24 Temmuz 2015 Cuma

Dünyanın en iyi eğitim yöntemi Montessori nedir?

Montessori Eğitimi Almış Ünlüler
Google’ın kurucuları ,Sergey Brin ve Larry Page ;
www.amazon.com sitesinin kurucusu olan Jeff Bezos ,
Dünyanın en geniş internet ansiklopedisi olan www.wikipedia.org sitesinin kurucusu Jimmy Wales ,
The Washington Post’un sahibi ve editörü Katherine Graham, montessori eğitimi almış ünlülerden sadece birkaçı. Acaba dünyanın en iyi eğitim sistemi denilen bu sistem nedir?
 Montessori eğitimini kim geliştirdi?
İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) yüzyılın başlarında her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirdi. Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojiydi.
Maria Montessori çocukların; ödüllerden, cezalardan, yetişkin tarafından programlanmış eğitimden, oyuncaklardan, şekerlemelerden, öğretmen masasından, toplu derslerden, hoşlanmadıklarını; özgür seçimden, hatalarını kendilerinin denetiminden, hareket etmekten, sessizlikten, sosyal ilişkilerini kendileri tarafından kurulmasından, çevrenin düzenli ve temiz olmasından, özgür faaliyete dayalı bir disiplinden, kitapsız okuma ve yazmadan, alıştırmaların tekrarından hoşlandıklarını gözlemledi. Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.
maria-montessori-2Maria Montessori Kimdir?
Aslında trajik bir yaşam öyküsü vardır bu sorunun ardında… Avrupa’nın en karanlık döneminde İtalya’da yaşayan ve kadın olduğu için eğitim yaşamı boyunca dışlanan… Ve fakat bütün bu dışlayıcı tavırlara rağmen eğitimine ısrarla devam edip, İtalya’nın ilk kadın doktoru olan… Ve daha sonra da yine var olma savaşını sürdürerek Roma Üniversitesi’nde Profesörlüğe kadar yükselen bir yaşam öyküsü bulabilirsiniz Montessori isminin ardında… Ve belki de bütün bu baskı ve zorlamalara ve diktatör Mussolini’ye rağmen bu ülkeden dünyaya yayılan bir eğitim sistemini görebiliriz aslında bu eğitim sisteminin ardında…

Montessori eğitimi çocuğa ne kazandırır?
• Çocuk, kendi bireysel beceri ve ilgi alanında kendi hızıyla gelişir.
• Dikkatini yoğunlaştırmayı öğrenir.
• Çalışma isteğini ve zevkini geliştirir.
• Üretken olur.
• Toplumsal bir varlık olur.
• Kaygılarını en doğru şekilde nasıl dışa vurabileceğini öğrenir.
• Özgüvenini ve sorumluluk duygusunu geliştirir.
• Disiplini içselleştirir.
• Bir problemi nasıl tanımlayacağını ve onu çözmek için nasıl çalışılacağını öğrenir.
• Kendisine ve başkalarına karşı saygı duyar.
Montessori Yöntemi’nin en önemli özelliği yöntemin kendine has bir eğitim felsefesinin üstüne inşa edilmiş olmasıdır ve bu felsefe kendisinden önce birçok filozofun yaptığı gibi çocuklardan uzak bir yaşamdan bulmaz kaynağını. Maria Montessori 1900’lerin başında Roma’nın düşük gelirli ailelerinin bulunduğu San Lorenzo’da yöntemini çocuklarla çalışarak ve onları gözleyerek geliştirmeye başladı. Bu nedenledir ki Maria Montessori kendi oluşturduğu eğitim yöntemini anlatırken şöyle der “Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim. İşte Montessori Yöntemi budur.”
Bugün dünyada Montessori Eğitimi öncelikle okul öncesi ve ilköğretim döneminde uygulanır. Fakat bazı ülkelerde üniversiteye kadar devam edilebilen Montessori okulları da vardır.
Montessori Felsefesi
Montessori’nin eğitim felsefesi çocuğa bakışı nedeniyle geleneksel anlayıştan çok ayrıdır. Montessori’ye göre çocuklar yetişkinlerden tamamen farklı bir biçimde öğrenir, düşünür ve algılarlar. Bu nedenle çocuğu yetişkinin eksik bir örneği olarak görmeye çalışarak eğitim vermek, binlerce yıldır yapılmakta olan bir hatayı sürdürmekten başka bir anlama gelmez. Çocukların kendilerine has ihtiyaçları ve hakları vardır. Yetişkinin çocuğun gelişim sürecinde yapabileceği tek şey çocuğun önündeki engelleri kaldırmak ve onun ihtiyaçlarını karşılamaktır. Eğitim çocuğun kendi kendini inşa ettiği bu dönemde onun sahip olabileceği deneyimleri zenginleştirmek ve tecrübeleri ilerleme yönünde sunabilmektir.
Geleneksel yöntem çocuğun gelişimini notlar, testler ve karnelerle ölçerken, Montessori Yöntemi bu ölçümü temelinden reddeder. Açıktır ki gelişimi bu şekilde ölçmeye çalışmak çocuğu hedefi sadece bir test sonucuna indirgeyen olumsuz bir yarışmaya sokar, oysa asıl amaç öğrenmek ve ilerlemektir.
Montessori Yönteminde değerlendirme çocuğun araçlarla çalışması sırasında yapılan hassas gözlemlerin bir sonucu olarak belirlenir. Özellikle ilk altı yaşta çocuğa herhangi bir geleneksel değerlendirmenin yapılamayacağı, gelişimi ölçtüğü düşünülen testlerin çocuklar hakkında oldukça kısıtlı ve fazlasıyla genellemeye dayalı bilgiler verdiği bilinmektedir. Bu nedenle çocuğun çalışmaları sırasında toplanan gözlemler ki bu gözlemler sadece araçlarla yapılan çalışmalar hakkında değildir, beden eğitimi sırasında yaptığı hareketler de gözleme dahildir oyun oynarken arkadaşlarıyla kurduğu sohbetlerde. Çocuk hakkında toplanan bu gözlemler hem Montessori’nin ilke ve ölçülerine hem de gelişim psikolojisinin verilerine göre değerlendirilir. Montessori Yöntemi çocuğun gelişimini sayılarla değerlendiren bir karneden çok çocuğun yaptığı işler, öğretmen ve gözlemci yazıları ve uzmanlar tarafından düzenli bir takiple değerlendirir. Çocuğun başarıları, güçlü olduğu konular ve zayıflıkları da bu yazılarda belirtilir ve öneriler de bulunulur.
Montessori Yöntemi iki temel gelişim süreci belirlemiştir: bu süreçlerden birincisi doğumdan altı yaşa kadar olan, ikincisi ise altı yaştan on iki yaşa kadar olan süredir. İlk altı yaşa kadar çocukların bulunduğu bir Montessori sınıfına “çocukların yuvası” anlamına gelen “casa dei bambini” denir. Çocukların yuvasında çocuklar bireysel öğrenme biçimleri ve hızlarına göre öğrenir ve gelişirler. İkinci gelişim sürecindeki eğitime Montessori “kozmik eğitim” der. Bu eğitim sürecinde çocuk dünyayı ve yaşamı kendisiyle beraber bir bütün olarak anlar.
Gelişimin ilk evresi yoğunluklu olarak bireysel deneyimlere dayanır, çünkü çocuk beyninin ve kişiliğinin çok büyük bir kısmını bu dönemde inşa eder. Bu evrede çocuklara geleneksel eğitimde olduğu gibi eğitmen tarafından belirlenen bir içerik ve belirlenmiş bir hızla eğitim vermeye çalışırsak, bu çocuğun gelişimini fakirleştirmekten başka bir işe yaramaz. Fakat bu durum çocukların tamamen bireysel bir eğitim aldıkları anlamına gelmez, çocuklar farklı yaşlar ve farklı becerilerdeki arkadaşlarıyla özgürce ilişki kurabilecekleri bir çevre içinde ilk toplum deneyimlerini elde ederler.
Diğer eğitim yöntemlerinden tamamen farklı olarak Montessori Yöntemi çocuğun bağımsızlığını ve özgürlüğünü, sınırlar ve sorumluluklar içerisinde destekler. Çocuk kendine yetebilecek bir birey olma arzusuyla doğar, bu ona özgürlük ve bağımsızlık kazandıracaktır. Fakat, günümüzdeki çocuk büyütme anlayışları ve geleneksel eğitim çocuğa özgürlük ve bağımsızlık vermek yerine çocuğun yerine karar verme ve çocuğun hayatını yetişkinin denetimine bırakmasını destekler. Ne yazık ki bu yanlış uygulama çocuğun hayat için ihtiyaç duyacağı becerilerin gelişememesiyle sonuçlanır.
Montessori Yöntemi’nin temel öngörüleri şunlardır:
  • Çocuk yetersiz bir birey değildir. Tüm canlılar gibi çocuk da bağımsızlığını yani kimsenin yardımı olmadan kendi ayakları üstünde durabilmeyi ister.
  • Çocuğa saygı duymak gerekir aksi takdirde onun seçimleri doğru değerlendirilemez.
  • Çocuk kendi öğrenme deneyimini gelişim ihtiyaçlarına uygun olarak kendisi yönetebilme becerisine sahiptir.
  • Çocuklar yetişkinlerden farklı şekilde bilgi alır ve öğrenir.
  • Çocuğun gelişimi hakkındaki bilgi çocuğun Montessori Yöntemi’nce düzenlenen bir çevreyle kurduğu ilişkinin gözlemlenmesiyle elde edilir. Öğretmenin gözlemleri değerlendirilir ve çocuğun ilerlemesi bu verilere göre düzenlenir.
  • Gelişim süreci içinde çocuğun çevresindeki bazı uyaranlara karşı zaman zaman daha duyarlı olduğu dönemler vardır.
  • Hayatın ilk altı yılı yaşamın daha sonraki yıllarıyla kıyaslanamayacak kadar değerlidir.
  • Çocuklara sözel olarak bilgi iletilmesi yararsız bir çabadır. Çocuklar bu dönemde bilgiyi mutlak surette yaparak ve yaşayarak alırlar.
  • Montessori araçları çocuğun bilgiyi yaşayarak keşfedebilmesini sağlar çünkü artık bilgi söz gibi soyut değil ama çocuğun eliyle işleyebileceği somut bir biçimdedir.
  • Bağımsız sorun çözme becerilerinin gelişmesi desteklenir ve çocukların kendi ayakları üstünde durabilmeleri cesaretlendirilir.
Hedefler
Montessori Yöntemi çocuğun bir birey olarak tüm özelliklerini mümkün olabilecek en ileri seviyede geliştirmeyi hedefler. Bu yolda çocuğu sorular üreten ve sorularına cevaplar bulabilen biri olarak yetiştirir. Önemli olan kişinin kendine yeterli bir birey olabilmesidir. Montessori Yöntemi özünde üreten ve mutlu olan insanlar yetiştiren bir hayat eğitimidir.
Mekanın Düzeni
Montessori Yönteminde vurgulanan düzen anlayışı yetişkinlerin düzen anlayışından farklıdır. Yetişkinler için düzenli olmak derli toplu olmak anlamına gelir oysa çocuklar için düzen nesnelerin birbirleriyle ilişkisiyle alakalıdır. Çünkü nesnelerin işlevlerini bir bütün içinde anlayabilir ve öğrenebilirler. Kendi başına duran birkaç çatal, çatalın işlevini anlamak konusunda çocuğa bilgi vermez oysa hazırlanmış bir masada tabağın yanında duran çatal çocuğa çatalın işlevi hakkında açık bilgi verir. Bir Montessori Okulunda tüm araçlar belli bir düzene göre yerleştirilir ve araçların her biri çevrelerindeki diğer araçlarla işlevsel olarak ilişki içindedir. Yazma ve okuma araçlarının bir arada belli bir şekilde yerleştirilmiş olması işlevsel düzen hakkında bir örnek olarak verilebilir. Ayrıca araçların yerleri değiştirilmez, böylece çocuklar çalışmak istedikleri araçları aynı yerden alır ve aynı yere yerleştirir. Mekanın değiştirilmemesi çocukların aynı işi aynı şekilde defalarca yaparak becerilerini en ileri seviyede geliştirebilmelerini sağlar, işlerinde ustalaşırlar.
Dünyaya dair ilk bilgileri aldıkları dönemde çocukların düzenli bir fiziksel mekan içinde bulunması onlara güvenlikte oldukları hissini verir.
Dersler
Montessori Araçları zamanı geldiğinde çocuklara öğretmenleri ya da diğer çocuklar tarafından bir kere tanıtılır, böylece çocuk aracın amacına uygun olan çalışma şeklini öğrenir. Her bir çalışma çocuğu daha ileri bir bilişsel seviyeye çıkarmak üzere tasarlanmıştır. Araçlar bir birlerini takip ederler ve seviye olarak bir önceki araç bir sonrakine göre daha az karmaşık ve kolaydır. Araçların çalışma sırasında birbirlerini takip ediyor olmaları çocuğun bilgisini hep bir temel üstüne oturtarak ilerlemesini sağlar. Bu bir duvarın örülmesi gibi birbirini tamamlayan bir işlemdir.
Öğrenme tekrarsız olmaz, fakat geleneksel eğitim öğrenilmesi gereken konuyu belirlediği zaman içinde sunar ve bu süre geçince bir diğer konuyu işlemeye başlar. Fakat her çocuğun öğrenme biçimi ve tekrar ihtiyacı farklıdır. Montessori Yönteminde çocuk çalışmasının hızını kendi ayarlar ve kendi öğrenme deneyiminin yöneticisi olur. Bu bir insan için kazanılması gereken pek önemli bir özelliktir.
Montessori Araçları’yla çalışan çocuklar somut nesnelerle ve duyularını kullanarak öğrenmekle başlayıp, soyut düşünme becerisini geliştirerek yazma, okuma, matematik ve bilimde ilerler, çalışmayı ve öğrenmeyi seven bireyler olurlar.
ÜLKEMİZDE İLK DEFA BU SİSTEMİ TEŞVİK EDEN LİDER ATATÜRKTÜR
Ülkemiz eğitim tarihine baktığımızda Montessori Eğitimi’ni teşvik eden ve takdir eden liderin Atatürk olduğunu görüyoruz… 1 . Maarrif Kongresi toplandığında orada yeni eğitim sistemlerine övgü dolu sözler söylediğini ve dil bilen “Genç Muallimlere”Maria Montessori‘yi öğrenmelerini tavsiye ediyor… Ancak Atatürk’ten sonra klasik ve baskıcı eğitim sistemine devam ediliyor… Dönem dönem ülkemiz gündemine girmiş ama yerleşmesi gerçekleşmemiş… Zira az önce de söylediğim gibi bu eğitim sisteminin merkezinde “eğiticinin eğitilmesi” var… Ve bir eğiticiyi belli ruhsal kazanımlar ve dinginlik seviyesine getirmeniz oldukça zor… Hele ki klasik eğitimden böylesi bir duyarlı eğitime geçmek öyle kolay olmuyor… Ama son yıllardaki Montessori Eğitimi ile ilgilenen liderleri gördükçe memnuniyetim artıyor…
Aslında Montessori Eğitiminin özünü Maria Montessori’nin şu iki sözünü incelediğimizde anlayabiliyoruz.
“TEK BAŞIMA YAPABİLMEM İÇİN BANA YARDIM ET”
Tek başıma yapabilmem  için bana yardım et.
Ve nasıl yapıldığını bana göster.
Bunu benim için yapma.
Kendim yapabilirim,ve yapmak isterim.
Bana nasıl yapacağımı öğretirken sabret.
Bu belki uzun sürebilir.
Ve belki daha uzun zamana ihtiyacım var.
Fakat bilmelisin ki birkaç deneme ile  yapacağım şeyi başarmak isterim.
Hata yapabilme ihtimalim olduğunu da düşünmelisin.
Ama unutma ki ben sadece bu hatalarla gerçek manada birşeyler öğrenebilirim.
M.Montessori

„Öğretmenlerimizden bir tanesinin düşüncesine göre meşhur kadınların hayatlarını ezbere olarak bilmek bizim onları takip edip, örnek almamız açısından çok teşvik ediciydi. Anlattığı her şeyin sonunda „Sizlerde meşhur olmak istemez misiniz? Ya da hiç olmazsa öldükten sonra tanınan ve önemi fark edilen bir kişi olmak istemez misiniz““ diye bizlere sorardı. Ben ise öğretmenime  her zaman „Hayır!“ diye kuru bir cevap vermekle beraber şöyle derdim. “Ben geleceğin çocuklarının acılarını paylaşmayı, meşhurlar listesini bir kişi daha artırmaktan daha değerli buluyorum.“  Maria Montessori
Ülkemizde Montessori Yöntemi şuanda okul öncesi dönemde uygulanmaya çalışılmaktadır. İlköğretim ve orta öğretim seviyesinde uygulayan bir kaç okulla sınırlıdır. Bir ticaret lisesi ve bir üniversite Montessori Yöntemine uygun olarak eğitim verdiklerini duyurmuşlardı.. Ne derece inandırıcıdır bilinmez. Çünkü bu eğitimin çocuğun doğumundan itibaren aileler tarafından çocuğa uygulanmaya başlaması ve arkasından Montessori yöntemi almış eğitmenler tarafından da sürdürülmesi gerekir. Hayatının 15-20 yaşlarına kadar klasik eğitim almış öğrencilere ,klasik eğitim vermiş eğitimcilerin eğitim vermesiyle nasıl başarı sağlanır bilinmez. Tabi okul şartlarınında  bu eğitim sistemine göre uyarlanmış olması da şart. Ülke genelinde olduğu gibi 40-45 kişilik öğrencileri bir araya doldurarak ve hiçbir materyal desteği olmadan “Biz Montessori Yöntemini uyguluyoruz” demek pek de gerçekçi olmaz. Şuanda bu sistem ülkemizde elit tabakanın elit okullarında uygulanmaktan öteye gitmiyor maalesef.
Sema  Karakuş
Okul Öncesi Öğretmeni

Alıntılar: Haber7.com
www.montessori.org.tr
http://oyungemisianaokulu.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var