Kariyer motivasyonu sağlayan çocuk masalı: Goldilocks ve üç ayı
Onlar dışarı çıktıklarında eve Goldilocks isimli kız gelmiş ve onlardan habersiz bir şekilde evde dolaşmaya başlamış. Lapaları görünce önce büyük kaseden baba ayınınkinden içmeyi denemiş çok sıcak diye bırakmış. Sonra ortanca kasedeki lapadan içmiş bu da soğuk olduğu için bunu da tam bitirememiş. En küçük olan küçük ayının kasesi ise tam istediği sıcaklıktaymış. Onu yemiş.
Sandalyeleri görmüş ve oturmak istemiş; önce baba ayının sandalyesine oturmuş. Sonra anne ayının sandalyesine ama ikisinde de mutlu olamamış. Ve küçük ayının sandalyesine oturmuş. Bu sandalyede istediği gibi oturmuş ama uykuya dalacakken sandalye kırılmış.
O uyurken üç ayı gelmiş ve önce çorba kaselerini, sonra da sandalyeleri fark etmişler. Diğer kaseler ve sandalyeler denenmişken küçük ayının hem kasesindeki lapa bitmiş hem de sandalyesi kırılmış durumda olduğundan küçük ayı ağlar. Sonrasında ise yatak odasına bakarlar.
Baba ayı yatağında birinin yatmış olduğunu söyler, anne ayı da benim yatağımda da biri yatmış der, küçük ayı ise yatağında yatan Goldilocks’ı görür, benim yatağımda hala birisi yatıyor der. O sırada uyanan Goldilocks hemen kaçar ve kurtulur. Bir daha da kimsenin evine izinsiz girmemek adına kendine söz verir.
Bu masaldaki kızın ismi olan Goldilocks ise astrobiyolojide yaşanabilir sınır kavramına ismini vermiştir. Kızın masaldaki deneyimlerinden baba ve anne ayının eşyalarıyla mutlu olmayışını gözlemlemiştik yani çocuk onlarla yaşayamıyor. Çocuk ayının eşyaları ile yaşayabilmesinden de onun için yaşanabilir sınırının çocuğun eşyaları olduğu neticesi çıkıyor.
Motivasyonumuz ve hayatımızı sürdürebilmemiz açısından bizim de kendimize Goldilocks prensibine uygun rakipler ve ortamlar bulmamız gerekiyor.
Bir oyun oynarken çok güçsüz biriyle oynadığımızda da keyif alamayız, çok güçlü biriyle oynadığımızda da. Bu haksız rekabet ortamı bizim ilerlememizin ve vaktimizi doğru değerlendirmemizin önüne geçer.
Bazen ne kadar çabalarsak çabalayalım başaramayız ya da hiç çabalamadan başardığımız için kendimizi geliştiremeyiz. Bu nedenle kendimize uygun yaşanabilir bir alan bulmalıyız. Bu alanda hem rekabet içerisinde kalmalı hem de arada hedeflerimize ulaştığımızı görmeliyiz. Yoksa kolay kazanılan hedefler ve imkansız hedefler arasında asıl potansiyelimizden uzak yaşarız.