6 Mart 2013 Çarşamba

İşyerinde çalışanları 'zorlayan' 3 hastalık

İşyerlerinde hareket imkanının kısıtlanması, daha çok oturarak çalışma zorunluluğu, stres, kalabalık bir kentte yaşamak, yollarda geçirilen zamanın fazlalığı gibi birçok etken çalışanları zorluyor.

Cumhuriyet

İstanbul- Acıbadem Fulya Hastanesi’nden İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Özdal Ersoy, yapısal bir sorunun bulunmadığı fonksiyonel sindirim sistemi hastalıklarının ruhsal durumla yakından ilişkili olduğunu belirterek, “Mevsimsel depresyonlar, mevsim dışı psikolojik sıkıntılar, yoğun stres altında olmak özellikle de çalışanlarda en çok kabızlık veya barsak alışkanlıklarında değişme, dispepsi, reflü rahatsızlıklarına neden oluyor” diyor. En sık görülen bu 3 hastalıkla ilgili bilgiler veren Dr. Özdal Ersoy, bu konuda merak edilen soruların yanıtlarını da veriyor:
Dispepsinin görülme sıklığı nedir?
Gastroenteroloji polikliniklerinde en sık karşılaştığımız hasta grubu dispeptik hastalardır. Dispepsi, gastroenteroloji polikliniğine başvuranların yüzde 40-60'nda görülen bir yakınmadır.
Belirtileri nelerdir?
Bu hastalık üst gastrointestinal (sindirim sitemi) sisteme ait olduğu düşünülen karın ağrısı, huzursuzluk, erken doyma, şişkinlik, bulantı, kusma, geğirme, artmış barsak gazı gibi yakınmaların belli aralıklarla veya sürekli olarak görülmesi şeklinde tanımlanıyor. Bu hastalığın, midenin içini saran zarda (mukozada) dispepsiyi açıklayacak yapısal bir bozukluktan çok fonksiyonel bir bozkuluğa bağlı ortya çıktığı düşünülüyor ve bu tabloya da ''fonksiyonel dispepsi'' deniliyor.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
Öncelikle dispepsi ile birlikte hastada alarm yakınmaları adını verdiğimiz kilo kaybı, iştahsızlık, makattan veya ağızdan kan gelmesi, kansızlık gibi sorunların olup olmadığını, muayene ve basit kan tetkikleri ile araştırıyoruz. Kalp rahatsızlığı, diabet, KOAH gibi yandaş hastalıkların varlığı ve dispeptik yakınmalara sebep olabilecek ilaçların kullanılıp kullanılmadığı da sorgulanıyor. Belirgin bir bozukluk saptanmadığında hastaya mide asidini baskılayıcı, düzenleyici, probiotikler ve bazen antidepresanlar gibi ilaç tedavileri başlanıyor. Hasta yakın takibe alınıp kontrollere çağrılıyor. Yakınmalar tedavi ile 4-6 hafta içinde rahatlamıyorsa, hastadan endoskopi, gaita testleri, karın ultrasonu gibi ileri tetkikler isteniyor.
Reflünün görülme sıklığı nedir?
Reflü yakınmasıyla polikliniğe başvuran hastaların yüzde 20-30'unda gastroözofageal reflü hastalığına ait yakınmalar vardır. Bu yakınmalar arasında göğüste yanma, ağıza gıda veya mide suyunun gelmesi gibi sıkıntılar bulunuyor.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
Tedavi reflü belirtilerinin ve yemek borusunda oluşmuş hasarın şiddetine göre değişkenlik gösterebilir. Reflü tedavisinde hasta için olmazsa olmaz olan şey yaşam tarzı değişiklikleridir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
•    Eğer hasta sigara içiyorsa bırakmalıdır.
•    Reflü yakınmalarını artırıcı gıdalardan uzak durulması, yemek yer yemez yatılmaması, akşam yemeği ile yatma arasında enaz 2-3 saatin geçmesi (Öğle uykuları dahil) gerekiyor.
•    Sıkı kıyafetlerin çok sık giyilmemesi, yenilen yemek porsiyonlarının küçültülmesi ve gerekiyorsa kilo verilmesi önemlidir.
•    Yaşam tarzı değişikliklerine ek olarak da hastaya ilaç tedavileri ilk planda önerilir. Önerilen ilçalar mide asidini baskılayan tarzda ilaçlardır ve tedavinin ilk 4-6 haftasında yüksek dozlarda verilirler.
•    Ayrıca mide boşaltımını hızlandıran ve midede köpüklü tabaka oluşturarak mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını engelleyen ilaçlar da asit baskılayacı ilaçlarla birlikte kullanılır. Bazı hastalarda ciddi yemek borusu hasarı oluşabiliyor. Bu durumda yaşam tarzı değişikliği ve ilaçların etkisi yetersiz kalabiliyor.
•    Hastalara yaşam boyu ilaç verilmesi tercih edilmediğinden dolayı, özellikle genç hastalara endoskopik veya cerrahi yolla reflüye neden olan mekanik problemlerin anatomik onarımı da önemli tedavi yöntemlerindendir.
•    Cerrahi tedavi önerilen hastalara, cerrahi kararı alınmadan önce reflünün kesin ispatı için endoskopi dışında diğer ileri testler de yapılmalıdır (özofagus manometresi, 24 saat pHmetre, impedans, baryumlu grafi gibi).
Hassas Barsak Sendromu’nun belirtileri nelerdir?
Dispepsi yakınması ile ortak birçok yakınmalar içeren Hassas Barsak Sendromu (İBS) karında şişkinlik, ağrı, artmış barsak gazı, kabızlık veya ishal gibi yakınmalar topluluğudur ancak bu tanının konulması için bu yakınmaları açıklayacak ciddi bir hastalığının bulunmadığının tetkiklerle gösterilmesi gerekiyor. Başvuranların yaklaşık yüzde 10-15'ini İBS hastaları oluşturuyor ve kadın hastalarda görülme sıklığı daha fazla oluyor.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
İBS'yi tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavi yoktur. Ancak tedavi, belirtilerin şiddetini azaltmaya ve tekrarlamasını önlemeye yönelik olarak başarılı olmaktadır. Amaç hastaların günlük yaşamlarını sürdürmeleri ve yaşam kalitelerinin bozulmamasının sağlanmasıdır. Bu nedenle şikayetler olduğu dönemde hastalara medikal tedaviler önerilir. Ayrıca ilaç tedavisinin yanında kişilerin özellikle yedikleri besinlere dikkat etmeleri de rahatsızlığı azaltıcı bir unsurdur. IBS hastalarına genellikle diyet önerilmez, zira diyetlerin hastalarda şişkinliği artırdığı veya strese yol açarak tetikleyici olduğu yönünde bazı inanışlar mevcuttur. Ancak şikayetleri özellikle artıran bazı yiyecekler saptanmıştır. Bunlar sırasıyla buğday, mısır, süt, peynir, yulaf, kahve, çavdar, yumurta, çay ve narenciyedir. Bu yiyeceklerden uzak durulması hastalığın tedavisini kolaylaştıracaktır. Elbette en önemli tetikleyicilerden biri olan stres ile başa çıkmaya çalışmak da kişilere fayda getirecektir. Bu durum için bazen psikiyatri desteği ve psikiyatrik ileç tedavilerinden yararlanılır. Ayrıca bazı bitki çayları da İBS yakınmalarını azaltmaktadır, bu sebeple hastalara rezene, nane, papatya çayları da tedavilere ek olarak önerilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var