21 Aralık 2018 Cuma

GAYRİMENKUL DANIŞMANLARI NEYE, NEDEN İNANIR?






Gayrimenkul ile ilgili eğitimler teorik düzeyde sadece kulak dolgunluğu ile yetinilebilecek bir şekilde verilmektedir.

Bunun 2 sorunsalı vardır.
Birincisi sektör dışı eğitmenler ya da önerilenlerin yapılması halinde başarının garanti olduğunu ileri süren yaklaşımla hareket edenler.
Kişiler ilkokuldan üniversiteye kadar çeşitli dallarda eğitim almaktadır. Veya bir aşamada herhangi bir nedenle kesintiye uğramakta olabilir de. Bu süreçte artık belli bir yaşa gelmiş,  kişilikler oturmuş, kimlik ve karakterimiz doğru ya da yanlış kemikleşmiş, sabitlenmiştir. Okuyor, araştırıyor, sorguluyorsak daha esnek davranabilir, önerileni algılamada, kabul etmede, hazmetmede daha hızlı olabiliriz. Zira okumuyor, sürekli yenilenmiyor, hele bir de esnek bir yapı içinde değilsek, toplumun önyargılarını, ezberlerini kendimize fikir edinmiş isek durum oldukça zordur. Tam da bu  nedenle bir ciddi rehabilitasyona ihtiyacımız var demektir. Bu hiç de kolay bir şey değildir. Çünkü hiçbirimizde 'Geçmişnizi siliniz' diye bir buton yoktur.
Gayrimenkul Danışmanı satışçı okulunda akademik bir formasyondan geçerek bu işe başlamadığı için önce bu önyargı ve ezberlerle başa çıkmak zorundadır.

Sağlam çocuklar yetiştirmek, bozulmuş yetişkinleri düzeltmekten daha kolaydır. / Dostoyevski

Sanırım bu sözden sonra demek istediğim daha iyi anlaşılıyordur.

Danışman durumunun farkına varması ve kendini rehabilte etmesi son derece zordur.

Bir de kişiliklerin farklı olması farklı alanlarda daha başarılı olmamızı gerektirdiği için hepsini başarma zorluğu çetin, imkansız bir görev olarak algılanmaktadır. Bu da bir fren mekanizmasını devreye sokmaktadır. Ya bu iş yükünü alacak bir ofis ile ortaklaşa çalışmak ya bir tim kurma şeklinde organize olaması daha faydalı olacak bir uzmanlaşmaya gidilmelidir.

İkincisi de Türkiye'de uygulamalara bakıp bu eğitimde anlatılanları gerçekçi bulmayan Gayrimenkul Danışmanlarının haklı itirazları, haklı bulsalar da uygulamama, uygulayamama nedenleri. 
Konuyu biraz açalım:
Pratikte, hayatın olağan koşullarında Türkiye gerçeği çok farklı cereyan etmektedir. Bir gayrimenkul danışmanının gözleri önünde alıcıya çalışman, boşuna yorulursunuz, açık portföy çalışmayın, yetkisiz çalışmayın, dedikten sonra; alıcıya çalışıp başarılı sonuçlar alanlar (Paylaşımlı işlemler yüzde 68), açık portföy, yetkisiz  çalışıp başarılı olanlar (yerelleri işin içine katarak daha yüksek bir yüzde) ve daha niceleri gerçekleşiyorken eğitimlerde önerilen olmazsa olmaz katı kurallar ne derece inandırıcı olabilmektedir. Master Cheff'den Brokırına kadar herkesin ısrar ettiği; Sadece yap, sorgulama! Bu nedenle onların gözüne çok gerçekçi görünmemektedir. Çünkü pratikte yapılanlarla söylenenler çok farklı olduğu için inandırıcılığı olmamaktadır. Hele bir de duyduklarınız, bunların üzerine tüy diken olaylar cereyan ettiğinde şok olabiliyorsunuz.
Danışmanı kontrol altında tutma çaba ve korkusu 'Bana yalan söyleme! Bana yalan söyleyeni sevmem. Yalandan nefret ederim! Ama ben herkese yalan söyleyebilirim! Bana kazık atma! Başkalarına serbest, ben de! ' bu derece bir iki yüzlülüktür.
İnsanlar birbirlerine neden bu kadar az güveniyorlar sanıyorsunuz? Söylenenlerle yapılanlar arasındaki uçurum korkunçtur. Bu yüzden eğitimcilerin söylediklerini, onların başarıya giden yolu işaret etmelerini danışmanlar yüzde yüz garanti kapsamında değerlendirmemektedir.


21 Aralık 2018

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var