14 Mayıs 2014 Çarşamba

Dünyanın ilk planlı şehri plansızlıkla tanıştı!




Dünyanın ilk planlı şehri plansızlıkla tanıştı!

Aydın Söke’de Güllübahçe ile Yuvaca Köyü arasında antik Yunan kenti olan Priene, dünyanın ızgara formunda planlanmış ilk kenti olarak anılıyor. Makila Dağı’nın eteklerinde ve Söke Ovası’nın en batı ucundaki bu tarihi yerleşim yerinin hemen yakınında şu sıralar hummalı bir çalışma var. Adalet Bakanlığı, 1200 kişi kapasiteli yeni Söke Cezaevi’ni inşa ediyor. T tipinde yapılacak cezaevinin yerleşkesinde açık ve kapalı cezaevinin yanı sıra lojmanlar olacak. Yapımına Temmuz 2013’te başlanan ve 750 gün taahhüdü bulunan inşaat bittiğinde tarihi antik kentin yeni komşusu bir cezaevi olacak. Uzmanlar yükselen cezaevi inşaatı karşısında şaşkın.
 
 

Planlı, ölçülü, 80 blokluk kent
Arkeolog Prof. Dr. Necmi Karul, bir İyon kenti olarak M.Ö. 4. yüzyılda kurulan Priene’nin özellikle 4. yüzyıldaki planlaması ile mimarlık tarihi açısından önemli bir yere sahip olduğunu anlarak şunları söyledi: “Priene’de yolların tümü birbirini dik açı ile keser. Tüm kavşaklar arasındaki mesafe aynıdır ve bu haliyle kent 80 eşit bloka ayrılan bir plana sahiptir. Bu haliyle Priene modern kent planlarının öncüsü; ilham kaynağıdır. Priene’de ‘Demeter Tapınağı’ gibi çok sayıda özel yapı, tiyatro ve belediye binası gibi kamu yapılarının bulunmasının yanı sıra Pompei’yi andıran konutları ile de sıra dışı bir görünüme sahiptir. Priene kenti Efes ile aynı kaderi paylaşmış ve eskiden deniz kenarında iken bugün Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar nedeniyle içerilerde kalmıştır. Priene korunmuş anıtsal yapıları, çevresine hâkim konumu ile Ege kıyısındaki en iyi korunmuş antik kentlerden biridir.”
Priene’nin turistlerin ilgi odaklarından biri olduğuna değinen Karul, ”Elinizde Priene gibi tarihi ve kültürel bir zenginlik varsa çevreyi bu değere göre planlamanız gerekir. Cezaevleri ne yazık ki insanda acı, hüzün gibi duygular çağrıştıran yapılardır. Priene’nin yakın çevresinde bu tür bir yapının inşası ancak plan yapmayı bilmeyenlerin ülkesinde mümkün olabilir” diye konuştu. Priene ile cezaevinin arası birkaç yüzme metre. Bölgede, milli parklar, Apollo Tapınağı, yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta da Efes bulunuyor. Tarihi, narenciye bahçeleri ile bilinen sakin bölgede cezaevi yapılması, hem tarih hem de turizm açısından olumsuz karşılanıyor.

Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var