Çocuk ile
annesi arasında bayram arifesinde şu konuşma geçti.
-Anne bu
erzakları sana patron mu verdi?
-Evet.
Bayram hediyesi…
-Bu
çikolatayı da mı?
-Evet.
-Patron ne
iyi adammış anne. Sana bunları vermiş…
- Eşşek gibi
çalışıyoruz,niye vermesin? Çalışmadan kimse kimseye zırnık veriyor mu?
-Anne… O
patron da bizim partiye oy veriyormuş, diye sen
söylemedin mi?
-Sen bu
yaşta böyle şeylere kafa yorma,daha küçüksün,tamam mı? Sen dersine bak.
Annesi çocuğu susturdu.
Bayramdan
bir hafta sonra annesi sabah işe
geldiğinde eline bir kağıt tutuşturdular.
-Anne niye
ağlıyorsun?
-İşten
çıkardılar.
Çocuk durgunlaştı. Bir süre sessiz kaldı.
-Sen de onun
partisine oy verme anne. Eşeklerin
Partisi’ne oy ver…
Ağlayan
anne gülmekten kendini alamadı.
-Eşşekler mi?
-Hani sen
demiştin ya,eşek gibi çalışıyoruz…
Yeri gelmişken eşeklik üzerine bir kaç söz edelim.
Krizde Çin’den sonra 2. büyüyen ekonomide ansızın işten
atılanların çığ gibi büyüdüğü,işsizliğin kol gezdiği ama her nasılsa verilerin
işsizliğin düşüşü yönünde seyir izlediği(!) bir noktadayız…Çelişik bir durum.
İşin ekonomik seyrini şimdilik bir tarafa bırakarak işi
eşekliğe getirmek istiyoruz.
Eşek gibi çalışmak... Çalışanların durumunu ifade
eden;çalışmayı ve emeği küçümseyen, aşağılayan,yok sayan bir bakış açısı
toplumun geneline yayılmıştır. Ağır çalışma şekli eşekle özdeşleşmiş,temelinde
çalışmaya karşı yukarıdan bir bakış,önemsizleştirme,basitleştirme,
değersizleştirme,hatta hakaret olarak kullanılmaktadır. Öte yandan çalışma, iş görme,hayatın
yükünü taşımanın sembolü bu hayvan da fedakarlığının karşılığını deyimlerde,
atasözlerinde,fıkralarda aşağılanarak görmüştür: Eşşekoğlu eşşek! Eşek sudan
gelinceye kadar dayak yemek... Fıkraları
ise Hazreti Ademzade Sururi’den,bir fıkra da Neyzen Tevfik’ten aktaracağız.
Eşek sözcüğü eski dillerde ’eşgek’,’eşyek’,Halaçça’da
‘aşga’,Ermenice ‘eş’,Farsça’da ‘aşak, eşek’, Rusça ‘işak’, Kıpçakçada da eşek’tir.
Eskiden eşekler, köylü toplum olmamızdan dolayı günlük
hayatımızda önemli bir yer tutuyordu. Kimi yerlerde hala gözde olsa bile
işlevselliğini yitirmiş gözden düşmüş görünüyor. Eşek feodalizmde hatırı
sayılır bir üretim aracı idi. Eşek bizim eskiden yük arabamızdı, otomobilimiz
idi; yedek parça sorunu olmayan,benzini bitti,parçası bozuldu diye yolda
kalmayan,dışarıya bağımlılığımızı gerektirmeyen... Bizim fedakar,cefakar,akıllı
bir arkadaşımızdı. Ama biz onu onore edemedik,hakettiği yere koyamadık.
Bu sadık hayvanların hamaliye işini üstlenmeleri onların
gerçekten akılsız hayvanlar oldukları anlamına gelmez. Çünkü o çamura bir kere
batar. Haddini bilir çizilen çizgiyi aşmaz,yolunu bulur. Aslında zeki ve uysal
bir hayvandır. Yüzyıllardır bu hayvanlar büyük bir özveri ile insanlara hizmet
etmiştir. İnsanlar da bu hayvanları pek sevdiği için değil ama işinin hatırı
için sığınacak bir yer göstermiştir. Kimi yerlerde de bu ahırlara ‘eşşeklik’
denir. Evcilleştirip sırtına bir de semer vurulmuştur. Eşeğe
altın semer vursan eşek yine eşektir,diye bir atasözümüz vardır. Bu söz beni
eskiden beri düşündürmüştür. Bu semer eşeği değiştirmemekte ama insanı
değiştirmektedir. Kafasının içinden çok biçime, şekle önem verenler bunun için
akla gelmedik paralar harcayanlar Nasreddin Hoca’nın ‘ye kürküm ye’ fıkrasını
iyi bilirler. Evet eşeğin altın semere değil ama bir heykele ihtiyacı olmuştur.
Bu yararlı hayvanları, insanların pek onurlandırıldığı söylenemez. ‘Aslanım’
deriz de ‘Eşeğim’ diyerek kimseyi sevmeyiz... Ona hak ettiği değeri
vermemişizdir. Kızdığımız ve öfkelendiğimiz zaman karşımızdakini hep ‘eşeklikle’
suçlamışızdır. Çocukları da ‘eşek sıpası’ olmakla... Bu yakıştırmaları çok
yaygın kullanırız. Eşek şakası yaparız... Uzun eşek oyunu oynarız... Bu
eşeklere yapılan tam bir saygısızlık,haksızlıktır. Eşekler hakkında duyduğum en
iyi söz: Ağaç yaş iken eğilir eşek sıpa iken sevilir,idi. Gerisi
insanların aptallığını v.s çağrıştıran atasözleri,deyimlerdir: `Tahsil cehaleti
alır, eşeklik baki kalır.` Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek. Eşek bile
çukura iki defa düşmez. Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye. Eşeğe gerdan
kır demişler,zart diye ossurmuş. Eşeği düğüne çağırmışlar,’ya su lazımdır ya
odun’ demiş. Adam ol baban gibi, eşek olma. Ölmüş eşşek kurttan korkmaz.
Eşeklik bizde kalsın...v.s
Kişisel olarak eşeklere bir haksızlık yapıldığı kanaati bende
eskiden beri vardır. Eşek olmak, yararlı
bir işi,bir görevi,hizmeti yerine getirmek demektir. Dünya da da ülkemizde
çalışan, özellikle fizik gücüyle çalışanlar hep hor
görülmüş,aşağılanmış,ayaktakımından sayılmış,insan yerine konulmamıştır,aynı eşek
yerine konulmuştur. Çalışanlar arasında böyle
bir özdeşlik kurulmuştur. İnsanlar gibi hayvanların bu kısmı da; çalışan
ve faydalı olanları aşağılanmış, horlanmıştır. Birine kızıyor ya da
öfkeleniyorsak eşek sıfatıyla ya da eşeğe benzer hayvan sıfatlarını aklımıza
getiririz. Koyun sürüsü olmakla suçlarız. Kara tavuk mantığı,deriz. Devede de
boy var ama eşeğin arkasından gelir. Geyik muhabbeti. Sonra diğerleri gelir;inek,öküz,manda,geyik,
keçi,koyun,horoz,civciv... Bunların hepsi çalışan insanlar gibi işgücünden
yararlanılan, sağılan hayvanlardır. Hep fedakarlık,özveri istenen taraftır.
Kısaca bu hayvanlar,eşekler de emekçi hayvanlardır. Aslında evcilleştirmeye
yatkın,zeki hayvanlardır... Bir eşeğe istemediği işi kolay kolay
yaptıramazsınız...
Eşek yerine konanların kafası çalışmaz kabul edilir,çalışsa
elindekileri tilkiye,kurda,kuşa, aslana,
ayıya, sırtlana, çakala kaptırmaz,diye düşünülür. Doğrudur,çalışmayanlar için boş
zaman çoktur ve bu boş zamanlarını çalışanların elindekini nasıl alacağını
düşünmek ve planlamakla meşguldür. Bu onu tilkiye,çakala,kurda dönüştürür. Bu
uyanıklık kabul edilir.
Bir tilki,bir ayı,bir çakal birine hediye edilmez,kurban
kesilmez. Ama koyun,keçi,öküz,dana, manda,boğa kurban edilirler...Siz hiç
‘eşek,at,katır,öküz’ soyadında biri gördünüz mü? Ama ‘aslan,kurt,çakal...’
soyadı sayamayacağınız kadar çoktur.
