19 Ekim 2014 Pazar

Gerçekten zalim olan Esad mı?


Düne kadar Erdoğan’ın samimi fotoğraf verdiği bu insan nasıl birden bire zalim oldu?
Düne kadar Erdoğan’ın samimi fotoğraf verdiği bu insan nasıl birden bire zalim oldu?
Suriye de Türkiye gibi Cumhuriyetle yönetiliyordu.  Türkiye’ye benzer sorunları vardı.
Amerika’nın Arap Baharı projesi Kuzey Afrika Arap Cumhuriyetlerini yerle bir edince sıra Suriye’ye, Suriye üzerinden de İran’a gelmişti. 
Cumhuriyetle yönetilen Suriye’nin lideri Esad zalim, ama krallıkla yönetilen Katar, Suudi Arabistan, BAE gibi Arap ülke liderleri zalim değildi. Neden? Çünkü onlar Amerika ve Avrupa ile tam işbirliği içindeler. Arap Baharı’nın silip süpürdüğü bu ülkeler, başta Libya olmak üzere hiçbir emperyalist pakt içinde yer almıyorlardı. Zaman zaman Amerika’ya kafa tutuyorlardı. Bu kafa tutmanın bedelini böyle ödediler. Şimdi bu zalimler gitti, başka zalimler geldi. Bu ülkelere kargaşa hakim ve kan gölüne dönmüş durumda.
Dünün Irak lideri Saddam da çok zalimdi.
Bugünün Irak’ına baktığınızda, Saddam’ın eli öpülüp, heykelinin dikilmesi lazım. ABD, Irak’ı işgal ederek insanlık mı getirdi? Huzur mu getirdi? Bir buçuk milyon Iraklı öldü, ülke yağmalandı. Petrolüne el konuldu. Her gün bir iki kamyon patlayıcıyla yüzlerce insan kanı akıyor.

Gerek Erdoğan, gerekse batılı ülke liderleri Esad’ın ne kadar zalim olduğunu, 150-200 bin insan öldürdüğünü söylüyorlar.

Ne oldu da bu 150 bin kişi öldü?
Arap Baharı ile Suriye de demokrasi isteğiyle halk sokaklara döküldü. Belki haklı olarak… Ama bu gösterilerden ABD’nin istediği sonuç çıkmadı. Esad’ın bu gösterilerle devrilmeyeceğini anlayınca Irak’tan ders çıkaran ABD kendi askeriyle meşru bir zemin bulamayınca, Çin ve Rusya’nın muhalefetiyle de karşılaşınca yöntem değişikliğine gitti.

Amerika 11 Eylül’ü yaşamış ve kamuoyunda Müslümanlara karşı bir kin ve nefret duygusu aşılanmıştı.

Ama o Amerika dün Afganistan’da El Kaide-Taliban ile, bugünde Esad’a karşı El Nursa, IŞİD  ve bilcümle çapulcu, yağmacı grupları bir araya getirip destek vererek el birliğiyle Esad’ı yıkmaya çalışıyorlar. Esad’ı devirmek için Suriye kan gölüne çevriyorlar. 
Diyorlar ki Esad halkının üzerine varil bombası attı. Ateş açtı. 150-200 bin insan öldü. 
Siz barışçıl bir gösteriye izin vermeyip Taksim Gezi Parkı’nda 14 kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına sebep olmadınız mı?
Bir de bu çeteci, çapulcuların Türkiye’nin kapısını zorladığını düşünün!
‘Meşru bir düzeni’ yıkmak isteyenlere karşı savaşta Esad, bu çeteci, yağmacı, çapulcuların gelip kendilerini devirmelerini mi bekleyecek hali yoktu herhalde?
Silahlandırdılar, Esad’ın üzerine sürdüler. Halkı topraklarından sürdüler. 

İşte Kobani…

Bu çeteci grupların her biri Suriye dışından gelme yabancı olarak acımasızca sivilleri katlederken kınamayanlar Esad’ı zalimlikle suçluyorlar.
Evet Esad zalim olabilir!
Ya siz?

Acaba başkalarına zalim derken Gezi’yi hatırlıyorlar mı? Roboski’yi hatırlıyorlar mı?
Bırakın onları…
Daha dün bu ülkede 41 kişi öldü.

Acaba insanlık ayaklarınız altında inim inim inlerken bir yere insanlık götürmeyi mi düşünüyorsunuz?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var