9 Haziran 2014 Pazartesi

Sözünde durma! Döneklik et! Kazan!





Ülkemiz insanı kanun boşluklarından yararlanma konusunda şapka çıkarılacak bir zekaya sahiptir. Bu boşlukları doldurmak bir kesimin çıkarını kollamak adına gecikebilir, görmezden gelinebilir, ağır işleyen mekanizmanın belirsiz süreçleri onu tozlu raflara teslim edilebilir. Ama toplumsal baskı kendini hissettirip dayattığında ki, burada tüketici söz konusu olunca uzun yıllar üç maymun oynanmış, tüketici bilincinin oluşmasıyla tüketici lehine bazı gelişmeler ve sonuçlar doğurmuştur.

Durup dururken bu ‘döneklik’ de neyin nesi diyeceksiniz? Haklısınız!

Bizde döneklik pek itibar görmeyen bir müessesesidir.

Bir hakaret olarak kabul edilir. Suçlama dilidir. Siyasette, günlük yaşamda o kadar çok karşılaşırsınız ki artık yaşamın bir parçası haline gelerek olağanlaşmıştır. Biraz da bu sistemin gereği herkes dik duramaz. Bir yerinizden kirlenmeniz size bu şansı kolay kolay tanımaz. Dik duranlar Gerçekler gibidir.



Ama yeri geldiğinde… Örneğin bir ev alacak olduğunuzda siz de sözünüzden dönün! İşinize geliyorsa döneklik edin! Kazanırsınız!

Yılların birikimini bir anda heba etmemek adına bir daha düşünün! Bu iş için ‘döneklik’ etmeye değer! Özellikle şimdi! İnşaat şirketleri yaklaşan patlamaya hazır konut balonuyla topun ağzında iken! Yarın ne olacağı bilinmez iken!

İşte bu yeni 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki yasa size, tüketiciye Sözleşmeden Dönebilme hakkı getiriyor.



Dönme Hakkı!



Konut açısından bakalım.

Bir ev almaya karar verdiniz.

Bir ev bulup evi beğendiniz, sözleşme yaptınız… Sonra baktınız ki evdeki hesap çarşıya uymuyor. Ya da başka bir yerde daha iyi şartlarda daire buldunuz. Hiçbir gerekçe göstermeden siz, yani Tüketici, konutun devir ve teslim edilmesine kadar sözleşmeden dönme hakkınız var.

Bu iyi tarafı… Öyle döneklik kolay değil! Döneklik etmenin bir de maliyeti var!

Yasa her zaman olduğu gibi önce bir parmak ağzınıza bal çalıyor, arkasından yapacağını yapıyor.

Satıcıyı korumak adına; bir dönme cezası icat etmiş! Dönekliğin cezası!



 Dönme cezası; satıcı konutun satışı veya satış vaadi sözleşmesi nedeniyle oluşan vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masrafları ödemesini sözleşme ile kararlaştırılabilir.

İşte bu sözleşmede öngörülen dönme cezası en fazla toplam satış bedelinin %2’si oranında olacak!



Cayma Hakkı!

Bir de Cayma Hakkınız var!

Evi aldınız. İçinize sinmedi. Mahalle, semt hoşunuza gitmedi. Size söyledikleri gibi olmadığını gördünüz.

İşte bir de böyle bir hakkınız var! Cayma Hakkı! Cayma Hakkını kullanmak için herhangi bir süre ile bağlı değilsiniz. Ama tüketici cayma hakkını kullanmak isterse bu hakkını sözleşmenin kurulduğu andan itibaren en geç bir yıl içinde kullanması gerekecektir. Aksi takdirde tüketici cayma hakkını kullanamayacaktır.

Her şeyin bir sınırı var! Öyle 3-5 yıl oturup caymak yok!

Sözleşmelerde tüketiciye 14 gün içerisinde bu sözleşmeden cayma hakkı veriliyor. Bu 14 günlük sürede sözleşmeden vazgeçtiğinizde hiç bir yükümlülük altına girmiyorsunuz!

Bitmedi!

Eğer Satıcı veya sağlayıcı tüketiciyi cayma hakkı konusunda gereğince bilgilendirmemişse veya Kanunda ve ilgili yönetmelikteki yükümlülüklerini yerine getirme durumunda olmamış ise bu 14 günlük süre 1 yıla çıkıyor. Tüketici bir yıl içerisinde cayma hakkını kullanabilir. Üstelik cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiği konusunda ispat yükü satıcı veya sağlayıcıdadır. Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı andan itibaren taahhüt edilen süre içerisinde yerine getirecektir. Bu süre her halükarda 30 günü geçemeyecektir



Bir başka konu:

Tüketici, sözleşme ilişkisinin devam ettiği süre içinde herhangi bir ücret ödemeksizin sözleşmenin kâğıt üzerinde yazılı bir örneğini talep edebilir.



Hayber Gürsoy

Gayrimenkul Danışmanı- Konut Değerleme Uzmanı- Mortgage Broker

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var