“Şehrin Geleceği, Geleceğin Şehri Kentsel Dönüşüm Zirvesi'nde "Kentsel Dönüşüm ve İnsan" konusunda konuşma yapan Esenler Belediye Başkanı M.T. Göksu çok önemli bir konunun altını çizdi. ' kentsel dönüşümde ortak aklın önemine dikkat çekerek, "Kentsel dönüşümde sonuca ulaşmak istiyorsak 3 temel aklın; devlet aklının, siyasal aklın ve toplumsal aklın ortak hareket etmesi gerekir" dedi.
Bu üçlü Ortak Akıl birleşip 6306 sayılı Afet-Kentsel Dönüşüm Yasasını çıkardı. 1.Devlet,2.Siyaset,3.Sermaye...
Kentsel dönüşüm uygulamasına muhatap olan vatandaş ise tek başına! Onlar bu Ortak Akıl dışındalar!
Bir tarafta devlet, siyaset, sermaye... Bir tarafta ise tek tek hak sahibi kentsel dönüşüm mağduru vatandaşlar...
Kentsel dönüşüm yasası; vatandaşı hukuktan mahrum bırakan, elini kolunu bağlayan, acele kamulaştırma ile el koyan, elektrik, su ve doğalgazını kesilmesine izin veren, zor yoluyla mülksüzleştirme operasyonudur. Kentsel dönüşüm uygulamasına maruz kalan çaresiz vatandaşın kendi Ortak Aklı'nı yaratması gerekir.
M. T. Göksu bununla yetinmiyor. "Toplumsal aklın inşasında 3 şey çok önemli. Yerel yönetimler, medya ve halk. Bir yerde yerel yönetimler bu işi sahiplenmiyorsa, medya bu konuda önemli görev üstlenmiyorsa, halk razı değilse dönüşümün sonuçlanması çok zor. İşte bu toplumsal algının inşasında da en önemli görev medyamıza düşüyor.' Diyor.
Haklı. Çünkü kentsel dönüşüm sonuçlarının kendisini ne kadar zora soktuğunu Havaalanı Mahallesi Kentsel Dönüşüm olaylarında gördü. Henüz hak sahipleri ikna olmuş değil. Hak sahiplerini bu akıl almaz sonuçlara ikna etmek için medyanın gücü gerekli.
Peki M. T. Göksu ne diyor?
Göksu'ya göre; kentsel dönüşüm yasası doğrudur, mükemmeldir, uygulamalarıyla vatandaş memnundur, çünkü memnun olmasa Göksu, ORC ve Andy-Ar anketlerinde üst sıralarda yer almaz, yerel seçimlerde yüzde 70 oy almaz. Fakat buna rağmen ters giden bir şey olmalı? Toplumsal algıya vurgu yapması bir sorun olduğunu gösteriyor. Göksu’ya göre; kentsel dönüşüm o kadar iyi ki halk anlamıyor, bunun halka anlatılması gerekir,mahallesinin, komşusunun yok olmasına, 'kümese', barınma hakkının, mülkiyet hakkının elinden alınmasına halkın razı edilmesi gerekir.
Bir sorun var?
Bir şeyin başlıca bir nedeni , ama birden çok nedeni vardır.
Oy verme ve memnuniyet yanıltıcıdır. Yanıltıcıdır ama sonuçtur. Göksu, en yüksek oy oranı; yüzde 70 ile Havaalanı Mahallesi'nde, yani kentsel dönüşüm uygulamasının olduğu mahalleden almıştır. Evlerinden, yerlerinden, yurtlarından olan buradaki hak sahipleri evlerinin yapılıp yapılmayacağından bile emin değillerdi. 'Bunu Göksu aldı, o yapsın. Başkası gelirse yapmaz!' korkusuyla oy verdiler. Eğer vatandaşlar gerçekten memnun iseler Göksu neden şikayet etsin? Vatandaş memnun değilse anketler Göksu'yu üst sıralarda gösteriyor? Bir bit yeniği var!
Can güvenliği?
Göksu "Bizim birincil derecede kentsel dönüşüm yapma sebebimiz, can güvenliği. Bundan dolayı bizim yaptığımız kentsel dönüşüm bazı fantaziler yapmamızı engelliyor. Bunun için biz deprem riskini bi'nevi fırsata dönüştürerek şehirlerimizi yeniden insan yüzlü olarak nasıl inşa edebiliriz bunun üzerine yoğunlaşmalıyız" dedi.
Hükümet dahil, kentsel dönüşüm taraftarı herkes, belediye başkanları 'deprem' korkusu yayıyor.
Bu vatandaş da haklı olarak yankısını buluyor.
Sanki kentsel dönüşüm uygulaması olduğunda bu vatandaşlar bu evlerde oturacaklar. Sulukule, Tarlabaşı, Balat- Ayvansaray örneğinde olduğu gibi... Fiyatlar daha kentsel dönüşüm uygulaması olmadan uçtu. Emlak çoktan el değiştirdi. Asıl sahipleri bölgeyi terk ediyorlar, ettiler.
Kiraya çıkanlar yine eski konutlarda oturmuyorlar mı?
Peki bu deprem korkusu çekenler sadece riskli alan ilan edilen yerlerdekiler mi? Riskli yapılar niye kentsel dönüşüm diye yutturulan, ama binanın yenilenmesiyle sonuçlanan, mahalle müteahhitlerine terk edilmiş? Bu niteliksiz 'yenileme' işi kentsel dönüşüm riskli alanlarında neden amaçlanmadı? Orada rant büyük!
Muhafazakar bir iktidar, kentsel dönüşüm altında aileleri, komşulukları, mahalleyi, nüfus dokusunu bozup darmadağın etti?
Havaalanı Mahallesi kentsel dönüşüm uygulamasında kayıpları olan haksahipleri 'Deprem dediniz, evimizden ettiniz!' dediler. Bu boşuna değildi.
Huzur, güven, zenginlik.
Göksu, "Kentsel dönüşümün ... belli medeniyet algısı olan insanlar olarak bu tasavvurda bulunurken bizim şehirlerimizi 3 temel kavram açıklar: Huzur, güven ve zenginlik"
Göksu, Esenler Belediyesi Başkanı olduktan sonra çalışmalarıyla Esenler'de emlak fiyatlarının değer kazandığını, pahalılaştığını ileri sürdü. Zenginlikten kastı bu olsa gerek.
Sadece Esenler'de değil İstanbul genelinde emlak fiyatları yüzde yıllık yüzde 12.41, bir önceki yıla göre de yüzde 20 artış gösterdi. Yoksa Göksu'nun çalışmalarından dolayı değil.
Bu ne demek oluyor?
Esenler’dekendilerinin depreme dayanıksız, oturulmayacağını söyledikleri 2+1, 80 m2 evlerin kirsı 500-600 TL, yeni binalardaki konut kiraları da 800-1000TL arasında değişmektedir.
Satılık olarak da Esenler’deki fiyat İstanbul genel fiyat artışına parelel bir seviyededir.
Esenler’de yaşayan 525 bin nüfusun çoğunluğu emekli, asgari ücretli, işçi, memur olarak göz önüne alındığında durumun ne kadar vahim boyutlarda olduğu görülmektedir. Kiralar asgari ücretin üzerinde seyretmektedir.
Yerinden yurdundan zorla edildiği gibi, fiyat artışlarıyla da bu insanları yaşayamayacakları hale getirilmekte, bir de Başkan Göksu bununla övünmektedir.
Kısaca Esenler'i dar gelirliye dar etmişlerdir.
Hayber Gürsoy
Gayrimenkul Danışmanı-Mortgage Broker
Konut Değerleme Uzmanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder