9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bayraktar Gelevera'yı gözden çıkarmış

Giresun’da yapımı biten Akköy-2 HES projesi nedeniyle, 800 yıllık Gelevera (Sapmaz) köyü sular altında kalmak üzere. Köy halkının açtığı dava Danıştay’da devam etmesine rağmen tamamlanan barajda su tutulmaya bile başlandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’in soru önergesine verdiği yanıt ise, şirketin her türlü yasa dışı faaliyetine göz yumulacağının itirafı gibi.
Giresun’un Doğankent ilçesinde yapımı biten ve su tutmaya başlayan Akköy-2 HES projesi nedeniyle, 130 hanelik Gelevera (Sapmaz) köyü sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Hem de köy halkının açtığı dava Danıştay’da devam ederken. Projede yer almamasına rağmen yüklenici firma Kolin A.Ş.’nin, barajı bir an önce doldurabilmek için taahhütleri ihlal ederek projeye aykırı biçimde Kavraz deresinden, Gelevera köyünü su altında bırakacak Gökçebel Barajına su taşıdığı ortaya çıkmış, bu durum köy sakinlerince Giresun Valiliğine ve İl Çevre Müdürlüğüne iletilmişti.
İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, Gelevera köylüsünün bu duruma isyanını Meclis’e taşıdı. Tüzel’in, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu tarafından yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesine nihayet yanıt geldi.
‘CAN SUYU’ SORUSU YANITSIZ KALDI
Van depremi ve Samsun’da yaşanan felaketin ardından kamuoyunda istifası istenen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Tüzel’in soru önergesine verdiği yanıtta Karaovacık, Gelevera ve Kavraz Dereleri üzerinde Akköy Enerji A.Ş. tarafından yapılan HES Projesine ilişkin 13 Kasım 2003 tarihinde ÇED Olumlu Kararı verildiğini bildirdi. Bayraktar, proje kapsamında Gökçebel Baraj Gölünün kaplayacağı alanda yer alan  Gelevera Köyünün taşınması gerektiğini savundu.
Bayraktar, doğal yaşamın sürmesi için bırakılması zorunlu olan ‘can suyu’nun dahi, barajı bir an önce doldurulmak amacıyla, yasalar ve uluslararası sözleşmelere aykırı şekilde tutulmasına ilişkin sorulara ise yanıt vermedi. Bakan Bayraktar yanıtında sadece derelerde bulunması gereken  minimum su miktarını belirtmekle yetindi.
Bakan Bayraktar, Gelevera Deresi üzerinde kurulacak olan Gökçebel Barajından, derede uzun yıllarda ölçülen minimum akım olan 0.153 m³/s su bırakılacağı, Kavraz Nehri üzerinde kurulacak olan Yaşmaklı Barajından derede minimum debi olan 0.256 m³/s su bırakılacağı, Karaovacık Deresinin Gelevera Deresinin bir kolu olması nedeniyle bu dere üzerinde yapılacak olan Aladereçam Barajında da 0.153 m³/s’lik bir debi bırakılmasının öngörüldüğünü ifade etti.
BAYRAKTAR’DAN HUKUK TANIMAZLIK İTİRAFI   
Bakan Bayraktar, Gelevera Köy halkının ÇED Olumlu kararı ile EPDK’nın kamulaştırma kararlarının iptali istemiyle açtığı davaların sonuçları dahi beklenmeden, başka vadilerin suyunun alınıp, derenin suyunun tamamen tutulması hukuksuzluğu karşısında ilgili şirkete müeyyide uygulanıp uygulanmadığına dair soruya da yanıt vermedi.  
Ancak Bakan cevabında, söz konusu yargı sürecinde bilirkişi raporunun  beklendiğini bildirdi. Dava sonuçlanmadığı halde “Gelevera Köyünün  taşınması gerekir” diyen Bakan’ın yanıtı, şirketin her türlü yasa dışı faaliyetine göz yumulması ve hukuk tanımazlığın itirafı gibi. Bakan Bayraktar birçok soruyu da cevaplamayarak topu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na attı.
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise, köylülerin iddialarının aksine dereye can suyu bırakıldığını iddia etti. Eroğlu yanıtında, “Bakanlık tarafından 14 Mayıs ve 16 Mayıs 2012 tarihleri arasında arazide yapılan geçici kabul incelemesinde, Akım Gözlem İstasyonlarının kurulduğu ve can suyunun dereye bırakıldığının tespit edildiğini” bildirdi.  
BAKANLAR ÇOK BAŞLILIKTAN MEMNUN
Tüzel’in HES ve baraj yapımı işleri ile su işlerinin birden fazla Bakanlığın yetki alanına verilmesinin uygulamada yarattığı sorunlara dikkat çekerek, “bu iki başlılık ve vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi, muhataplık ilişkisinin çözülmesi bakımından, ilgili KHK’lerde değişiklik düşünülüp düşünülmediği” yönündeki sorusuna da Bakan Bayraktar yanıt vermedi. Bakan  Eroğlu’nun cevabı ise “vatandaş Bakanların umurunda değil” dedirtecek cinsten: “HES projelerinin denetimlerine dair usul ve esasları belirleyen 2012/8 sayılı genelgemiz 02.04.2012 tarihinde yayımlanmış olup, baraj, HES proje, inşaat, ve montaj denetimleri DSİ tarafından yapılmakta, uygunsuzluk tespit edilmesi halinde gerekli işlemler tesis edilmektedir.”
BULDUKLARI ÇÖZÜM KÖYÜ TAŞIMAK
Soru önergesine gelen cevapları değerlendiren Levent Tüzel, “Bakan Samsun’da da sorumluluktan bahsediyor. Ama iş işten geçtikten sonra ve kim bilir üzeri nasıl kapatılacak bu işlerde telafisi imkansız, onarılmaz zararlar olduktan sonra yapacak kalmıyor. Buldukları çözüm köyü taşımak, insanları yerlerinden etmek oluyor” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

