Ofislerin bir trajik tarafları daha var. Özellikle eğitimlerde. Günlük hayatın akışı esnasında da durum hiç farklı değil. Brokerlar veya ofis müdürleri hasbelkader o görevde bulunuyorlarsa, sadece parası olduğu için hükümranlık haklarını kullanıyorlarsa, entelektüel kapasitesi, birikimi yok, kültürü, görgüsü yok, okuması yok ve kendini bilmiyor ise konuştukları dili hastalıklı bir dile sokmaktadırlar.
Kelimeleri, kavramları yanlış ve yanlış yerde kullanmaktadırlar. Kendilerini, konuştuklarını anlaşılmaz hale sokmaktadırlar. Anlatacaklarını anlatamama, istenen, hedeflenen sonuca ulaşamamaktadırlar.
Okumayan insanlar; başkalarının konuşmasından etkilendikleri, hoşlarına gittiği sözcükleri, kavramları cımbızlayarak kullanma yoluna gitmektedirler.
Okumayan insanlar kulaktan dolma, önyargıları, doğmaları, genel geçer fikirleri benimseme, sahiplenme yoluna giderler. Çünkü başka seçenekleri de yoktur. Buradan beslenirler. Duyarken yanlış duyar, benzetir, kendi duygularıyla birleştirir, anlamlarını farklılaştırır, yabancılaştırır ve sonunda ortaya bir garabet çıkar. Bütün bunlar yabancı kelime konuşma, bilgili görünme hevesi, bilgiyi de bir aksesuar gibi, bir kozmetik olarak kullanma ihtiyacından, şekilciliğinden ortaya çıkar. Kafayı yormadan hazır olanı kullanır, onu da yanlış kullanırlar. Ve böylece bir dejenerasyon, bozulma süreci başlar. Yanlış kullanan bir başkasının da yanlış kullanmasına neden olur.
İçeriğini bilmedikleri sözcük ve kavramları, hiç okuma alışkanlıkları olmadığı için duyduklarını da yanlış telaffuz etmekte, yanlış yerde kullanmaktadırlar. Bunu bilge ve filozofik bir görüntü, aksesuar olarak kullanma zavallılığı içinde yapıyorlar.
İşin bir başka tuhaf tarafı daha var. Olay sözcük ve kavramlarla da sınırlı değil. Konunun kendisi de öyle. Ne anlama geldiği, bu fikrin uygulamada nasıl yapılacağı, bunun yapılma güçlüğü, derecesi, alışkanlığı, sürekliliği gibi noktalarda ezber ve klişeler için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.
Hatta ısrarla üzerinde çok durduğum Açıklayıcı Derinlik Yanılsamasının yani bildiğini zannettiği, içeriğinden bihaber olduğu söylemler içinde geçerli.
Tabi bir de bulundukları, konuştukları ortamda bu kavramlara yabancı dinleyiciler varsa konuşana hayranlık duymaları 'Ne güzel konuşuyor?' demeleri çok garipsenecek bir durum değil. Bilmeyen, konuşanın bildiğini zanneder.
İkinci tehlikesi de dinleyici, konuşanın kendisinin de anlamını, içeriğini bilmediği, yanlış telaffuz ettiği kavramdan hiç bir şey anlamamaktadır. Konuşma bir çöp haline gelmekte, kafa yorduğunu, patlattığını düşünen konuşmacı 'Konuşuyoruz konuşuyoruz hep aynı şey. Bir arpa boyu yol alamıyoruz' demektedirler.
Sadece bir boyutuna baktık ama bir de inançsal boyutu var. Toplumun kör inançlarına, mesleki veya mesleki olmayan hurafelerine, önyargılarına, okuyanların ki eğitimin içler acısı hali ile ortaya çıkan rol modellerin hastalıklı, cehaletinden etkilenen 'işte okuyanın hali' diyerek okumamayı iyi bir şey sananlar için sadece bu kavram yanılgıları geçerli değil, okuyanların da cahil yetiştiği, onların da işin kolayına kaçarak ezberlere sarıldığı bir atmosfer var. Bütün bu kavram yanılgıları yanlış ve alternatif inançlar da üretebiliyor.
Olayı şöyle düşünürseniz durumun ne kadar vahim olduğunu görürsünüz: Bir insanın zihnindeki yanlış bir sözcük, yanlış bir kavram, yanlış bir model de anlatılan olayı yanlış bir şekilde açıklar, yanlış sonuçlara sürükler. Bu yanlış kavramın yer ettiği zihindeki bu kavram yanılgısını da düzeltmek pek o kadar mümkün değildir. Sadece bununla da sınırlı değil. Yeni bir olayla karşılaştığında, yeni bir konu öğrenecek olduğunda zihindeki bu yanlış kavram, model aynı şekilde çalışacak, yanlış sonuçlara varacaktır.
Bu yanlış kavramlarla, cehaletinizle yüzleşin!
Cehalet bir virüsün çoğalma hızından daha hızlıdır. Çabuk etkisi altına alır. En çok bundan bilen insanlar zarar görür. Çünkü hızla kuşatılan bir cehalet içinde yalnız kalır, boğulurlar.
'Entel dantel' diyerek aşağılamayın! Okuyun!
Bu dil iletişim dili olmaktan çıkmakta, sorunlu, amacına, hedefine ulaşmayan, işlevsiz, zaman kaybına, israfına neden olan bir dil olarak ortaya çıkmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder