Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
1 Ağustos 2016 Pazartesi
19 lirayı ödemeyen tüketici ile inatlaşmada banka 12 bin lira zarar etti!
Banka, müşterisine konut kredisi kullandırdı. Kredi ödendi; ancak ipotek kaldırılmadı. Banka, ipoteğin kaldırılması için, müşteriden 19 lira daha ödenmesini istedi. Müşteri, tutar küçük olsa da, bu parayı ödemedi; açtığı davayı ise kazandı. İpoteğin kaldırılması için 19 lira daha isteyen banka ise 12 bin lira zarara girmekten kurtulamadı.
Bankaların önemli gelir kalemleri arasında, çeşitli gerçeklerle aldıkları ücretler yer alıyor. Bu ücretlerden biri de, ipoteğin kaldırılması için alınıyor. Sibel'Bilinçli tüketici' 19 lirayı ödemedi bankayı 12 bin lira zarara soktu!
Özçakıcı, 6 yıl önce özel bir bankadan 140 bin liralık konut kredisi kullandı. Özçakıcı taksit ödemlerini 8 Mart 2014’te tamamladı. Banka, kredi ile birlikte evin üzerine ipotek de koymuştu.
ÖDEME BİTTİ İPOTEK KALKMADI
Özçakıcı, kredi ödemesinin tamamlandığını hatırlatarak, şube görevlilerine ipoteği kaldırmalarını söyledi. Bu talep, sözlü olarak bir kaç kez tekrarlandı. Ancak ipotek kaldırılmadı. Özçakıcı bu kez, evin üzerinde duran banka ipoteğinin kaldırılmasını noter yolu ile gönderdiği ihtarname ile istedi. 3 Haziran 2015 tarihli ihtarname ilgili şubeye ulaştı.
19 LİRA DAHA ÖDEYİN
Özçakıcı, bankadan ipoteğin kaldırıldığı yanıtını beklerken, eline dikkat çekici bir yazı ulaştı. Bankadan gelen 12 Haziran tarihli yazıda, Özçakıcı’nın 19,20 TL daha yatırması halinde ipoteğin kaldırılacağı bildirildi.
SON ÇARE DAVA AÇMAK OLDU
Özçakıcı, bankadan gelen yazıdan 5 gün sonra dava açma yoluna gitti. Dava İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldı. Ancak bu mahkeme, görevsizlik kararı vererek dosyayı tüketici mahkemesine gönderdi. Davaya, İstanbul 10. Tüketici Mahkemesi baktı. Özçakıcı anılan davada, kredi ödemesini yaptığı halde bankanın ipoteği kaldırmadığını kaydetti.
DAVAYI AÇILMAMIŞ SAYIN!
Davalı banka adına yapılan savunmada ise özetle "İhtarname bize 3 Haziran’da tebliğ edildi. 26 Ekim’de ipoteğin kaldırılması yazısını tapuya gönderdik. İlgili tapu müdürlüğü de 2 Kasım’da ipoteği kaldırdı. Böylece dava konusuz kalmış oluyor. Davanın açılmamış sayılması gerekir. Harçtan ve dava masraflarından sorumlu tutulmamamız gerekir" denildi.
KATBE KAT ZARARA GİRDİ
Tüketici mahkemesi yaptığı yargılama sonrası kararını geçtiğimiz günlerde verdi. Mahkeme, davanın açılması yönünde karar verdi. Mahkeme, 3 bin 187 liralık harcın bankadan alınarak Hazine’ye yatırılmasına, 52 liralık yargılama gideri ve 6 bin 975 liralık vekâlet ücretinin de bankanın üzerine bırakılmasına hükmetti. Böylece, ipoteğin kaldırılması için 19 lira daha isteyen banka yüklü bir zarara girdi. Özçakıcı’nın avukatı ise, vekalet ücretinin ödenme için banka aleyhine icra takibi başlattı.
TUTAR KÜÇÜK DE OLSA ÖDEMEYİN
Avukat Şenol Özçakıcı, kararı icraya koyduklarını belirterek, bu işlem için yatırılacak bin 225 liranın da bankandan çıkacağını hatırlatarak “Böylece, banka 11 bin 500 liraya yakın zarara girmiş olacak. 19 lira gibi küçük bir tutar olsa da, bu haksız talebi ödeyip, 'işimizi çözdürmek' yerine, yasal yollara başvurmayı doğru bulduk. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun, tüketicilere sağladığı haklara, bankaların gösterdiği direncin kırılması için, küçük de olsa, bu tarz haksız talepler karşısında yasal yollardan hak aranması gerekiyor. İki yıl gecikmeyle olsa da istediğimiz sonucu almak önemli” dedi.
Dinçer GÖKÇE
Hürriyet
27 Temmuz 2016 Çarşamba
Kiracıma Ulaşamıyorum Ne Yapmalıyım ?
Kira bedelinin ödenmediği ve kiracıya ulaşılamadığı durumlarda, mal sahibi noter aracılığıyla kiracıya ihtar göndermelidir. Bu gönderilecek ihtar ödenmemiş olan masraf ve kiralar içindir. İlk ay gönderilen ihtar bir işe yaramazsa, yani kiracı hala ödemeyi yapmamışsa ikinci ay tekrar ihtar gönderilir. Gönderilen ikinci ihtarda masraf ve kiraların ödenmesi talebine ek olarak söz konusu taşınmazın tahliyesini istemek de mümkündür.
İki ay üst üste yapılan bu ihtarlara rağmen kiracı ödeme yapmamışsa, mal sahibi muhtar ya da noter marifetiyle söz konusu taşınmazın kapısını açtırıp içindeki eşyaları yazdırarak rehin hakkını kullanılabilir. Bu noktada mal sahibi kapının kilidini değiştirmekte de özgürdür.
Kiracı ikinci ihtarla beraber kira ödemesi yapsa dahi mal sahibi dava açarak önceki aylardan kalan kira alacağını ve evin tahliyesini talep edebilmektedir.
21 Temmuz 2016 Perşembe
Gayrimenkulde Rayiç Bedel Düzenlemesi...
Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak olan sistemde, her il ve ilçe için gayrimenkul değerleri tekrardan belirlenecek. Bütün değerler sisteme giriş yapıldığında tapu harç ücretlerinde de bir düşüşün olması bekleniyor. Gayrimenkul değerlerini üst düzey bakanlık yetkilisi hazırlayacak. Hazırlanacak değerlerde ise bazı kriterler öne çıkacak. Hastane, okul, metro, alışveriş merkezi gibi yerlerin gayrimenkule uzaklığı, gayrimenkulün cadde üzerinde olup olmadığı, ilave imar hakkı ve kat izni olup olmadığı hazırlanacak değerlerde etkin rol oynayacak.
Sistem Avrupa' da İşliyor...
Yapılacak düzenlemede artık 200 bin liralık evi 100 bin lira olarak gösterilmeyecek. Yada 100 bin liralık bir gayrimenkul almak için bankadan çekilecek krediyi yükseltmek için de 150 bin lira olarak gösterilemeyecek. Bu sistemin temel taşlarını Maliye, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile Belediyeler oluşturacak. Gayrimenkul değerlerinin belirli bir standart oluşturulmasına yönelik çalışmaları Avrupa' nın pek çok yerinde çalıştığını da görmekteyiz.
emlakkoalisyonu
15 Mayıs 2016 Pazar
SABRIN SONU KÖLELİK
20 Mart 2016 Pazar
Üsküdar’ın yarısını etkileyecek kentsel dönüşüm projesi kabul edildi.
Üsküdar’ın yarısını etkileyecek kentsel dönüşüm projesinin önü açıldı
ÜSKÜDAR nüfusunun yarısını barındıran 16 mahallesinde kentsel dönüşüm çalışmalarının başlamasının önünü açan 1/5000 ölçekli 'Üsküdar Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgeleri Koruma Amaçlı Revizyon Nazım imar planı’ İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oyçokluğu ile kabul edildi.
3 Mart 2016 Perşembe
Kira geliri beyanında püf noktalar
Kira geliri beyanında, Gerçek Gider yöntemini seçtiğinizde gayrimenkulünüzün maliyeti oranında her yıl yüzde 2 amortismanı gider olarak düşebilirsiniz. Örneğin tapuda alım satım bedeli olan 300 bin liralık evin komisyon dahil maliyeti size 320 bin lira ise bu rakam üzerinden yüzde 2 amortisman hesaplanacaktır.
Boş kalan gayrimenkullerinizin bakımının sağlanması için bedelsiz olarak bir başkasının ikametine verebilirsiniz. Bu durumda beyan vermenize gerek yok.
Geçmiş yıllarda unuttuğunuz kira geliri beyanınız var ise ya da hatalı beyan verdiyseniz, Maliye tespit etmeden kendiniz VUK pişmalık hükümlerine göre bir dilekçe ile müracatta bulunursanız istisna oranından faydalanabilir, sadece Pişmanlık zammı adı altında gecikme faizin ödersiniz.
Bir evin birden fazla sahibi olabilir. Kira geliri elde edilen evin birden fazla hissedarı olduğunda, her hissedar ayrı ayrı beyan vermek zorunda. Ama bu avantajlı bir durumdur. Çünkü istisna oranından herkes yararlandığı için çoğu zaman hiç vergi ödemez belki de hiç beyan bile vermenize gerek kalmayacaktır. Örneğim kirada evi olan bir karı-koca eve birlikte sahiplerse, ayrı ayrı beyan verecekleri için ayrı ayrı istisna oranından faydalanacak daha az bir vergi vereceklerdir. Belki de beyan bile vermek zorunda kalmayacaklardır.
İşyerinden kira geliri elde edenlerde bir çok avantaja sahip. İşyeri kiracısı her ay ya da üç ayda bir mülk sahibine adına yüzde 20 kira stopajını vergi dairesine öder. Ödenen bu kira stopajını mülk sahibi her yıl kira geliri beyanı verdiği zaman indirim konusu yapacaktır. En çok merak edilen ve sorulan ise, kiracının ödemediği stopaj nedeni ile indirim konusu yapılıp yapılmayacağıdır. Oysa, kiracı stopajı ödememiş olsa bile vergi dairesine borçlu olduğundan her halükarda bir gün ödeyecektir. Bu nedenle işyeri sahibi ödenip ödenmediğine bakmaksızın stopajı kira beyanında gelirinden düşebilecektir.
Anne, baba, çocuk ve kardeşler dışında kalan yakın ya da uzak farketmez akrabalarımıza kiraya verdiğimiz gayrimenkuller için düşük ya da hiç kira alınmaması durumunda emsal kira uygulaması yapılır. Böyle bir durumda akrabalara tahsis edilmiş gayrimenkulün emlak vergi değerinin yüzde 5’i emsal bedel olarak dikkate alınır ve kira geliri beyanı verilir.
İşyerini çocuğuna, ana, baba veya kardeşe kiraya verenler konuta uygulanan istisnadan yararlanamazlar. Bedelsiz verilen işyerleri için emsal kira bedeli uygulaması yapılır.
Kira geliri elde etmek için tapunun sahibi olmanız gerekmiyor. Önemli olan mülk sahibi gibi hareket ederek kirayı sizin alıyor olmanız. Kira gelirini kim alıyorsa beyanı o verecek çıkan vergiyi de ödeyecek demektir.
2 Mart 2016 Çarşamba
Küçükarmutlu’da kentsel dönüşüm için yıkım başladı
21 Şubat 2016 Pazar
Artvin'de, yurttaşların Cerattepe direnişi sürüyor
14.00 Yürüyüşe geçen halka polis saldırdı. Yurttaşlar arasında gazdan etkilenip bayılanlar oldu.
16 Şubat 2016 Salı
'İktidara yaslanıp şehirleri yağmalayanlar bizi durduramaz'
Bakanlık tekrar ek emsal hakkı verdi
Artvin Halkı Direniyor: Cerattepe geçilmez!
9 Şubat 2016 Salı
Kentsel dönüşümde yeni yönetmelik: Ek emsal hakkı geri geldi
Süreç nasıl gelişti?
Bakan Sarı ile görüşmede gündemdeydi
Yönetmelik ne diyor?
‘Değişiklikler yordu’
Karar neydi, şimdi ne oldu?
Mağduriyet oluşacaktı
Birer oda kaybediyorduk
7 Şubat 2016 Pazar
Yassıada’da talanın boyutları ortaya çıktı.
31 Ocak 2016 Pazar
7 bin nüfuslu Kaş'a 38 bin kişilik imar planı
Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı imar planıyla betonlaşma tehdidi altında bulunan Antalya'nın Kaş ilçesindeki sivil toplum örgütlerinin düzenlediği panelde, ilçedeki kimi korunan alanları turizm ve kentsel konut alanına dönüştüren plan çalışmaları tartışıldı.
Geçmişte Kaş'ın Koruma Amaçlı İmar Planı'nı da hazırlayarak ilçenin kentsel ve tarihi çevresiyle sürdürdüğü turizmle kimliğini korumasında önemli katkıları bulunan Prof. Dr. Mehmet Tunçer, panelde yaptığı konuşmada, planlama ilkeleri açısından tarihi çevre, arazi kullanımı ve yapı nitelikleriyle ilgili bilgiler verdi. Kaş'la ilgili hazırlanan Çevre Düzeni Planı notlarında, 2025 yılına yönelik nüfus projeksiyonlarının düşük çıktığının belirtildiğini kaydeden Tunçer, "Bu ne demek? Beklentiniz neydi? Kaş'ı korumak mı yoksa büyütmek mi?" diye sorduğu konuşmasında, "Başta hedeflenen koruma ve sürdürülebilirlik ilkelerine aykırı bir varsayım. 38 bin nüfusun nereden bulunduğuna ilişkin hiç bir bilimsel temel yoktur" dedi.
Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde denizel biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir turizm konusunda yıllardır kapsamlı koruma projeleri yürüten WWF-Türkiye Doğa Koruma Birimi Sorumlusu Deniz Biyoloğu Yaprak Arda ise bölgedeki çalışmalar hakkında bilgiler verdiği konuşmasında, "Burası bir özel çevre koruma bölgesi ancak bu yerel halk ve buraya gelen turistler tarafından bilinmiyor. Bizim amacımız bunu halka ve turistlere aktarabilmek" dedi.
Kaş-Kekova bölgesinin aynı zamanda deniz kıyı koruma alanı olduğunu dile getiren Arda, "Deniz kıyı koruma alanları, su altı, çevre-kıyı ve ilgili kara parçalarından oluşan sınırları tanımlanmış ve barındırdığı bişyolojik değerleri yasalarla koruma altına alınan bölgelerdir. Türkiye'de yaklaşık 8 bin 500 kilometrelik bir kıyı alanımız var. Bu alanın içerisinde 3 bin bitki ve canlı türü yaşıyor. Fakat bu kıyı alanımızın içerisinde yalnızca yüzde 4'ü koruma altında. Kaş-Kekova bölgesi ülkemizdeki 31 deniz kıyı koruma alanından biri ancak maalefef bu bölgemiz önemli tehditler altında" diye konuştu.
'KAMUYA AİT ALANLAR RANT ARACI HALİNE GETİRİLİYOR'
Bölgedeki kıyı yağması ve usulsüz imar uygulamaları konusunda bilgiler veren Yusuf Yavuz ise kamunun ortak malı olan kıyı ve ormanlık alanların kimi çıkar gruplarının çabasıyla halkın elinden alınarak rant aracı haline getirildiğini söyledi. Kamuoyunun da ortak çıkarını korumak için bir araya gelerek geleceğine sahip çıkması gerektiğini altını çizen Yavuz, "Planlama süreçlerine o alanda yaşayan halkın mutlaka doğrudan müdahil olması gerekiyor. Aksi halde hepimizin yaşam alanı olan coğrafyanın geleceği üzerinde söyleyecek bir sözümüz kalmayacak" görüşünü dile getirdi.
Çok sayıda katılımcının takip ettiği panelde bulunan Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer'de ilçenin betonlaşmasın yönelik endişelerle ilgili sorulara yanıt verdi. Kocaer, Kaş'ın korunması için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirirken, tartışmalara konu olan çevre düzeni planındaki nüfus projeksiyonunun neye göre belirlendiğini kendisinin de anlayamadığını kaydetti.
29 Ocak 2016 Cuma
Kentsel dönüşümde 'emsalsiz sahtecilik'
Kentsel dönüşüme tabi binalarda emsal sahteciliği yapıldığı ortaya çıktı. Kadıköy'de ortaya çıkarılan sahteciliğe göre bina sahibi ya da müteahhitlerin, yüzde 5 fazla inşaat yapabilmek için geçmişe dönük evraklar düzenleyerek milyonlarca liralık haksız kazanç elde ettikleri belirtiliyor. AKP'li meclis üyeleri ruhsatların incelenmesi için önerge verdi.
Olası büyük İstanbul depremine hazırlık için binalar kentsel dönüşüm yasası kapsamında dönüştürülürken emsal sahteciliği yapıldığı ortaya çıktı. Emsal sahteciliği yolu ile bazı ev sahibi ve müteahhitlerin milyonlarca lira kazandığı öne sürülüyor. Sahteciliğin temeli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı yönetmelik değişikliğine dayanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Haziran 2013’te kentsel dönüşümle ilgili Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği çıkardı. Bu yönetmeliğe göre depreme dayanıksız binasını kentsel dönüşüme sokanlara mevcut imar haklarının yanında yüzde 25 emsal artışı hakkı da verildi. Böylece bin metrekare arsası olan bir kişi Kadıköy’de evini kentsel dönüşüme sokarsa 2 bin 70 metrekare inşaat yapabiliyordu. Bu yönetmelikle 250 metrekare daha inşaat hakkı elde etmiş oldular. Bakanlık, Eylül 2013 yılında aynı yönetmelikte bir değişiklik daha yaparak ekstradan verilen emsal artışını yüzde 25’ten yüzde 20’ye düşürdü ve net alandan hesaplanması esası getirdi.KAZANILMIŞ HAKLARI KORUNDU AMA...
Bakanlık 2014 yılında yönetmelikte bir düzenleme daha yaptı ve geçici 6. Maddede değişiklik yaptı. Daha önce işlemleri başlatanların mağdur olmaması için de yönetmelikte şöyle bir maddeye yer verdi: “2014 yılının mayıs ayından önce işlemlere başlayanlar, yıkım ruhsatı başvurusunda bulunulan veya binası yıkılan veya riskli yapı tespiti yaptırılan veya bakanlıkça lisanslandırılan kuruluşlarca yapı kimlik numarası alınarak riskli yapı tespit işlemlerine başlanılan veya inşaat sözleşmesi yapılan veya proje sözleşmesi yapılan veya inşaat yahut proje yapmak için noter tasdikli taahhütname veya vekâletname alınan veya yeni inşaat yapmak üzere; ifraz, tevhit, yola terk işlemi için başvurulan veya imar durum belgesi, yol kotu tutanağı, aplikasyon krokisi almak üzere başvurulan veya zemin ve temel etüt raporu hazırlanan parsellere eski hükümlerden yararlanabilir. Hak sahipleri istediği yönetmelikten faydalanabilir.”
SAHTE BELGELER DÜZENLENDİ
Yönetmelikteki değişiklik sonrası yüzde 5 daha fazla inşaat yapmak isteyen bazı ev sahibi ve müteahhitlerin sahtecilik yaptığı öne sürüldü. Kadıköy’de yönetmelik değişikliğinden önce işlem başlatmayan bazı müteahhit ve ev sahiplerinin geriye dönük belgeler düzenleyerek yüzde 20 yerine, yüzde 25 emsal artışından yararlandığı tespit edildi. Kadıköy Belediyesi ekipleri bazı evraklardan şüphelenmesi üzerine sahtecilik ortaya çıktı.
'6 KİŞİ HAKKINDA SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK'
Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı Onur Temurlenk, emsal sahteciliğinin noter yevmiye numaraları ya da bazı imzalardaki farklılıklar görülünce ortaya çıkarıldığını belirterek, “Şu ana kadar 6 kişiyle ilgili sahtecilik nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Evrakları inceliyoruz. Bu yönde sahtecilik tespit ettiklerimizle ilgili hukuki süreci devam ettireceğiz” dedi.
AKP’LİLER ÖNERGE VERDİ
Emsal sahteciliğinin ortaya çıkması üzerine AKP’li Meclis üyeleri konuyu Kadıköy Belediye Meclisi gündemine taşıdı. AK Grup Başkanvekili Ömer Şahan ve meclis üyelerinin imzasıyla verilen önergede 2013 yılında çıkarılan yönetmeliğe göre kaç ruhsatın verildiği sordular. AKP’li meclis üyeleri bu ruhsatlarda kullanılan evrakları incelmek için istediler.
SAHTE BELGEYLE MİLYONLUK RANT
AKP’li Ömer Şahan sahteciliğin ekonomik boyutunun da büyük olduğunu dile getirdi. Şahan “Kadıköy'de emsal 2.07 olarak uygulanıyor. Bunun yanında verilen ekstra imar hakkı var. Örneğin bin metrekarelik bir parselde sahte evrakla yaklaşık 1 ile 3 milyon lira arasında rant elde ediliyor. Bu dürüst vatandaşa haksızlık” dedi.
BAŞKA İLÇELERDE DE VAR MI?
Kadıköy’de ortaya çıkan sahtecilik olayı İstanbul’un rantı yüksek diğer ilçelerinde de olup olmadığı merak konusu oldu. Uzmanlar belediyeleri bu konuda uyarıyor.
DANIŞTAY YÖNETMELİĞİN YÜRÜTMESİNİ DURDURDU
Mayıs 2014'te yapılan değişiklik ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Geçici 6. maddesiyle kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalara ek emsal ve uygulamada olan yönetmeliklerden birini tercih etme hakkı tanındı. Mimarlar odası tarafından açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2014 yılında yapılan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Geçici 6. Maddesindeki değişikliğin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Karar daha belediyelere gönderilmedi. Karar sonrası sistemin nasıl işleyeceği bakanlık tarafından açıklanacak. Şimdi belediyeler bakanlıktan yazı bekliyor.
RADİKAL
27 Ocak 2016 Çarşamba
İntihal suç olmaktan çıkarıldı!
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bilim hırsızlığı yapan öğretim üyelerinin üniversiteden atılmalarının yasal dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti. Bir anlamda intihali serbestleştirdi.
Türkiye’de pek çok üniversitede, özellikle son yıllarda intihal vakaları artıyor. Danıştay ise bilim hırsızlığı yapan intihalcileri cesaretlendirecek bir karara imza attı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, intihal nedeniyle üniversiteyle ilişiği kesilen öğretim üyesine veriyen cezayı haksız buldu.
Hemen harekete geçen YÖK, üniversitelere bir genelge göndererek, bundan sonra yapılacak işlemlerin Danıştay kararına uyularak gerçekleştirilmesi talimatı verdi.
YÖK Yasası’na dayanarak çıkarılan Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nin 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yapılan düzenlemeye göre, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek”, üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarılma nedeni sayılıyordu ancak Danıştay’ın, 2012 yılında aldığı kararla bunu suç olmaktan çıkardığı ortaya çıktı.
Yasal dayanak yokmuş
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 15 ay önce aldığı bir karar, intihal suçunu tamamen yaptırımsız bıraktı. Kurul’un, Eylül 2012’de aldığı kararda “Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nde intihal suçunun yaptırımı olarak yer alan üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılma cezasının, 2547 sayılı YÖK Yasası ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme bulunmadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı olduğuna karar verdiği ortaya çıktı.
Kurul, böylece bilim insanları için yüz kızartıcı bir suç olan intihal/bilimsel aşırmacılığın suç olmadığına hükmetti.
YÖK: Ceza vermeyin
Öğretim Üyeleri Disiplin Yönetmeliği 547 sayılı YÖK Yasası gereğince çıkarıldığından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun cezanın kanuniliği ilkesi yönünden aldığı karar sonrasında, YÖK de yasal boşluğu gidermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM nezdinde herhangi bir girişimde bulunmadı. Üstelik, 15 Nisan 2013 tarihli bir yazıyla rektörlüklere bildirdi. YÖK’ün üniversitelere gönderdiği genelgede “intihal iddiası ile açılan soruşturmalarda yargı kararı doğrultusunda işlem yapılması” istendi. Bu genelge, intihal suçunu işleyen öğretim üyelerine herhangi bir işlem yapılmamasını istemek anlamına geliyor.
YÖK’ün genelgesi, 19 Kasım 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet tarafından ilgili birimlere bildirildi.
Eski cezalar yok hükmünde
Diğer yandan, Kurul’un bu kararına göre, öğretim elemanlarına intihal suçu nedeniyle geçmişte verilmiş öğretim üyeliği mesleğinden çıkarma cezalarının tümü “hukuken yok hükmünde sayılma” durumuna geldi. Bugüne kadar bilimsel aşırmacılık nedeniyle üniversiteden atılan öğretim elamanlarına, görevlerine geri dönme ve atıldıkları tarihten bu güne kadar olan maaş ve her türlü maddi haklarını talep etme olanağı doğdu.
‘İntihalcileri cesaretlendirecek’
Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, bilimsel yolsuzluk yapmaya niyetlenenleri cesaretlendireceğini söyledi. Kantarlı, yaptığı açıklamada yetkilileri, görevini ihmal ederek üniversitelerdeki bilimsel ahlak anlayışının tamamen çökmesine neden olacak bu skandala yol açan YÖK Başkanı hakkında gereğini yapmaya davet etti. Kantarlı, yasama organının da gerekli düzenlemeyi acilen yapıp yasal boşluğu doldurması gerektiğine dikkat çekti.
‘Böyle bir ceza ve fiil yok’
Dava, 2005 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiyken bir kitabında intihal tespit edilen Kamil Can Bulut tarafından açılmıştı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararında “davacıya verilen üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı cezayı gerektiren fiil 2547 sayılı Yasa’da da böyle bir ceza ve fiile yer verilmemiştir. Bu durumda, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı gerektiren disiplin suçunun Yasal dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen düzenlemede ve bu düzenleneye dayanıarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” dendi. Karar, Halide Ayfer Özdemir’in karşı oyuna rağmen başkanvekili ve 15 üyenin oyuyla alındı.
habersol
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.