18 Nisan 2014 Cuma

Allah Aşkına İtiraz Edin!

Televizyonla pek aram yok; onun için Leyla ve Mecnun dizisinin çevresinde oluşan efsane hakkında pek fikrim de yok. Ancak hal böyleyken bile birçok insandan duymuş, dizinin parçalarını internetten seyretmiş ve hatta seyrettirilmiş, bulundum.

Onur Ünlü'nün komediye, absürt komediye meyline ve bu konudaki başarısına aşinayım. Sinema derseniz "Polis" var, "Güneşin Oğlu" var zaten yakın geçmişte. Ve her şeyden öte "Sen Aydınlatırsın Geceyi" gibi bir inci var elimizde.
Geçen yıl izlediğimiz ve Ünlü'nün -bir hayli haklı sebeplerle- gösterime sokmadığı şiir gibi bir film. Ki kendisi Ah Muhsin Ünlü mahlasıyla şiirler de yazmış bir şair aynı zamanda. Tüm bunlar bir araya gelince Onur Ünlü'den seyirciyi kahkahaya boğacak bir polisiye beklemek ve beklentimizin karşılığını almak çok da şaşırtıcı değil aslında.
"İtirazım Var" bir komedi dediğimiz gibi. Bir cinayet ekseninde gelişen polisiye bir komedi.
Ülkenin durumuna bakarsak kahramanı bir imam olan bir polisiye düşünmek zaten absürt. Bir de filmde yaşananlar eklenince üstüne, iki saat boyunca soluksuzca gülüyor insan.
Tuhaf imamımız Selman Bulut kendi halinde münzevi bir adamcağızken camisinde işlenen, üstelik tanığı da olduğu bir cinayetin gizemine dair bitmeyen bir koşuşturmaca başlar ve seyirci hem bu tuhaf olaylar zincirine tanık olur hem de "bu kadar da olmaz" diyerek güler de güler...
Filmin kısa özeti bu aslında. Ancak bu olan biten değil de imam Selman çeker ilgimizi daha çok. Hem siyaset bilimi hem antropoloji okumuş, neden antropoloji diye sorulunca "tek tanrılı dinlere olan inancımı sağlamlaştırmaya ihtiyacım vardı" diyen bir imamdır Selman. Saz çalar, Alevi deyişleri söyler, kitaplıklar dolusu kitabı, kızıyla bırakın bir imamı herhangi standart bir babadan bile fersah fersah ötede bir ilişkisi vardır. Bunlar yetmezmiş gibi bir de hem kalıplaşmış, çoğu yanlış bilgiden ibaret dini düşüncelere hem de dinin günümüzdeki sömürülüş biçimine karşı duran, bunları açıkça söylemekten çekinmeyen bir imamdır Selman. Fakat bu kendini okumaya, düşünmeye, iyiliğe, güzelliğe vermiş hali hem bu cinayet hikâyesinde kurban seçilmesine hem de başına gelenleri anlamasında zorlanmasına sebep olur. Neler oluyormuş da benim haberim yokmuş diye serzenişte bulunan Selman yine tam da bu bilgisi ve içgörüsü sayesinde yaşananların düğümünü çözmeye, cinayeti ve üzerindeki karanlığı aydınlatmaya herkesten daha yakın durandır aslında.
Katil kimmiş, olaylar nasıl çözülmüş burada yazmayacağız elbette. O siz seyirciye düşen görev; izleyip hem bunu öğrenecek hem de güleceksiniz.
Şunları söylesek bize yeter sanırım: İtirazım Var sinemasal anlamda Sen Aydınlatırsın Geceyi'den aşağıda kalsa da, sonlara doğru aceleye mi gelmiş acaba dedirten kurgu ve senaryo hatalarına düşebilse de, içinden geçtiğimiz bu süreçte söyledikleriyle, bazen alttan alta bazen de hiç sözünü sakınmadan yaptığı eleştirilerle illa ki görülmeye değer bir film.
Tefeci olmak, hırsız olmak, katil olmak kolay. Bu olduğunuz şeyleri güç ile, mevki ile, din gibi yumuşak karnımız olan şeyler ile örtmek de kolay. Bunu zaten öğrendik bu ülkede yaşayarak, öğretildi hepimize. Zor olan imam Selman gibi kalabilmek, kolaya kaçmadan yaşamak, Onur Ünlü gibi Selman diye bir imam karakteri yazmak, onun ağzından bu çürümüş düzene lanet okutmak, Gezi'de yiten canlarımızı filmine koymak, birilerinin canını sıkacağını bile bile bir imama rakı içirtmek, banka müdürleri göndermesi yapmak, başka sebeplerden taş atan çocukları gösterince aslında başka sebeplerden taş atan çocukları hatırlatabilmek, dönen çarkların içine hapsolmuşken dönen çarklara "itirazım var" diye haykırabilmek... Ve ben daha bu yazıyı yazıp bitiremeden filme gelen +18 yaş sınırını, bir çeşit sansür dayatmasını göze alarak yapmak bunları. Küfürse küfür! Hangimizin ağzından dökülmüyor küfürler böylesi bir ülkede yaşarken, tutsak da kendimizi? Ki zaten izleyince göreceksiniz; sorun küfür değil. Sorun sorunun kendisi, sorun çarkın dişleri, sorun o çarkı döndürenlerde.
Ezcümle diyoruz ki; İtirazım Var, günahıyla sevabıyla iyi bir film, Serkan Keskin, imam Selman rolüyle harikalar yaratıyor, insan izleyince gülüyor, güldükçe düşünüyor, düşündükçe anlıyor halimizi ahfadımızı.
Siz de izleyin katilin suçsuz, ölenin suçlu olduğu bu tuhaf hikayeyi; hep birlikte itiraz edelim bu düzene. İtirazım Var, İstanbul Film Festivali'nin hemen ardından, 18 Nisan'dan itibaren Başka Sinema salonlarında.

Kirayla Aşk Olmaz


Bugün vizyona giren "Kiralık Aşık" (Fading Gigolo) festival ve vizyon yoğunluğundan dolayı gözden kaçacak gibi duran ama pas geçmemek gereken bir John Turturro  - Woody Allen işbirliği.
John Turturro'nun hem yazıp hem yönettiği ve başrolünü Woody Allen'la paylaştığı bu komedi aslında biraz da Turturro'nun ustası Allen'a saygı duruşu niteliğinde düşünülebilir.
Brooklyn sokakları, fonda sürekli çalan caz müziği, kadınlar ve hiç susmayan bir Woody Allen.
Tanıdık geldi değil mi? Bu aslında ustanın çok alışılmış alametifarikası. Dükkanını parasal sıkıntılar yüzünden kapatmak zorunda kalan Murray (Allen) yakın arkadaşı ve kader ortağı Fiorovante (Turturro) ile kafa kafaya verip bu sıkıntıdan nasıl kurtulacaklarını düşünürken karşılarına hiç akıllarına gelmeyecek bir fırsat çıkar ve onlar da neden olmasın diyerek işe koyulur. Zengin ve güzel ama yaşadıkları hayattan sıkılan iki kadın (Sharon Stone ve Sofia Vergara) macera aramaya karar verip içlerinden biri bunu Murrey'e aktarınca başlayan olaylar sıradışı bir muhabbet tellalı ve bir jigolo yaratır. Bu topluluğa, başta gönülsüz de olsa katılan, saygın bir hahamın dul eşi de (Vanessa Paradis) eklenince işler çığırından çıkar; para karşılığı yaşanan aşkla gerçek aşk yer değiştirir, kızgın Musevi din adamları devreye girer, mahalle karışır, kahramanlarımız da çıkmaza düşer.
Uzun yıllardır hem oyunculuğunu takdir ettiğimiz hem de yönetmen olarak kendini kanıtlamış John Turturro sıradışı ama inandırıcı bir jigolo portresi çizerken sanki Woody Allen'e özel yazılmış gibi duran diyaloglarla seyirciyi güldürmeyi başarıyor. Allen ve Turturro'nun dışında Sharon Stone, Vanessa Paradis, Liv Schreiber gibi başarılı oyuncuların da perdede gözüktüğü Kiralık Aşık hem Allenvari mizahı hem de kadın-erkek ilişkileri ve aşka dair söyledikleriyle yüzünüzü güldürüp içinizi ısıtacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var