29 Haziran 2015 Pazartesi

Söz konusu kadın olunca, ölüm kutsal





AKP döneminde kadın ölümleri hız kazandı.

İşte nedeni:

Van’dan raporlu olarak ailesinin yanına geldiği Konya’da, peşinden gelen eski erkek arkadaşı Hakan Başar tarafından öldürülen öğretmen Gülşah Aktürk’ün mahkemeye verdiği dilekçe devletin kadın cinayetlerine bakışını bir kez daha ortaya koydu.
Van Valisi ile görüşmek istediğini, ancak valinin kendisini milli eğitimden sorumlu Vali Yardımcısı Zafer Coşkun’a yönlendirdiğini belirterek, şunları anlattı: ’‘en kötü ihtimal öleceğimi, ölümün hak olduğunu kaçış olmadığını, hiç olmadı istifa edebileceğimi yanımda biber gazı ile gezmem gerektiği gibi’ hiç de duyarlı olmayan, bizi daha da demoralize eden tavsiyelerde bulundu. Hatta ’böyle abuk sabuk insanlarla arkadaş olan kızlarımızda hata’ diyerek kısmen beni suçladı.’
İnsanın tüyleri diken diken oluyor. Kadınlar göz göre göre ölüyor,devlet seyrediyor. İnsanın kanını donduran açıklamalar yapılıyor.
Hayatımızda kadınlar olmasa da olur,anlayışına hakim yönetici vasfında olanların anlayışı. Aslında kendilerinden yardım isteyen ve acz içinde olanlardan daha acizler...
Başka bir ülkede olsa ertesi gün kamuoyundan,kadınlardan özür dileyerek istifa etmesi gerekenler...
İnsan hayatı bu kadar ucuz işte!
Kadınlar olmasa da olur
`Bir kadını sokak ortasında dövebilir hatta öldürebilirsin. Ama öpersen toplum buna tepki gösterir. Çünkü değerleri olan bir toplumuz.`
Son günlerde internette dolaşan bu resim;bir müftünün açıklaması aslında fazla söze gerek kalmadan her şeyi anlatıyor.
Toplum o kadar duyarsızlaşmış ki yaşayana değil ölene değer veriyor. Yaşamı değil ölümü kutsuyor. Onun için namus addettiği her ne değer ise ölümden,yaşam hakkının savunulmasından daha önce geliyor.
Müftüye bakın bir de;
 ‘’Düğünlerde, karısının, kızının oynamasına ses çıkarmayan deyyustur’’ diyen Yozgat Müftü yardımcısına kamuoyu gereken tepkiyi göstermedi. Müftü görevinden alınmadı.
Eğlenmek de günah listesine girince gerisini siz düşünün. İslamı çölleştiren,kadını aşağılayan bir anlayış...
İktidar kim ve ne ise...Din olarak,cins olarak,milliyet olarak diğerlerini ötekileştirip,suçlu gösterip ölüme mahkum eden bir anlayışı esas kılıyor.
Hele kadınların hayatı! .Kadınlara karşı onlar olmasa da olur, gibi bakıyorlar. Onlara aşağılık bir yaratıkmış gibi davranıyorlar. Ahlaksızlığın kaynağı olarak bakılıyor.  25-30 kişi bir kadına tecavüz ediyor. Yine kadın suçlanıyor. Hukuk da kadını suçluyor.
Böyle olunca hergün bir kadın cinayeti kaçınılmaz oluyor.
Kadınların gördüğü bu şiddet öyle hazmedilecek,üstün körü geçilebilecek bir şey değil.
Bu memlekette her an benim başıma gelmez dediğiniz şeyler her an başınıza gelebilir. Empati duygunuzu,duyarlılığınızı yitirmeyin. Kadının bir insan olduğunu;anneniz,kardeşiniz olduğunu unutmayın.
Sizin başınıza hiç böyle bir olay geldi mi? Sizi öfkelendirecek bir haksızlığa,yaşamsal bir tehdide maruz kaldınız mı? Kaldığınız da ne oldu? Bütün çıplaklığı ile bir çaresizlik mi yaşadınız? Arkanız,dayınız vardı da mı hallettiniz? Zengin olmanın,para gücüyle mi hallettiniz? İktidarın gücünü paylaşarak mı hallettiniz?
Siz hiç devletin kapısını çaldınız mı?
Başınıza bir olay gelmediyse bilemezsiniz.
Benim böyle bir olayım oldu. Hayati bir saldırıya maruz kaldım. Aradan 10 yıl geçti. Hepsi bu kadar. Failler ortada yok.
İfade verirken bana savcı:  ‘Bize suçlunun tarifi değil,suçlu lazım’ dedi. Ben de ‘Ben devletten güçlü değilim’ dedim. O günden sonra hiçbir gelişme olmadı.
Neredeyse ben suçlanacak oldum. Kısaca bir muhatap,derdinize ilaç olacak,çare olacak birini bulamıyorsunuz.
Hayretle ne kadar yalnız ve korumasız olduğumu gördüm. Başınıza bir şey gelmeyince bilemiyorsunuz. Duyduklarınız her ne kadar sizi hayrete düşürse bile,başkasının başına gelenler için  ‘Vay be! Burası Türkiye!’ deyip geçiyorsunuz.
Aslında devlet var. Siz güçlüyseniz devlet var.
Devlet Gülşah Aktürk olayında yok ama parasız eğitim isteyen öğrenciler söz konusu olunca var…Örnekler çoğaltılabilir…
Belki bu yazıyı okuyan bazıları Gülşah’ın başına gelenleri onaylayabilecek kadar ileri gitmiş olabilirler. Bu bir vicdan sorunudur. Bu memlekette ne yazık ki böyle bir sorun da var.
Kadınları önce yasalar öldürüyor.
10.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var