6 Mart 2013 Çarşamba

Her yıkımda halkı zehirliyorlar

  • İNŞAATLARDA KULLANILAN ASBESTİN ZARARLARI ÖLÜMCÜL
  • Asena Akarsu
  • Özellikle inşaat sektöründeki yalıtımlarda kullanılan asbest, ölümcül hastalıklara neden oluyor. Toplu yıkımların tören eşliğinde yapıldığı bu günlerde, uzmanlar asbestli binaların yıkımında özel prosedür uygulanması gerektiğine dikkat çekiyor.
    Asbest, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı lifli yapıda bir mineral. Yalıtım için kullanılan bu maddeye böyle olumlu anlamlar yüklenmesine bakmayın siz. Çünkü asbestin zararları öldürücü.
    Üç binden fazla kullanım alanı bulunan asbest, sanayi, inşaat, otomobil, gemi gibi çok çeşitli alanlara sızmış durumda. Halk arasında “Ak Toprak” ya da “Çorak Toprak” olarak da biliniyor. Şu anda dünyanın 55 ülkesinde kullanımı ve üretimi yasak. Türkiye’de ise ancak 2011 yılından sonra yasaklanabildi. Buna rağmen Türkiye’de her yıl 500 kişi asbeste bağlı olarak sağlık sorunları yaşıyor. Akciğer kanseri, akciğer ve karın kası kanseri gibi ölümcül hastalıklara da yol açan asbestin yarattığı etkiler ise 20 ila 40 yıl arasında anlaşılabildiğinden, asbeste bağlı hastalıklarla mücadele etmek de bir hayli zor.
    Türkiye’deki binaların hemen hemen hepsinde kullanılan asbest, sadece içinde yaşanırken değil binalar yıkılırken de tehdit oluşturuyor. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Emre Gürcanlı, binalar yıkılırken özel prosedür uygulanması gerektiğine işaret ederek, kentsel yıkım projelerinde yaşanan başka bir tehlikeye de dikkat çekiyor.
    YIKIM YÖNETMELİĞİ YOK
    Emre Gürcanlı, asbestli binaları yıkmadan önce asbestli maddelerin sökümünün gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. Hollanda’dan örnek vererek, asbestli binaların yıkımı sırasında çevrede yaşayan insanların 1 ay süreyle yıkım alanından uzaklaştırıldığını anlatıyor. Gürcanlı, sadece yıkım işleminde değil asbestli maddenin yaşam alanlarından uzaklaştırılması ve depolanması için de ayrı bir prosedür gerektiğini aktararak, “Ülkemizde ne bir yıkım yönetmeliği, ne de asbest prosedürü var. Bugüne kadar birçok ev yıkıldı, fakat bunların hiç birinde gerekli önlemler alınmadı” diyor.

    DÜNYADAKİ DURUM
    Dünya Sağlık Örgütünün 2006 verilerine göre dünyada her sene 125 bin insan asbeste maruz kalıyor. En az 90 bin kişi asbeste bağlı kanserlerden hayatını kaybediyor.
    * Asbest nedeniyle her yıl İngiltere’de 3 bin 500, Amerika’da ise 10 bin kişi hayatını kaybediyor.
    * İsveç’te 30 yıl önce asbestin kullanımı yasaklanmış olmasına rağmen, asbestten kaynaklanan ölümler normal iş kazalarındaki ölümlerin üç misli oranında.
    * Avrupa Sendikalar Enstitüsünün  araştırmasına göre, 2030 yılına kadar yalnızca Batı Avrupa’da asbeste bağlı kanserlerin yol açacağı ölüm sayısı 500 bine ulaşacak.

    PEKİ YA TÜRKİYE?
    Türkiye, asbest madeni açısından zengin bir ülke. Sadece şehirlerde değil, Orta ve Güney Anadolu’nun pek çok köyünde asbest kullanımı yaygın. Senelerdir asbest, “Beyaz toprak” adı altında badana, sıva malzemesi, çatı yalıtım malzemesi olarak kullanıldı ve liflerinin solunması sonucunda bazı bölgelerde kitlesel ölümler yaşandı. Asbest aynı zamanda gemilerde de kullanılan bir madde. 15 yaşın üzerindeki gemilerin çok büyük bir çoğunluğu asbestli. Türkiye asbestli gemi sökümü yapan tek Avrupa ülkesi. Dünyada sadece 5 ülke asbestli gemi sökümü gerçekleştiriyor. Türkiye dışında ki diğer ülkeler ise; Hindistan, Bangladeş, Pakistan ve Çin.

    SELİKOFF İLE YASAKLANDI
    Asbeste karşı mücadele eskilere dayanıyor. Amerikalı Dr. Irwing Selikoff, 1964’te asbestin insan sağlığına zararlı olduğunu kanıtladı. Asbest kullanan şirketler, Selikoff ve araştırmasını değersizleştirmek için bir kampanya yürüttü. Araştırmasının eksik hatta hatalı olduğu iddia edildi. Hekim olmadığı bile öne sürüldü. Ama mücadelesine devam eden Selikoff’un sayesinde asbestin kullanımı yasaklandı.

    ASBESTTEN VAZGEÇİLMELİ
    Acıbadem Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nadi Bakırcı, asbest ince bir toz olduğu için saatlerce havada kalabileceğini ve tozun da akciğerlere bu yolla girdiğini söylüyor. Toz ile temas kesilse bile, etkisinin yıllar sonra görülebildiğini belirten Bakırcı, bu hastalığın sanayi ve madenlerde çalışan işçilerde daha çok görüldüğünü ifade ediyor. Sanayi bölgesinde çalışan işçilerin korunması için, özel iş güvenliği önlemlerinin alınması gerektiğini söyleyen Bakırcı, “Ama hastalıktan korunmanın en etkili yolu, asbesti kullanmamaktır” diyor. (İstanbul/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var