1 Haziran 2017 Perşembe

EYÜPLÜ HALİT MUSSOLİNİ'Yİ NASIL DOLANDIRDI?





Diktatör Mussolini’yi Bile Dolandıran Türk Dolandırıcı Eyüplü Halit ve Garip Yaşamı


Yine tarihimizin gizli kalmış sayfalarından tutup çıkardığımız bir karakter ile karşı karşıyayız. İsmi Halit. Herkes onu Eyüplü Halit olarak biliyor. Türkiye’nin illegal saflarında kendine epeyce yer bulmuş bir abimiz! Böyle bir giriş yaptığımıza göre ilginç bir hayat hikayesi olduğunu az çok tahmin ediyorsunuzdur. İşte başlıyoruz…


1. Girit kökenli olan Eyüplü Halit aynı zamanda çok güzel Rumca da konuşur. Ayrıca anadili gibi Fransızca bilir.


Yararlandığımız kaynaklarda ise giyimine, kuşamına çok dikkat ettiği, hep “jilet” diye tabir edilen, şık bir tarzı olduğu söylenir.

2. İstanbul’un işgal altındaki son günlerinde, Türk ordusunun şehre girmesine üç-dört gün kala Eyüplü Halit arkadaşı ile birlikte bir ev kiralar.





Bu evi arkadaşı Arap Abdullah ile Feridiye semtinde kiralayan Halit, evi karakola dönüştürür.

3. Kentteki otorite boşluğunu kullanan Halit, “komiser”, Abdullah ise “bekçi” rolündedir.


Eyüplü Halit Arap Abdullah’ı bölgede oturan paralı Rumlara gönderir ve ‘karakola’ çağırtır. Arka odayı da nezarethane dekorunda süsleyen ikili, Rumları nezarete attırıp, hatrı sayılır bir para karşılığı tekrar serbest bırakır. Bu numarayla ikili, neredeyse oradaki tüm zengin Rumları soyar, Türk ordusu şehre girmeden bir gün önce de karakolu kapatıp oracıktan tüyerler…

4. Peki, Mussolini’yi nasıl dolandırıyor sorusuna gelecek olursak…O dönemde sık sık cezaevine düşen Halit hep bir şekilde cezaevinden çıkar…

5. Yine cezaevine düştüğü günlerden birinde 1935 yılında hapishanede kasa hırsızı bir İtalyan ile tanışır.
Eyüplü Halit, İtalyanı çok çabuk kafaya alır.
6. Bu İtalyan hırsız sayesinde Mussolini’ye İtalyanca bir mektup yazar ve yollatır.

“Sayın Mussolini ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir Türk’üm. Antalya’nın sizin hakkınız olduğunu savunduğum için hapis yatıyorum. Yardımınıza muhtacım…”

7. Mektubu yolladıktan bir ay kadar sonra İtalyan Başkonsolosu, İstanbul Valisine müracaat eder ve Halit ile görüşmek ister.

Güvenlik müdürünün “O dolandırıcının teki” ısrarlarına rağmen buna inanmayan başkonsolos Eyüplü Halit’e yüklüce bir para bırakarak, hapisten çıkmasını sağlar ve oradan ayrılır…
8. Daha bitmedi! Eyüplü Halit, hapisten çıktıktan sonra 68 genç kadını evlenme vaadiyle kandırır ve paralarını alır.

Sonrasında kayıplara karışan Eyüplü Halit, bir şekilde yakayı ele verir ve yakalanır.

9. Ne zaman ve nasıl öldüğü ise bir muamma olarak kalır. Ama akıl hocası Rahmi Kırbağ’ın dediklerine göre Eyüplü Halit’in 50’li yıllardan önce öldüğü anlaşılmaktadır.

10. Yıllar sonra hayatı “Öz Hakiki Karakol” filmine ilham bile olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var