9 Haziran 2014 Pazartesi

‘Ormanlar kâr hırsı ile talan ediliyor!’



12 yıllık AKP iktidarı, hayatın her alanında olduğu gibi çevre ve yaşam alanlarının talanı ve tahribatı konusunda en ağır örneklerle karşımızda duruyor. Yerelde süren çevre kıyımları, yaklaşık olarak 1 yıl önce metropollere taşındı. Gezi Parkı’nı yok edip, park alanına AVM ve Topçu Kışlası’nı inşa etmek isteyen iktidar, yerelden merkeze toplumun en ağır tepkisiyle karşı karşıya kaldı. Gezi Direnişi, yıllardır talan edilen Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’deki derelerin, Bergama’daki siyanürle altın aranılan bölgenin, sadece son halkası ve daha görünen yüzüydü. Ama ses aynıydı. ‘Doğama, yaşam alanıma dokunma!’ ÇMO, bu alanda projeleriyle öne çıkan ve bu çerçevede düzenledikleri ‘Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası’ ile çevre alanında ortak çevre mücadelesine hatrı sayılır bir katkı sundu.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, 31 Mayıs’ta başlayan ve 7 Haziran’da Abbasağa buluşması ile sona eren Ekolojik Yıkılma Mücadele Haftası’nı tüm çevre ve yaşam alanlarının talanına karşı düzenlediklerini belirterek mücadele haftasının sona erdiğini, fakat çevre talanına ve doğa katliamına karşı direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.


‘MÜCADELE HAFTASI SÜRECEK’
Doğa ve yaşam alanlarının talanına, kıyımına karşı mücadeleyi yükseltmek ve farkındalık yaratmak amacıyla yola çıktıklarını belirten Akçelik şunları söyledi:
“Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası’nda, son dönemlerde hızlanan sermaye sahiplerinin istekleri doğrultusunda talan edilen doğamızın ve kentlerimizin talanını gündeme getirmeyi, Hopa’da Metin Lokumcu’nun, Andon köyünde ineğini satarak yapılacak olan HES projesine dava açan Kazım Delal’in, Bergama’da siyanürle altın aranmasına karşı mücadele etmiş Hopdediks Bayram Kuzu’nun, Şimşir’de jandarma tarafından darp edilen Havva Bir’in ve Gezi Parkı’nda hayatını kaybedenlerin mücadelelerini unutturmamak adına suyuna, ormanına,doğasına, kentine kısacası tüm yaşam alanlarına sahip çıkanları buluşturmayı amaçlamıştık. Yaptığımız etkinliklerle; nükleer santrallere, hidroelektrik santrallere, termik santrallere, siyanürcü şirketlere, rantsal dönüşüm projelerine karşı yeni mücadeleyi yöntemlerini tartışacağımız bir hafta olsun istemiştik, ki almış olduğumuz geri bildirimlerle de bunu başarabildiğimizi düşünüyoruz.’’


‘HEPİMİZ YAN YANA GELDİK’
Çevre sorunlarına eğilen ve bu anlamda mücadele veren yapılarla biraraya geldiklerini ve bunun etkinlik haftasını daha da zenginleştirdiğini belirten Akçelik şöyle devam etti:
“Bu haftanın, addettiğimiz anlamı bulup bulmadığının yanıtını aslında pratiğimiz verecek. Bizler bu hafta boyunca yeni bir mücadeleyi örmek adına bir takım etkinlikler yaptık. Park forumlarında mücadele yöntemlerini tartıştık, İstanbul’un çevre raporunu açıkladık, mega projelerini inceledik; teknik gezilerle bu projeleri yerinde gördük, son günkü etkinliğimizle de Kuzey Ormanları Savunması, Karadeniz İsyandadır Platformu, Munzur Çevre Derneği, Nükleere Karşı Platform, Derelerin Kardeşliği Platformu, Taksim Dayanışması gibi bu alanda mücadele edenlerle yan yana geldik. Bunların yanı sıra sosyal medyada da #ekolojikyıkımlamücadele etiketiyle ‘yıkım’ fotoğraflarını paylaşma çağrısı yaparak farkındalık yaratmaya çalıştık.’’


‘TALAN SÜRÜYOR’
Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası’nın sona erdiğini, fakat çevre talanına, yaşam alanlarının gaspına karşı, diğer mücadele örgütleriyle bu düzene karşı çıkmay devam edeceklerini belirten Akçelik şöyle devam etti:
“Yaşam savunucuları ile birlikte bir hafta boyunca olduğumuz gibi omuz omuza olacak, ekolojik yıkım yaratacak tüm projelere karşı mücadeleyi birlikte sürdüreceğiz.”

***
‘Birbirimize sahip çıkmalıyız’


Gezi Direnişi’nde ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından başlayan etkinliğe katılan konuşmacılar doğa talanına karşı ortak mücadelenin gerekliliğine ve bu mücadelenin emek mücadelesinden ayrı tutulamayacağına vurgu yaptı.
Metin Lokumcu’nun yeğeni Cavit Lokumcu, “O her zaman emek ve doğa için mücadele etti. Bu tarihe sahip çıkmak ancak birlikte ve örgütlü mücadeleyi büyütmekle olur” dedi. Soma İçin Adalet Komitesi’nden Barış Önal ve Soma maden işçilerinden Ercan Çetinyılmaz ise  Soma işçilerini katledenlerle doğayı katledenlerin aynı olduğunu vurguladı. Çetinyılmaz Soma Katliamı için Ankara’ya yürüme kararı aldıklarını ve herkesin destek vermesini beklediklerini söyledi.
Doğanın ve onun en önemli parçası olan suyun sadece insanın değil tüm canlıların olduğunu vurgulayan Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan Ali Merdan Aymelek ‘’Metin hocayı katlederek bu savaşı başlatanlara karşı kazanana kadar mücadele etmeye and içtik. Ne kadar çok olursak talana o kadar iyi cevap veririz”dedi.
İktidarın her alanda olduğu gibi doğa mücadelesininde de insanları ayırmaya çalıştığını belirten Eren Dağıstanlı (Karadeniz İsyandadır Platformu) “Doğaya nasıl sahip çıkıyorsak bizi ayırıp bölmemeleri için birbirimize öyle sahip çıkmalıyız. Anadolu ve Mezopotamya topraklarını sermayeye peşkeş çekenlere karşı örgütlü ve birlikte mücadele etmeliyiz. ÇMO’nun doğa ve direnenlerin yanında olması çok önemli” dedi.
Çılgın projelerin sadece İstanbul’u değil tüm bölgeyi katledeceğini söyleyen Mücella Yapıcı “15 yıl önce Kadir Topbaş’da Tayyip Erdoğan’da 3.Köprü’nün çevre katliamı olduğunu söylüyorlardı. Rantı görünce fikirleri değişti. Hazırlanan yeni yasa ve yönetmeliklerle büyük işle yapan hiçbir müteahhitin zarar etmemesi için herşey yapılacak.” dedi.
Etkinliğin bitmesiyle beraber Abbasağa Parkından bir grup Beşiktaş Kartal heykelinde Lice’de yaşanan katliam için oturma eylemi yapanlara katıldı. 

Göksu Yavuz
***
Ekoloji mücadelesi ödülleri YEGEP ve Yurttaş Kazım’a

Barolar Birligi tarafından bu yıl ilk kez verilen Avukat Noyan Özkan Ekoloji Mücadelesi Onur Ödülleri dün II. Çevre ve Kent Kurultay’ının ardından sahiplerini buldu.  Bireysel mücadele ödülünü Yurttaş Kazım Delal alırken, Kolektif Mücadele ödülü Yeşil Gerze Çevre Platformuna verildi.
BİRGÜN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var