26 Şubat 2013 Salı

3 ülke, 3 olimpiyat

Birbiriyle benzerlikler taşıyan 3 ülkede “olimpik heyecan” tırmandı. Halkta herhangi bir kıpırtı göremesek de ülkelerin yöneticileri ve sermaye çevreleri için durum böyle. Brezilya, Rusya ve Türkiye’den bahsediyoruz.
Hatırlatalım, Brezilya, 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyatları için, Rusya ise 2014 Kış Olimpiyatları ve 2018 Dünya Kupası için hazırlık içerisinde. Sayısız başarısız adaylık denemesinin ardından Türkiye de artık 2020 Olimpiyatlarına “Ya herro ya merro” diyerek girişmiş durumda.
Son birkaç gün içerisinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, “Olimpiyat için İstanbul’un zamanı geldi” derken Başbakan Tayyip Erdoğan da bizzat Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Jacques Rogge’a mesaj gönderdi:
”Beşinci kez adayız ve bu kez Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları İstanbul’a kazandırmak için etik kurallar çerçevesinde gereken tüm hamleleri yapmaya hazırız. Başta insan kaynakları ve finansman olmak üzere tüm imkânları İstanbul kentinin kullanımına tahsis edilmiş durumdadır. Olimpiyatın İstanbul’a gelmesini bölgemizde yeni bir barış ve medeniyet hamlesi olarak değerlendiriyoruz.”
Erdoğan güzellik yarışmasında  “dünya barışı” isteyen afet-i devranlar gibi, “Ya tutarsa” hesabında. Baksanıza Ortadoğu’da “Şii Hilali”ne karşı savaşa hazırlanan kendisi değilmiş gibi barış ve medeniyeti bile Olimpiyatlara bağlamış. Bu hevesi ve “Şanghay Beşlisi” gibi güncel blöf örneklerini hatırlayınca olur da Türkiye, olimpik sevdasından bir kez daha karşılık alamazsa nasıl bir rest yoluna girer? Onun da cevabı Erdoğan’ın danışmanlarının hayal gücünde saklı.
Gelelim üç ülkedeki kritik olimpik gelişmelere…
BREZİLYA: KİME KARŞI SAVAŞ?
18 Şubatta Maracana Stadyumu’nu yeniden inşa eden işçiler koşullarının iyileştirilmesi için iş bıraktı ve grev tehdidinde bulundu. IOC ve FIFA’dan da tesislerin inşası konusunda “Hızlanın” telkinleri sürdü.  Ancak asıl kıyamet, “pasifizasyon” çalışmalarında koptu. 20 Şubat itibariyle Rio de Janeiro’nun batı bölgesindeki Jacarepagua’da başlatılan favela (gecekondu) yıkımları insan hakları örgütlerinin raporlarına göre büyük hak gasplarıyla ilerliyor. 28 Şubata kadar 50 ailenin zorla yerinden edilmesi planlanırken 10 aile direnmeye devam ediyor.
Brezilya’da yayınlanan yeni bir çalışmaya göre favelalarda yaşayanların sayısı 12 milyon. Tek başlarına bir kent olsalar, ülkenin en büyük 5. eyaleti olacaklar. Sadece Rio’da yaşayanların sayısı ülkenin en büyük 9. şehri olmaları için yeterli. Bu devasa nüfus üzerinde yürütülen “pasifizasyon” çalışması toplumsal meşruiyetini kendisini “Uyuşturucu çetelerine karşı savaş” olarak göstererek buluyor. Ancak Brezilya’da polis ve ordunun geçmişte bu gruplara silah dahi sattığını bilmeyen yok. Ve Brian Miller’a konuşan Complexo da Maré favelası sakini Eliana Sousa’nın dediği gibi “Pasifizasyon bir savaşı ima ediyor. Ama kime karşı savaş?”
Evet kime karşı savaş? Uyuşturucu çeteleri Rio favelalarını kontrol etmeye devam ediyor, tek farkla artık açıktan ellerinde makineli tüfekler taşıyamıyorlar. Buna karşılık Dünya Kupası ve Olimpiyatlar için kente gelecek turistlerin görüş alanı içerisindeki favela sakinleri zorla yurtlarından ediliyor ya da Maré’de olduğu gibi mahalleler, etrafına koca bir duvar çekilmek suretiyle gizlenmeye çalışılıyor! Sizce Brezilya’nın olimpik savaşı uyuşturucu çetelerine mi karşı yoksa yoksullara mı?
RUSYA: 50 MİLYAR DOLARLIK POLİTİKA
Gelelim Rusya’ya. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ülkenin imajına katkı sağlayacağını düşündüğü Sochi 2014 ve 2018 Dünya Kupası, Rus oligarklarıyla Putin’in aralarındaki bağları sıkılaştırdığı bir sermaye emilimi sürecine dönüşmüş durumda.
Reuters’in haberine göre Sochi için harcanan para 50 milyar doları bulacak. 2010 Vancouver için harcanan 6 milyar doların 8.5 katından bahsediyoruz yani! RIA Novosti’ye göre bu bütçenin 25 milyar doları Vladimir Potanin, Oleg Deripaska, Boris Rotenberg gibi oligarklar tarafından karşılanacak. Bu elbette her “hayır işi” gibi karşılıksız değil. Daha doğrusu bu bir hayır işi de değil. Örneğin Rosa Khutor kayak merkezinin yenilenmesi işini üstlenen Potanin, Kış Olimpiyatları sonrası da bu merkez üzerindeki kontrolünü sürdürecek. Bölgeye yönelik bütün yatırımlar oligarklara benzer avantajlar vaat ediyor. Yani Kış Olimpiyatları ve Dünya Kupası, Rus sermayesi için artı değerin emilme imkanı bulacağı, iş gücünün verimli kullanılacağı, yeni rant alanları yaratırken Putin için de hem bu çevrelere bağımlılığın arttığı hem de bu çevrelerin desteğinin sağlandığı bir siyasi-ekonomik değiş tokuş anlamına geliyor.
Ve Türkiye… Yolun başında olan Türkiye için şimdilik tek bir paralelliği hatırlatmak ve bir soru sormak yeterli. Sizce geçtiğimiz hafta başlatılan, televizyonlardan canlı yayınlanan ve adına “Toplu yıkım şöleni” denilen, karşı çıkanların anında marjinal ve illegal ilan edildiği “rantsal dönüşüm” atağıyla, Topbaş ve Erdoğan’dan yazının başında yaptığımız alıntıların aynı tarihlere denk gelmesi tesadüf mü?”
Sanık sizin… (İstanbul/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var