21 Mart 2013 Perşembe

Kazdağları pınarlarından zehir akacak



 yapılmak istenen altın işletmeciliği daha üretim aşamasına gelmeden yöredeki zehirli etkisini gösteriyor. Karaköy köyü yakınlarında maden sondajından kaynaklı kirliliğin yer altı sularını ve dereleri kirletip Bayramiç Barajı’na karıştığının tespit edilmesinin ardından,  Muratlar köyünün içme sularına da ‘içilemez’ raporu verildi.

Geçtiğimiz hafta içerisinde Bayramiç Karaköy ile Çan’ın Kızılelma köyü arasında bulunan altın madeni sondaj alanındaki sondaj göletinde meydana gelen sızmanın ardından yöredeki dereler beyaz renkte akmaya başladı. Sızan madde yer altı suları ve bölgedeki Kırma Deresi’ne, oradan da Bayramiç Barajına karıştı. Karaköy’ün içme ve kullanma sularını da etkileyen kirliliğe karşı köylülerin maden alanına yürümeleri jandarma ve köy muhtarı tarafından engellendi. Bayramiç Belediye Başkanı İsmail Sakin Tuncer, altın madeni  sondajından kaynaklı kirliliğin Bayramiç Barajı’na aktığını belirterek, sulardan aldıkları numunelerin sonuçlarını beklediklerini söyledi.
‘BİZE DAĞI YASAKLAYANLAR’
Karaköy köylülerinden üç gencin, maden sondajlarına tepki göstermesinin ardından sondaj alanına çıkmaları Çan Cumhuriyet Savcılığının talebi üzerine yasaklanmış, madenci şirket gençler hakkında 7 bin 500 liralık tazminat davası açmıştı. Sulardaki kirliliğin ardından Karaköylüler Çan Savcılığını göreve çağırarak, “Bize dağımıza çıkmayı yasaklamışlardı. Savcılık bu kirliliğin sorumluları için de soruşturma başlatacak mı” diye sordu.

Öte yandan yine Bayramiç’e bağlı Muratlar köyü içme sularından alınan su numunelerinde epiklorohidrin ve alüminyum oranlarının izin verilen limitlerin çok üzerinde çıkması üzerine sulara ‘İçilemez’ raporu verildi. Bursa İl Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından verilen raporda, Muratlar köylüsü Raşit Akıncı’nın evinden 25.09.2012 tarihinde alınan su numunesinde epiklorohidrin maddesiyle birlikte birçok parametrenin limitlerin çok üzerinde olduğu tespit edildi. Yine aynı numunede alüminyum oranının da limitlerin 11 katından fazla olduğu belirtiliyor.

Epiklorohidrin maddesi, Sağlık Bakanlığı ve Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) listesinde orta dereceli, gırtlak ve mide kanserine neden olan bir madde olarak tanımlanıyor.  Çanakkale Halk Sağlığı Müdürlüğünün Bayramiç Toplum Sağlığı Merkezine gönderdiği “Köylerin içme ve kullanma suyu” konulu yazısında Türkmeneli köyünün içme sularının mikrobiyolojik, Muratlar köyünün ise kimyasal sonuçlara göre uygun olmadığı belirtiliyor. Halk Sağlığı Müdürü Dr. Burhan Kütük imzalı raporda “Muratlar köyünün ise 200 mg/L olması gereken alüminyum miktarının 2511 mg/L olduğu tespiti ile uygunsuz olduğu görülmektedir” deniyor.
KÖYLERDE DAMACANA SU KAMYONLARI
Muratlar köyünde eylül ayında alınan bu numunelerin ardından aralık ayında alınan ikinci numunelerde alüminyum değerinin yine limitlerin üstünde olduğu belirlenirken ne hikmetse bir önceki numunede yüksek olduğu tespit edilen kanserojen epiklorohidrin maddesine ise bakılmamış! Bayramiç Toplum Sağlığı Merkezine gönderilen raporla ilgili üst yazıda köyün içme sularındaki alüminyum miktarındaki uygunsuzluğun devam ettiği dile getiriliyor.
Konuyla ilişkin görüştüğümüz köylüler ise kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini, köy şebekesinin suyunu kullanmadıklarını belirterek, “Artık köyümüze kamyonlarla damacana su satılıyor” dediler.

DENETLEMEYE GELENLERİN YAPTIĞINA BAKIN!
Karaköy köyü derelerindeki kirliliğin tespiti için Çanakkale’den gelen Çevre İl Müdürlüğü ekiplerinin numune alım işleminin ardından altın madeninin yetkilileri ile Bayramiç’te yemek yemeleri tepkiyle karşılandı. Çanakkale Çevre Platformu Sözcüsü Hicri Nalbant kamu görevlilerinin bu tür işleri yaparken dikkatli olmaları gerektiğini kaydederek, “Bu kişilerin aldığı numune sonuçları artık tartışmalıdır” dedi. Nalbant, Karaköy’deki kirliliğin tespitinin ardından maden hakkında tazminat davası açacaklarını da sözlerine ekledi. (Çanakkale/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var