Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
27 Ocak 2016 Çarşamba
İntihal suç olmaktan çıkarıldı!
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bilim hırsızlığı yapan öğretim üyelerinin üniversiteden atılmalarının yasal dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti. Bir anlamda intihali serbestleştirdi.
Türkiye’de pek çok üniversitede, özellikle son yıllarda intihal vakaları artıyor. Danıştay ise bilim hırsızlığı yapan intihalcileri cesaretlendirecek bir karara imza attı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, intihal nedeniyle üniversiteyle ilişiği kesilen öğretim üyesine veriyen cezayı haksız buldu.
Hemen harekete geçen YÖK, üniversitelere bir genelge göndererek, bundan sonra yapılacak işlemlerin Danıştay kararına uyularak gerçekleştirilmesi talimatı verdi.
YÖK Yasası’na dayanarak çıkarılan Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nin 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yapılan düzenlemeye göre, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek”, üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarılma nedeni sayılıyordu ancak Danıştay’ın, 2012 yılında aldığı kararla bunu suç olmaktan çıkardığı ortaya çıktı.
Yasal dayanak yokmuş
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 15 ay önce aldığı bir karar, intihal suçunu tamamen yaptırımsız bıraktı. Kurul’un, Eylül 2012’de aldığı kararda “Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nde intihal suçunun yaptırımı olarak yer alan üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılma cezasının, 2547 sayılı YÖK Yasası ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme bulunmadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı olduğuna karar verdiği ortaya çıktı.
Kurul, böylece bilim insanları için yüz kızartıcı bir suç olan intihal/bilimsel aşırmacılığın suç olmadığına hükmetti.
YÖK: Ceza vermeyin
Öğretim Üyeleri Disiplin Yönetmeliği 547 sayılı YÖK Yasası gereğince çıkarıldığından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun cezanın kanuniliği ilkesi yönünden aldığı karar sonrasında, YÖK de yasal boşluğu gidermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM nezdinde herhangi bir girişimde bulunmadı. Üstelik, 15 Nisan 2013 tarihli bir yazıyla rektörlüklere bildirdi. YÖK’ün üniversitelere gönderdiği genelgede “intihal iddiası ile açılan soruşturmalarda yargı kararı doğrultusunda işlem yapılması” istendi. Bu genelge, intihal suçunu işleyen öğretim üyelerine herhangi bir işlem yapılmamasını istemek anlamına geliyor.
YÖK’ün genelgesi, 19 Kasım 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet tarafından ilgili birimlere bildirildi.
Eski cezalar yok hükmünde
Diğer yandan, Kurul’un bu kararına göre, öğretim elemanlarına intihal suçu nedeniyle geçmişte verilmiş öğretim üyeliği mesleğinden çıkarma cezalarının tümü “hukuken yok hükmünde sayılma” durumuna geldi. Bugüne kadar bilimsel aşırmacılık nedeniyle üniversiteden atılan öğretim elamanlarına, görevlerine geri dönme ve atıldıkları tarihten bu güne kadar olan maaş ve her türlü maddi haklarını talep etme olanağı doğdu.
‘İntihalcileri cesaretlendirecek’
Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, bilimsel yolsuzluk yapmaya niyetlenenleri cesaretlendireceğini söyledi. Kantarlı, yaptığı açıklamada yetkilileri, görevini ihmal ederek üniversitelerdeki bilimsel ahlak anlayışının tamamen çökmesine neden olacak bu skandala yol açan YÖK Başkanı hakkında gereğini yapmaya davet etti. Kantarlı, yasama organının da gerekli düzenlemeyi acilen yapıp yasal boşluğu doldurması gerektiğine dikkat çekti.
‘Böyle bir ceza ve fiil yok’
Dava, 2005 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiyken bir kitabında intihal tespit edilen Kamil Can Bulut tarafından açılmıştı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararında “davacıya verilen üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı cezayı gerektiren fiil 2547 sayılı Yasa’da da böyle bir ceza ve fiile yer verilmemiştir. Bu durumda, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı gerektiren disiplin suçunun Yasal dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen düzenlemede ve bu düzenleneye dayanıarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” dendi. Karar, Halide Ayfer Özdemir’in karşı oyuna rağmen başkanvekili ve 15 üyenin oyuyla alındı.
habersol
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder