13 Haziran 2014 Cuma

Yoksa Gezi’nin mimarı Başbakan mı?







Başbakan gecesini gündüzüne katarak tüm mesaisini halkı adam etmek, terbiye etmek için çalışıyor ama anlayan kim!



Özal bir mitinginde ‘açım!’ diye bağıran adamı ‘sarhoş’ diye yaka paça gözaltına aldırmıştı.  Sonra… Zonguldak’tan yüzbinlerce işçi Ankara’ya yürüdü. ANAP diye bir partinin bir daha esamisi okunmadı. Biliyorsununz? Özal’da iri iri laflar etmeyi severdi. ‘Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz!’ ‘Ben zenginleri severim.’  ‘Benim memurum işini bilir!’ PKK için “Üç, beş çapulcunun marifeti!” Özal kendini yadırgayanlara “alışırsınız, alışırsınız!”demişti.



‘Çapulcu’ sözcüğü nedense iktidardakilerin ‘ayaktakımını’ tanımlamak için çok sevdikleri bir sözcük! Kendisi Kasımpaşalı Erdoğan da ‘ayaklardan baş olmaz!’ gibi bir laf etti.

Erdoğan 'Ben Özal’ın devamıyım' dediğine göre Özal’dan geri kalmamalıydı. Onun da tarihe geçecek sözleri oldu. Bugün bunlara değinmeyeceğiz.



Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Şubat 2006’daki Mersin gezisinde derdini anlatan çiftçi 47 yaşındaki Mustafa Kemal Öncel’e ‘Ananı da al git!’ dedi. 

O gün bu gündür düşünüyorum. Acaba Gezi bu çiftçinin marifeti olmasın!

Çiftçiye söylediği  Erdoğan’a pahalıya mal oldu! Anasını alıp giden çiftçi oğulları, kızları kızanları, babaları, akrabaları.... Kim varsa toplayıp Taksim Gezi Parkı’na geldiler. Ama ne geldiler!.... Bütün dünya, Türkiye Taksim Gezi Direnişiyle sarsıldı. Hükümette!... Acaba Erdoğan o çiftçiye o lafı konuştuğu için  pişman olmuş mudur, bilinmez! Bilinmez ama iktidarın bir kere insicamı bozuldu.

 Biz o gün  bu çiftçinin ne yaptığının farkına varamadık. 

 8 sene içinde sen ne yaptın çiftçi Mustafa Kemal Öncel? Bunu nasıl başardın? Bu kadar adamı nasıl topladın? 

Sen öyle bil! Sen saf saf böyle düşün! Kökü dışarıda mihrakların darbesini görme! Bir de 'maşa' olduklarını...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 3.Havalimanı temel atma töteninde  için ''Geçen yılın mayıs ayında bazı Gezizekalılar türedi. Bu Gezizekalılar bu havalimanını hazmedemediler'' dedi. 'Onlar maşa olarak kullanıldılar, onlar piyon olarak kullanıldılar.'

ABD mi? Avrupa mı? 

Cüneyd Zapsu'nun Amerika'da Yasemin Çongar'ın haberine konu olan konuşmasını hatırladım. 'Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın'  Cüneyd Zapsu,Egemen Bağış,Şaban Dişli ile ABD'yi yumuşatmak için Yahudi Lobisine gittiler. Bu arada Şaban Dişli'nin daha sonraları milyonluk bir yolsuzlukla anıldığını belirtmeden geçmeyelim.

Ben Gezi Direnişi’nin bu olayın sonucu olduğunu çıkardım(!): Eğer o gün Erdoğan, çiftçiye ‘Ananı da al git!’ demeseydi bu Gezi Direnişi belki de olmayacaktı!


Ne demiş Mehmet Akif:
“Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,
hiç ibret alınsaydı; tekerrür mü ederdi.”


Marks, Hegel’in sözünde bir düzeltme yapar:

Hegel “tarih tekerrürden ibarettir” der, Karl Marx da “evet tarih tekerrürden ibarettir; ama ilkinde trajedi, ikincisinde komedi yaşanır” Der.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var