11 Kasım 2015 Çarşamba

Sokağa çıkma yasağının 7. gününde Silvan'da neler oluyor?


İlçede hayatını kaybedenlerin sayısı 7'ye yükseldi

3 mahallesinde ilan edlen sokağa çıkma yasağı 7. gününe ulaşan Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde, hayatını kaybedenlerin sayısı 7’ye çıktı. 3 Kasım’da sokağa çıkma yasağı ilan edilen ilçede, son olarak Yakup Sinbağ isimli genç hayatını kaybetti. DİHA, Sinbağ’ın polis kurşunuyla hayatını kaybettiğini ilan etti.
Daha önce de 5 kez sokağa çıkma yasağı ilan edilen Silvan'da, 3 Kasım sabahı Valilik kararıyla Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Silvan’daki sokağa çıkma yasağının ilk 3 gününde 1’i polis 5 kişi hayatını kaybetmişti. Bugün ilçeden gelen haberlere göre 2 kişi daha hayatını kaybetti ve sokağa çıkma yasağının başlangıcından bu yana hayatını kaybedenlerin sayısı 7'ye ulaştı.
Silvan Belediyesi Eş Başkanı Vekili Tekiner, 3 mahallede ilan edilen yasağın fiili olarak ilçe genelinde uygulandığını belirterek, yasağın sürdüğü mahallelerde "su, elektrik ve hiçbir gıdanın temin edilemediğini, yoğun ateş altındaki mahallelerde ekmek bile dağıtılamadığını" aktardı.

HDP'li vekil: İçişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili 'Bu üç mahalleyi haritadan sileceğiz' dedi

Silvan'da yaşananlarla ilgili Evrensel muhabiri Cumhur Daş'a konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, Silvan’da evlerin yakıldığını ve bombalandığını belirterek, “İçişleri Bakanlığı'na bağlı bir yetkili bize aynen şöyle söyledi; ‘Biz Silvan’daki bu üç mahalleyi haritadan sileceğiz.’ Şimdi yaşanan budur. Sivil halk gözetilmeden her yere ateş açılıyor. Asker, polis ya da hiçbir yerde kaydı olmayan benim ‘kelle avcısı’ dediğim kişiler yaşam gördükleri her evi yukarıdan aşağıya tarıyorlar” dedi.
Mahallelerde ağır silahların kullanıldığını kaydeden Pir, “Mahalleri gören yerlere de tanklar konuşlandırılmış. Biz de mahallelere giremiyoruz. İçeriden aldığımız bilgilere göre, bazı evlerin kilerine ya da bodrum katına 10-15 kişilik gruplar sığınmış durumda. Kimse dışarıya çıkamıyor. Çünkü bu kelle avcıları çatılara konuşlandırılmış. Bir evin içinde bir gölge ya da canlı bir şey görseler hemen o evi taranıyor. Daha önce bir iki saat ara verirlerdi siviller bir nefes alırdı. Ama şimdi neredeyse 24 saat operasyon yapıyorlar” diye konuştu.

"Kahvehaneyi zırhlı polis aracı tarayarak bölgeden hızla uzaklaşmış"

45 yaşındaki Mehmet Gündüz’ün hayatını kaybettiği kahvehaneyi zırhlı araçların taradığını iddia eden HDP Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ise Evrensel muhabiri Hasan Akbaş’a yaptığı açıklamada, "Orayı bir zırhlı polis aracı tarayarak bölgeden hızla uzaklaşmış. Onlarca görgü tanığı var. Buradaki herkes şahittir. Bunu çarpıtmaya gerek yok. Bu bölge üstelik sokağa çıkma yasağının olmadığı ve en işlek caddelerdendir. Bu konuyla ilgili adli, idari makamlardan herhangi bir açıklama yapılmıyor ancak bu konuda elimizde kanıtlar var. Aracın plakasını biliyoruz. Tüm kanıtlar var elimizde” ifadelerini kullandı.

"Yasak üç mahallede uygulanıyor ama gerginlik bütün Silvan'a yayılmış durumda"


RS FM’de Yavuz Oğan’ın sunduğu “Bidebunudinle” programına katılan Sivan Belediyesi Eş Başkanı Vekili Tekiner de 3 mahallede ilan edilen sokağa çıkma yasağının ilçenin geneline yayıldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Yasak üç mahallede uygulanıyor ama gerginlik bütün Silvan'a yayılmış durumda. Fiilen olmasa da tüm Silvan'da bu uygulanıyormuşçasına bir tehlike var. Bugün bir kahvehanede 44 yaşındaki bir Silvanlı hayatını kaybetti. Görgü tanıklarını dinledik, olayın yaşandığı yere gittik, onların söylediğine göre polis aracının rastgele ateş açması neticesinde üç kişi yaralandı, yaralılardan birisi de hayatını kaybetti. Nereden bir kurşun geleceği ya da roket geleceği bilinmiyor. Dün bir eve roket isabet etti mesela.
Yasaklı olmayan yerlerde çocuklar okullara gidiyor ama orada da tedirginlik var, bu tedirginlik nedeniyle çocuklarını okula göndermeyen aileler var. Sokağa çıkma yasağı olan üç mahallede su elektrik ve hiçbir gıda temin edilemiyor. Ekmek bile dağıtılamıyor çünkü bu üç mahalle çok yoğun ateş altında."
Yedinci gününde de fırsatını bulan oradan çıkmaya çalışıyor ancak hâlâ çok sayıda insan olduğunu biliyoruz. Çünkü sabit hatlardan bize ulaşabiliyorlar, ekmeklerinin kalmadığını, atılan top atışlarının evlerine isabet ettiğini, yangın çıktığını bildiriyorlar. Ama ne ambulans ne de itfaiye bu mahallelerin yakınına bile yaklaştırılmıyor."
T24 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var