21 Kasım 2015 Cumartesi

Türkçe’deki 300 Kelimenin Kökeni 5.000 Yıl Önce Kültepe’den Geliyor


Türkçe’deki 300 Kelimenin Kökeni 5.000 Yıl Önce Kültepe’den Geliyor

Kültepe Kaniş Karum höyüğündeki kazılarda bulunan çok sayıda çivi yazılı tablet, bugün kullandığımız kelimelerin 5000 yıl öncesinden geldiğini ortaya çıkardı.

Bugüne kadar Kültepe Kaniş Karum höyüğündeki kazılarda bulunan 25.000 çivi yazılı kil tabletin, bir saraya ya da krala ait olmadığı, tamamen o dönemde yaşayan halka ait olduğu biliniyor.
Bugün bir işletmede, bir tüccarın muhasebe bölümünde olan bütün ticari belgelerin 5.000 yıl önce de tüccarların elinde olduğunu tespit ettiklerini belirten Kazı Başkanı Prof. Dr. Kulakoğlu, buldukları 25.000 tabletin içeriklerinin oldukça zengin olduğuna ve bu tabletlerin bugün Kayseri’deki gibi özel tüccarların arşivleri olduğuna dikkat çekti.

Para eden her şey kayıt altına alınmış

Bugün ticari bir firmada, muhasebe arşivinde ne bulunursa Kültepe’deki tüccar evlerinde bu konularda arşivler olduğunu belirten Kulakoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Tüccar arşivinde ne olur? Ekonomik anlamda ticari konular olur. Alacak, borç, kredi, faiz, ödemeler olur. Bazen cezalar olur. Bugün de aynı şekilde firmanın muhasebesinde var. Bunların yanında şunları öğreniyoruz. Burada kârâ geçen her türlü işlemle ilgili tüccarın ödemeleri kayıt edilmiş. Başlık parası, kan parası, Köprüden geçtiği zaman ödediği vergi. Krala ödediği vergi. Ticari malların yani altının, bakırın, gümüşün, kalayın fiyatlarını öğreniyoruz. Arada tarihi ve sosyal tabletler var. Kültepe sadece Anadolu tarihini değil Mezopotamya ve Suriye’nin tarihini de aydınlatıyor. Arşivlerin özelliği bu. Boğazköy’de kralın icraatları ve faaliyetleri, ordunun zaferlerini anlatan arşiv var. Ama Kültepe’de çıkan tamamen para ile ilgili. Para eden ne varsa kayıt edilmiş. Kayseri’nin ticari dehasının genlerini buluyoruz.”

Anadolu insanı ilk defa okuma yazmayı öğrendi

Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, kazılarda para ile ilgili ne var ise bunların kayıtlarını bulduklarını anlatarak, daha da önemlisinin Anadolu insanının 5 bin yıl önce ilk kez okuma yazmayı öğrendiğinin de kayıtları olarak tabletleri gösterdi. Bunun önemli kazanç olduğunu anlatan Prof. Dr. Kulakoğlu, “Bugün olduğu gibi o gün de bilgi en büyük güç. Bu tabletlerle bilgiyi kayıt ediyoruz. Anadolu insanı o dönemde en iyi çağını yaşadığını görüyoruz.” dedi.

Türkçe’deki 300 Kelimenin Kökeni 5.000 Yıl Önce Kültepe’den Geliyor
Bugün Türkçe’de kullandığımız kelimelerin kökeni 5.000 yıl önce Kültepe’de

Bu tabletlerin Akadca denilen dünyanın ilk imparatorluğu yani günümüzden 5.000 yıl önce oluşmuş bir dilin genç versiyonu olduğunu aktaran Prof. Dr. Kulakoğlu, şöyle dedi:

“Tabletlerdeki dil Akadca’nın Asurca versiyonu ile yazıldığını görüyoruz. Çivi yazısıyla yazıldı. Asurca günümüzdeki kadim dillerin atası. Asurca ve Akadca. Arapça en kadim dillerden birisidir. Asurca’da, Arapça’ya geçmiş günümüzde bizim Türkçe konuştuğumuz birçok kelime var. Bunlardan bazıları şunlar; şemsiye, tercüman, kira, gebermek, emlak, beleş, akraba, esir, siftah, hata, hınzır, garb, erbab, haram, öşür, icar, ahize, akşam, neccar (marangoz), kabir, nadas, kese (para çantası), mevta (ölmek), müzakere, lisan, reis (baş-kafa), şakül, vekil, zikir, zürriyet, mahrem, ispat, mazbata. Yani 300 tane kelime var. Biz kullanmaya devam ediyoruz. Arapçadan bize geçmiş kelimelerin kökeni Kültepe’den geçen kelimelerdir.”
YAZAN: ERMAN ERTUGRU
ARKİTERA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var