, bir taklittir. Çünkü sizin kişiliğiniz, uslubunuza uygun olmayacaktır. Bu yüzden bilgi dilinizde yabancı, eğreti, bir misafir gibi, size aykırı, beden dili ile bütünleşmeyen bir durum yaratacaktır. Çünkü bilgiyi içselleştirememiş, özelleştirememiş, anlamını kavrayıp özümsememişsiniz, demektir. Bu da sizin inandırıcılığınızı zayıflatacaktır. Eğer bu bilgiyi nasıl kullanacağınızı, kendi uslubunuza, kişiliğinize uygun hale getirecek olursanız, emin olun duruşunuz değişir, özgüveniniz artar, motivasyonunuz yükselir, cesaret edemediğiniz işlere cesaret edersiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder