22 Eylül 2018 Cumartesi

Emlakçının Kendini Özelleştirmesinin İnanılmaz Sonuçları







Sorun şudur: 
Bilgiyi nasıl kullanacaksınız? Bilgiyi ihtiyacınız olan şekle nasıl sokacaksınız? Size ait bir duruma nasıl getireceksiniz?

Gayrimenkul veya Emlak mesleği de yasal boşlukların kurbanı olarak, iktidarların siyasal veya sosyal nedenlerle görmezden geldiği, geldiğinde ise başka bir hal aldığını, mesleki erozyona uğradığını, saygınlık sorunu yaşadığını önce bir belirtelim.

Bunun nedeni hemen hemen herkesin yapabileceği, bir normun bir standadın getirilmediği(çıkan yönetmeliğin de tartışıldığı), çeki düzen verilmediği, serbest piyasanın 'ölen ölür kalan sağlar bizimdir' ya da 'göç yolda düzelir' mantığına emanet edildiği bir kitleden söz ediyoruz. Bu konuda çok şeyler söylendi, yazıldı ve hala devam ediyor.

Neden buradan başladık?

Bu başı boşlukta kerameti kendinden menkul herkes durumdan kendine bir vazife çıkarıyor, ahkam kesiyor, ayar veriyor. Her fikre sarılacak insanın bol olduğu bu ülkede etrafına bir kaç adam toplayan, yüksek sesle haddini bilmeden, meydanı boş bularak atıp tutuyor, bu da konuştuklarını gerçek sanmasına yol açıyor.


Konumuz Gayrimenkul Danışmanının eğitimi olunca sorun daha da büyüyor. Bugüne kadar gelen alaylı kitleye yarı alaylı kurumsal kitle dahil oldu. Kurumsallarla kısmen emlak piyasasına bir standard geldi. Bu yeter mi kesinlikle yetmez? Ekonominiz ne ise eğitiminiz de insanınız da odur, denilebilir. Haklısınız. Çünkü sanayi toplumunun ihtiyacı ile 'ara mallar ülkesi' olarak konumlandırılmış, sanayisi zayıf, cılız ülkemizin insan kaynakları, eğitimi de buna göre olacaktır kuşkusuz. 

Konu akademik düzeyde ele alınmayıp kara düzen bir hal alınca ortaya emlak ile ilgisi olan olmayan 
bir çok insan eğitici olarak çıkıyor. Gerçekten de bu insanları dinlediğinizde ezberleri bozulduğunda apışıp kaldıklarına siz de tanık olabilirsiniz. Çoğu söylediklerinin saha da ne anlama geldiğini, karşılığı konusunda bilgilerinin olmadığını da görebilirsiniz. Belki iyi niyetle ama bu tür eğiticilerin bu sektöre faydalı olacağı yerde zararlarının olduğunu da unutmamak gerekir.


Bütün bunlara rağmen her toplantıda konuşulanlardan mutlaka öğrenebileceğiniz bir cümle, bir kelime vardır. Bu bir kelime zihninizdeki bir sorunun anahtarı olabilir, hiç umulmadık bir kapı açabilir. Hiç bir bilgiyi es geçmemek, görmezden gelmemek gerekir. Yeter ki almasını bilin.

Size Sokrates'in en çok paylaşılan sözünü hatırlatmak isterim.

'Akıllı insanlar herkesten ve her şeyden öğrenirler.
Sıradan insanlar sadece kendi deneyimlerinden öğrenirler.
Cahiller ise her şeyi bilirler.'

Konuya girerken bilgi dedik. Edineceğiniz tüm bilgileri ezber dağarcığnıza mı göndereceksiniz yoksa özelleştirip hazmederek kendinize ait bir hale, usluba mı büründüreceksiniz? Eğer bir bilgiyi olduğu gibi kullanacak olursanız bu ezberdir, başkasına öykünme, bir taklittir. Çünkü sizin kişiliğiniz, uslubunuza uygun olmayacaktır. Bu yüzden bilgi dilinizde yabancı, eğreti, bir misafir gibi, size aykırı, beden dili ile bütünleşmeyen bir durum yaratacaktır. Çünkü bilgiyi içselleştirememiş, özelleştirememiş, anlamını kavrayıp özümsememişsiniz, demektir. Bu da sizin inandırıcılığınızı zayıflatacaktır. Eğer bu bilgiyi nasıl kullanacağınızı, kendi uslubunuza, kişiliğinize uygun hale getirecek olursanız, emin olun duruşunuz değişir, özgüveniniz artar, motivasyonunuz yükselir, cesaret edemediğiniz işlere cesaret edersiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var