23 Kasım 2015 Pazartesi

Koşullar olağanüstü değişirse sözleşme de değişir mi?




Sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturan sözleşmeye bağlılık ilkesi; hukuki güvenlik, doğruluk ve dürüstlük gereğidir.

Sözleşmenin yapıldığı esnada taraflar arasındaki karşılıklı kazanımlar, sonradan koşulların olağanüstü değişmesi sonucunda taraflardan birinin aleyhine olumsuz, katlanılmayacak bir durum ortaya çıkabilir. Yeni ortaya çıkan koşullarda şu iki ilke; sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti arasında bir çelişki meydana gelir.

Değişen koşulların olağanüstü ve objektif olması gerekir. Tarafların kendi kusurları sebep olmamalıdır. Denge aşırı ölçüde ve aşırı ölçüde bozulmuş olması, bunun öngörülebilir ama o kadar da yakın bir tahmin olmaması gerekir.

Bu durumda sözleşmeye bağlı kalmak MK md.2’ye göre; adalet, hakkaniyet, nesnellik kaidelerine bir zıtlık ve aykırılık arz eder.

Peki bu zıtlık nasıl ortadan kaldırılabilir?

Hukukta bu zıtlığı ortadan kaldıran ilkenin adı Beklenmeyen Hal yani sözleşmenin değişen koşullara uydurulması ilkesidir.

Bir adaletsizlik ortaya çıktığında tarafların o sözleşmeye bağlı kalamazlar. Çünkü taraflardan biri aleyhine denge olağanüstü hallerde bozulmuştur. Buna örnek olarak ekonomik kriz, savaş, enflasyon, şok devalüasyon, parada aşırıdeğerlenme ve düşüşler durumunda sözleşmeye bağlılık beklenemez. Sözleşme ile karşılıklı kazanımlar arasında bu koşullarda olağanüstü bir dengesizlik yüzünden bir alt üst oluş, borcun ifasını da güçleştirmiş olur. Bunaİşlem Temelinin Çökmesi denir. Bu halde sözleşme koşullar gözden geçirilerek yenilenir.

Hakim bu durumda ne yapar?

Somut olaya bakar. Ya alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltir ya da borçlu yararına yamamen veya kısmen edim yükümlülğünden kurtulmasını sağlar. Kısaca hakim sözleşmeyi günün koşullarına göre yeniden uyarlar.

Peki bu durumda neye bakılır?

Ya sözleşmede bu koşullar öngörülmüş ve uyum, intibak hükmü konmuş ise?

Bir kere böyle bir hüküm yoksa hakim inceler ve bunun sonucunda değişen koşullara göre sözleşmenin yenilenip yenilenmeyeceğine karar verir.

İntibak kaydı varsa; bu kayda ve MK.md 2/2ye göre sözleşmenin aynen uygulanmasını sağlamak hakkın ihlali, kötüye kullanılması sonucunu doğurabilir. aşırı orantısızlık varsa bu durum sözleşme adaletini bozuyorsa, bu bir boşluk meydana getiriyorsa yeni bir düzenlemeye gidilebilir.Uzun ve sürekli borç ilişkisinde MK. md.1’e göre bunun yorum yoluyla düzeltilmesi hal ve şartlara uyarlanması denir.

Eğer bu durum düzeltilemeyecek olursa: Sözleşme serbestisi, irade özgürlüğü,sözleşmeye bağlılık ilkelerinden sapma olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var