Başarısız isen mutlaka bir şeyi eksik yapmışsındır?
Ya da,
Sen neyi eksik yaptın da başaramadın?
Mutlaka bir şeyi eksik eksik yapıyorsun ki başarısız oluyorsun?
Bu camianın en etkili suçlamalarından biridir. Evet! Ya sen?
İlk anda kolaycılığa sığınan bu parlak, şaşaalı cümle etkileyici bir susturucuya dönüşüyor. Muhatap Gayrimenkul Danışmanı bir anda söyleyecek bir şey bulamıyor, apışıp kalıyor. Zavallı başını önüne eğip suçluluk duygusuna kapılıyor. Basit bir harcama şekli.
Başarısızsan kulp bulmak kolay. Araba devrilince akıl veren çok olur.
Bu sık olan suçlamalardan biridir.
Yanlış anlamaya yer vermemek için hemen açıklayalım. Bunun doğru tarafı yok mu? Var. Yerinde tutarlı kullandığında, sürekli sığınmadan, her şeyi açıklayan bir maymuncuğa dönüşmeden, suçlayanın kendi sorumluluğunu es geçmeden evet, doğrudur.
Eksiklik de ne demek?
Eksiklik değil yetersizlik demek daha doğru olacaktır. Çalışmış çabalamış ama yetersiz kalmış!
Kişinin potansiyeli ile uyuşmayan bir başarı beklenemez. Olsa bile geçici, yapay olur.
İki üç yıl önce bir Gayrimenkul Danışmanından dinledim.
'Bir eğitim toplantısından önce Broker ile bir portföy çalışmam hakkında konuştum. Sonuç ne? Dedi. Sonuç yok, dedim. Desene 'Sonuç sıfır!' Evet ama, dedim. Aması, yok dedi. Benim konuyu anlatmama fırsat vermedi. Toplantı oldu. Toplantı da 'Arkadaşlar mutlaka bir şeyi eksik yapıyorsunuz ki başarısız oluyorsunuz' dedi. Zoruma gitti. Tereddüt ettim ama söz aldım. 'X bey, biliyorum size biraz ukalaca gelecek ama bir sorum olacak: 'Peki siz neyi eksik yapıyorsunuz da İstanbul, Türkiye, Avrupa birincisi olamıyorsunuz?' dedim. Bir anda ortalık buz kesti. Bir anda karizma çizilmişti. 'Şimdi ne alaka?' dan sonra aramızda sert bir tartışma oldu, sonuçta o gün o ofisten ayrılmak zorunda kaldım.'
80'li yıllarda televizyondan olimpiyatları seyrediyorum. Madalya töreni var. Sporcular kürsüye çıkarlarken spiker şöyle diyor:
'X ülkesinden X birinci oldu ama dünya rekoru kıramadı. Kendi rekorunu egale etti.'
Sporcu 1. gelerek altın madalya alıyor. Birinci olmak yetmiyor daha iyisi kendi rekorunu kırması, daha iyisi Avrupa rekorunu kırması, daha iyisi dünya rekorunu kırması bekleniyor.
Düşündüm. Acaba bu sorunun muhatabı olmayacak biri var mıdır? Hemen hemen yok gibidir? Eğer öyle olsaydı, gelişme olmazdı.
İnsanlar düşe kalka yürümeyi öğrenirler. Düştükleri yerden tekrar kalkarak yürürler. Bazen başarısızlık başarının nedeni olur. Tabiki iş yapanın hataları, eksiklikleri, zaafları olur. Hata yapmaktan kaçınanlar iş yapmaktan kaçınanlardır. Bu suçlama ile dolaylı olarak iş yapmaktan kaçınmayı teşvik eder.
'Sonuç sıfır, ben sonuca bakarım' derseniz Gayrimenkul Danışmanı ofisi vakit geçirme alanı haline getirir. Yol açtığınız psikolojinin, semptomların nedenini anlayamazsınız. Sonra suçlama halkasına yenilerini eklersiniz.
Aslında bu suçlama tarzı sorumluluğu kolaycılıkla başkalarının üzerine atıp kurtulma kurnazlığıdır.
Bizde takdir duygusu körelmiş ama yerin dibine batıran, motivasyonu düşüren, özgüven kaybına neden olan, hata ve kusur bulucu olarak gelişkin ve baskın olduğumuz aşikardır.
Bu konuda özenli bir dil seçilmeli, özgüven artırıcı, motive edici bir dil kullanılmalı, bir olayı alternatifi, seçeneğiyle sunmalı, anlatılmalıdır.
Bu gibi şeyler fısıltı gazetesi ile büyür, karşınıza anlam veremediğiniz bir tepkiler olarak çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder