1 Ağustos 2016 Pazartesi

19 lirayı ödemeyen tüketici ile inatlaşmada banka 12 bin lira zarar etti!







Banka, müşterisine konut kredisi kullandırdı. Kredi ödendi; ancak ipotek kaldırılmadı. Banka, ipoteğin kaldırılması için, müşteriden 19 lira daha ödenmesini istedi. Müşteri, tutar küçük olsa da, bu parayı ödemedi; açtığı davayı ise kazandı. İpoteğin kaldırılması için 19 lira daha isteyen banka ise 12 bin lira zarara girmekten kurtulamadı.

Bankaların önemli gelir kalemleri arasında, çeşitli gerçeklerle aldıkları ücretler yer alıyor. Bu ücretlerden biri de, ipoteğin kaldırılması için alınıyor. Sibel'Bilinçli tüketici' 19 lirayı ödemedi bankayı 12 bin lira zarara soktu!
Özçakıcı, 6 yıl önce özel bir bankadan 140 bin liralık konut kredisi kullandı. Özçakıcı taksit ödemlerini 8 Mart 2014’te tamamladı. Banka, kredi ile birlikte evin üzerine ipotek de koymuştu.

ÖDEME BİTTİ İPOTEK KALKMADI
Özçakıcı, kredi ödemesinin tamamlandığını hatırlatarak, şube görevlilerine ipoteği kaldırmalarını söyledi. Bu talep, sözlü olarak bir kaç kez tekrarlandı. Ancak ipotek kaldırılmadı. Özçakıcı bu kez, evin üzerinde duran banka ipoteğinin kaldırılmasını noter yolu ile gönderdiği ihtarname ile istedi. 3 Haziran 2015 tarihli ihtarname ilgili şubeye ulaştı.

19 LİRA DAHA ÖDEYİN
Özçakıcı, bankadan ipoteğin kaldırıldığı yanıtını beklerken, eline dikkat çekici bir yazı ulaştı. Bankadan gelen 12 Haziran tarihli yazıda, Özçakıcı’nın 19,20 TL daha yatırması halinde ipoteğin kaldırılacağı bildirildi.

SON ÇARE DAVA AÇMAK OLDU
Özçakıcı, bankadan gelen yazıdan 5 gün sonra dava açma yoluna gitti. Dava İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldı. Ancak bu mahkeme,  görevsizlik kararı vererek dosyayı tüketici mahkemesine gönderdi. Davaya, İstanbul 10. Tüketici Mahkemesi baktı. Özçakıcı anılan davada, kredi ödemesini yaptığı halde bankanın ipoteği kaldırmadığını kaydetti.

DAVAYI AÇILMAMIŞ SAYIN!
Davalı banka adına yapılan savunmada ise özetle "İhtarname bize 3 Haziran’da tebliğ edildi. 26 Ekim’de ipoteğin kaldırılması yazısını tapuya gönderdik. İlgili tapu müdürlüğü de 2 Kasım’da ipoteği kaldırdı. Böylece dava konusuz kalmış oluyor. Davanın açılmamış sayılması gerekir. Harçtan ve dava masraflarından sorumlu tutulmamamız gerekir" denildi.

KATBE KAT ZARARA GİRDİ 
Tüketici mahkemesi yaptığı yargılama sonrası kararını geçtiğimiz günlerde verdi. Mahkeme, davanın açılması yönünde karar verdi. Mahkeme, 3 bin 187 liralık harcın bankadan alınarak Hazine’ye yatırılmasına, 52 liralık yargılama gideri ve 6 bin 975 liralık vekâlet ücretinin de bankanın üzerine bırakılmasına hükmetti. Böylece, ipoteğin kaldırılması için 19 lira daha isteyen banka yüklü bir zarara girdi.  Özçakıcı’nın avukatı ise, vekalet ücretinin ödenme için banka aleyhine icra takibi başlattı.

TUTAR KÜÇÜK DE OLSA ÖDEMEYİN
Avukat Şenol Özçakıcı, kararı icraya koyduklarını belirterek, bu işlem için yatırılacak bin 225 liranın da bankandan çıkacağını hatırlatarak “Böylece, banka 11 bin 500 liraya yakın zarara girmiş olacak. 19 lira gibi küçük bir tutar olsa da, bu haksız talebi ödeyip, 'işimizi çözdürmek' yerine, yasal yollara başvurmayı doğru bulduk. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun, tüketicilere sağladığı haklara, bankaların gösterdiği direncin kırılması için, küçük de olsa, bu tarz haksız talepler karşısında yasal yollardan hak aranması gerekiyor. İki yıl gecikmeyle olsa da istediğimiz sonucu almak önemli” dedi.

Dinçer GÖKÇE   
Hürriyet

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Kiracıma Ulaşamıyorum Ne Yapmalıyım ?

Her kiracı ve taşınmaz mal sahibinin kanunen bazı hak ve sorumlulukları vardır. Taşınmaz mal sahibi kira süresi boyunca taşınmazın kullanımını kiracıya devreder. Kiracı ise kira süresi boyunca, ayın belirli gününde belirli olan kira bedelini ödemekle sorumludur. Ne yazık ki bazı kiracıların kira bedelini geciktirmesi ya da kira ödemesini yapmayı tamamen reddetmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu tür hadiselerin çoğunda kira ödemesini yapmayan kiracı ne telefonlara yanıt verir ne de kapıyı açar. "Kira ödemesini yapmayan bir kiracıya karşı ne yapılabilir, ödenmemiş kira bedellerini nasıl elde edebilirim ?" gibi sorular mağdur olan bir çok mal sahibinin kafasını kurcalamaktadır. İşte ulaşılamayan kiracıya karşı ne yapılması gerektiğinin yanıtı...
Kira bedelinin ödenmediği ve kiracıya ulaşılamadığı durumlarda, mal sahibi noter aracılığıyla kiracıya ihtar göndermelidir. Bu gönderilecek ihtar ödenmemiş olan masraf ve kiralar içindir. İlk ay gönderilen ihtar bir işe yaramazsa, yani kiracı hala ödemeyi yapmamışsa ikinci ay tekrar ihtar gönderilir. Gönderilen ikinci ihtarda masraf ve kiraların ödenmesi talebine ek olarak söz konusu taşınmazın tahliyesini istemek de mümkündür.
İki ay üst üste yapılan bu ihtarlara rağmen kiracı ödeme yapmamışsa, mal sahibi muhtar ya da noter marifetiyle söz konusu taşınmazın kapısını açtırıp içindeki eşyaları yazdırarak rehin hakkını kullanılabilir. Bu noktada mal sahibi kapının kilidini değiştirmekte de özgürdür.
Kiracı ikinci ihtarla beraber kira ödemesi yapsa dahi mal sahibi dava açarak önceki aylardan kalan kira alacağını ve evin tahliyesini talep edebilmektedir.

21 Temmuz 2016 Perşembe

Gayrimenkulde Rayiç Bedel Düzenlemesi...



Gayrimenkul alım-satım işlemleri yaparken tapu dairesinde düşük harç ödemek için gayrimenkulü alacak kişi aldığı gayrimenkulün rayiç bedelini düşük gösteriyordu. Yeni gelecek düzenleme ile gayrimenkul fiyatı ile rayiç bedel arasındaki fiyat uçurumunun önüne geçilmiş olacak.
Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak olan sistemde, her il ve ilçe için gayrimenkul değerleri tekrardan belirlenecek. Bütün değerler sisteme giriş yapıldığında tapu harç ücretlerinde de bir düşüşün olması bekleniyor. Gayrimenkul değerlerini üst düzey bakanlık yetkilisi hazırlayacak. Hazırlanacak değerlerde ise bazı kriterler öne çıkacak. Hastane, okul, metro, alışveriş merkezi gibi yerlerin gayrimenkule uzaklığı, gayrimenkulün cadde üzerinde olup olmadığı, ilave imar hakkı ve kat izni olup olmadığı hazırlanacak değerlerde etkin rol oynayacak.
Sistem Avrupa' da İşliyor...
Yapılacak düzenlemede artık 200 bin liralık evi 100 bin lira olarak gösterilmeyecek. Yada 100 bin liralık bir gayrimenkul almak için bankadan çekilecek krediyi yükseltmek için de 150 bin lira olarak gösterilemeyecek. Bu sistemin temel taşlarını Maliye, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile Belediyeler oluşturacak. Gayrimenkul değerlerinin belirli bir standart oluşturulmasına yönelik çalışmaları Avrupa' nın pek çok yerinde çalıştığını da görmekteyiz.
emlakkoalisyonu

15 Mayıs 2016 Pazar

SABRIN SONU KÖLELİK




Sabah otobüsteyim.
İki bayan aralarında sohbet ediyorlar. Biri çok sıkıntılı, diğerine dert yanıyor.
-Çalıştığım yerden hiç memnun değilim. Çıkmak istiyorum,çıkamıyorum. Ben böyle bir iş görmedim.
-Niye?
-Telefonla satış yapıyoruz. Bir insan bir kere aranır. Biz bir insanı 8-9 kere arıyoruz. Adam bir sabrediyor iki sabrediyor,sonra ana avrat sövmeye başlıyor. Ben de müdürlere,bir kere ararsın iki kere,olmadı 3 kere ararsın olur biter,diyorum. O da insan meyilli ise olur. Yok,bir insanı bıktırtana kadar aratıyorlar. Sinirlerim alt üst oldu. Ben bayanım,her gün olmayacak küfürler duyunca insanın sinirleri boşalıyor.
-Eee?!
-Eee’si,işten çıkayım, dedim. Olmaz,çıkamazsın,dediler. Niye?Dedim. Girerken imzaladığım sözleşmede her şeyi kabul edip altına imza atmışım. Çıkarsam,eğitim parasını,yemek,yol…Aklına ne gelirse hepsini geri isteyeceklermiş. Verdikleri asgari ücretten biraz fazla. Utanmadan bir de geri istiyorlar. Benim çektiklerimi,emeklerimi yok sayıyorlar. Bu memlekette kanun yok. Olsa bunlar böyle yapmazlar.
-Yazık! Bunu da hiç duymamıştım.
-Çevremden bana baskı yapıyorlar. Kızım çalış,herkes neyse sen de o. İyi de ben herkes değilim. Ben tahammül edemiyorum. Psikolojim bozuluyor. Psikologa gittim. Tedavi görüyorum. Çalışıyorum,sağlığım bozuluyor. Ben bu işten ne anladım. Sabrın sonu selamet,diyorlar. Hiçte öyle değil. Sabrın sonu kölelik vallahi. Zoruma gidiyor. Verdikleri para mı allahaşkına! Para mı?Bir kira parasına şu benim çektiğime bak sen!
Gözleri doldu, ağlayacak gibi oldu. Onu dinleyen de bir o kadar üzgün.
Diğeri bir şey söyleme gereği hissediyor ama söyleyemiyor. Sözün bittiği yer,gibisinden çaresizliğin sessizliğine bürünüyor.
Ne dese bilemiyor. Çalışma dese olmaz,çalış sabret,iş yok,idare et,düzelir…dese olmaz…
Siz ne dersiniz?
03.03.2012

20 Mart 2016 Pazar

Üsküdar’ın yarısını etkileyecek kentsel dönüşüm projesi kabul edildi.



Üsküdar’ın yarısını etkileyecek kentsel dönüşüm projesinin önü açıldı

Üsküdar’ın yarısını etkileyecek kentsel dönüşüm projesinin önü açıldı



ÜSKÜDAR nüfusunun yarısını barındıran 16 mahallesinde kentsel dönüşüm çalışmalarının başlamasının önünü açan 1/5000 ölçekli 'Üsküdar Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgeleri Koruma Amaçlı Revizyon Nazım imar planı’ İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oyçokluğu ile kabul edildi.


33 MAHALLENİN 16’SI DÖNÜŞECEK
33 mahallesi bulunan Üsküdar’ın Kandilli, Kuleli, Küçüksu, Çengelköy, Güzeltepe, Bahçelievler, Mehmet Akif Ersoy, Yavuztürk, Kirazlıtepe, Küplüce, Beylerbeyi, Burhaniye, Ferah, Kısıklı, Kuzguncuk ve İcadiye olmak üzere 16 mahallesini kapsayan alan yeniden planlanacak. Bölgede Üsküdar nüfusunun yarısı anlamına gelen yaklaşık 270 bin kişi yaşıyor.
"PROJE NİSAN AYINDA BAŞLAYACAK"
İBB Meclisi’ndeki oturuma katılan ve sonrasında gazetecilerin Üsküdar’da yapılacak kentsel dönüşümle ilgili sorularını yanıtlayan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, daha küçük ölçekli plan olan 1/1000 ölçekli planın Üsküdar belediyesi tarafından Nisan ayında hazırlanarak yeniden İBB’nin onayına sunulacağını söyledi. Sürecin başlayacağını belirten Türkmen, "Bu karar Üsküdar’da kentsel dönüşümün önünü açıyor. Bölge kaçak yapılarla dolu. 30 yıldır konuşulan bir konunun sonuna geldik" diye konuştu.
"SİTE ŞEKLİNDE YAPILAŞMAYA KARŞIYIZ, MAHALLE DOKUSU OLACAK"
Yeni inşa edilecek evlerde 3 tane kırmızı çizgileri olduğunu ifade eden Türkmen, "Evlerimiz estetik olacak, insanlar Üsküdar evlerini konuşacak. İkincisi, site şeklinde yapılaşmaya karşıyız. Mahalle hayatından memnunuz. Üçüncüsü ise otoparksız proje olmayacak" ifadelerini kullandı.
 "KİM ÖNCE ANLAŞIRSA ÖNCE O YERLEŞECEK"
Çalışmaların ilk önce Üsküdar Belediyesi’ne ait parsellerde konut üreterek başlayacağını söyleyen Türkmen, 2016 yılı sonuna kadar TOKİ’nin bu alanda 181 konut üreteceğini bildirdi. Daha sonra bu konutlara 6306 sayılı Afet Yasası’na göre çoğunluğu sağlayan kat maliklerinin yerleştirileceğini belirten Türkmen, "Parselinde en önce kim anlaşırsa onları tamamlanan konut alanına alacağız. Kirayı biz karşılayacağız. Taşınma ücreti vereceğiz ve harç almayacağız. Eğer binalarını kendileri yapmak isterse düşük oranlı kredi vereceğiz" dedi.
"6 -7 KATLI BİNALAR OLACAK"
Yerinde kentsel dönüşümü hedeflediklerini söyleyen Türkmen, "Bu mahallelerdeki insanlar mahallelerinde oturmaya devam edecek. Bundan sonra söz vatandaşın. Hissedarların önündeki en büyük engel imar sıkıntısıydı. Bu kararla onu aştık" dedi. Türkmen, kat yüksekliklerinin 6-7 kata ulaşacağını söyleyerek "Geri görünümde 6 kat, etkilenme bölgesinde ise 7 kata çıkan bir imar hakkı geliyor" diye konuştu.
RAPOR SAHİL ŞERİDİ VE ÖNGÖRÜNÜMÜ KAPSAMIYOR
Üsküdar, Sarıyer, Beykoz, Beşiktaş ve Beyoğlu ilçeleri ile birlikte İstanbul Boğazı’na kıyısı olan ilçelerden biri. Bu ilçenin Boğaz öngörünümünde yapılacak inşaatlar İstanbul Silüetini de doğrudan etkiliyor. 2960 sayılı Boğaziçi Kanuna göre bu ayrım sahil şeridi, öngörünüm; gerigörünüm ve etkilenme bölgeleri olarak sınırlanıyor. İBB Meclisi’nden geçen bu karar ise geri görünüm ve etkilenme bölgelerini kapsıyor. Raporda Üsküdar’ın geri görünüm ve etkilenme bölgelerinde ‘plan koşullarına uygun gelişmemiş olan, yüksek katlı, yoğun ve niteliksiz bir yapılaşma olduğu" nun altı çiziliyor. Raporda yeni plana ilişkin 47 kurumdan görüş alındığı ifade ediliyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM 3 ETAPTA TAMAMLANACAK
Üsküdar’da kentsel dönüşümün 3 etapta tamamlanması öngörülüyor. 1. Etap; Yavuztürk ve Bahçelievler mahallelerinin tamamı ile Küçüksu ve Hekimbaşı mahallelerinin bir kısmı. 2. Etap; Mehmet Akif Ersoy ve Güzeltepe mahallelelerinin tamamı ile Ferah, Çengelköy, Kirazlıtepe, Küplüce, Kandilli ve Kuleli mahallelerinin bir kısmı) ve 3. Etap(Burhaniye , Kısıklı, Kuzguncuk, İcadiye mahallelerinin bir kısmı.
CHP İTİRAZ ETTİ
İBB Meclisindeki oylamada karara res oyu kullanan CHP, uygulamada sorunlar çıkabileceğini, konunun daha derinlemesine incelenmesi için komisyona geri iade edilerek üzerinde görüşülmesi gerektiğini vurguladı. Karar CHP’nin itirazına rağmen kabul edildi.
hürriyet.com.tr

3 Mart 2016 Perşembe

Kira geliri beyanında püf noktalar


Malum 1 Mart’ta kira geliri olanlar için beyan dönemi başlıyor. 2016 yılı 1-25 Mart tarihleri arasında geçen yıl gayrimenkullerinden kira geliri elde edenler beyanname vermek zorundalar. 2015 yılı mesken istisna oranı 3 bin 600 lira, işyeri istisna oranı ise 29 bin lira olarak belirlendi. Bu rakamın üzerinde geliri olanlar beyan verecekler.

Gerçek Gider Yönteminde Amortisman ayırabilirsiniz
Kira geliri beyanında, Gerçek Gider yöntemini seçtiğinizde gayrimenkulünüzün maliyeti oranında her yıl yüzde 2 amortismanı gider olarak düşebilirsiniz. Örneğin tapuda alım satım bedeli olan 300 bin liralık evin komisyon dahil maliyeti size 320 bin lira ise bu rakam üzerinden yüzde 2 amortisman hesaplanacaktır.  

Boş kalan gayrimenkulünüze bakılıyorsa
Boş kalan gayrimenkullerinizin bakımının sağlanması için bedelsiz olarak bir başkasının ikametine verebilirsiniz. Bu durumda beyan vermenize gerek yok.

Maliye’den önce davranırsanız
Geçmiş yıllarda unuttuğunuz kira geliri beyanınız var ise ya da hatalı beyan verdiyseniz, Maliye tespit etmeden kendiniz VUK pişmalık hükümlerine göre bir dilekçe ile müracatta bulunursanız istisna oranından faydalanabilir, sadece Pişmanlık zammı adı altında gecikme faizin ödersiniz.

Karı-koca’nın tapuya ortak olması büyük avantaj sağlar
Bir evin birden fazla sahibi olabilir. Kira geliri elde edilen evin birden fazla hissedarı olduğunda, her hissedar ayrı ayrı beyan vermek zorunda. Ama bu avantajlı bir durumdur. Çünkü istisna oranından herkes yararlandığı için çoğu zaman hiç vergi ödemez belki de hiç beyan bile vermenize gerek kalmayacaktır. Örneğim kirada evi olan bir karı-koca eve birlikte sahiplerse, ayrı ayrı beyan verecekleri için ayrı ayrı istisna oranından faydalanacak  daha az bir vergi vereceklerdir. Belki de beyan bile vermek zorunda kalmayacaklardır.

Kiracı stopajı ödemese bile düşebilirsin
İşyerinden kira geliri elde edenlerde bir çok avantaja sahip. İşyeri kiracısı her ay ya da üç ayda bir mülk sahibine adına yüzde 20 kira stopajını vergi dairesine öder. Ödenen bu kira stopajını mülk sahibi her yıl kira geliri beyanı verdiği zaman indirim konusu yapacaktır. En çok merak edilen ve sorulan ise, kiracının ödemediği stopaj nedeni ile indirim konusu yapılıp yapılmayacağıdır. Oysa, kiracı stopajı ödememiş olsa bile vergi dairesine borçlu olduğundan her halükarda bir gün ödeyecektir. Bu nedenle işyeri sahibi ödenip ödenmediğine bakmaksızın stopajı kira beyanında gelirinden düşebilecektir.

Amca, teyze ve diğer akrabalara bedelsiz verilen konut
Anne, baba, çocuk ve kardeşler dışında kalan yakın ya da uzak farketmez akrabalarımıza kiraya verdiğimiz gayrimenkuller için düşük ya da hiç kira alınmaması durumunda emsal kira uygulaması yapılır. Böyle bir durumda akrabalara tahsis edilmiş gayrimenkulün emlak vergi değerinin yüzde 5’i  emsal bedel olarak dikkate alınır ve kira geliri beyanı verilir.
Örneğin 2015 yılı emlak vergi değeri 200.000-TL olan gayrimenkulün yıllık kiralanması durumunda emsal kira bedeli ( 200.000*5/100) 10.000-TL olarak kabul edilir.

Bedelsiz de olsa emsal kira uygulanır
İşyerini çocuğuna, ana, baba veya  kardeşe kiraya verenler konuta uygulanan istisnadan yararlanamazlar. Bedelsiz verilen işyerleri için emsal kira bedeli uygulaması yapılır. 

Kirayı kim elde ediyorsa beyanı o verir
Kira geliri elde etmek için tapunun sahibi olmanız gerekmiyor. Önemli olan mülk sahibi gibi hareket ederek kirayı sizin alıyor olmanız. Kira gelirini kim alıyorsa beyanı o verecek çıkan vergiyi de ödeyecek demektir.


HABERİN DEVAMI  emlakpencerem.com 

2 Mart 2016 Çarşamba

Küçükarmutlu’da kentsel dönüşüm için yıkım başladı



İstanbul Küçükarmutlu’da kentsel dönüşüm için yıkım başladı. Yıkıma direnenlere polisin müdahalesinde gözaltıların olduğu belirtildi.
İstanbul’un Sarıyer ilçesinde Küçükarmutlu’da bulunan evler kentsel dönüşüm adı altında yıkılmaya başlandı.
Sabah saatlerinde bölgeye giden çok sayıda iş makinesi mahalleli tarafından tepki ile karşılandı.
Bölgeye çok sayıda çevik kuvvet ekibi, TOMA, akrep ve zabıta ekibi gönderildi.
Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) haberine göre; mahalle sakinleri, polisin mahalleden çıkışlara izin vermediğini ve Küçükarmutlu’yu ablukaya aldığını belirtti.
Yıkıma direnenlere polis müdahale ederek gözaltılar yaptığı belirtildi.
İMCTV

21 Şubat 2016 Pazar

Artvin'de, yurttaşların Cerattepe direnişi sürüyor

Günlerdir, Cerattepe’de yapılacak madene karşı AKP, Cengiz inşaat ve polisin saldırılarına direnen Artvin halkı, bugün de Cerattepe’ye girmek için yürüyüşe geçti
Polis ise her yaştan yurttaşın başlattığı yürüyüşe bir kez daha saldırdı. Devlet Hastanesi önüne gelen yurttaşlara saldıran polis, yaşlıların ve çocukların da arasında bulunduğu yurttaşlara biber gazı ve TOMA'yla saldırdı. Çok sayıda yaralının olduğu saldırda polisin plastik mermi kullandığı da gelen haberler arasında.
 
