12 Kasım 2015 Perşembe

Mantarlar ve gizemleri


Şapkalı mantarların gizemli güçleri-1

1969 yılına kadar biyologlar, şapkalı mantarların ve funguslara (mantar ailesi) ait diğer üyelerin bitki olduklarını düşünmüşlerdi. Aslında funguslar, bitkilerden ziyade, hayvanlarla daha yakından akrabadırlar; ancak kendilerine has farklılıkları bulunduğundan hepsinden ayrı bir şekilde sınıflandırılmışlardır.
Bu gizemli organizmalarla ilgili yapılan son çalışmaların sonuçları, doğal yaşamın karışıklıkları ile ilgili daha öğrenecek çok şeyimiz olduğunu göstermiştir. Yapılan yeni bir çalışmayla mantarların; bitkilerin birbiriyle olan ilişkilerine yardım ettikleri, besin maddelerini paylaştıkları, hastalıklara ve zararlı organizmalara karşı kendilerini savundukları ortaya çıkarılmıştır.
 
Şapkalı mantarların sap ve şapkalarından çok daha fazlası toprak zeminde uzanmaktadır. Bu organizmaların birçoğu yeraltında ince, ipliksi bir kitle halinde bulunmaktadır ve buna miselyum tabakası denmektedir. Birbiriyle ilişki halinde olan mantar filamentleri (ipliksi yapılar); mikoriza adlı mantar kökleri aracılığıyla ağaçlar da dahil tüm bitkilere yardım etmekte, bitkilerin birbirlerine bağlanmalarını sağlamaktadır.
Bilim insanları, toprak üstü bitki örtüsünün yaklaşık yüzde 90’ının fungusarla karşılıklı yarar ilişkisi (mutualist ilişki) içinde olduklarına inanmaktadır. Bitkiler, fotosentez yaparak mantarlara besin sağlamakta, bunun karşılığında mantarlar da filamentleri aracalığıyla bitkilerin suyu ve mineralleri absorbe etmelerini sağlamaktadır. Bitkiler bu sayede kendilerini hastalıklardan ya da diğer tehditlerden koruyacak kimyasalları üretmektedir.
Mikolojist Paul Stamets’in misel tabakasına (miselyum) “Dünya’nın doğal internet ağı”ismini yakıştırmasının nedeni, misel tabakasının yapısı ve fonksiyonları itibariyle birbirlerine fiziksel anlamda uzak bulunan bitkiler arasındaki ilişkileri sağlamasıdır. Kendisi ayrıca bu ilişki ağının beyin hücrelerine çok benzediğini de belirtmiştir. Discover’ın bir makalesine göre; “Beyin hücreleri ve miselyum, çevresel uyarılar doğrultusunda yeni bağlantılar geliştirir ya da mevcut olanları yok eder. Her ikisi de sinyallerini hücresel ağa iletmek amacıyla, kimyasal habercileri kullanırlar.”
Şapkalı mantarların gizemli güçleri-3
British Columbia Üniversitesi’nde Suzanne Simard tarafından yapılan bir çalışmada; douglas göknarı ve kağıt huş ağacının miselyum tabakası ile karbon alışverişiyaptıkları, başka çalışmalarda da buna ek olarak nitrojen ve fosfor alışverişi yaptıkları gösterilmiştir. Simard daha yaşlı ve büyük ağaçların, daha genç olanlara bu süreç esnasında yardımcı olduğuna inandığını belirtmiştir. Küçük ağaçların yaşamlarının daha büyük “ana ağaçlar”a bağlı olduğunu ve bu yaşlı ağaçların kesilmesinin, küçük ağaçları ve fideleri daha korunmasız bıraktığını bulmuştur.
Çin’de yapılan araştırmalarda zararlı fungus saldırısına uğrayan ağaçların miselyum tabakası aracılığıyla diğer ağaçları uyardıkları saptanmıştır. Aberdeen Üniversitesi’ndeki biyologlar tarafından aynı zamanda yaprak biti saldırısına uğrayan ağaçların da diğer ağaçları uyarabildikleri saptanmıştır.
Dünya üzerindeki her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunu görmek bu konudaki farkındalığımızı arttırmaktadır. “Ana ağaçlar”ı kesmenin küçük ağaçları etkilediğini öğrenmek gibi, aslında bütün eylemlerimizin ekosistemde nasıl da istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini anlamamızı sağlamaktadır.
Şapkalı mantarların gizemli güçleri-4
Bilim insanları aynı zamanda fungusların; ekmek, bira ve şarap yapımında insanlara da yardımcı olduğunu bulmuşlardır. Paul Stamets mantarların petrol sızıntılarını temizlemede, çiçek hastalığına karşı savunmada, PCB (Bifenil poliklorinat) gibi toksik kimyasalları arıtmada ve radyasyona maruz kamış alanların radyasyondan arındırılmasında da kullanılabileceğine inanmaktadır.
Stamets’in mantarlara olan ilgisinin en önemli nedenlerinden biri de, birçok mantarın dünya yüzünde tanınmasını sağlayan büyüleyici özelliklerinden biri olan halüsinojen etkileridir. Stamets üniversite yıllarındaki zamanının çoğunu Ohio ormanlarında geçirmiş ve ilk “sihirli mantar”ını (psilobisin içeren mantar) burada denemiştir. Mantarın onun üzerinde derin bir etkisi olmuş ve ilk deneyiminden sonra, ısrarla devam eden kekemeliği son bulmuştur. Sonrasında, mantarların yaşam alanını yok eden ağaç kesimi işini bırakmış ve Olympia-Washington’daki Evergreen State Koleji’nde funguslar üzerindeki araştırmalarına başlamıştır.
O günden beri Stamets’in araştırmaları fungusların; nükleer arıtma, su filtrasyonu, biyoyakıt sağlama, tarımsal verimi arttırma gibi birçok işte kullanılabileceği gibi büyüleyici sonuçlara ulaşmıştır.
Şapkalı Mantarlar 2
Araştırmalar aynı zamanda şapkalı mantarların psikotropik özelliklerinin yararlarınada dikkat çekmektedir. 144 Şapkalı mantar türünün psilosibin içerdiği tespit edilmiştir. Yerliler uzun seneler boyunca, halüsinojenik mantarları törensel, ruhsal ve psikolojik amaçlarla kullanmışlardır ve bunun güzel sonuçlar doğurabileceği anlaşılmıştır. Psilosibinin beyin aktivitelerini arttırdığı gösterilmiştir. Araştırmacılar aynı zamanda depresyon, anksiyete, korku vebenzeri bozuklukları yenmede kullanılacak kimyasallar bulmuş, bu kimyasalların yaratıcılığı arttırdığı, kişileri yeni deneyimlere açık hale getirdiği bulunmuştur. Bu sayede bu kimyasallar postravmatik stres bozukluğu tedavisi, bağımlılık tedavisi ve palyatif bakımda da kullanılabilecek potansiyeli taşımaktadır.
Biz insanlar, o kadar çok teknolojik ve bilimsel buluşa imza atıyoruz ki, bu durum bizde bazen doğanın çok üstünde ya da dışında bir yerlerde olduğumuz ve her şeyi ondan daha iyi başarabileceğimiz hissiyatını yaratıyor. Bazense sıradan bir şapkalı mantar gibi büyüleyici bir yaşam biçimi, bizim kendini beğenmişlik hissimizi sarsıyor ve bize daha henüz üstünde yaşadığımız dünya ile ilgili öğrenecek çok şeyimiz olduğunu hatırlatıyor.
Kaynak: Eco Watch

Gaia Dergi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var