30 Aralık 2014 Salı

Aldığınız ev kabusunuz olabilir




Gerçek bir hikayeden yola çıkarak ‘Toprak’tan ev alma konusunu incelemeye çalışacağız.
Bir AB İnşaat firmasının konut projesinin kapısını çalıp bir ev bakacak olduğunuzda, bir maket üzerinden satış danışmanları size sunum yapıyorlar, siz de beğeniyorsunuz. Tam da bu noktada soruyorsunuz!
-Ruhsatlı projenizi görebilir miyim?
-Belediye de onayda! Siz sözleşmeyi imzalayın. Her şey bu makette gördüğünüz gibi olacak. Bakın bu broşürlerde ne yazıyorsa hepsi gerçekleşecek. Bizim daha önce yaptığımız projeler var. Herkes memnun! İsterseniz araştırın! Bir alan bir daha alıyor!

Projeyi göstermiyorlar. Çünkü ortada proje yok, maketten satış var. Broşür ve reklam afişleri var. Siz şu var mı, bu var mı? Diye sorduğunuz da sizi hiç geri çevirmiyorlar. Her şey var. Her şey çok güzel. Satış yapmak için her türlü yalanı tek ayak üzerinde söylüyorlar.
Sonra!
Proje göstermeleri gerekirken maket gösteriyorlar! Ama iş yazılı hale gelince ‘proje’ göstermiş oluyorlar. Oysa proje olmadığı gibi daha sonra aldıkları ruhsatlı projede size vaat ettikleri daireler de sizin tercihlerde bulunmanıza sebep olan eksiklikler yada daireniz yok olabiliyor. Bir anda 22 katlı maket gerçek proje haline geldiğinde 13 kat oluyor ve daireniz ortada yok!
Ruhsatlı proje olmayınca inşaat şirketinin gösterdiği örnek daire veya makete bakıyorsunuz. Çünkü bunlar projenin yerini tutuyor ve asıl hale geliyor. Projenin aynısı olduğunu ve  yapacaklarını vaat ediyorlar. Sözlü olarak, ama… Ama iş yazılı hale gelince bakın aşağıdaki maddelerde neler yazıyor?

Adil (!) olan, nefaset (hak ve adalet) vurgusu yapılan Satış Vaadi Sözleşmelerinde bütün maddeler tek taraflı bir dayatma ile bağlayıcıdır.
Madde:
Bu sözleşme; sadece sözleşmeye konu bağımsız bölümün Alıcı’ya tahsis, teslim ve mülkiyetin hangi şartlarda devredilebileceğini düzenlemekte olup,sözleşme içeriğinde ve eklerinde yer almayan,  var olmayan bir hususun şifahen( sözlü) olarak  söylendiği, vaat edildiği, öne sürülemeyeceği gibi yapılmadığı, eksik yapıldığı ya da şifahen söylenenden geç teslim edildiği iddiasında bulunamaz.

Yukarıdaki maddeyi okuyunca şunu anlıyorsunuz. Biz size bu daireyi satana kadar şifahen her türlü sözü söyleyebilir, her türlü vaadi verebilir, her türlü yalan söyleyebiliriz. Bu satış taktiğidir. Bu kadar açık sözlüler! Pes diyorsunuz! Satış bittikten, yani sözleşmeyi imzaladıktan sonra bunları unutun, denmektedir.

Madde
Alıcı sözleşme ve eki projelerde bazı özelliklerin olmamasına karşın, satış aşamasında kullanılan broşür, resimleme veya maketlerde gördüğünü iddia ederek farklı taleplerde bulunamaz.

  Tercümesi şu: Biz size maket, broşür, reklam, şifahi olarak evi allayıp pullayıp size sunabiliriz. Size satana kadar her türlü hile ve entrikayı çevirebiliriz.

Madde
Her türlü renk ve malzeme değişikliğini yapma hakkını saklı tutar.

Yani siz bu maket ve broşürlerdeki evleri görüp beğendiğinize bakmayın, size gösterdiklerimize inanmayın, diyorlar. Biz bildiğimiz okuruz. Sonra karşımıza dikilip maketteki gibi, örnek dairelerde gördüğünüz şeyleri istemeyin. Aslında bir suç işliyorlar. Açıkça kandırdıklarını itiraf etmiş oluyorlar.

Madde
Alıcı; satın almış olduğu bağımsız bölümün yerini görerek,projesini inceleyerek ve kendisi beğenerek kabul etmiştir.

Proje yok ki proje incelenmiş olsun! Kendisini ileri de doğacak hukuki bir gelişmeye karşın peşinen garantiye alıyor. Tipik bir cambazlık örneği!

Madde
Alıcı kendisine bildirilen bu maliyetleri karşılamak istememesi halinde sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.  Alıcı bu sözleşmeyi feshetmesi halinde, fesih bildiriminin AB İnşaat firmasına bildirilmesinden itibaren Alıcı’nın o güne kadar ödediği meblağ 12 (Oniki) ay sonra kendisine faizsiz iade edilir.