Artvin'de merkezde kurulan direniş çadırı önünde toplanan binlerce yurttaş, "Bu inşaat yasal değildir" belgesini taşıyan kadınların öncülüğünde Cerattepe'ye doğru yürüyüşe başladı. Artvin Devlet Hastanesi önüne gelindiğinde ise polis yurttaşlara saldırdı. Kadınlar yere yatırılarak darp edilirken, mezarlığa konuşlanan polisler ise şehrin dört bir yanını gaza boğarak plastik mermilerle yurttaşlara saldırdı. Polisin attığı gaz bombaları hastane içine de düşerken, hastalar da gazdan etkilendi. Saldırı sırasında bir kadının ayağı kırıldı.
Hastane önünde yaşanan gazlı saldırıdan hastalar da etkilendi. Hastane kantininde çalışan bir kişi, plastik mermi ile gözünden yaralandı.
17.00 Artvin Valiliği'ni kuşatan halk 'vali istifa' sloganları atıyor.
artvin-de-yurttaslarin-cerattepe-direnisi-suruyor-115181-1.
artvin-de-yurttaslarin-cerattepe-direnisi-suruyor-115182-1.
BUGÜNÜN ÖZETİ
Yeşil Artvin Derneği’nin çağrısıyla bugün saat 11.00’de Otopark Meydanı’nda çoğunluğu kadın olmak üzere yaklaşık 2 bin kişi toplandı. Cerattepe’ye doğru yürüyüşe geçen grup ellerinde Türk bayraklarıyla, “Cengiz kaç kaç kadınlar geliyor” sloganları attı. Alkışlar ve grubun önünde akordeon çalan yöresel sanatçının müzikleri eşliğinde yürüyen grup, yarım saat sonra Hastane Kavşağı’na geldi.
POLİSTEN TOMA DESTEKLİ YOL KESME
Hastane kavşağında TOMA destekli çevik kuvvet ekipleri barikat oluşturarak grubun geçişine izin vermedi. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, polis müdürlerine, “Sadece kadınlar polis araçlarına binerek Cerattepe’ye çıkmak istiyor. Bize müsaade edin” dedi. Polisin, “İçinizden birkaç temsilciyi götürelim” isteğine karşı çıkan Karahan, tüm kadınların maden bölgesine gitme isteğini tekrarladı. Polisler, yetkililerle görüşmek için gruptan süre istedi ancak daha sonra hiç kimsenin yukarı çıkmasına izin verilmeyeceği bildirildi. Bu arada Artvin Orman İşletme Müdürlüğü’nün, yer tahsisi yapılmadan ağaç kesildiğine ilişkin yazısı da çoğaltılarak katılımcılara dağıtıldı.
“BAŞBAKAN’DAN RANDEVU TALEP ETTİK”
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, “Bugün kadınlar önde. Çok masum bir isteğimiz var. Polisin kendi araçlarıyla Cerattepe’ye çıkmak istiyoruz. Oradaki durumu gözlerimizle görmek istiyoruz. Bize söylenen her şeyin yalan olduğunu biliyoruz. Az önce Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan da randevu talep ettik. Birkaç gün içinde cevap bekliyoruz. Biz harekete geçtiğimizde yüzlerce polisi buraya yığmayı başaranlar bu kadar kadını yukarı götürmeyi beceremiyorlar mı? Biz oraya yürüyerek de çıkarız. Biz dağlarda yaşayan insanlarız” dedi.
Grupta bulunan kadınlardan 61 yaşındaki Şadiye Dönmez, “Biz madeni vermeyeceğiz. Cerattepe’yi kurtaracağız. Bize terörist diyorlar ya. Asıl terörist kendileri. Yolumuzu kesmişler. Gaz atıyorlar. Ben astım hastasıyım. Buna rağmen Cerattepe’yi kurtarmak için yine buraya geldim, yollara düştüm. Bize marjinal diyorlar. Ben marjinal nedir bilmem. Cerattepe bizimdir bizim kalacak. Soyadım Dönmez bu yoldan da dönmeyeceğim” dedi. Müesser Şeyhoğlu ise, “Bu madenin çıkmasına izin vermeyeceğiz. Madeni çıkaranlar gelsin bizimle konuşsun. Bizi oraya göndermiyorlarsa onlar buraya gelsin. Biz Türk oğlu Türküz, ellerimizde Türk bayrağıyla buradayız. Bu yeşili, bu ağaçları onlar mı büyüttü de şimdi kırıp döküyorlar. Biz sadece oraya çıkıp ne yaptıklarına bakmak istiyoruz” diye konuştu.
KADINLAR 'GAZ ATMAYIN' DİYE UYARDI
Bu arada gruptaki kadınlardan birinin megafonla polislere, “İçimizde astım hastaları var. Bugün gaz sıkmayın ve farklı müdahalede bulunmayın” diye uyarı yapması dikkat çekti.
POLİSTEN ÇOK SERT SALDIRI
Yaklaşık 2 saat Cerattepe'ye çıkmak için bekleyen gruba saat 13.30 sıralarında polis dağılmaları yönünde uyarıda bulundu. Ancak grubun önündeki kadınlar polis barikatını aşmak için yürümeye başlayınca, polis ekipleri önce kalkanlarla grubu dağıtmaya çalıştı. Bu sırada çok sayıda kadın yere düştü ve ezilme tehlikesi atlattı. Bunun üzerine grubun arkasındaki erkekler de polise taş atarak karşılık vermeye başladı. Polis ekipleri de biber gazı ve plastik mermilerle gruba müdahale etti. Ayrıca TOMA'dan da grubun üzerine tazyikli su ve gaz sıkıldı. Bu sırada bazı polisler copla kadınlara vururken, uzaklaşan grubun bir süre sonra yeniden toplanması üzerine polis farklı yönlerden daha fazla biber gazı sıkmaya başladı. Gazdan ve plastik mermilerden etkilenen çok sayıda kadın 100 metre mesafedeki Artvin Devlet Hastanesi acil servisine taşındı. Ayrıca ambulanslarda da bazı göstericilere müdahale edildi. Gazdan kaçmaya çalışan bir çok kişi çevre binalara sığındı. Polisin çok sert müdahalesinin ardından barikata daha uzak bir yerde toplanan grubun bekleyişi sürüyor.
26 KİŞİ YARALANDI
Müdahale sırasında 1'i ağır 26 kişi yaralandı. Artvin Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılara müdahale edildi. Polisin müdahalesinin ardından geri çekilmek zorunda kalan grup Artvin Valiliği önünde toplandı, 'Vali istifa' sloganları attı.
Cumhuriyet Caddesi'ni trafiğe kapatan ve aralarında Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ile bazı dernek üyelerinin de yer aldığı kişiler yere uzanarak yattı, bazıları da yere oturdu.
NUR NEŞE KARAHAN: MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan polisin çok sert müdahalesi sonrası çok sayıda arkadaşlarının yaralandığını belirterek, "Plastik mermi ve biber gazı ile ne olduğunu bilmediğimiz değişik gazlar kullanıldı. Artvin halkı mücadele veriyor. Bu mücadelemiz sürecek" dedi.

14.00 Yürüyüşe geçen halka polis saldırdı. Yurttaşlar arasında gazdan etkilenip bayılanlar oldu.
artvin-de-yurttaslarin-cerattepe-direnisi-suruyor-115163-1.
Saldırıdan etkilenenler arasında gazetemizin Ankara muhabiri Burcu Cansu da var. Cansu saldırıda gazdan dolayı fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.
artvin-de-yurttaslarin-cerattepe-direnisi-suruyor-115165-1.
HOPALI GENÇLER NASIL ENGELLENDİKLERİNİ ANLATIYOR
Artvin'deki ktlesel basın açıklamasına katılmak için gelen Hopalıların yolu Cankurtaran Geçiti'nde kesilmişti. Hopalılar dışında Artvin'e destek olmak için gelen tüm yurttaşlar burada bekletilmişti. Hopalı gençler yaşanan bu hukuksuzluğu BirGün'e anlattı.

HAZİRAN YÜRÜTMESİNDEN SERCAN DEDE ARTVİN'DEKİ DURUMU ANLATIYOR
Artvinliler Cerattepe'de çıkarılmak istenen madene karşı günlerdir direniyor. Artvin Haziran Hareketi Yürütmesi'nden Sercan Dede, şehirde yaşanan son durumu BirGün'e anlattı.

16 Şubat 2016 Salı

'İktidara yaslanıp şehirleri yağmalayanlar bizi durduramaz'

'İktidara yaslanıp şehirleri yağmalayanlar bizi durduramaz'
HASAN RAHVALI, MİMARLAR ODASI'NI YAPILAN HER PLANA KARŞI ÇIKMAKLA SUÇLADI. MUHÇU İSE RAHVALI'NIN KENDİLERİNİ SAVCI VE HAKİMLERE HEDEF GÖSTERDİĞİNİ SÖYLEDİ.


Danıştay'ın Mimarlar Odası'nın başvurusu üzerine kentsel dönüşüm alanlarında yüzde 25 ek emsal uygulamasını iptal etmesi sektörde tartışmalara yol açtı. Ağaoğlu Şirketler Grubu yöneticisi Hasan Rahvalı'nın, Mimarlar Odası için, “Sen meslek örgütü müsün, terörist misin?” ifadelerini kullanmasına oda başkanı Eyüp Muhçu tepki gösterdi.

Ağaoğlu Şirketler Grubu üst yöneticisi Hasan Rahvalı, kentsel dönüşümde yüzde 25 ek emsal uygulamasını Danıştay'dan iptal ettirenMimarlar Odası'nı hedef aldı. Dün Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği'nin (KONUTDER) toplantısında konuşan Rahvalı, Mimarlar Odası'nın sektörün arsa geliştirme ve master plan yapma çabalarını engellediğini iddia etti. Rahvalı, “Açın mimarlar odasının internet sayfasını isyandayız yazıyor, sen meslek örgütü müsün, terörist misin?” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda KONUTDER İcra Kurulu Üyesi olan Rahvalı, “Terörist deyince illa eli silahlı olması gerekmiyor. Terörizmin tanımı siyasal, dinsel veya ekonomik hedefe ulaşmak için sivillere resmi yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımına terörizm denir. Yani bunu yapanlara da terörist denir.” diye konuştu. Mimarlar Odası'nın bir meslek örgütü olduğunu belirten Rahvalı, “Ama bir kesim orayı ele geçirmiş, çöreklenmiş, finansal kaynağı da aidatlardan sağlıyor. Mimarlar Odası'na da bir operasyon yapılması lazım. Bu hesabın sorulması lazım. Savcılara suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Mimarlara da meslek odalarına sahip çıkmalarını rica ediyorum. Çünkü bugüne kadar kaynakları kıt bu ülkenin gecekondulara harcadığı kaynağa seyirci kalmış, planlı şeylere İtiraz ediyor. Ne kadar şehir planı, master planı, devletin ne kadar stratejik hedefi varsa buna karşı çıkan bir örgüt.” ifadelerini kullandı. Rahvalı'nın sözleri üzerine KONUTDER Başkanı Ömer Faruk Çelik, “Bu biraz ağır oldu.” dedi.
MAFYATİK YÖNTEMLERLE KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILIYOR
Rahvalı'nın ithamlarını telefonda sorduğumuz Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu ise açıklamaları ‘mesnetsiz ve deli saçması' diye niteledi. Muhçu şöyle devam etti: “İktidara sırtını yaslayarak şehirleri yağmalayan anlayış bizi engel görüyor. Yağma çevreleri toplumun kardeşçe yaşaması için gösterdiğimiz çabaları durduramaz.” Muhçu, “Grubun, hukuksuz ve şehircilik ilkelerine aykırı şekilde aldığı yatırım kararları ve iktidarın ayrıcalıklı imar hakları tanıması üzerine açtığımız davalar nedeniyle suçlanıyoruz. İktidara sırtını yaslayarak şehirleri yağmalayan anlayış Mimarlar Odası'nı engel görüyor.” dedi. Kentsel dönüşümün deprem ve afet riski altında olan alanlarda değil, şehrin en yüksek ranta sahip alanlarında yapılmaya çalışıldığına dikkat çeken Muhçu, “Kanuna hiç bakmadan mafyatik yöntemlerle bu süreç yürütülüyor. Son dönemde sıkça gördüğümüz gibi savcı ve yargıçlara talimat veriliyor, hedef gösteriliyor. Savcı ve yargıçlar infaz memuru olarak kullanılmak isteniyor.” diye konuştu.

Bakanlık tekrar ek emsal hakkı verdi

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2013'te geçici bir madde ile kentsel dönüşüm projelerinde yüzde 25 ek emsal hakkı getirdi. Son yararlanma süresini ise 1 Ocak 2016 olarak belirledi. Mimarlar Odası, bu yönetmeliğe dava açarak uygulamanın imar düzeninde çok hukuklu bir sistem getirdiği ve bunun Anayasa ve İmar Kanunu'na aykırı olduğu gerekçesiyle iptalini istedi. Danıştay Mimarlar Odası'nı haklı bularak geçici maddenin yürütmesini durdurdu. Bakanlık Danıştay'ın kararının hemen ardından küçük değişikliklerle ek emsal hakkını tekrar getirdi. 1 Ocak 2017'ye kadar ruhsat alan inşaat firmaları ek emsal hakkından yararlanabilecek.
ZAMAN-ALİ DEMİRHİSAR - İSTANBUL

Artvin Halkı Direniyor: Cerattepe geçilmez!



Artvin Cerattepe’de Cengiz İnşaat, polis ve asker eşliğinde sabahın ilk ışıkları ile maden sahasına doğru yola çıktı. Cerattepe’de 239 gündür kesintisiz devam eden direniş karşısında bir çok kez geri çekilmek zorunda kalan şirket polis ve jandarma takviyesine rağmen yine sahaya giremedi. Öğle saatlerinde gerçekleşen saldırıya rağmen dağılmayan halk ile polisin karşılıklı bekleyişi sürüyor.
Artvin’in Kafkasör yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetlerine karşı çıkan Artvin halkının mücadelesi devam ediyor.
Mahkemesi devam eden ve 21 Haziran’dan beri nöbetin de devam ettiği Cerattepe’ye 15 Şubat akşam saatlerinde Erzurum ve çevre illerden jandarma ve polis takviyesi yapıldığını duyan Yeşil Artvin Derneği ve yaşam savunucuları ile birlikte yüzlerce kişi Cerattepe yolunu Atmaca mevkiinde ulaşıma kapatarak beklemeye başladı. Cerattepe’de de nöbet sürerken başta Artvinliler olmak üzere tüm yaşam savunucularını direnişe ve dayanışmaya çağırıldı.
Artvin’e sevk edilen polisler geceyi kamu tesislerinde geçirdikten sonra sabahın ilk ışıkları ile maden sahasının bulunduğu alana gitmek üzere yola çıktı. Polis Artvin Devlet Hastanesi önünden itibaren Cerattepe’ye giden yolu kapatsa da Artvin halkı Cerattepe’ye çıkan yolu araçlarıyla geceden itibaren kesmişti.
artvin-cerattepe
Polisle halk sabah saat 5.30’da ilk defa karşı karşıya gelirken maden sahasına çıkamayan polis kent merkezinde bulunan Valilik önüne doğru geri çekildi. Bu sırada Cengiz İnşaat da Murgul ilçesinden iş makinelerini Artvin’e doğru yola çıkardı. Polis Valilik önünde eylem olasılığına karşın barikat kurdu. Artvin Devlet Hastanesi’nde doktor izinlerinin de kaldırıldığı belirtildi. Saat 8.30 itibariyle tekrar harekete geçen polis, bir kez daha maden sahasına çıkmayı denedi ancak halk ne araçlarını çekti ne de kendisi çekildi. Bunun üzerine polis saat 11’de tekrar saldırdı.
sendika.org

9 Şubat 2016 Salı

Kentsel dönüşümde yeni yönetmelik: Ek emsal hakkı geri geldi


Danıştay’ın geçen ay iptal ettiği, kentsel dönüşüm projelerinde geçerli yüzde 25 ek emsal hakkı yeni bir yönetmelikle geri geldi. 1 Ocak 2017’ye kadar ruhsat alanlar ek emsalden yararlanacak.

Kentsel dönüşüm projelerinin hızlanmasını sağlayan ancak geçtiğimiz günlerde Danıştay tarafından iptal edilen ‘yüzde 25 ek emsal hakkı’ inşaat şirketlerine yeniden tanındı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ‘Planlı Alanlar Tip Yönetmeliği’nde dün değişiklik yaptı. Yönetmeliğe eklenen yeni madde sayesinde 1 Ocak 2017’ye kadar ruhsatını alan inşaat firmaları, kentsel dönüşüm projelerinde ek emsal hakkını kullanabilecek.

Süreç nasıl gelişti?


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2013 ve 2014 yıllarında yönetmelikte imar haklarına ilişkin değişiklikler yapmış, 22 Mayıs 2014’te de geçici 6. maddeyi yayımlamıştı. Bu madde, kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalara ek emsal hakkı tanıyordu. Bu uygulamadan yararlanmak için son süre 1 Ocak 2016 olarak belirlenmişti. Ancak sektör temsilcilerinin geçiş sürecinin uzatılmasını istemesi üzerine süre 2016 sonuna kadar uzatılmıştı. Böylece inşaat firmaları kentsel dönüşüm faaliyetlerini hızlandırdı. Vatandaşlar ve firmalar arasında kentsel dönüşüm sözleşmeleri imzalandı ve ruhsat başvuruları yapıldı. Firmalar projelerini ek emsal hakkına göre hazırladığı ve ruhsat başvurularını yaptığı esnada Danıştay’ın geçici 6. maddeye ilişkin iptal kararı açıklandı. Bu karar sonrasında firmaların ek emsal hakkına göre yaptığı başvurular geçersiz duruma düştü. Ruhsat süreçlerinde yavaşlama ve kaos yaşanmaya başladı. Bu durumu fark eden Bakanlık, Danıştay’ın iptal gerekçesini de dikkate alarak, yeni bir madde yayımladı. Buna göre,  ruhsat başvurusunu yapmış ya da yapacak olan müteahhitler, ruhsatlarını 1 Ocak 2017’ye kadar alırlarsa ek emsal hakkından yararlanmaya devam edecekler. Yani, 1 yıl daha ek emsal ile ruhsat alınabilecek.

Bakan Sarı ile görüşmede gündemdeydi


GYODER, KONUTDER, İNDER ve Fikirtepe Platformu’nun temsilcileri, Ocak ayının sonunda Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ile görüşmüş, bu toplantıda inşaat sektörün sorunlarını iletip çözüm önerilerini sunmuştu. Görüşmede en önemli gündem maddelerinden birisi Danıştay’ın iptal ettiği yönetmelik maddesiydi. Sektör temsilcileri iptal nedeniyle kentsel dönüşümde alan kaybı yaşayacaklarını anlatmıştı. Bu görüşme sonuç verdi ve yaklaşık 15 gün sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yeni madde yayımladı.

Yönetmelik ne diyor?


RESMİ Gazete’de dün ‘Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ yayımladı. Yönetmelikte yer alan geçici maddede, “22 Mayıs 2014 tarihinden önce yapı ruhsatı almaya yönelik olarak işlemlere başlanılmış olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra yapılan yapı ruhsatı başvuruları, 1 Ocak 2017 tarihine kadar sonuçlandırılmak kaydıyla, başvuru sahibinin talebine bağlı olarak, ilgili işlem tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğin 30 Mayıs 2013 tarihi ve sonrasında yürürlükte olan hükümlerine göre neticelendirilir” denildi. Yönetmelikte, geçici maddenin hiçbir şekilde karma kullanımı ve yapının planla belirlenen kat adedini artırmak amacıyla uygulanamayacağı ve bu amaçla yapı ruhsatı düzenlenemeyeceği de vurgulandı. Yönetmelik, yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girdi.

Vatan/ Meltem KARA



Bu haber Milliyet Gazetesi'nde şöyle yer aldı:


Danıştay’ın ‘Dur’ dediği “kentsel dönüşümdeki yüzde 25 ek emsal hakkı” Bakanlık tarafından yeni yönetmelikle, bu yıl için geri getirildi. Sektör temsilcileri ‘Uçurumdan dönüldü’ dedi

Kentsel dönüşüm projelerinde yüzde 25 ek emsal sağlayan ‘ek emsal hakkı’ geçtiğimiz günlerde Danıştay tarafından iptal edilmişti. Ancak çok geçmeden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,  yaptığı yönetmelik değişikliğiyle bu hakkı geri getirdi. 1 Ocak 2017’ye kadar ruhsatını alan inşaat firmaları, kentsel dönüşüm projelerinde ek emsal hakkını alacak. 
‘Sektör son anda uçurumdan döndü’ diyen Dap Holding Başkanı Ziya Yılmaz,  “Düşünün insanlar belli bir emsal üzerinden anlaşmış, sonra bu yıkılıyor. Ben 30 bin metrekare inşaat yapacağım, yarısını hak sahibine vermeyi taahhüt etmişim ama bunu ek emsal hakkıma göre planlamışım, o zaman 3+1’in 1 odası gidecekti” dedi. 

‘Değişiklikler yordu’

Bakanlığın sektöre nefes aldırdığını ileten Yılmaz, özellikle kentsel dönüşümü etkileyen pek çok yasanın sürekli değiştiğini ve bunun sektörü yorduğunu söyledi. 
Yılmaz, şöyle devam etti: “Önce, 2016 başı son olan emsal hakkı 2016 sonuna uzatıldı. Şirketler de ihaleye bu sebeple girdi, işini belirledi. Mesele zaten kaldırılması değil, işe başlamışken bir anda ortada kalmamız. Her gün yeni bir düzenleme, her gün yeni bir karar, artık bizlerin de içinde olduğu bir tavırla bir yasa yapılıp süreç ilerlemeli.” 

Karar neydi, şimdi ne oldu?

Ek emsal hakkının Danıştay tarafından iptal nedeni ise Mimarlar Odası’nın açtığı dava olmuştu. Mimarlar Odası, ‘Bu uygulamanın imar düzeninde çok hukuklu bir sistem getirdiğini ve bunun hukuk sisteminde yeri olmadığını, Anayasa ve imar mevzuatına aykırı olduğunu’ belirtmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise 2015/1064 sayılı Kararıyla Yönetmeliğin Geçici 6. Maddesinin ve Genelgesinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdiğini duyurmuştu. 
Bu madde, kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalara ek emsal hakkı tanıyordu. Bu uygulamadan yararlanmak için son süre 1 Ocak 2016 olarak belirlenmişti. Ancak daha sonra 2016 sonuna kadar uzatılmıştı. Firmalar da planlarını buna göre yapıp, ihalelere bu yönetmelik desteğiyle girmişti. Karar sonrası sektörde çeşitli sorunlar birbiri ardına çıkarken Bakanlık, Danıştay’ın iptal gerekçesini de dikkate alarak, yeni bir madde yayımladı.

Mağduriyet oluşacaktı

Sektör temsilcisi Gyoder, İnder, Konutder gibi dernekler, bakanlığa bu konuda fikirlerini iletmişti. İnder Başkanı Nazmi Durbakayım, “Madde uygulansaydı, riskli binalarda oturan vatandaşların evlerini yenilemek için yıkan firmalar ve kiraya çıkan insanlarımızın büyük mağduriyeti olacaktı” dedi. Bakanlığın sektörü iyi tahlil ettiğini vurgulayan Durbakayım, “Sektörümüze yönelik kanunların veya yönetmeliklerin sıkça değişmemesini, kalıcı müktesep hak şeklinde olmasını arzuluyoruz. Üzerinde çalışılan İmar Yasası fayda sağlar” dedi.

Birer oda kaybediyorduk

Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, alınan hakkın kentsel dönüşüm sürecine verdiği zarara değinerek, “Kentsel dönüşüm sürecine dahil olan hak sahiplerinin, sahip oldukları konutlardan ortalama birer odalarını kaybetmelerine neden olmuştu. Aynı şekilde müteahhit şirketlere, mimarlara, mühendislere, tedarikçilere, sanayiye ve yüzbinlerce istihdama zarar vererek, sektöre darbe vurmuştur. Sektör için çalışan pek çok şahıs ve şirket bu karardan olumsuz etkilendi” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ‘duyarlı yaklaşımıyla’ kısa sürede Planlı Alanlar Tip Yönetmeliği’nde yaptığı değişikliğin sektörü bitme noktasından kurtardığını belirten Timur, aksi halde orta ve uzun vadede etkilerinin daha yıkıcı olabileceğini ifade etti.

Milliyet

Haber Cumhuriyet Gazetesi'nde şöyle yer aldı;

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Danıştay tarafından iptal edilen ve kentsel dönüşüm projelerindeki yüzde 25 ek emsal getiren imar yönetmeliğini yeniden getirdi. Cumhuriyet gazetesindeki haberde, bu yönetmeliğin de tıpkı 2013'teki yönetmelik gibi yolsuzluk ve rüşvet tartışmalarına neden olacağına dikkat çekildi. 
Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu da uygulamaya yönelik genelgenin yayımlanmasını beklediklerini belirterek "Şu an bu yönetmelikle bakanlık kulağını ters taraftan tuttu. Yargı kararının arkasından dolandı. Uygulamaya yönelik maddeleri inceleyeceğiz" dedi.

CHP'li meclis üyesi Hüseyin Sağ da yönetim kurulunda Torunlar GYO ve Ağaoğlu gibi büyük inşaat şirketlerinin bulunduğu Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği'nin (Konut-der) karar sürecinde bakanlığa bu hakkın geri getirilmesini öngören bir taslakla gittiğini ve kararın bu taslak dikkate alınarak alındığını söyledi. Sağ, "Bir imar bataklığı oluşuyor. Bundan önceki yönetmelik yolsuzluklara neden oldu. Bu yönetmelik de olur. Son yönetmelikte belediyelerin bakanlığa görüş sorması isteniyor. İlçe belediyesi müteahhide göre tavır alabilir. Gene rüşvet bataklığı oluşabilir" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2013'te geçici bir madde getirerek kentsel dönüşüm projelerinde yüzde 25 ek emsal hakkı getirdi. Son yararlanma süresini de 1 Ocak 2016 olarak belirlemişti. Mimarlar Odası buna dava açtı ve Danıştay odayı haklı buldu. Bu aşamada inşaatın dev şirketleri uçurumun kenarına geldi. Bakanlık da Danıştay'ın kararından kısa bir süre sonra küçük değişiklikleri yaparak aynı ek emsal hakkını tekrar getirdi. 1 Ocak 2017'ye kadar ruhsatını alan inşaat firmaları kentsel dönüşüm projelerindeki ek emsal hakkından yararlanacak

Cumhuriyet



7 Şubat 2016 Pazar

Yassıada’da talanın boyutları ortaya çıktı.

 
 
Yassıada’da talanın boyutları ortaya çıktı.

Marmara Denizi’nde İstanbul’a 13 kilometre uzaklıktaki Yassıada, 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası Başbakan Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı, idamlarından önce hapis yattıkları yer olarak tarihe geçmişti. İmara açılan Yassıada’da Mayıs 2015′ten beri inşaat var. 5 yıldızlı otel, lokantalar, cami, kütüphane, müze, konferans ve sergi salonları yapılıyor. Bu inşaat için adadaki tüm ağaçların kesildiği ortaya çıktı. Adanın son halini Levon Bağış uçaktan çekti.

Foto: DHA -Yassıada’da inşaat başlamadan önce

İdam edilen eski Başbakan Adnan Menderes’in yargılandığı 1. derece doğal ve tarihi SİT, 3. derece arkeolojik SİT alanı olan Yassıada’nın “Demokrasi ve Özgürlük Adası”na dönüştürüleceğini söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, temel atma töreninde “İzler silmeyeceğiz, aksine yaşatacağız. Tarihi doku itibarıyla Bizans’tan kalan tarihi kalıntılar da muhafaza edilecek ve tarihi dokuya zarar verilmeyecek” sözüne karşın adada adeta taş taş üstünde bırakılmadı.
Posta

31 Ocak 2016 Pazar

7 bin nüfuslu Kaş'a 38 bin kişilik imar planı




Türkiye'nin önde gelen şehir plancılarından Prof. Dr. Mehmet Tunçer, 7 bin nüfuslu Kaş'a 38 bin nüfusun nasıl yerleştirildiğini aklının almadığını söyledi.

Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı imar planıyla betonlaşma tehdidi altında bulunan Antalya'nın Kaş ilçesindeki sivil toplum örgütlerinin düzenlediği panelde, ilçedeki kimi korunan alanları turizm ve kentsel konut alanına dönüştüren plan çalışmaları tartışıldı.
Şehir ve Bölge Yük. Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer, WWF-Türkiye Doğa Koruma Sorumlusu Yaprak Arda ve gazeteci Yusuf Yavuz'un konuşmacı olarak yer aldığı panelde Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer'in yanısıra STK temsilcileri, turizmciler ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi'nce Kaş için hazırlanan 1/25 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı, ilçedeki kimi korunan alanları turizm ve konut amaçlı yapılaşmaya açacağı endişesiyle ilçede yaşayan 30 yurttaş ve sivil toplum örgütleri tarafından geçtiğimiz aylarda yargıya taşındı. 3. derece doğal sit alanı olan Çukurbağ Yarımadası ve Limanağzı'nın yanısıra kimi mahallelerde yeni yapılaşma alanları öngören planla ilgili raporda yer verilen nüfus projeksiyonlarının gerçekçi olmadığını düşünen STK'lar, önemli bir turizm mermezi olan Kaş'ın geleceğini derinden etkişleyecek olan planla ilgili ayrıntıları ilçe halkıyla paylaşmak için bir panel düzenledi.
Kaş Sivil Toplum Platformunu oluşturan 6 STK ile planı yargıya taşıyan davacı yurttaşların organize ettiği panele, Ankara ve Gazi Üniversiteleri Öğretim Görevlisi Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer, WWF-Türkiye Doğa Koruma Birimi Sorumlusu deniz biyoloğu Yaprak Arda ve Yusuf Yavuz konuşmacı olarak katıldı.
'KAŞ'A 38 BİN NÜFUS BİLİMSEL DEĞİL'
Geçmişte Kaş'ın Koruma Amaçlı İmar Planı'nı da hazırlayarak ilçenin kentsel ve tarihi çevresiyle sürdürdüğü turizmle kimliğini korumasında önemli katkıları bulunan Prof. Dr. Mehmet Tunçer, panelde yaptığı konuşmada, planlama ilkeleri açısından tarihi çevre, arazi kullanımı ve yapı nitelikleriyle ilgili bilgiler verdi. Kaş'la ilgili hazırlanan Çevre Düzeni Planı notlarında, 2025 yılına yönelik nüfus projeksiyonlarının düşük çıktığının belirtildiğini kaydeden Tunçer, "Bu ne demek? Beklentiniz neydi? Kaş'ı korumak mı yoksa büyütmek mi?" diye sorduğu konuşmasında, "Başta hedeflenen koruma ve sürdürülebilirlik ilkelerine aykırı bir varsayım. 38 bin nüfusun nereden bulunduğuna ilişkin hiç bir bilimsel temel yoktur" dedi.

Planlama alanı sınırları içerisinde Kaş'ın üçte bir oranında büyütüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Tunçer, mevcut kentsel alan içerisine 127.30 hektar 'kentsel gelişme alanı' önerildiğini belirterek, 7 bin nüfuslu ilçeye 38 bin nüfusu öngören çevre düzeni planının yargıya taşındığını anımsatarak, "Bu nüfus kabulüyle planlama yapılırsda Kaş, tarihi dokusundaki aşırı yoğunlaşma yanısıra kuzey ve kuzey doğusunda yeni bir ilçe yerleşimi oluşturması kaçınılmaz olacaktır" görüşünü dile getirdi.
KORUMA BÖLGESİ YETERİNCE BİLİNMİYOR
Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde denizel biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir turizm konusunda yıllardır kapsamlı koruma projeleri yürüten WWF-Türkiye Doğa Koruma Birimi Sorumlusu Deniz Biyoloğu Yaprak Arda ise bölgedeki çalışmalar hakkında bilgiler verdiği konuşmasında, "Burası bir özel çevre koruma bölgesi ancak bu yerel halk ve buraya gelen turistler tarafından bilinmiyor. Bizim amacımız bunu halka ve turistlere aktarabilmek" dedi.
'KAŞ- KEKOVA BÖLGESİ ÖNEMLİ TEHDİTLER ALTINDA'
Kaş-Kekova bölgesinin aynı zamanda deniz kıyı koruma alanı olduğunu dile getiren Arda, "Deniz kıyı koruma alanları, su altı, çevre-kıyı ve ilgili kara parçalarından oluşan sınırları tanımlanmış ve barındırdığı bişyolojik değerleri yasalarla koruma altına alınan bölgelerdir. Türkiye'de yaklaşık 8 bin 500 kilometrelik bir kıyı alanımız var. Bu alanın içerisinde 3 bin bitki ve canlı türü yaşıyor. Fakat bu kıyı alanımızın içerisinde yalnızca yüzde 4'ü koruma altında. Kaş-Kekova bölgesi ülkemizdeki 31 deniz kıyı koruma alanından biri ancak maalefef bu bölgemiz önemli tehditler altında" diye konuştu.

'KAMUYA AİT ALANLAR RANT ARACI HALİNE GETİRİLİYOR'
Bölgedeki kıyı yağması ve usulsüz imar uygulamaları konusunda bilgiler veren Yusuf Yavuz ise kamunun ortak malı olan kıyı ve ormanlık alanların kimi çıkar gruplarının çabasıyla halkın elinden alınarak rant aracı haline getirildiğini söyledi. Kamuoyunun da ortak çıkarını korumak için bir araya gelerek geleceğine sahip çıkması gerektiğini altını çizen Yavuz, "Planlama süreçlerine o alanda yaşayan halkın mutlaka doğrudan müdahil olması gerekiyor. Aksi halde hepimizin yaşam alanı olan coğrafyanın geleceği üzerinde söyleyecek bir sözümüz kalmayacak" görüşünü dile getirdi.
Kaş'taki imar planlarının hazırlanma süreciyle ilgili bilgiler aktaran Yavuz, mekansal planlamar yaparken doğanın binlerce yıldır ortaya koyduğu şaşmaz planların da mutlaka hesaba katılması gerektiğinin altını çizdiği konuşmasında, "Akdağ'a, Eşen Çayı'na sormadan Kaş'ı, Patara'yı Demre'yi planlarsanız bir gün o planlar suya düşer. Çünkü en büyük planlayıcı bizzat coğrafyanın kendisidir. Son sözü hep su söyler" dedi.

'NÜFUS KONUSUNU BİZ DE ANLAMADIK'
Çok sayıda katılımcının takip ettiği panelde bulunan Kaş Belediye Başkanı Halil Kocaer'de ilçenin betonlaşmasın yönelik endişelerle ilgili sorulara yanıt verdi. Kocaer, Kaş'ın korunması için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirirken, tartışmalara konu olan çevre düzeni planındaki nüfus projeksiyonunun neye göre belirlendiğini kendisinin de anlayamadığını kaydetti.
habersol

29 Ocak 2016 Cuma

Kentsel dönüşümde 'emsalsiz sahtecilik'


Kentsel dönüşümde 'emsalsiz sahtecilik'

