1 Eylül 2018 Cumartesi

Gayrimenkul Danışmanı Bana Bir Hikaye Anlat!









Hipnotik bir dil: Hikaye anlatmak


Şu ünlü argo cümlesini herkes duymuştur: Bana hikaye anlatma!

 Oysa Latin yazar Quintus Horatius Flaccus (8 Aralık MÖ 65 - 27 ?asım MÖ 8), Augustus döneminin en önemli Romalı şairi: 'Ne gülüyorsun?! İsmini değiştir. Anlattığım senin hikayen'dir, demişti.(Anlatılan senin hikayendir. De te fabula narratur)

İnsanların başından geçenleri hikaye etmek, hikaye anlatmak kadim, bir o kadar eski ve etkili bir gelenektir.

Hikaye anlattığınızda karşınızdaki insanı hipnotize ederek etkilersiniz. Anlatmak istediğinizi hikaye içinde anlatırsanız 
anlatmak istediğinizi bireyselliğinizin ötesine taşımış, toplumsal bir sahiplenme ve yarara işaret etmiş olursunuz.
Hikayenin asıl amacı karar merkezlerimizi etkilemesidir. Çünkü 'başkası böyle yapmış, ben de böyle yapabilirim' diyerek emsal oluşturma, meşrulaştırma, riski minimize etme, güven verme duygularını yaratır. 
Tabiki hikaye anlatmak da bir beceri ister. Sunum da çok önemlidir. Mimiklerinizi harekete geçirerek yaşıyormuş gibi anlatmanız çok daha etkili olacaktır.

Hikaye sağlam bir kurguya ve gerçeğe dayanıyorsa bulaşıcı bir virüs, hastalık gibi yayılma özelliği kazanır. Bedava sizi reklam eder.

Hemen hemen herkes hikaye dinlemeyi sever. Hikayenin iyi veya kötü kahramanlarıyla kendini özdeşleştirir ya da kendine rakip, düşman görür. Hikaye gerçekleşmiş bir olayı anlatıyorsa bu daha çok etkilidir. Hikayeler genellikle mutlu son ile biter. Hikaye dinleyen de mutlu olur. Bu müşteriyi mutlu etmenin, mesajı endirekt, dolaylı vermenin yoludur. Kırmadan dökmeden, ince ince dokuyarak. 

Gayrimenkul Danışmanları onlarca, yüzlerce müşteri ile görüşmektedirler. Yaşadıkları deneyimlerini bir kurgu içinde, kurgu içinde olmazsa olmazları anlatarak güçlü bir ikna yeteneği ile üstünlük sağlayabilir, inisiyatifi elde edebilirler.

Hikayeyi suya yazmak yerine hafızaya kazımak gerekir.
Bir odun sanatla muhteşem bir esere dönüşüyorsa bu sanatın gücüdür. Meydana gelen bir eser sizi heyecanlandırmıyorsa, bir fikir, bir iddia içermiyorsa, siz de bir duygu uyandırmıyorsa o zaman 'Bana hikaye anlatma kardeşim!' demekte haklısınız. Çünkü içerik yönünden zayıf, boş, anlamsız ve gevezelikten ibaret olacaktır. 
Sağlam bir kurguya dayanıyorsa, akılda kalıcı bir anafikri varsa, motive ediyorsa, duygusal bir yoğunluk ifade ediyorsa, olayın akışına, örgüsüne uygun ve doku uyuşmazlığı yaşamıyorsa karşımızdaki insanın zihninde çağrışımlara sebep oluyorsa amaç hasıl olmuş demektir.




Hikaye anlatmanın bir başka özelliği daha vardır. 'Az sonra ne olacak?' dedirterek sizi hikayenin sonucuna odaklanmanızı, sonunu merak ettirir. Sadece bu kadarı da değil. Dinleyen üzerinde hipnotik bir etki yaratır. Buna sahte ilaç etkisi, yani 'placebo' etkisi yaratır. İlaç niyetine iyi geleceği söylenen etkisiz bir ilacı aldığınızda iyileşme gösterebilirsiniz. Sanatın böyle bir tarafı vardır. Stresiniz, öfkenizi, mutluluğunuzu hikayenin kahramanlarıyla paylaşır, tartışırsınız.
Karşınızdaki sizinle duygusal parelellik içine girer. Aynı safta düşünmeye başlar.

Bir şeyi daha o an düşünmeye başladığınızda duygular oluşmaya başlar. Bir olayı, bir hikayeyi birine anlatmaya başladığınız o anda karşınızdaki insan da duygular oluşmaya başlar. Vücudunuzun kimyası duygularınıza göre şekillenir.

'Bu ev 10 yıl önce X müteahhit tarafından yapılmış. Müteahhidin hasta bir kızı varmış.

Her duruma uyacak mutlaka bir hikayenizin bulunması gerekir. Bizler doğrudan fikirlerimizi karşımızdakine empoze etmeyi, kabul ettirmeyi, dayatmayı severiz. Bu durum bir üstünlük, bir hakimiyet kurma şeklinde algılanır. Bir emir telakki edilir. Bu durumda emir almayı, emir vermeyi, hele egosantrik bir müşteriniz varsa bu onun nefret ettiği sevmediği bir anlatım tarzı olabilir.

Bu nedenle sanatsal ve dolaylı bir anlatım tarzı olan bir yol seçmiş olmak en isabetli bir yoldur. Bir kere gerçek, yaşanmış bir olay olduğu için bilinçaltı kolay kolay karşı çıkmaz, reddiye okumaz.

Başkasının başından geçen bir olayı iyi bir şekilde kurgulayıp sunduğunuzda, bir de olayın kahramanı bilindik, tanınmış kimseler ise daha da etkili olmaktadır.  

Senin hikayen aslında portföyün hikayesidir. Hikayeyi iyi yazarsanız her şeyin önüne geçer. Çünkü hikaye duygu oluşturur. İnsanlara duygular yaşadıklarını, yaşayacaklarını hissettirirler. İçine çekerler. Kendimiz o duyguyu yaşamak isteriz. O duygunun bize ait olmasını isteriz. Ondan sonra fiyat, fayda, ihtiyaç gelir. Hikaye bu kadar önemlidir.
Pazarlamacılar hikaye anlatır, alıcılar da satın alırlar.
Her insanın kabul ettiği bir otorite vardır. Bu yoksa kişi; bu alıcı da satıcı da olabilir, hiç bir kurala, hiçbir ahlaki normlara uymayan, tabi olmayanlar için daha dikkatli olmak gerekiyor. Kişilik analizi yapma beceriniz varsa, kişilerin iç dünyasına sızabiliyorsanız, kullandığı kelimelerden nasıl bir düşünce tarzına sahip olduğunu çıkarabiliyorsanız, tam da bu eksende anlatacağınız, vereceğiniz mesaj ne ise bir hikaye ile ete kemiğe büründürerek anlatmanız kadar etkili bir yol yoktur. Hikayeler unutulmadığı gibi yayılma, her yayan kişinin kendinden bir şey katıp zenginleştirdiği, bir kartopu gibi büyüdüğünü bilmekte fayda var. Mitolojilerin, efsanelerin, masalların kuşaktan kuşağa nasıl geçtiğini düşündüğünüzde bunun önemini anlamamız hiç zor olmasa gerek.

27 Haziran 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var