30 Aralık 2014 Salı

Aldığınız ev kabusunuz olabilir




Gerçek bir hikayeden yola çıkarak ‘Toprak’tan ev alma konusunu incelemeye çalışacağız.
Bir AB İnşaat firmasının konut projesinin kapısını çalıp bir ev bakacak olduğunuzda, bir maket üzerinden satış danışmanları size sunum yapıyorlar, siz de beğeniyorsunuz. Tam da bu noktada soruyorsunuz!
-Ruhsatlı projenizi görebilir miyim?
-Belediye de onayda! Siz sözleşmeyi imzalayın. Her şey bu makette gördüğünüz gibi olacak. Bakın bu broşürlerde ne yazıyorsa hepsi gerçekleşecek. Bizim daha önce yaptığımız projeler var. Herkes memnun! İsterseniz araştırın! Bir alan bir daha alıyor!

Projeyi göstermiyorlar. Çünkü ortada proje yok, maketten satış var. Broşür ve reklam afişleri var. Siz şu var mı, bu var mı? Diye sorduğunuz da sizi hiç geri çevirmiyorlar. Her şey var. Her şey çok güzel. Satış yapmak için her türlü yalanı tek ayak üzerinde söylüyorlar.
Sonra!
Proje göstermeleri gerekirken maket gösteriyorlar! Ama iş yazılı hale gelince ‘proje’ göstermiş oluyorlar. Oysa proje olmadığı gibi daha sonra aldıkları ruhsatlı projede size vaat ettikleri daireler de sizin tercihlerde bulunmanıza sebep olan eksiklikler yada daireniz yok olabiliyor. Bir anda 22 katlı maket gerçek proje haline geldiğinde 13 kat oluyor ve daireniz ortada yok!
Ruhsatlı proje olmayınca inşaat şirketinin gösterdiği örnek daire veya makete bakıyorsunuz. Çünkü bunlar projenin yerini tutuyor ve asıl hale geliyor. Projenin aynısı olduğunu ve  yapacaklarını vaat ediyorlar. Sözlü olarak, ama… Ama iş yazılı hale gelince bakın aşağıdaki maddelerde neler yazıyor?

Adil (!) olan, nefaset (hak ve adalet) vurgusu yapılan Satış Vaadi Sözleşmelerinde bütün maddeler tek taraflı bir dayatma ile bağlayıcıdır.
Madde:
Bu sözleşme; sadece sözleşmeye konu bağımsız bölümün Alıcı’ya tahsis, teslim ve mülkiyetin hangi şartlarda devredilebileceğini düzenlemekte olup,sözleşme içeriğinde ve eklerinde yer almayan,  var olmayan bir hususun şifahen( sözlü) olarak  söylendiği, vaat edildiği, öne sürülemeyeceği gibi yapılmadığı, eksik yapıldığı ya da şifahen söylenenden geç teslim edildiği iddiasında bulunamaz.

Yukarıdaki maddeyi okuyunca şunu anlıyorsunuz. Biz size bu daireyi satana kadar şifahen her türlü sözü söyleyebilir, her türlü vaadi verebilir, her türlü yalan söyleyebiliriz. Bu satış taktiğidir. Bu kadar açık sözlüler! Pes diyorsunuz! Satış bittikten, yani sözleşmeyi imzaladıktan sonra bunları unutun, denmektedir.

Madde
Alıcı sözleşme ve eki projelerde bazı özelliklerin olmamasına karşın, satış aşamasında kullanılan broşür, resimleme veya maketlerde gördüğünü iddia ederek farklı taleplerde bulunamaz.

  Tercümesi şu: Biz size maket, broşür, reklam, şifahi olarak evi allayıp pullayıp size sunabiliriz. Size satana kadar her türlü hile ve entrikayı çevirebiliriz.

Madde
Her türlü renk ve malzeme değişikliğini yapma hakkını saklı tutar.

Yani siz bu maket ve broşürlerdeki evleri görüp beğendiğinize bakmayın, size gösterdiklerimize inanmayın, diyorlar. Biz bildiğimiz okuruz. Sonra karşımıza dikilip maketteki gibi, örnek dairelerde gördüğünüz şeyleri istemeyin. Aslında bir suç işliyorlar. Açıkça kandırdıklarını itiraf etmiş oluyorlar.

Madde
Alıcı; satın almış olduğu bağımsız bölümün yerini görerek,projesini inceleyerek ve kendisi beğenerek kabul etmiştir.

Proje yok ki proje incelenmiş olsun! Kendisini ileri de doğacak hukuki bir gelişmeye karşın peşinen garantiye alıyor. Tipik bir cambazlık örneği!

Madde
Alıcı kendisine bildirilen bu maliyetleri karşılamak istememesi halinde sözleşmeyi feshetme hakkına sahiptir.  Alıcı bu sözleşmeyi feshetmesi halinde, fesih bildiriminin AB İnşaat firmasına bildirilmesinden itibaren Alıcı’nın o güne kadar ödediği meblağ 12 (Oniki) ay sonra kendisine faizsiz iade edilir.

Tabi sözleşmeyi feshetme hakkınız var! Eğer senetlerinizden biri veya ikisini ödeyemez iseniz, herhangi bir şekilde temerrüde düşerseniz, yine bir sözleşme maddesine göre faiz üstüne faiz ödemek zorunda kalıyorsunuz. Avukatlık ücretleri de cabası!
Ama siz bir şekilde vaz geçerseniz, paranız faizsiz, üstelik 12 ay sonra size iade edilecek!
Ne kadar adil!
 Hiç bir esneklikleri yok! Çünkü inşaat artık görünür hale geldikten sonra  talep varsa, bir de daireniz gözde bir konumda ise satış ofisi işini iyi bilir! İşi daha da zor, yokuşa koşar. Artık ev hayalinizden olur, parasal kayıplarınızı hesap edemezsiniz bile. İnşaat bitene kadar bu taktikle daireler 4-5 kez el değiştirmiş olur. Amaç tabiki sizin ev sahibi olmanızı sağlamak değildir. Karı en iyi bir şekilde gerçekleştirmektir.
Madde
Bu sözleşmeye konu bağımsız bölüm, Alıcı’ya vadeli satılmış olduğu durumunda, satış bedelinin tamamen ödenmesine ve tapusunu alana kadar  AB inşaat firması üretilecek bağımsız bölümün finansmanını, bağımsız bölümü teminat göstererek  borçlusu AB İnşaat firması olan bir kredi kullanmakta serbesttir.
Madde
Bu sözleşmeden doğan AB İnşaat firması’nın alacakları tamamen ödenmeden mülkiyet hakları Alıcı’ya geçmemiş olacaktır.

Yukarıdaki her 2 madde diyor ki: Kardeşim evin var diye boşuna sevinme! Oturduğun veya kiraya verdiğin ev senin değil. Ne zaman ki borcun biter tapuyu alırsın, o zaman senin olur. Yoksa bu evi tapusunu almadan her an kaybetme riskiyle karşı karşıyasın! Bunu bilmiş ol. Çünkü AS İnşaat firmam krize girebilir, işler ters gidebilir… O zaman ben senin daireni ipotek eder, bankalara teminat gösterebilir, işlerim daha da kötüye giderse haciz de koyabilirler. O zaman evini unut!

Madde
Satışa konu edilen bağımsız bölümler dışındaki ortak alan tesis ve yapılarda, varsa eklenti ve tahsisli alanlarda  AB İnşaat firması gerekli gördüğü teknik, mimari veya kullanım değişikliklerini tek taraflı olarak nefaset (hak ve adalet) kuralları çerçevesinde  yapmaya yetkilidir.

Bu madde başlı başına bir felaket! Alıcı’nın başına gelecek her türlü kabusun habercisidir. Bu maddeye dayanarak size söylenenlerin, söz verilenleri veya projede yer alanların çoğunu ya yer değiştirmiş yada uygulamadan kaldırılmış olduğunu görüyorsunuz.
Fakat; bu değişiklikler genel kabul görmüş konforlardan ise veya Alıcı bu konforlar yüzünden daireyi almış ise itiraz edebilir. AB İnşaat firması sağ gösterip sol vurmuş olur ki başlı başına bir dava konusudur. Bu firmalar yukarıda belirtildiği gibi hak ve adaletten bahsediyorlarsa bu kendileri içindir. Zaten ‘tek taraflı olarak’ diyor.