Kentsel dönüşüme tabi binalarda emsal sahteciliği yapıldığı ortaya çıktı. Kadıköy'de ortaya çıkarılan sahteciliğe göre bina sahibi ya da müteahhitlerin, yüzde 5 fazla inşaat yapabilmek için geçmişe dönük evraklar düzenleyerek milyonlarca liralık haksız kazanç elde ettikleri belirtiliyor. AKP'li meclis üyeleri ruhsatların incelenmesi için önerge verdi.
Olası büyük İstanbul depremine hazırlık için binalar kentsel dönüşüm yasası kapsamında dönüştürülürken emsal sahteciliği yapıldığı ortaya çıktı. Emsal sahteciliği yolu ile bazı ev sahibi ve müteahhitlerin milyonlarca lira kazandığı öne sürülüyor. Sahteciliğin temeli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı yönetmelik değişikliğine dayanıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Haziran 2013’te  kentsel dönüşümle ilgili Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği çıkardı. Bu yönetmeliğe göre depreme dayanıksız binasını kentsel dönüşüme sokanlara mevcut imar haklarının yanında yüzde 25 emsal artışı hakkı da verildi. Böylece bin metrekare arsası olan bir kişi Kadıköy’de evini kentsel dönüşüme sokarsa 2 bin 70 metrekare inşaat yapabiliyordu. Bu yönetmelikle 250 metrekare daha inşaat hakkı elde etmiş oldular. Bakanlık, Eylül 2013 yılında aynı yönetmelikte bir değişiklik daha yaparak ekstradan verilen emsal artışını yüzde 25’ten yüzde 20’ye  düşürdü ve net alandan hesaplanması esası getirdi.
KAZANILMIŞ HAKLARI KORUNDU AMA...
Bakanlık 2014 yılında yönetmelikte bir düzenleme daha yaptı ve geçici 6. Maddede değişiklik yaptı. Daha önce işlemleri başlatanların mağdur olmaması için de yönetmelikte şöyle bir maddeye yer verdi: “2014 yılının mayıs ayından önce işlemlere başlayanlar, yıkım ruhsatı başvurusunda bulunulan veya binası yıkılan veya riskli yapı tespiti yaptırılan veya bakanlıkça lisanslandırılan kuruluşlarca yapı kimlik numarası alınarak riskli yapı tespit işlemlerine başlanılan veya inşaat sözleşmesi yapılan veya proje sözleşmesi yapılan veya inşaat yahut proje yapmak için noter tasdikli taahhütname veya vekâletname alınan veya yeni inşaat yapmak üzere; ifraz, tevhit, yola terk işlemi için başvurulan veya imar durum belgesi, yol kotu tutanağı, aplikasyon krokisi almak üzere başvurulan veya zemin ve temel etüt raporu hazırlanan parsellere eski hükümlerden yararlanabilir. Hak sahipleri istediği yönetmelikten faydalanabilir.”  
 SAHTE BELGELER DÜZENLENDİ
Yönetmelikteki değişiklik sonrası yüzde 5 daha fazla inşaat yapmak isteyen bazı ev sahibi ve müteahhitlerin sahtecilik yaptığı öne sürüldü. Kadıköy’de yönetmelik değişikliğinden önce işlem başlatmayan bazı müteahhit ve ev sahiplerinin geriye dönük belgeler düzenleyerek yüzde 20 yerine, yüzde 25 emsal artışından yararlandığı tespit edildi. Kadıköy Belediyesi ekipleri bazı evraklardan şüphelenmesi üzerine sahtecilik ortaya çıktı.
'6 KİŞİ HAKKINDA SAVCILIĞA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK'
 Kadıköy Belediye Başkan Yardımcısı Onur Temurlenk, emsal sahteciliğinin noter yevmiye numaraları ya da bazı imzalardaki farklılıklar görülünce ortaya çıkarıldığını belirterek, “Şu ana kadar 6 kişiyle ilgili sahtecilik nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Evrakları inceliyoruz. Bu yönde sahtecilik tespit ettiklerimizle ilgili hukuki süreci devam ettireceğiz” dedi.
 AKP’LİLER ÖNERGE VERDİ
Emsal sahteciliğinin ortaya çıkması üzerine AKP’li Meclis üyeleri konuyu Kadıköy Belediye Meclisi gündemine taşıdı. AK Grup Başkanvekili Ömer Şahan ve meclis üyelerinin imzasıyla verilen önergede 2013 yılında çıkarılan yönetmeliğe göre kaç ruhsatın verildiği sordular. AKP’li meclis üyeleri bu ruhsatlarda kullanılan evrakları incelmek için istediler.
SAHTE BELGEYLE MİLYONLUK RANT
AKP’li Ömer Şahan sahteciliğin ekonomik boyutunun da büyük olduğunu dile getirdi. Şahan “Kadıköy'de emsal 2.07 olarak uygulanıyor. Bunun yanında verilen ekstra imar hakkı var. Örneğin bin metrekarelik bir parselde sahte evrakla yaklaşık 1 ile 3 milyon lira arasında rant elde ediliyor. Bu dürüst vatandaşa haksızlık” dedi. 
BAŞKA İLÇELERDE DE VAR MI?
Kadıköy’de ortaya çıkan sahtecilik olayı İstanbul’un rantı yüksek diğer ilçelerinde de olup olmadığı merak konusu oldu. Uzmanlar belediyeleri bu konuda uyarıyor.
DANIŞTAY YÖNETMELİĞİN YÜRÜTMESİNİ DURDURDU 
Mayıs 2014'te yapılan değişiklik ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Geçici 6. maddesiyle kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan binalara ek emsal ve uygulamada olan yönetmeliklerden birini tercih etme hakkı tanındı. Mimarlar odası tarafından açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2014 yılında yapılan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği Geçici 6. Maddesindeki değişikliğin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Karar daha belediyelere gönderilmedi. Karar sonrası sistemin nasıl işleyeceği bakanlık tarafından açıklanacak. Şimdi belediyeler bakanlıktan yazı bekliyor. 
RADİKAL

27 Ocak 2016 Çarşamba

İntihal suç olmaktan çıkarıldı!




Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bilim hırsızlığı yapan öğretim üyelerinin üniversiteden atılmalarının yasal dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti. Bir anlamda intihali serbestleştirdi.


Türkiye’de pek çok üniversitede, özellikle son yıllarda intihal vakaları artıyor. Danıştay ise bilim hırsızlığı yapan intihalcileri cesaretlendirecek bir karara imza attı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, intihal nedeniyle üniversiteyle ilişiği kesilen öğretim üyesine veriyen cezayı haksız buldu.
Hemen harekete geçen YÖK, üniversitelere bir genelge göndererek, bundan sonra yapılacak işlemlerin Danıştay kararına uyularak gerçekleştirilmesi talimatı verdi.

YÖK Yasası’na dayanarak çıkarılan Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nin 11’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yapılan düzenlemeye göre, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek”, üniversite öğretim mesleğinden veya kamu görevinden çıkarılma nedeni sayılıyordu ancak Danıştay’ın, 2012 yılında aldığı kararla bunu suç olmaktan çıkardığı ortaya çıktı.

Yasal dayanak yokmuş
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 15 ay önce aldığı bir karar, intihal suçunu tamamen yaptırımsız bıraktı. Kurul’un, Eylül 2012’de aldığı kararda “Öğretim Elemanları Disiplin Yönetmeliği’nde intihal suçunun yaptırımı olarak yer alan üniversite öğretim üyeliğinden çıkarılma cezasının, 2547 sayılı YÖK Yasası ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nda bu cezaya ilişkin bir düzenleme bulunmadığı” gerekçesiyle hukuka aykırı olduğuna karar verdiği ortaya çıktı.

Kurul, böylece bilim insanları için yüz kızartıcı bir suç olan intihal/bilimsel aşırmacılığın suç olmadığına hükmetti.

YÖK: Ceza vermeyin
Öğretim Üyeleri Disiplin Yönetmeliği 547 sayılı YÖK Yasası gereğince çıkarıldığından, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun cezanın kanuniliği ilkesi yönünden aldığı karar sonrasında, YÖK de yasal boşluğu gidermek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı ve TBMM nezdinde herhangi bir girişimde bulunmadı. Üstelik, 15 Nisan 2013 tarihli bir yazıyla rektörlüklere bildirdi. YÖK’ün üniversitelere gönderdiği genelgede “intihal iddiası ile açılan soruşturmalarda yargı kararı doğrultusunda işlem yapılması” istendi. Bu genelge, intihal suçunu işleyen öğretim üyelerine herhangi bir işlem yapılmamasını istemek anlamına geliyor.

YÖK’ün genelgesi, 19 Kasım 2013 tarihinde İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet tarafından ilgili birimlere bildirildi.

Eski cezalar yok hükmünde
Diğer yandan, Kurul’un bu kararına göre, öğretim elemanlarına intihal suçu nedeniyle geçmişte verilmiş öğretim üyeliği mesleğinden çıkarma cezalarının tümü “hukuken yok hükmünde sayılma” durumuna geldi. Bugüne kadar bilimsel aşırmacılık nedeniyle üniversiteden atılan öğretim elamanlarına, görevlerine geri dönme ve atıldıkları tarihten bu güne kadar olan maaş ve her türlü maddi haklarını talep etme olanağı doğdu.

‘İntihalcileri cesaretlendirecek’
Ege Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, bilimsel yolsuzluk yapmaya niyetlenenleri cesaretlendireceğini söyledi. Kantarlı, yaptığı açıklamada yetkilileri, görevini ihmal ederek üniversitelerdeki bilimsel ahlak anlayışının tamamen çökmesine neden olacak bu skandala yol açan YÖK Başkanı hakkında gereğini yapmaya davet etti. Kantarlı, yasama organının da gerekli düzenlemeyi acilen yapıp yasal boşluğu doldurması gerektiğine dikkat çekti.

‘Böyle bir ceza ve fiil yok’
Dava, 2005 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğretim üyesiyken bir kitabında intihal tespit edilen Kamil Can Bulut tarafından açılmıştı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararında “davacıya verilen üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı cezayı gerektiren fiil 2547 sayılı Yasa’da da böyle bir ceza ve fiile yer verilmemiştir. Bu durumda, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası ve bu cezayı gerektiren disiplin suçunun Yasal dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu edilen düzenlemede ve bu düzenleneye dayanıarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” dendi. Karar, Halide Ayfer Özdemir’in karşı oyuna rağmen başkanvekili ve 15 üyenin oyuyla alındı.
habersol

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var