Tabi sözleşmeyi feshetme hakkınız var! Eğer senetlerinizden biri veya ikisini ödeyemez iseniz, herhangi bir şekilde temerrüde düşerseniz, yine bir sözleşme maddesine göre faiz üstüne faiz ödemek zorunda kalıyorsunuz. Avukatlık ücretleri de cabası!
Ama siz bir şekilde vaz geçerseniz, paranız faizsiz, üstelik 12 ay sonra size iade edilecek!
Ne kadar adil!
 Hiç bir esneklikleri yok! Çünkü inşaat artık görünür hale geldikten sonra  talep varsa, bir de daireniz gözde bir konumda ise satış ofisi işini iyi bilir! İşi daha da zor, yokuşa koşar. Artık ev hayalinizden olur, parasal kayıplarınızı hesap edemezsiniz bile. İnşaat bitene kadar bu taktikle daireler 4-5 kez el değiştirmiş olur. Amaç tabiki sizin ev sahibi olmanızı sağlamak değildir. Karı en iyi bir şekilde gerçekleştirmektir.
Madde
Bu sözleşmeye konu bağımsız bölüm, Alıcı’ya vadeli satılmış olduğu durumunda, satış bedelinin tamamen ödenmesine ve tapusunu alana kadar  AB inşaat firması üretilecek bağımsız bölümün finansmanını, bağımsız bölümü teminat göstererek  borçlusu AB İnşaat firması olan bir kredi kullanmakta serbesttir.
Madde
Bu sözleşmeden doğan AB İnşaat firması’nın alacakları tamamen ödenmeden mülkiyet hakları Alıcı’ya geçmemiş olacaktır.

Yukarıdaki her 2 madde diyor ki: Kardeşim evin var diye boşuna sevinme! Oturduğun veya kiraya verdiğin ev senin değil. Ne zaman ki borcun biter tapuyu alırsın, o zaman senin olur. Yoksa bu evi tapusunu almadan her an kaybetme riskiyle karşı karşıyasın! Bunu bilmiş ol. Çünkü AS İnşaat firmam krize girebilir, işler ters gidebilir… O zaman ben senin daireni ipotek eder, bankalara teminat gösterebilir, işlerim daha da kötüye giderse haciz de koyabilirler. O zaman evini unut!

Madde
Satışa konu edilen bağımsız bölümler dışındaki ortak alan tesis ve yapılarda, varsa eklenti ve tahsisli alanlarda  AB İnşaat firması gerekli gördüğü teknik, mimari veya kullanım değişikliklerini tek taraflı olarak nefaset (hak ve adalet) kuralları çerçevesinde  yapmaya yetkilidir.

Bu madde başlı başına bir felaket! Alıcı’nın başına gelecek her türlü kabusun habercisidir. Bu maddeye dayanarak size söylenenlerin, söz verilenleri veya projede yer alanların çoğunu ya yer değiştirmiş yada uygulamadan kaldırılmış olduğunu görüyorsunuz.
Fakat; bu değişiklikler genel kabul görmüş konforlardan ise veya Alıcı bu konforlar yüzünden daireyi almış ise itiraz edebilir. AB İnşaat firması sağ gösterip sol vurmuş olur ki başlı başına bir dava konusudur. Bu firmalar yukarıda belirtildiği gibi hak ve adaletten bahsediyorlarsa bu kendileri içindir. Zaten ‘tek taraflı olarak’ diyor.

Madde
Özel kurum ve kuruluşlardan gelebilecek haksız her türlü mühürleme, inşaatın durdurulması ,faaliyetten men, kamulaştırma gibi nedenlerle oluşabilecek gecikmeler mücbir sebep sayılıp, bu sebeplerin ortadan kalkmasına kadar geçen süre, bu sözleşme ve Ek’indeki sözleşmelerle kararlaştırılan sürelere ilave edilir.

AB İnşaat firması, belediyelerle yasal olmayan bir ilişki geliştirip haksız kazanç sağlamak için imar koşullarının dışına çıkıp daha fazla daire sahibi olmak isteyebilir. Bu hiç olmayacak bir şey değil. Genellikle büyük inşaat firmaları bu yolu denerler. Sonra bu ilişkiler bir biçimde açığa çıkıp yada bozulup işler ters gidip proje ilk haline döndüğünde; bu firmadan konut alanlar kendilerini başka bir kabusun içinde bulurlar. Çünkü; inşaat 22. kattan 13 kata inmiştir ve  maketten  satın aldıkları 22. kattaki daireler artık yoktur.

Paran yoksa adalet de yok.
Evlerini teslim alana kadar öfkelenen, esen gürleye, kızgın alıcılar AB İnşaat firmasını mahkemeye vereceklerini söylüyorlar. Ama daireleri teslim edildiğinde o heyecanla her şeyi sineye çekiyorlar.  Çoğu satmak istediği için umursamıyor, kimi kiraya vereceği için, kimi parası olmadığı, kimi mahkemeyi takip etmeyi göze alamadığı için yapılan haksızlıkları unutuyor.

Bu rezillikler için ancak dava açılması gerekir! Paran varsa! Sabrın varsa!
Dava açmak için hem para gerektiriyor hem de mahkeme kapılarında sürünerek, yıllarca gidip gelerek yıldırma politikası izleniyor.
Kısaca hak aramanın hukuki yolu size kapatılıyor.
Sokakta hak aramanın yolu açılıyor.

Hayber Gürsoy
Gayrimenkul Danışmanı- Mortgage Broker
Konut Değerleme Uzmanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var