Madde
Özel kurum ve kuruluşlardan gelebilecek haksız her türlü mühürleme, inşaatın durdurulması ,faaliyetten men, kamulaştırma gibi nedenlerle oluşabilecek gecikmeler mücbir sebep sayılıp, bu sebeplerin ortadan kalkmasına kadar geçen süre, bu sözleşme ve Ek’indeki sözleşmelerle kararlaştırılan sürelere ilave edilir.

AB İnşaat firması, belediyelerle yasal olmayan bir ilişki geliştirip haksız kazanç sağlamak için imar koşullarının dışına çıkıp daha fazla daire sahibi olmak isteyebilir. Bu hiç olmayacak bir şey değil. Genellikle büyük inşaat firmaları bu yolu denerler. Sonra bu ilişkiler bir biçimde açığa çıkıp yada bozulup işler ters gidip proje ilk haline döndüğünde; bu firmadan konut alanlar kendilerini başka bir kabusun içinde bulurlar. Çünkü; inşaat 22. kattan 13 kata inmiştir ve  maketten  satın aldıkları 22. kattaki daireler artık yoktur.

Paran yoksa adalet de yok.
Evlerini teslim alana kadar öfkelenen, esen gürleye, kızgın alıcılar AB İnşaat firmasını mahkemeye vereceklerini söylüyorlar. Ama daireleri teslim edildiğinde o heyecanla her şeyi sineye çekiyorlar.  Çoğu satmak istediği için umursamıyor, kimi kiraya vereceği için, kimi parası olmadığı, kimi mahkemeyi takip etmeyi göze alamadığı için yapılan haksızlıkları unutuyor.

Bu rezillikler için ancak dava açılması gerekir! Paran varsa! Sabrın varsa!
Dava açmak için hem para gerektiriyor hem de mahkeme kapılarında sürünerek, yıllarca gidip gelerek yıldırma politikası izleniyor.
Kısaca hak aramanın hukuki yolu size kapatılıyor.
Sokakta hak aramanın yolu açılıyor.

Hayber Gürsoy
Gayrimenkul Danışmanı- Mortgage Broker
Konut Değerleme Uzmanı

17 Aralık 2014 Çarşamba

Kentsel Dönüşüm yeni bir meslek yarattı: Arabuluculuk!



 

Ülkemizde bir mevzuat hazırlanırken halkı ilgilendiren bir çok konuda halkla veya çıkacak kanunu ilgilendiren ilgili uygulamacılarla yeterli seviyede ve eşitlikçi ortamlarda bir ön hazırlık yapılmıyor ne yazık ki.

Zaman zaman bazı çalıştaylar yapılsa da bu çalıştaylara davet edilenler bakımından da her kesimin temsilcilerini genel olarak görmek mümkün olmuyor. Hal böyleyken uygulamaya nazaran yeterli olgunluğa erişmemiş veya o olgunluğu karşılayacak nitelikli alt yapı oluşmamış olduğu halde kanun veya yönetmelikler çıkabiliyor. Böylece göç gide gide düzeliyor ama öte yandan da yıka döke ilerliyor...

Kentsel dönüşüm de işte böyle göç giderken düzelir mantığı ile yola çıktı. Kah yıka döke hasar verdi maliklere kah yıkıp dökmediği için zarar verdi. Afet riskini azaltmak için çıkarılan bir kanun genel olarak kentsel dönüşüm kanunu olarak anıldı ve yapılan uygulamaların esasen yerinde dönüşüm uygulamaları olmasına rağmen kentsel dönüşüm olarak nitelendirilmesine sebep oldu.

Netice olarak gelinen noktada yepyeni bir kentsel dönüşüm algısı var ve biz de buna alıştık, sevdik kanıksadık. Şimdi bir binayı tek başına yıkıp yapınca “yerinde dönüşüm”, bir çok parsel veya adayı birleştirip, bölge veya mahalle çapında bir yıkım ve yapım olunca “kentsel dönüşüm” diyoruz.

Şimdilerde imar hakkı transferi hakkında yapılan çalışmaları da böyle eksik buldum ve son tahlilde algısı nasıl yerleşecek pek de emin değilim. Şimdilerde bir de bina tamamlama sigortası konusu çıktı ki aynı muallak haller bu hususta da geçerli...

İşte uygulamanın yaratacağı sorunlar göz önüne alınmaksızın çıkarılan kanunlar yüzünden kentsel dönüşüm de doğrudan veya dolaylı olarak her gün yeni bir tür sorunla karşılaşıp, insanları mutlu edeceğine mutsuz etmeye devam ediyor.

Bu hukuki sorunlar elbetteki çözümsüz değiller. Hele ki iyiniyet olursa hukuki sorun bile yok denilebilir ama ya iyiniyet yoksa?

Bu durumda insanlar üzüm yemekten ziyade bağcı dövmek kabilinden davranışlarla artık hukuku kötüye kullanmaya başladılar. Bu da, ya süreçleri uzatıyor ya bir sürü israfa sebep oluyor. Bazen firmaların batmasına, bazen insanların evli iken evsiz kalmasına sebep oluyor.

İşte tüm bunların, hukuk davaları dışında hızlı kesin ve etkili bir çözümü daha var. O da “ARABULUCULUK”!

Arabuluculuk Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, tıpkı avukatlık gibi yep yeni bir meslek olarak karşımıza çıkan “arabuluculuk”, ticari davalarda ve kentsel dönüşüm ile ilgili davalarda bir can simidi olacak nitelikte bir müessesedir. Gelgelelim ne yazıkki bu hususta yeterli adımlar atılmıyor.

İmar Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve İnşaat Sektörünü iyi bilen “arabulucu” yetki belgesine sahip hukukçuların gözetiminde tarafların avukat veya temsilcilerinin katılımı ile daha hızlı alınan kararlar sayesinde mahkemeler kadar malik ve müteahhitlerin de yükleri hafifleyecektir.  Arabulucu huzurunda yapılan bu anlaşmalar aynı zamanda icra edilebilirlik şerhi koyularak “ilam” yerine de geçebilmektedir.

Taraflar kendilerini bir hukukçu nezaretinde ifade edebilecekler, gerekirse birlikte gerekirse ayrı ayrı olmak üzere arabulucuya isteklerini ifade edebilecekler. Herne kadar Arabulucu’nun mahkeme gibi şahit dinleme veya bir kurumdan belge isteme gibi yetkisi olmasa da, faaliyete katılan tarafların kendi sundukları belgeleri elbetteki hazırlayacağı arabuluculuk faaliyet belgesinde değerlendirebilecektir. Örneğin teknik şartnameler üzerinde taraflar kendi temsilcileri ile örneğin mühendislerinin ve aukatlarının  sunduğu çalışmalar ile Cezai şartlarını, taleplerini v.s. daha özgürce belirleyebilecekler. İpoteklerin ve feklerinin tesisini de bunları kurmak ve kaldırmak için yetkilileri de kendi belirledikleri şartlar içerinde mahkeme ilamı vasfında bir belge ile resmi bir hale getirmiş olacaklardır.  

Çünkü tarafların Arabulucu huzurunda anlaşması halinde konuya ilişkin arabulucuk faaliyeti kaleme alınarak ilgili mahkemede icra edilebilirlik şerhi koyularak, mahkeme ilamı vasfı ile yürürlüğe koyulabilmektedir.

Ancak ne yazıkki bu müessesenin iyi tanınmaması nedeniyle insanlara kabullendirilmesi pek de kolay olmuyor. Gayrimenkul ve Kensel dönüşüm üzerinde çalışan biri olarak  olarak canı gönülden inanıyorum ki, bir kaç öncünün bu uygulamayı benimsemesi ile kentsel dönüşümün önündeki, duygusal(!) konulara takılmış sorunlar bile hızla çözülecektir. bu tarz davalara bakan hakimlerin bu davaları evvela arabulucuğa yönlendirmelerini temenni ediyor ve tüm taraflar açısından daha faydalı görüyorum.  Demirbağ Hukuk Ofisi

Havaaalanı Mahallesi Kentsel Dönüşümünde Neler Oluyor?




 
7 Ekim 2012 tarihinde Bakanlar Kurulu Karar ile  Havaalanı Mahallesi riskli alan ilan edildi.
Havaalanı Mahallesi kentsel dönüşüm uygulamalarının labarotuvarı ve ilk örneği olarak ele alındı ve propoganda edildi.
Havaalanı Mahallesinde bugün geldiğimiz noktada 270 bin metrekare bir inşaat, 3 emsal ile ve 0,30 katsayı ile yüzde 70'lik yeşil ve donatı alanı, 3 etapta  toplam 3 bine yakın konut yapılacak. 3 kere daha plan değişikliği yapıldı. 3.sünün sonunda 54 bin m2 artış elde etti.
Yıkım öncesi nüfus 5750 kişi idi. Dönüşüm sonucu 71 bin m2lik alanda bölgede 6840 kişi olacak. Riskli alanda 1225 adet bağımsız birim yıkıldı. 465 kişi tapuda hak sahibi olduğu belirtildi.
'Havaalanı Mahallesi'nin altında nehir çıktı!' Diye açıklamalarda bulunarak oyalayan Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu tarafından 18 Haziran 2013 tarihinde yaptığı bir konuşmada 'İki ay içinde başlanacağı' söylenen, 72 bin m2lik alandaki yapılaşmanın 30 bin m2, 42 bin m2 de donatı alanına terk edeieceğini, hak sahiplerine  1400 konut vereceklerini, inşaat süresinin 24 ile 30 ay içinde anahtar teslim edileceğini söylemişti. Ancak inşaata bu açıklamadan bir yıl sonra başlanabildi.

7 Ekim 2012 yılında Bakanlar Kurulu tarafından riskli alan ilan edilen Havaalanı mahallesi'ndeki Hak sahipleriyle Esenler Belediyesi'nin kentsel dönüşüm kordinatörü ESKON tek yanlı sözleşme imzaladı, diye eleştirilmişti. Bina sayısı 254, bağımsız bölüm sayısı 121 olarak belirlenmişti.
 
Kentsel dönüşüm hak sahipleri Esenler Belediyesi’nin kordinatör şirketi ESKON ile
Hak sahipleri arasında tek taraflı bir sözleşme imzalamaya zorlandı.
Hak sahipleri sözleşmenin 5. Ve 7. Maddesine göre;
1.Daha sonra yapılacak hiç bir değişikliliğe itiraz edemeyecekler, 2.imar mevzuatı ve plan değişikliğinden oluşacak  değer ve inşaat artışlarından hak talep etmeyeceklerdi.

Hak sahipleri nasıl bir proje ile karşılaşacağını, kaçıncı katta oturacağını, sosyal konutta mı yoksa üst gelir grubundan bir konutta oturacağını bilmeden bu sözleşmeye imza attılar.



'NET FARKI' EYLEMİ
Esenler Havaalanı Mahallesi Kentsel dönüşüm projesindeki daire planlarının belediye sitesinden açıklanmasından hemen sonra kıyamet kopmuş, ardından alelacele site paylaştığı verileri yayından kaldırmıştı. Kendilerine net farkı olarak kesilecek rakamı 7 veya 10 metrekare olaral telaffuz ettiklerini oysa bu rakamların 35-40 metrkare olduğunu görerek kesintinin %35 gibi rakamlara ulaşması; 94 m2lik bir evin 58 m2 net olması onları öfkelendirmişti.

Esenler Belediyesi’nin sitesinde Havaalanı Mahallesi hak sahipleri oturacakları dairelerin metrekarelerinin vaat edilen brüt metrkarenin yarısı olduğunu görünce ertesi gün soluğu belediyede aldılar.
Esenler Belediyesi Havaalanı Kentsel Dönüşüm uygulamalarındaki yeni gelişmeler bardağı taşıran son damla oldu. Hak Sahipleri 11.11.2014 tarihinde belediyeye yürüdü, fakat muhatap bulamadılar.
Belediye önünde 30-40 kişilik bir grup halinde toplanarak Belediye Başkanı M.Tevfik Göksu ile görüşmek istediler. Bütün çabalarına karşın görüşmeyi gerçekleştiremediler.  
'Net farkı' nedeniyle sabırları taşan kentsel dönüşüm mağdurları Esenler Belediye'sine geldiler. Başkan Göksu yerine karşılarına  ESKON A.S. Genel müdürü Abdullah Şengör  çıktı. Şengör'ün söylemleri ve sorulara verdiği cevaplar  kimseyi ikna edemedi. Hayalkırıklığı yaşadıklarını belirten hak sahipleri; verilen sözlerin yerine gelmediğini, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını söyleyerek ‘İnandık, güvendik, oy verdik; aldatıldık’ dediler. 

Esenler Belediyesi Teknik Başkan Yard. Orhan Oğuz Türk: Yapılara ilişkin Hak sahipleri için inşa edilen yapıların kalitelerinde farklılık yoktur ve eşittirBu yapıyı bir birden ayıran bir duvar söz konusu değildir.’ Gibi muğlak bir ifade kullandı.
Oğuz yaptığı açıklamada brütün ne olduğunu söylemedi. Üstüne basa basa ‘Yapılan sözleşmelerde brüt m2 olarak anlaştığımız daireleri hak sahiplerine teslim edeceğiz.’ Dedi. Brüt!

   Hak Sahipleri ile yüz yüze görüşen ve 'Net Farkı'nı açıklamaktan kaçınan ESKON A.Ş. Genel Müdürü Abdulkadir Şengör ise sorumluluğu üzerinden Emlak Konut'a atarak şöyle konuştu. ‘Bu net farkı Emlak Konut'un işi, bizim işimiz değil. Beğenmiyorsanız bize satın!’ Buna karşılık mağdurlar ise 'Zaten sizin derdiniz bizi kovmak! Derdimiz satmak değil, oturmak. Biz burdan başka bir yere gitmek istemiyoruz' Diye tepki gösterdiler.

   Geçen aylarda Havaalanı Mahallesi’nde kentsel dönüşüm inşaatına başlandı. Vaat edilen 2 yıllık inşaat süresi Ocak 2015’te bitecek olan ve 72 dönüm arazi üzerinde, 1400 sosyal konut yapılması için Hak Sahipleri ‘iş ortakları’ ESKON A.Ş.ile sözleşme imzaladı. Maliyetinin 500 milyon TL’yi bulduğu, buna karşılık Hak Sahiplerinden 24 milyon TL talep edildiği belirtilen bu süreçte hak sahipleri türlü yollar denenerek ikna edildi.

   Önce İller Bankası ile görüşen ESKON A.Ş sonuç alamayınca daha sonra Emlak Konut ile anlaştı. Emlak Konut yapacağı 1400 sosyal konut dışında 970 lüks konutun m2sini 4 ile 5 bin TL’den satmaya başladı. Hak sahiplerine ise 'sosyal konut' yapılacağı söyleniyor. 
   Hak sahipleri ESKON'un  tek taraflı sözleşmeler dayatarak itiraz haklarının ellerinden alındığını söyleyerek: '120 m2 arsalarımızı verdik, Eskon 100 m2 ye 80 m2 dedi. O da yetmedi fazla m2 isteyene m2si 2000 TL’den BORÇ çıkardılar. Bu da yetmedi; brütte 7 ile 10 m2 kesinti olacak dediler, yüzde 35’e varan kesintiler uyguladılar. Her şeyi Eskon belirledi, Eskon dayattı, sözlerine sadık kalmadılar' dediler ve son olarak Havaalanı Mahallesi kentsel dönüşüm Hak Sahipleri, Esenler Belediyesi’nin sitesindeki listelerde brüt ile net arsındaki farkı görünce bu herşeyin tuzu biberi oldu, kabus yaşadılar. ‘Bizi depremle korkuttular ama depremden daha beter olduk’ dediler.
  Hak Sahipleri yapılanları bir oyalama, zamana yayma taktikleri olduğunu, ikna becerileri gelişmiş yöneticilerin devreye girip kandırmaya çalıştıkları kanısını taşıdıklarını belirttiler.


'47 m kümesde bunun hesabinı verecekler!
'Ev değil güvercin yuvaları!
'İşi kentsel dönüşüm adı altında,rantsal dönüşüme çevirdiler!
'Esenler Belediyesi kentsel dönüşüm projesinden sınıfta kaldın!

Bunlar Sosyal Medya'da hak sahiplerinin feryadı olarak yankılandı. Ama ulusal basında yankı bulmadı.
 
Göksu, Esenler Kültür Merkezi'nde hak sahipleri ile basının alınmadığı ama 'yandaş' basının girebildiği bir toplantı düzenledi. Orada yaptığı açıklama ile kafaları iyice karıştırdı.
Bugün Esenler Kültür Merkezi'nde saat 10'da yapılan kahvaltı sonrası bilgilendirmede ise Esenler Belediye Başkanı Göksu zor anlar yaşadı.
Bir türlü dairelerinin net olarak kaç metrekare olacağını ısrarla sormalarına karşın net cevap alamadılar. 94 metrekarelik bir dairenin 71 m2 'yaşam alanı'olacağını söyleyen Göksu, sorular üzerin 15 m2 daha kesinti yapılacağını söyledi. 
Ama ısrarla bu 15 m2lik kesintiden sonra net olarak kaç m2 olacağını söylemedi.Bir sonuç çıkmadı, başa dönüldü.
'Bir emlakçıya gidin o size ne veriyorsa biz size aynısını verdik' Diyen Göksu, itiraz edenleri her zamanki uslubuyla 'provakatör' olmakla suçladı. 
 
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu mahkemeye vererek aldığı 15 bin TL ile sucuk dağıtan, daha sonra kararın Yargıtay'da bozulmasıyla davayı kaybederek 21 bin TL'yi Kılıçdaroğlu'na ödemek durumunda kalan Özhaseki'den etkilenen Göksu;bildik bir suçlama yöntemine başvurarak asıl suçlunun CHP olduğunu ilan etti. CHP'lileri mahkemeye vereceğini, kazandığı parayla döner dağıtacağını söyledi. CHP'nin hak sahiplerinin dairesine daire verilmesine itiraz ettiğini iddia etti.
Esenler Belediyesi CHP Meclis üyeleri bir toplantı ile yaşananların ne anlama geldiğini anlattı.
Havaalanı Mahallesi mağdurları için ‘Ağaca bakarak ormanı göremiyorlar’ diyen Mustafa Usta yaşanan süreci anlattı:
Biz o zaman ‘imar planınız nerede?’ diye sorduk. Göksu ‘ Yapacağız’ dedi. İmar planı yapmamışsın vatandaşla pazarlık yapıyorsun?Dedik.
‘Konserve kutularında gettoyu oluşturacaklar, kendilerine kalan kısımlara da rezidans yapacaklar. Şu an gelinen nokta da aynısı oluyor. Şu an Zeytinburnu Çırpıcı Deresinde bunlar oluyor. Aynı AKP zihniyeti, aynı rantsal dönüşüm zihniyeti…

‘Halkımız sadece metrekarelerin peşinde! Havaalanı Mahallesi halkı  bana şu kadar m2 dedin de bana vermedin de… Kardeşim zaten seni getto yapmış!  Konserve kutusunu oluşturmuş, seni sıkıştırmış, kendi rezidanslarına geçip, seni orada kendi rezidanslarında kapıcı yapacak! Hizmetçi yapacaklar! 
 Sen hizmetçiliği de kabul etmiyorsan, zaten 400-500 TL’lik aidat  veremeyeceksin, satacaksın, orası da senin elinden çıkacak! Gideceksin memleketine! Niye? Seni yükselen bu rantı paylaşmaya layık görmüyorlar!’
Yüksel Kılıç ise: ‘İşleri de hazır! Verecekleri aidatla sahip oldukları dairelerde kiracı konumuna düşecekler!’ uyarısında bulundu.
Mimar Aksal Örüklü  söz alarak şöyle konuştu:  ‘Şu an feryat eden insanlarla biz düşüncelerimizi paylaşmıştık. O insanlara sahip çıkmaya yine devam edeceğiz. Bize oy verseler de vermeseler de haklarını sonuna kadar savunacağız, diyerek Havaalanı kentsel dönüşüm mağdurlarının uğradıkları kayıpların nedenini anlattı.
‘ Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Haziran ayında yayınladığı Tip İmar Yönetmeliği; bu imar yönetmeliğinde açık çıkmalar ve kış (kat) bahçeleri emsal dışıdır diye bir ibare var. Bu sefer buradan yakaladılar. Projenin içine bunları yerleştirdiler. Hak sahipleri şimdi belediyeyi basıyor, metrekare azaldı diyor ama kış bahçelerini, çıkma balkonları göremediler. 18 metrekarelik, içinde açık mutfağın olduğu salonda bütün yaşamınızı geçireceksiniz. Beş kişi hiç misafir gelmezse o 18 m2 içinde oturacak yemeğini pişirecek, yemeğini yiyecek, dinlenecek! 18 m2’nin önüne  kış bahçesi adı altında, 2-2,5 metre camekan çekmiş kış bahçesi demiş, onun önüne de balkon koymuş! Bu projeyi kime gösterirseniz gösterin böyle bir bahçeyi kimse istemez.
Mustafa Usta şöyle dedi:
‘Aksal Örüklü, Havaalanı Mahallesi’nde 54 bin m2 emsalin dışında bir alan çıkardıklarını söyledi. Kotu yukarıdan alarak, ikinci, üçüncü bodrumu emsal dışı dedi, emsale katarak 54 bin m2 alan kazandı. Fakat bu da yetmedi. Palanlara baktıysanız, yatak odasının içinde kış bahçesi,yanında mutfak, mutfağın önünde balkon, balkon ile mutfağı kış bahçesi ile ayırmış, onun yanında salon, salonun içinde kış bahçesi… Topluyoruz yaklaşık 9 m2lik bir alan. Kimisinde 3 kimisinde 9 m2, kimisinde 5 m2, ortalaması 5 m2…1400 konutun tanesinde 5 m2 donatı alanını artırıyoruz, yani Kaks’ı… 7 bin m2 yer kazanıyorlar!  100 m2 daireden 70 daire yapar. Dairenin tanesi 350 milyar. Kış bahçesini ayıran akordiyonun masrafı var. iki daire kış bahçesinin akordiyonuna gitsin, geriye 68 daire kaldı. Kim kazanıyor? Eskon, Emlak GYO, Müteahhit firmalar… Onlar da kazanmıyor görünüyorlar. Ama kapının arkasında kazanıyorlar.
Bütün Türkiye de kış bahçelerini yaptıklarını düşünün, işe size 400 milyar DOLAR! Bugün yapılan rantı 2 sene önceden planlamışlar!’ diyen Usta kış bahçesinin ne olduğuna açıklık getirdi.

 
Havaalanı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Mağdurları Ne yapabilirler?
Bu olayların arkasından CHP Milletvekilleri Gürsel Tekin ve Haluk Eyidoğan'ın katıldığı Havaalanı Kentsel Dönüşüm ile ilgili toplantı yapıldı.

'Şimdi burada öncelikle mağdur olduğunu söyleyenler haklarını savunmak isteyenler; haklarını tek tek savunamazlar.
Tüzel kişilik kazanmaları gerekir.
Bir dernek kuracaklar, bir tüzel kişiliğiniz olacak sizinle muhatap olmak isteyenler dernekle görüşecekler.
Sözleşmeye itiraz etmek, mahkemeye gitmek istiyorsanız;
Sözleşme imzaladıktan sonra; 3 kez imar planı değişti. Hangi gerekçelerle sözleşme imar planlarınızı değiştirdiler?
İmar planı değişiklikleriyle, plan tadilatlarıylaelde edilen imar artışlarıvarsa, rant ve değer artışı varsabundan hak talep etme durumunuz olabilir.
Hukuki destek açısından size destek olabiliriz.
Değer artışlarından dolayı, sebepsiz zenginlşeme durumunda ise bunun üzerinden bir dava açabilirsiniz.
Ayrıca hak sahibini yanıltma gibi bir hukuki yaklaşımda da bulunabilirsiniz.
Çünkü bütün bunlar tapu devirleri ve diğer tüm değişiklikler,siz sözleşme imzaladıktan sonra olmuşturç Her ne kadar sözleşmenin 5 ve 7 maddesinde sizin aten önünüzü tıkamak için imza altına almışlar.
Bunlar 2012'de riskli alan ilan edilmeden önce burada önce her şeyi oturup düşünmüşler.
Benim konuştuğum hukukçular diyorlar ki: İdare Usul Kanununa göre dava açılabilir. Sözleşmenin yenilenmesi ve değer artışlarından pay talep etme hakkınız olabilir.

Son gelinen noktada dernekleşerek sorunlarına çare arayacaklarını söyleyen hak sahipleri baskılara boyun eğerek  geri adım atmış görünüyorlar.


Kendilerinin aranarak,dernek kurarsanız  kiralarının kesileceği tehdidi aldıklarını, hatta evlerinin elinden alınacağı korkusu yaşadıklarını söylediler.
Olay çözümsüzlüğünü korumaya devam ediyor.

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var