Özgürlükler, insan hakları, demokrasi halkın uzun yıllar
mücadelesi ve ödediği bedellerle kazanıldı.
Özgürlükler halk kazandı. Kime karşı? Devleti yöneten egemen
sınıflara karşı verilen mücadele ile…
Bu nedenle halka karşı işlenen hiçbir suçun gerekçesi ve
haklı bir nedeni olamaz.
O zaman toptancı, bir bütünü suçlayan yaklaşımlardan
vazgeçmeliyiz. Fransa suçlu!
Suçluysa Fransa devleti suçludur, Fransız halkı değil.
Özgürlükleri halk kullanır, devleti yönetenler elinden almak
ister. Fransa’da da olan budur.
Resimde Fransız Devlet temsilcilerinin olmasının anlamı
nedir? Şudur: Bana rağmen, benim evimde, bana kafa tutamazsın! Bana bu
operasyonu yapamazsın!
Bu bir ağaya sıradan bir köylünün, marabanın başkaldırmasına
benzer. Bunu hazmedemezler.
Her durumda, 11 Eylül’de dahil olmak üzere kabak
özgürlüklerin başına patlıyor.
Sorun ‘Özgür İnsan’ı öldürmek!
Charlie Hebdo olayı doğal olarak bütün dünyada büyük bir
yankı uyandırdı.
Bir de şu açıdan bakalım.
Bir tarafta özgürlük ve demokrasi savunucuları
Bir tarafta ise bunun sonucundan rahatsız olup şiddeti
vahşet ölçüsünde uygulayanlar…
Avrupa’da sağ, milliyetçiler yükselişte…
İslam dünyasında da cihatçılar…
Her ikisi de özgürlüklere karşı…
Filler tepişiyor, çimenler eziliyor. Olan özgürlüklere
oluyor!
Dünyadaki katliamları saymakla bitmez.
IŞİD pırasa doğrar gibi en vahşi yöntemlerle yüzlerce
katliamlar yaptı. Nijerya’da Boko Haram geçenlerde bir kasabayı toptan
katletti. 2000 bin insan öldürdü.
Ortadoğu ne zaman huzur buldu?
El Şebap?
El Kaide?
Amerika, Afganistan'da, Irak'ta yüzbinlerce insanın ölümüne neden oldu.
İsrail, dünyanın gözü önünde binlerce kişiyi katletti…. V.s…
V.s…
İslam dünyası nasıl tepki veriyor?
İslam dünyası bunlara ses çıkarmıyor. Ya da çok cılız.
Bazılarının gerekçesi hazır; siz de bizi katlediyorsunuz!
Müslümanlar Müslümanlara katliam uyguluyor, kimsenin sesi
çıkmıyor. Ama Avrupalı, Batılı, özgürlük ve demokrasi savunucularından karşı çıkış
bekliyor.
Boğazlayanlar da boğazlananlar da İslam? İslam’ın demokrasi ve
özgürlük, insan hakları talebi olmadığı için hizipleşerek, içine kapanıp
kendine yöneliyor.
Ne yazık ki demokrasi ile yönetilen batılı ülkeler demokrasi
ile yönetilmeyen ‘gelişmemiş, az gelişmiş’ ülkelerin bu şekilde yönetilmesinden
memnun… İşlerini onlar aracılığıyla daha rahat görüyorlar. Emperyalist
devletlerin en sadık uşakları, işbirlikçileri…
Bu canavarı yaratanlar kimler? Emperyalist ülkeler! Bölgesel
çıkarlar için, bölgesel zenginlikleri yağmalamak için…
Bunlara İslam gözüyle bakmamak gerekiyor, deniyor. İslam
dışı mı? Biri çıkıp İslam adına bir eylem yapıyorsa, İslam’ı ilgilendirir.
Bu katliamlar, demokrasi ile yönetilmeyen, insan haklarının
değer ifade etmediği ülkelerde olduğunda buna kimse duyarlılık göstermiyor. İnsanın
bir tavuk kadar değeri yok.
Neden?
Demokrasi ile yönetilenler, demokrasi ile yönetilmeyenleri
umursamıyor, dikkate almıyor.
Sizin düşünce özgürlüğüne, demokrasiye, özgürlüklere nasıl
baktığınızla ilgili. Demokrasi ile yönetilmiyor, biat kültürü hakim,
özgürlükleri, insan haklarını tanımıyorsanız, burada insanın da bir değeri yok.
İnsan hakları ile aranızda bir mesafe varsa dönüp kendinize
bakmanız gerekir.
Krallıkla, sultanlarla yönetiliyorsanız, ‘Gelişmemiş, Az
gelişmiş, 3. dünya ülkesi’ olarak tanımlanıyorsanız, burada bir durup düşünmek gerekir. Halkı değil kralları, sultanları ve onların devletini esas alıyorsunuz, görüntü çağdaş değil!
Köleci demokraside de aynı idi. Roma ve Yunan köleci
demokrasisinde kendisi dışındakilere özgürlük ve demokrasi yoktu. Eşit
yurttaşlar olarak görülmüyorlardı. Çünkü demokrasi Roma ve Yunan toprakları
dışında yoktu. Bu yüzden eşit görmüyorlardı. Eşitlik Roma ve Yunan Devletleri arasında olabilirdi.
Diğerleri işgal edilebilir, sömürülebilir idiler.
Katliamlar daha çok demokrasi ile özgürlüklerle yönetilen
ülkelerde değil yönetilmeyen ülkelerde oluyor.
‘Gelişmiş’ ülkelerde
katliam olursa yankısı da büyük oluyor. Neden? Şiddet, katliam bu ülkenin
halkına uygulanıyor. Buna dikkat etmek gerekiyor. Öfke duyulan o ülkenin
devletine değil, yurttaşına! ‘Özgür insan’a! O zaman öfke daha büyük oluyor.
Avrupa'yı Avrupa yapan dini değerler değil, özgürlüklerdir. Avrupa, Ortaçağı, engizisyonu yaşadı. Bu şekilde yürünemeyeceğini gördü, bundan Rönesans ile sıyrıldı ve bugüne böyle gelindi.
Ortadoğu, Arap coğrafyası ise dünden bugüne İslam ile özdeş bir görüntü çizdi ve bu haliyle bugüne kadar bir değişim geçirmeden blok yapısını muhafaza etti. Şimdi çatışan İslami değerler ile Avrupa halklarının özgürlükleridir. Onun için sık sık özgürlükler, dini hassasiyetlere çarpar, bitmek bilmeyen bir 'tahrik' yaratır. Özgürlüklerden 'tahrik' olurlar.
Bir Alman, Alanya’da hasta oldu diye Almanya uçak gönderip
vatandaşını alıp ülkesine götürüyor, bizim vatandaşımız da ölü çocuğunu
sırtındaki torbada köyüne götürüyor.
Kendi ülkesinin vatandaşına değer vermeyene kim ne diye
değer verecek?
Bu tür eylemlere hep kuşku ile bakmak gerekiyor.
Charlie Hebdo, karikatür katliamı neresinden nasıl
bakarsanız bakın, haklı çıkaracağınız asla bir tarafı yok.
Kaleme karşı silah!
Eleştirebilir, dava edebilir, protesto edebilirsiniz.
Ama bir katliam yarattığınız da asla haklı olamazsınız. Kan
döküldüğünde kıyamete kadar bir kin ve nefretin nesnesi haline gelirsiniz.
Ben bu tür katliamları hep kuşku ile bakılmasında yarar var. Sonucu her
iki taraf için ölümle biten eylemlere her zaman kuşku ile baktım.
Bir kere katliamı yapanlar öldürüldüğü için eylemin nedenini,
niçinini, nasılını ve planlayıcıları, aktörleri, v.s… Delilleri ortadan
kaldırılmış oluyor.
Çok sayıda sorulması gereken sorular açıkta kalıyor.
Özgürlükleri tehdit edenler, belki başkalarının çıkarına
ortak, tetiğe basan çift parmak
olabilir… Ama önünde sonunda özgürlüklerimizden kaybediyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder