Çıkmazın adı IŞİD!
Amerika eskisi gibi operasyonlarını çok zorda kalmadığı sürece bizzat kendi askerlerini kullanarak yapmıyor.Gelecekte sürekli karşılaşacağımız bir manzara olacak!
El Kaide, IŞİD, El Şebap, Boko Haram gibi örgütlediği, amacına ulaştıktan sonra veya amaca hizmet etmekte kusur ettiklerinde, ya da kontrolden çıktıklarında hizaya getirmek için arada sırada dövmeye çalışıyorlar. Hepsi bu!
Bu tür örgütlerin böyle bir riski de var! Yarattıkları canavarla başa çıkamamak gibi sorunları var! Çünkü her canavarın bir iktidar hedefi, planı var.
Şimdi Amerika bu 'yaramaz çocuğunu' dövmeye başlıyorsa IŞİD haddini biraz aşmış; dünya kamuoyunda yarattığı infial onu zor durumda bırakıyor olmasındandır.
Bu insanlığın yüzkarası, korku ve dehşet tüccarları, hiçbir ahlaki kurala tabi olmayanlar, İslami referanslara vurgu yaparak ortadoğuyu kana bulamaktadırlar.
Bu devasa organizasyon hiçbir küresel-emperyalist gücün desteği olmadan yaşayamaz, bu coğrafyada kolay kolay barınamaz.
Bu yüzden görünen hiçbir şey gerçeği yansıtmamaktadır.
Şimdi Ortadoğu'daki bu düz çizgileri kimse beğenmiyor.
Sykes-Picot'un 1916'da çizdiği düz çizgiler bugün delik deşik ve terbiye etmeye niyetli olanlar bu örgütleri doğurdular.
Formül şu:
Önce amaç için hedeflenen canavar yaratılır. Adı konulur.
IŞİD’in İsrail, ABD, Katar, Türkiye’nin içinde bulunduğu ülkeler tarafından örgütlenen bir proje olduğu bilinen bir gerçek.
Fakat bu canavar isteneni gerçekleştirmenin yanında dünya kamuoyu tarafından lanetlenecek bir görüntü de verir.
ABD artık ayyuka çıkan tepkileri dindirmek için göstermelik bir iki operasyon yapar.
IŞİD de ABD hedeflerine karşı saldırı başlatacağını söyler ve yapmaya çalışır.
Kamuyou bu yaratılan algıya inanır.
ABD, IŞİD’e karşıdır.
IŞİD, ABD’ye karşıdır, hatta antiemperyalisttir.
ABD; dünya kamuoyunu yarattığı bu canavara karşı olduğunu inandırmak zorundadır.
IŞİD; lider kadrosu efendisine hizmet emekle birlikte alt kadrolarını tatmin etmek için Amerikan karşıtlığına göz yumar.
Bu böyle olacağı gibi:
Amerika yarattığı bu canavarla yeniden bir manevra alanı bulup, hedefinde bu canavarın olacağı bir operasyon yapma olasılığı da plan dahilinde olabilir.
Meşru olmayan korku ve dehşet, dünya kamuoyu nezdinde itibar ve saygınlığını kaybetmiş olanların aradığı bir şeydir. Saygınlığını yitirmiş emperyalist ülkelerden yardım istemek, yardım beklemek zorunda kalan halkların güvenini kazanmak içindir.
Korku ve dehşet ne kadar insanın kanını dondurursa 'meşru' şiddete görev düşer!
Emperyalist ülkelerin mantığı bir Aristo mantığı yada karatavuk mantığı gibi çalışmaz. Ama onlar kamuoyunun mantığının bu şekilde çalıştığını düşünür ona göre algı yaratırlar.
Dostun da düşmanın da yanında yer alır. Kiminle hangi kulvarda nereye kadar koşacaklarını iyi bilirler.
Kimi zaman IŞİD ile kimi zaman Peşmerge ile Coğrafyaya baktığımızda bu organize, örgütlü, insanlık dışı uygulamalarıyla tarihe geçen IŞİD'in Türkiye'nin sınırından başka kullanacağı bir giriş çıkış kapısı var mı?
Yok! Yok ama Amerika bunu biliyor?
Biliyor da bugüne kadar neden sesini çıkarmadı?
Ya da müttefiki ondan bağımsız bir politika mı yürütüyor?
Amerika danışıklı döğüş ile bir kaç hedefi vurduğunda bile Türkiye bu tarihin gördüğü ve her şeyi islam adına yaptıklarını söyleyen en kanlı, en vahşi örgütü bile kınama gereği duymadı.
Basın IŞİD'in nasıl örgütlendiğini yazdı.
Ürdün'de Amerika, İsrail, Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye'nin işin içinde olduğu söylendi.
Başından beri gerek ulusal gerekse uluslararası basında IŞİD ile ilgili bir çok haber çıktı.
Türkiye'de eğitim gördükleri, her türlü techizatı ve ihtiyaçlarını Türkiye'den karşıladıkları, yaralı IŞİD üyelerinin Türkiye'deki hastanelerde tedavi olduğu, trafik cezası almayacak kadar dokunulmazlık sahibi oldukları, kampları, lojistik desteği yazıldı, çizildi.
IŞİD üyeleri bunları saklamaya bile gerek görmüyor.
Her şey bu kadar ayan beyan iken iktidar 3 maymunu oynuyor.
‘IŞİD terörist değil siyasal bir örgüttür’ dediler.
Artık mızrak çuvala sığmayınca bir iki çatlak sesten açıklama gelir.
‘IŞİD, bizim medeniyetimize ait değildir’
Bu böyle olduğu halde, her şey bu kadar net, açık, ayan beyan ortada iken Türkiye bu rolünü neden hep gizleme gereği duyuyor?
Fuatavni'ye göre Musul'daki elçilik binasından alınan rehinelerle ilgili, IŞİD ile pazarlık yapılıyor. El Kaide militanları ile değiş tokuş edilecek! Bu da şova dönüştürülecek!
Türkiye bu konuda bu kadar etkisiz ve eli kolu bağlı mı acaba?
Neden IŞİD elemanları Türkiye'de cirit atarken, istedikleri her şeyi yaparlarken IŞİD bu kadar pervasızlık yapıp elçilik görevlilerini rehin alıp pazarlık konusu yapabilir?
Besle kargayı oysun gözünü!
Dışarıdan böyle görünüyor. En azından algı böyle!
Bunun ancak iki nedeni olabilir!
Birincisi: Türkiye bu krizi bizim bilmediğimiz bir şekilde içerde kamuoyu yaratmak için farklı planlar peşinde koşarak çözmeye çalışıyor. Bu çok uzak bir olasılık görünüyor.
İkincisi ve en vahimi ise Türkiye'ye bir rol biçilmiş olması...
'Senin Sünniler üzerinden burada bir hesabın var. Gel sen de dahil ol'
IŞİD'e sınırını aç! Besle bak! Tedavi et! Techizatını sağla! Ama gerisine karışma! Senin görevin bu kadar!
Her iki durumda da Türkiye uzun süre içinde bu işten zararlı çıkacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok!
IŞİD ile haritadaki sınırları değiştirmeyi hedefleyenlerin, kullananların elini yakacak gibi görünüyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder