29 Mayıs 2014 Perşembe

Türkiye’nin gizli Soma’sı İnşaat Sektörü




İnşaatlar sektörü AKP Hükümeti döneminde hızla büyürken, şantiyeler de işçi öğütme merkezleri haline geldi. Kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilip ardı ardına toplu konutlar, AVM’ler, rezidanslar ve villalar dikilirken, artan taşeronlaştırma, kuralsızlık ve denetimsizlik nedeniyle inşaat sektörü iş cinayetlerinde birinci sıradaki yerini perçinledi. İnşaatlardan hemen her gün gelen iş cinayeti haberlerine önceki akşam bir yenisi eklendi. Halkalı’da Mesa Mesken-Artaş Grubu-Öztaş-Kantur&Akdaş İnşaata ait Tema İstanbul Evlerinde çalışan 2 işçi inşaattan düşerek can verdi. 3 bin kişinin çalıştığı inşaatta önce sabah saat 10.00’da montalamacı olarak çalışan bir işçi iskeleden düşerek yaşamını yitirdi. Aynı gününün akşamı bu kez kalıpçı olarak çalışan başka bir işçi aynı şantiyenin başka bir binasında düşerek öldü. Ölümler nedeniyle işçiler dün iş bıraktı.
İnşaatlardan gelen ölüm haberleri gözleri bu sektöre çevirdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin raporlarına da yansıdı. Meclisin raporuna göre 2013 yılında en az 1235 iş cinayeti yaşandı ve bu ölümlerin 294’ü inşaat sektöründeydi. 2014 yılının ilk dört ayında ise 396 işçi can verdi. 108’i inşaat sektöründendi. Raporlara göre AKP Hükümetleri döneminde iş cinayetlerinde can veren 14 bine yakın işçinin ağırlıklı kısmını yine inşaat işçileri oluşturuyor. Kayıtdışılığın hakim olduğu inşaatlarda yaşanan iş cinayetlerinin resmi rakamların kat kat üzerinde olduğu belirtiliyor.
DAHA FAZLA KÂR İÇİN...
Gazetemize konuşan Yrd. Doç. Özgür Müftüoğlu, hükümetin küresel rekabette üstünlük sağlamak, Türkiye’ye sermaye çekmek ve rant yaratarak sermaye birikimini artırmak istediğini söyledi. Bu amaç için inşaat sektörünün kritik olduğunu söyleyen Müftüoğlu, “İnşaat sektöründe arazi rantını artırarak birikim yaratma koşulu olduğu düşüncesini izliyor. 2000’li yıllardan bu yana inşaat sektörüne ağırlık veriyor. Temel mesele kârın en yüksek seviyeye çıkarılması. Rant yaratılıyor ama kâr da artırılmak için emeğin en ucuz seviyede kullanılması için yol yöntem geliştiriliyor. Bu bütün sektörler için geçerli ama inşaat sektöründe daha düşük nitelikli sektör olduğu için daha güvencesiz. Güvencesizlik demek en kötü koşullara razı olmak demek. Burada çalışan işçilerin insanlık dışı koşullarda yaşam hakları ellerinden alınıyor” diye konuştu. Bütün bunların hükümet tarafından da bilindiğini ifade eden Müftüoğlu, inşaatlarda daha güvenli çalışma ortamı sağlanabilecekken kâr hırsı nedeniyle bunun yapılmadığını söyledi. Müftüoğlu şöyle devam etti: “İşçilerin yaşam hakları ortadan kaldırılıyor ve bunlar düpedüz cinayettir. Hiçbirini hesabı sorulmuyor. Soma’da bir anda 301 kişi ölüp katliam olunca dikkat çekti ama inşaatlarda her gün sayısını bilemediğimiz kadar çok işçi yaşamını yitiriyor. Çoğu iş kazası olarak bile geçmiyor.”

ÖLÜMLER ÜZERİNE KURULAN LÜKS YAŞAMLAR

Yolsuzluk operasyonu ve hukuk davaları ile gündem olan Ağaoğlu’ya ait Maslak 1453 şantiyesi şimdilerde iş cinayetiyle anılıyor. Danıştay 6. Dairenin verdiği yürütmeyi durdurma kararına rağmen sürdürülen inşaatta, önceki gün Hakan Tek adlı 26 yaşında iki çocuk babası işçi üzerine çelik profilin düşmesi sonucu yaşamını yitirdi.
ŞANTİYEDE PROTESTO

Tek’in ardından 2 gün yas ilan edilen şantiyedeki işçiler, iş cinayetini protesto etti. Şantiye alanında toplanan bir işçiler, “İşçiler kardeş patronlar kalleş”, “Ağaoğlu halka hesap verecek” sloganları attı.  İşçilere SDP İstanbul İl Örgütü de destek verdi.
Yetkililere tepkili olan işçiler, gerekli iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığını söyleyerek Tek’in ölümünün ardından inşaat yetkililerinin kendileriyle görüşüp herhangi bir açıklama yapmadıklarını dile getirdi. Bir işçi “Cenaze 4-5 saat yerde kaldı, Ağaoğlu’ndan hiçbir yetkili gelip de cenazeye bakmadı. Sadece işçiler kendi çabasıyla yeleklerini çıkarıp cenazenin üstünü kapattılar” dedi. Tek’in kırılan baretinin olaydan sonra kaybedildiğini, olay yerine yeni bir baretin konulduğunu söyleyen işçi; “Neymiş ‘Adam baretini takmadığı için iş kazası oldu’ diyecekler. Ölen kişiyi suçlu çıkaracaklar. Neymiş ekipmanla çıkmamış diyecekler” dedi.
TAŞERON KALKMALI

Kazanın meydana geldiği yerde incelemelerde bulunan İnşaat İşçileri Sendika Girişimi Sözcüsü Mustafa Adnan Akyol, işçinin güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Akyol, “Binanın dış cephesi 40 santim açıklık olacak şekilde tahtalarla kapatılmış. Boşluğun altına file çekilmesi lazım. Böylece düşen insan ya da malzeme o filenin üzerine düşer” dedi. İşçilerle görüşen Akyol, bu filenin olmadığını, güvenliğin Baret ve emniyet kemerinden ibaret sayıldığını ifade etti. İşçilere, 10 dakikalık  eğitim dışında herhangi bir eğitim verilmediğini söyleyen Akyol, “Firma 48 tane iş güvenliği uzmanı olduğunu söylüyor. Ancak bu iş güvenliği uzmanları maaşlarını Ağaoğlu’dan alıyorlar. Bunların bağımsız olması gerekir” dedi.  Daha önce bir işçi çürük olduğu için iskeleye çıkmak istememiş ve işten atılmış. Akyol şöyle devam etti: “Atılan işçi bizi aradı. Patrona, böyle bir gerekçe olur mu? Neden işçiyi işten çıkarıyorsunuz dedik? Bize cevabı: ‘Biz sigortasını yaptık. Bir şey olursa parasını alır. Ailesi mağdur olmaz’ dedi.” Ölümlerle taşeron çalışmanın bağına dikkat çeken Akyol, en büyük taleplerinin taşeronluğun kalkması olduğunu dile getirdi.
HUKUK TANIMAZLIK  1 CANA DAHA MAL OLDU

Maslak 1453 projesinde büyük bir hukuksuzluğun yaşandığını belirten TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, hukuksuzluğun Şehir Plancılar Odasının açtığı davayla ortaya çıktığına dikkat çekti. Mahkemenin durdurma kararına rağmen inşaatın devam ettiğini belirten Kahraman, “Projenin iptali söz konusu olabileceğinden hızlandırılan bir inşaat süreci var. Bu nedenle güvenlik önlemleri hiçe sayılan bir çalışma yapılıyor” dedi.

ÇOK TARTIŞILAN ÖLÜMLER
* Üniversitede okuyan ablasının eğitimi için lise eğitimini yarıda bırakıp inşaata çalışmaya giden 16 yaşındaki Yılmaz İdareci 6 gün önce çalıştığı inşaatın sekizinci katından düşerek feci şekilde can verdi.
* 29 Mart 2012 yılında Esenyurt’ta Güzelyurt Mahallesi 6. Cadde üzerindeki Marmara Park alışveriş merkezinin inşaat şantiyesinde, gece 21.10 sıralarında yaklaşık 200 işçinin yatakhane olarak kullandığı çadırlardan 3’ünde meydana gelen yangında 11 işçi yanarak ve dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti, 4 işçi de yaralandı.
* İstanbul’da ‘Yavuz Sultan Selim’ adı verilen 3. köprünün Beykoz Çavuşbaşı mevkii bağlantı yolu çalışmaları kapsamında inşası süren viyadükte akşam beton dökülürken kalıp açıldı ve göçük yaşandı. Beton kalıpların üzerinde çalışan 5 işçiden 3’ü aşağı düşerek hayatını kaybetti.

 

Vedat Yalvaç
İstanbul

www.evrensel.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var