Günlük hayatta tilki,aslan,çakal,kurt gibi bize faydası
olmayan hatta zararı olan bu hayvanları övgülere boğuyoruz. Kurnazlığı ile
göklere çıkardığımız tilki,gücünü kutsadığımız,her yerde sembollerine yer
verdiğimiz aslan ve kurt günlük hayatımızın neresinde yerleri vardır? Neden bir
kurt, bir çakal,bir sırtlan olmak bizi hiç rahatsız etmez? Hatta gururlanırız
bile... Güce tapınmanın,güçlüye boyun eğmenin,önünde diz çökmenin,kendi gücüne
ve haklılığına inanmamanın sembolleri olarak hayatımızın her alanında karşımıza
çıkarlar. Oysa birine eşek ya da öküz
demek hakarettir. Toplumsal değerler de bunun üzerinden şekilleniyor.
İkiyüzlülük,arkadan dolanma,arkadan vurma,kalleşlik,sahtekarlık, hilecilik,
şarlatanlık zararlı bu hayvanlar
üzerinden aklanıyor,övülüyor,geçer akçe olarak bilinçaltına işleniyor.
Çalışkanlık ve dürüstlük ise eşek,koyun,keçi,inek üzerinden suçlanıyor,
bilinçaltında hesaplaşma bu şekilde yaşanıyor. Zaferle çıkan her zaman kötüler
oluyor. Konuşmaya başladığımız da ise büyük bir ikiyüzlülük ve şarlatanlıkla
dürüst olmaktan bahsediyoruz.
1910’lu yıllarda İstanbul’da Eşek
Gazetesi yayınlanır. A.Rıfkı ‘Eşeğin Eşeği’ takma adıyla yazılar yayınlar.
100 yıl sonra…
2010 Haziran’ında Irak’ta Eşekleri
Sevme ve Koruma Derneği üyeleri siyasallaşarak Eşek Partisi kurdular. Partideki
hiyerarşi de eşek sıfatlarıyla tanımlanıyor.
Merzifon’da bir fabrikanın
bahçesinde ya da Kırşehir’de Neşet Ertaş heykeli yanında bir de eşek heykeli
vardır.
Hepsi
bu kadar...
Çalışanlar
yani eşeklik edenler ile çakallar,kurtlar,aslanlar çocuğun dediği gibi aynı
partiye oy veririr mi? Ama veriyorlar... Çocuk bunun farkına varmış, istemiyor.
Eşekler, Eşek Partisi’ne oy versin istiyor. Belki o zaman hem çalışanlar hem
eşekler bu aşağılanmadan kurtulacaklardır,diye düşünüyorum.
Hazreti Ademzade
Sururi’den bir fıkra
ile devam edelim.
Kayseri’nin bazı köylüklerinde eşek koydukları ahırlara
‘eşşeklik’ derlermiş. Böyle bir ahıra ‘Eşşeklik’ denen bir köyde Bodos Ağa
adında biri vefat eder. Mirası içinde bağ bahçe ile bir de eşek ahırı bırakmış.
Malları üç çocuğa taksim edilirken eşek ahırının taksiminde anlaşmazlık
çıkar. Köy İhtiyar Heyeti meseleyi bir
türlü çözemez. Nihayet şehre gidip mahkemeye başvururlar. Muhakeme sonunda bu
eşşekliğin taksimi kaabil olmayıp izale-i şuyu ile satılmasına karar verilir.
Evrak icraya havale edilir. İcra memuru efendi köye gelir. İmam, Papas, Muhtar ve
İhtiyar Heyetini yanına alarak veresenin evine giderler. Çocuklar gelenleri
saygı ile içeri alırlar. Yemek, kahve ve ayranlar içildikten sonra icra memuru
efendi vereseye hitaben:
-Çocuklar, eşek ahırının taksimi için mahkemeye
başvurmuşsunuz. Taksimi kaabil olmadığından mahkeme satılmasına karar verdi.
Ben de aldığım emir üzerine eşek ahırını satmağa geldim ise de size acıdığımdan
dolayı vazifem olmadığı halde bir şey teklif edeceğim. Geliniz şu ahırı aranızda hüsnü suretle
hallediniz de nahak yere ucuza elden çıkmasın, ne dersiniz?
-Vereseden büyük çocuk:
-Yoh meymur ifendi,babamızdan yalnız bir eşşeklik galdı. Ben
gardaşlarımdan büyüğümdür. Babamdan galan eşşehlik bana yahışır. Ben bu
eşşekliği kimseye vermem.
Küçük çocuk:
-Niden vermiyon? Öte malların tahsiminde hep senin sözün üst
oldu. Bu kez de benim sözüm olacah! Ben eşşekliği kimseye virmem. Sen büyüksük.
Nirden olsa bir eşşehlik bulursun. Bu eşşehlik senden çok bağa yahışır.
Büyük çocuk:
-Eşşehliği kimseye virmem. Babam mezardan çıhsa ona da
virmem. Eşşehlik benimdir.
Memur Efendi:
-Anladım. Siz uyuşamayacaksınız ve eşşekliği kimseye
vermiyeceksiniz. Bir de kız kardeşinize soralım: Kızım babanızdan kalan bu
eşşekliği ağabeylerin taksim
edemiyorlar. Bari eşşekliği sen üzerine al da mesele kalmasın!...
-Ben kızım. Bağa eşşeklik lazım değil. Varsın ne halleri
varsan görsünler.
Papaz Efendi Memura:
-İfendi,şu eşşekliği harç, masraf yerine siz alınız da iş
kapansın.
Memur Efendi:
-Terekeden mal almamız yasaktır. Papas efendi, eşşeklik size
lazımsa siz alınız.
Papas Efendi:
-Ben nideceğim fazla eşşekliği...Benim kendi eşşekliğim bana
yeter...
Memur Efendi köylüye döndü:
-Şu eşşekliği bari içinizden biri alsın.
-Köylü hep bir ağızdan:
-Öyle sahibine hayır etmeyen malı biz nişlerik. Bizim
hepimizin kendine göre bir eşşekliği var. Bize yeter.
-Papas Efendi:
-Küçük...Yavrum...oğlum… Yordan sen gel küçüksün şu
eşşeklikten vazgeç... Bu eşşekliği ağana bırakalım. Talt ossun, benim sana
ileride bir eşşeklik borcum ossun. Eğerleyim bir başkacık eşşeklik bulamaz isen
söz veriyorum sana yeniden bir eşşeklik iderim.
İhtiyar Heyeti:
-Hay hay... Biz de papasın her zaman eşşeklik yapacağına
şahitiz. Bunun üzerine mesele hallolur. Eşşeklik büyük oğlanda kalır ve herkes
onu tebrik eder.
-Eşşekliğinin hayrını gör ve eşşekliği hiç elden bırakma! der.
Bir fıkra da Neyzen
Tevfik’ten dinleyelim.
Adamın biri at beslemeye meraklı imiş, günün birinde nasılsa
en değerli atı kaybolmuş,aramış, taramıış bulamayınca kasabada dellal çıkartmış
‘filancanın şu renkte,şu vasıftaki atı kayboldu,bulup getirene yüz lira mükafat
verilecek’ diye bir kaç gün sonra birisi yedeğinde kaybolan atla çiftliğe
gelmiş. Ağa sevinç içinde atını alarak vaadettiği ikramiyeyi vermeye davranmış.
Atı getiren:
-Yalnız,yüz lira yerine bana iki yüz lira vereceksiniz
deyince,aralarında şöyle bir konuşma olmuş...
-Ben vereceğim ikramiyeyi ilan ettim;fazlasını istemeye
hakkın var mı?...
-Eğer haklı bulmazsan vermezsin. Anlatayım da dinle: Ben bunu
kırlarda başıboş dolaşırken bulmadım,eğer bir merada otlar görseydim fazla bir
şey istemezdim.
-Ya nerede buldun?
-Kasabadaki medresenin önünde...Baktım bu güzel at medresenin
kapısından bakıyor. Bir ayağını içeri attığını görünce koşup kuyruğuna yapıştım
ve olanca kuvvetimle geri çekerek içeri girmesine mani oldum.
-Peki bundan ne çıkar?
-Ne mi çıkar? Bu güzel at medreseye girseydi eşek olurdu,bir
ayağını içeri atmışken yetişip geri çektim ve sana yine at olarak
getirdim,demiş...
27.11.2010
Listen...
YanıtlaSilThis might sound a little weird, maybe even kind of "out there"....
WHAT if you could just push "PLAY" and LISTEN to a short, "magical tone"...
And INSTANTLY bring MORE MONEY to your life?
I'm talking about hundreds... even thousands of dollars!
Think it's too EASY? Think it's IMPOSSIBLE???
Well, Let me tell you the news...
Usually the largest blessings in life are also the EASIEST!
Honestly, I will PROVE it to you by letting you listen to a REAL "miracle wealth building tone" I've synthesized...
(And COMPLETELY RISK FREE).
You just push "PLAY" and watch as your abundance angels fly into your life. starting so fast, you will be surprised.
TAP here now to enjoy the mysterious "Miracle Abundance Tone" - it's my gift to you!