Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
25 Aralık 2012 Salı
Ecdat yadigarları’ neden alev alev?
İstanbul’un iki tarihi yapısında daha yangın çıktı. Önceki akşam Kapalıçarşı’da çıkan yangının ardından, dün sabah saatlerinde de Cağaloğlu’ndaki İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü yandı. 2010 yılında da tarihi Haydarpaşa Garı’nda çıkan yangın büyük hasara neden olmuştu. Gazetemize konuşan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, tarihi eserlerin korunması konusunda yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmediğine dikkat çekerek, yangınların kaza ile açıklanamayacağını dile getirdi.
KAPALI ÇARŞI AZ KALSIN YANIYORDU
Tarihi Kapalıçarşı’nın Örücüler Kapısı’ndan girilen bölümünün yakınında, özel güvenlikçilere ait derme-çatma yapıda yangın çıktı. Yangına Beyoğlu, Fatih, Bakırköy ve Eminönü itfaiye ekipleri müdahale etti. İtfaiye ekipleri, sokakların dar olması nedeniyle yangına ulaşmada zorluk yaşadı. Yangın, Kapalıçarşı’daki dükkanlara sıçramadan söndürüldü. Yangın nedeniyle derme-çatma yapı ve çevresindeki birkaç dükkanda maddi hasar oluştu. Ayrıca olay yerine, dükkan sahiplerinin geldiği görüldü.
TARİHİ YAPI KÜL OLDU
Diğer bir yangın haberi de dün sabah saatlerinde yine aynı bölgedeki Cağaloğlu’ndan geldi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Cağalooğlu’ndaki binasında sabah 06.30’da çıkan yangın, 5 katlı tarihi yapıyı küle çevirdi. Binanın ahşap olması sebebiyle hızla büyüyen yangın, diğer bloklara da sıçradı. Mesai saatinin başlamamış olması nedeniyle binanın boş olduğu belirtildi. Binanın kısa süre içinde alev topuna döndüğü, alevlerin çok uzak mesafelerden bile gözlenebildiği görüldü.
‘TEKNOLOJİ İLE ÖNLENEBİLİR’
Konuyla ilgili gazetemize konuşan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, tarihi yapıların afet ve yangınlara karşı güvenliğinin olmadığının bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Yangın koruma teknolojilerinde ciddi gelişmeler yaşandığını ifade eden Muhçu, bu sistemler kullanılarak tarihi yapıların korunabileceğini, yangın çıksa bile kaynağında kısa sürede söndürülebileceğini belirtti. Kültür varlıklarıyla ilgili hem tek tek, hem de topluca önlem alınması gerektiğini dile getiren Muhçu, “Tarihi Yarımada’da bulunan eserlerle ilgili olarak da ortak çözüm yollarına gidilmeli” dedi.
YETKİLİLER SORUMLU
Bu konuda başta Kültür Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) olmak üzere yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmediğini söyleyen Muhçu sözlerine şöyle devam etti: “Halbuki tarihi yarımadanın hem mimari ve kültürel özelliğinin korunması, hem de afete karşı koruma önlemlerinin alınması gerekiyordu. Burada açıkça kamu görevlileri sorumluklarını yerine getirmemiştir. Yetkililerin umarsızlığı, kültür varlıklarını gözden çıkarmaları önlem alınmamasına neden oldu.”
‘SORUMLULAR YARGILANMADI’
2010 yılında tarihi Haydarpaşa Garı’nda çıkan yangını da hatırlatan Muhçu, bu yangından sonra yetkililerin önlem alınacağına dair sözler verdiğini ancak, bu sözlerin tutulmadığının ortaya çıktığını ifade etti. Muhçu, “Kuraldışı tadilat ve bu tadilatın işin ehli olmayan kişiler tarafından yapılması nedeniyle Haydarpaşa’da yangın çıkmıştı. Yangından bu yana 2 yıllık süre geçti. Ancak, yangını çıkaranlarla ilgili herhangi bir işlemin yapılmaması kayıtsızlığın en açık göstergesidir. Sorumluların cezalandırılmaması bu tür yangınları yapanların yanına kâr kaldı demektir. Bu da kamu vicdanının yaralar” diye konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder