9 Kasım 2015 Pazartesi

Dünyanın En Eski Yazılı Şarkısı Euripides Tarafından Bestelendi




4515 yılında olduğumuzu hayal edin ve gelecekteki insanların tarihten kalma müzikal kalıntıları keşfetmeye başladıklarını düşünün. Şimdi, bu senaryoya müzik alimi Armand D’Angour’un söz ettiği detayları da ekleyelim: “Beatles şarkılarından geriye yalnızca birkaç parça şarkı sözü, Mozart ve Verdi’nin operalarından geriye müziksiz birkaç kelime kalmış.” Böyle bir durumda, bu kalıntılardan ritimleri ve melodileri geri getirebilmek mümkün olabilir miydi? Böyle bir durumda bu müzikler tarihin derinliklerinde sonsuza dek kaybolmuş olmaz mıydı?
D’Angour, buna gerek olmadığını söylüyor: “Müziği yeniden oluşturabilir, çalmak için kullanılan müzik aletlerini yeniden keşfedebilir ve sözleri doğru ayarlarında tekrar duyma şansı elde edebiliriz.” Antik tarihin kesin olmayan ve spekülatif doğası göz önüne alındığında, yeniden oluşturulmuş bir Beatles şarkısının orijinaliyle hiçbir alakası olmayabilir, ancak günümüzde bilim adamları Antik Yunan trajedilerinin müziklerini birkaç parça metine dayanarak geri kazanmaya başladılar. Elbette, gelecekteki tarihçiler de “Imagine” şarkısını geri getirmeyi başarabilirler.
Don Giovanni’yi yeniden oluşturmak biraz daha zor olabilir, ancak D’Angour gibi akademisyenlerin çalıştıkları eserler genellikle bu zorlukta: “Sappho’nun aşk şiirleri gibi, Homeros’un destanları ve Euripides ve Sofokles’in trajedileri de orijinalinde müzik eserleri. MÖ. 400 ve 750 yılları arasına tarihlendirilen bu eserlerin tümü, lir, kamış-borular ve vurmalı çalgılar ile söylenmek üzere bestelenmişti.” Diyor D’Angour.
D’Angour, kendisi gibi müzik alimlerinin tarihten kalan müzikal kalıntılarındaki “uzun ve kısa hece kalıplarını”, müzikal ritimleri belirlemek, Antik Yunan’daki vokal notaları açığa çıkarmak ve akort yoluyla antik melodileri yeniden oluşturmak için kullandıklarını ifade ediyor.
euripides
Günümüzde varlığını sürdüren en eski müzikal belge, 5. yüzyılın trajedi yazarı Euripides’in “Orestes” oyununda yer alan müziğe ait birkaç ölçü çizgisini içeriyor. Uzmanların tahminlerine göre, “Yenilikçi bir besteci olarak biraz olumsuz bir ün salmış olan Euripides, Yunan halk müziğinin köklü kurallarını ihlal etmişti.”
Fotoğrafta yer alan papirüs parçasında, Mısır’da MÖ. 200 yılları civarında yazılmış olan ve “stasimon”un (koro şarkısının) ilk kelimesinden sonra gelen “Katolophyromai” denilen müzikal kısım görülüyor. Kelimelerin yukarısında, uzmanların müziği yeniden inşa edebilmek için kullandıkları vokal ve enstrümental notalar görülüyor. Buradaki sözler, Orestes’in annesini öldürdükten sonraki suçluluk hissini tarif ediyor:
“Ağlıyorum, ağlıyorum, annenin kanı seni delirten, fanilerin büyük mutluluğu hiçbir zaman kalıcı değil, ancak bir tanrının sarstığı ve denizin açgözlü ve ölümcül dalgaları içinde korkunç felaketlere sürüklediği bir geminin yolculuğu gibi…” (Bu Türkçe çeviri, Baring the Aegis sitesinin çevirisine dayanmaktadır.)
Euripides’in deneyselciliği göz önüne alındığında, bu yeniden oluşturulmuş şarkının Antik Yunan müziğinin genelini temsil etmesi beklenemez. D’Angour, “Ancak, Euripides’in farklı bir prensibi benimsediğini görebiliriz” diyor: “Kelimeleri duygusal anlamlarına göre alçalan ve yükselen ritimlere ayarlaması.” D’Angour’un belirttiği gibi, “Bu şarkı, Antik Yunan’da bir nevi film müziği gibiydi ve tarihçi Plutrach’ın anlattığı bir hikayeye göre açıkçası çok olumlu tepkiler almıştı. Hikayeye göre binlerce Atinalı asker, Syracuse’te esir düşmüştü ve Euripides’in son şarkılarını söyleyebilen çok az kişi karşılığında yemek ve içecek kazanıyordu.”
openculture
YAZAN:  · 7 KASIM 2015
ARKEOFİLİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var