FELAKETLERE KAPI AÇAN İŞTE BU ANLAYIŞ

Yusuf Gürsucu (Çevre Mühendisi/HDK Meclis Üyesi):

“Her iki Bakan tarafından verilen cevaplar değerlendirildiğinde, mevcut durumu aklayarak ve her şeyin yasalar çerçevesinde yapıldığı ifade edilmekte. Sadece prosedür gereği verilen cevaplar. Adeta ‘dam üstünde saksağan’ diyesi geliyor insanın. Bu Bakanların meseleye yaklaşımı, şirketlerin çıkarlarının devlet organlarınca nasıl korunduğu, 800 yıllık bir geçmişi olan Gelevera köyünün, şirket çıkarları için yok sayılarak insanların yerlerinden, yurtlarından sürgün edilmesidir. Suların boru içine hapsedilerek doğadan çalınmasıyla ve bunun sonucunda değişen iklimler nedeniyle Samsun’da yaşanan benzer felaketlerin katlanarak artacağı görülmelidir.
‘CAN SUYU’ ALDATMACASI
Yapılmak istenen 1000 adet HES projesi Karadeniz’in muhteşem doğasını yok edeceği gibi, birçok canlı türünü de yok edecek. Derelerin vadilere can vermesinin, o doğanın orada oluşmasının bir tek nedeni o suyun varlığıdır. ‘Can suyu’nun bu doğal yapıyı korumasının hayal bile edilemeyeceği açıktır. Bu nedenle ‘Can suyu’ yaklaşımı bir aldatmacadan başka bir şey değildir.”

‘SORUMLU KİM?’ SORUSUNA SORUMSUZ YANIT
Adana’nın Kozan ilçesinde 10 işçinin hayatını kaybettiği, Gökdere Köprü Baraj kapağının patlamasını “o barajın inşaatını özel şirket yaptı, biz yapmadık”,  sözlerini hatırlatan Levent Tüzel’in ‘Gelevera köyünü sular altında bırakacak Gökçebel Barajını da özel şirket yaptığına göre, Devlet adına, kamu adına yetki kullanan Bakanlığınızın bir sorumluluğu olmayacak mı?’ sorusuna ise Bakan Eroğlu’ndan ilginç cevap geldi. Bakan Eroğlu, “Gökdere Köprü Barajı ve HES’te meydana gelen olayla alakalı olarak, Kozan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan adli soruşturma devam etmektedir” dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var