4 Ocak 2013 Cuma

Menderes’in ‘örtülü aydınları’

Sevda Aydın
Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç gibi yazarların dönemin Başbakanı Adnan Menderes’ten para istemek için yazdıkları mektuplar tartışılmaya devam ediyor.
Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç gibi yazarların dönemin Başbakanı Adnan Menderes’ten para istemek için yazdıkları mektuplar tartışılmaya devam ediyor.
Menderes’in yargılandığı ‘Yassıada Duruşmaları’nda ‘örtülü ödenek’ dosyası da yer almıştı. Habertürk gazetesinde Abdullah Kılıç imzasıyla önceki gün yayımlanan haberde, örtülü ödenek gönderilenler arasında Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Yahya Kemal, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve İbrahim Çallı gibi isimlerin olduğu ifade edildi.
Menderes’e gönderilen mektuplarda yazarlar kimi çocukları için, kimi dergi kurmak için, kimi ise borçları için destek istemiş. Fakat mektuplarda en dikkat çeken nokta para isterken ağlamaklı bir halle kalemlerini koşulsuz iktidarın hizmetinde oynatacaklarına dair sözleri.
‘10 BİN LİRA LÜTFEDİLİRSE...’
Necip Fazıl Kısakürek: Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lira tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideolojik, bina edici kafalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve gözyaşları içinde yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz....”
“Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim...”
‘KALEMİMİZİ HİZMETTE KULLANMAYA HAZIRIZ’
Orhan Seyfi Orhon: Yusuf Ziya Ortaç ile Akbaba’yı 1954 seçimleri sonuna kadar muhalefetin hiciv, istihza ve tarizlerini aynı silahla hem çok daha incelik ve zerâfet le karşılayan bir mizah dergisi olarak çıkarmayı kabul ediyoruz. Akbaba, iktidarı destekleyerek muhalefete hücum edeceği için kazançlı bir iş olmaz. Bu gazeteye konması kararlaştırılan parayı Akbaba’yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar çıkarmak için kullanacağız. Şayet Akbaba, partice çıkarılırsa matbaa, kâğıt ve diğer masraflar temin edilirse biz kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız.

SANATÇI KALEMİNİ  ÇIKAR İÇİN SATMAZ
Mustafa Köz (Türkiye Yazarlar Sendikası): 90 yıllık cumhuriyet tarihinin, ekonomiden spora, spordan siyasete, siyasetten sanata, edebiyata foyası, şikesi, örtülü örtüsüz özrü, kirli çamaşırı o kadar çok ki yıka yıka bitmiyor. İnsanın kirlendiği her yerde alçalma diz boyu. Oysa ne diyordu Cenap Şahabettin menfaat sandalyeye benzer, başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan yükseltir’ kim olursa olsun gerçek sanatçı iktidarın değirmenine veya kendi bahçesine su taşımak için, kalemini, fırçasını, murcunu, dividini, okkasını çıkar için satmaz. 50’li yıllarda Yatsı adaya taşınan örtülü ödenek meselesi bugün için de tartışılmalı.

İKTİDAR-YAZAR İLİŞKİLERİNİN KARANLIK BOYUTU
Prof. Dr.Taner Timur /Tarihçi-Yazar): Menderes döneminde bazı yazarların örtülü ödenekten para sızdırmak için nasıl alçaldıklarını Menderes’e yazdıkları mektuplar hazin bir şekilde gözler önüne seriyor. Bunlardan en ilginci bugünkü iktidarın da bir mürşid düzeyine çıkardığı Necip Fazıl’ın mektuplarıdır. Geçen Kasım ayında Evrensel Kültür’de Necip Fazıl’la ilgili yazımda şair-düşünür’ün kişiliğinin bu yönünü de anlatmıştım. Menderes’i her fırsatta CHP’yi kapatmaya ve ülkeyi Führer’in Türkçesi izlenimi veren bir “Başyüce” ve “Başyüce Hükümeti” ile idare etmeye teşvik eden bu şahıs günümüzde Başbakan Erdoğan’ın her vesile ile andığı bir “mürşid” statüsüne yüceltilmiştir. Partisinin son Kızılcahamam toplantısını da Erdoğan, Necip Fazıl’ın “Yarın elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!” dizeleriyle biten bir şiiri ile açmıştı. Menderes dönemi her şeye rağmen N. F. Kısakürek’in en çok mahkum olduğu yıllar olmuştu. Bugünkü durum siyasal iktidar-yazar ilişkilerinin İslamcı perspektifte ne kadar karanlık ve ürkütücü boyutlar kazandığının ifadesidir.

TEK YANLI TEŞHİR
Sennur Sezer(Şair-Yazar): Örtülü ödenekten para isteyen yazar ressam mektupları açıklandı ama burada bir haksızlık var. Bu yazarlara, dergi sahiplerine önceden böyle bir olanaktan kim söz etti,  nasıl bir işaret çaktı bilmiyoruz. Durup dururken neden para istesin bir dergi sahibi. Neden “kardeşlik” falan sözleri etsin. Tek yanlı bir teşhir bu.
Zor durumda olan öteki sakıncalı yazarlar böyle bir istekte bulunmamış, zaten böyle bir olanağı da bilmiyor, bilseler de onursuzluk sayıyorlar. Işık Öğütçü’nün Zamana Karşı Orhan Kemal kitabını okursanız, Ankara ile ilişkileri düzeltmek üstüne gelen teklifi de görürsünüz, her kafanın satılık olmadığı açıklamasını da.
Örtülü ödenek bugün de var. Sanırım valiliklerin yetkisinde. Nasıl kullanılıyor bilmiyoruz. Bir yazarın muhalefetten caymak için para istemesi ne kadar onursuz bir davranışsa, bir iktidarın ülkesinin yazarlarını kafasını satma pazarlığı yapmak zorunda bırakması da o kadar onursuz bir tutum bence. (İstanbul/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var