19 Ağustos 2018 Pazar

Sen Gayrimenkul Danışmanı Doğru Yerde misin?





“Bulunduğun yer seni memnun etmiyorsa, yerini değiştir. Ağaç değilsin.” Jim Rohn




Kurumsal gayrimenkul ofislerindeki Gayrimenkul Danışmanlarının, müzmin, kronik bir trajedisi var. 
Gayrimenkul Danışmanlığına karar verdiklerinde nerede çalışacakları konusunda pek emin değillerdir. Genellikle eş, dost tavsiyesi, onların yönlendirmeleriyle biraz da tesadüflere bağlı olarak, bazen tabelanın renkleri hoşuna giderek seçim ve tercih yaparlar.

Bu doğru bir tercih midir? Kesinlikle yanlıştır.  

Sorunlu olmasına karşın bir broker (ofis sahibi) karşısına oturduğunuzda onlar da kendi kriterlerini ortaya koyarak bir test yaparlar. 

'Bize katıl sen kazan. X Gayrimenkul Danışmanı bu kadar kazandı. Sen de kazanabilirsin!'
İkonik kişileri örnek göstererek ballandıra ballandıra anlatırlar. 'Onlar yapıyorsa siz neden yapmayasınız!'
Bir de bu başarı için 27 aylık bir sürece ihtiyaç olduğunu söylerler. Doğrudur.
'Öğrenmek için zaman gerekir, sabır gerekir, ustaları izlemek gerekir. Dünya hızlandıkça zaman kısalabilir, ama öğrenmenin esası değişmez.'

İşe alma şekli doğrudur, yanlıştır, isabetlidir, değildir ama konu bu değil. Gayrimenkul Danışman adayı ofis hakkında hemen hemen hiç bir soru sormaz. 
Kaç yıllık ofissiniz? Ne gibi başarılarınız var? Çalışma sahanızda ne kadar tanınıyor, biliniyorsunuz? Gelmişinden geçmişinden mali yapısına, çalışma tarzına, şoklara, krizlere dayanıklılığına, esnekliğine, sürekliliğine, kabuk değiştirme yeteneğine kadar bir çok soru sorulması gerekir. Fakat bazen bilmemekten bazen de işe girme heyecanıyla sorulmaz, sorulamaz. 

İlk yanlış adım böylece atılmış olur. Sen Gayrimenkul Danışmanı bu seçimi yaparken doğru mu yaptın? Bu soruya 'evet' yanıtı verebilir misin? Bir çok Gayrimenkul Danışmanı hem ofisini hem brokerını sevdiğini söylerler. Bu duygu bazen gerçeği ifade etse de çoğunlukla samimi değildir. Bir süre sonra bu danışmanın sirkülasyon rüzgarına kapıldığını görürsünüz.

İkinci sırada ise bu seçimin en vahimi gelir?

Uzmanlık alanı ve uzmanlık bölgesi seçimidir. Bu iki konuya ayrı ayrı değinmekte fayda var.
İşe başladıklarından bir kaç ay sonra anlatılan şehir efsanelerinden, mesleğin ikonik danışmalarının hikayelerinden etkilenirler.  Bunların geçmişte yaptıkları işlerden etkilenenler işe yanlış yerden yanlış adımla başlarlar. Konutta karşılaştıkları zorluk ve güçlüklerin etkisiyle daha yüksek kazanç olan ticari alana yönelirler. Kısa sürede  Ticari Gayrimenkul Danışmanı oluverirler! Anlayacağınız fare olmadan çuval keser ya da 3 günlük seyisliği var 40 yıllık at boku eşeler'ler.

Ofis yönetimi Gayrimenkul Danışmanının Kendi Kaderini Tayin Hakkı çerçevesinde çok duyarlı, yönlendirici davranmaz. Onun klişe ve ezberleri vardır. Bunları söyler, tekrar eder ve başarı bekler.
3 tavşanın peşinden koşulmaz. Pul gibi yapışacaksın! 2 Cadde 2 sokak! V.s v.s.
Görünüşte doğru ama uygulamada karşılığı olmayan ezberlerdir.


Gelelim uzmanlık bölgesine. Bu seçim doğru yapılmadığında Gayrimenkul Danışmanını iki şey bekler: 1. Mesleği tümden, bir daha geri dönmemek adına terk etmek. 2.si ise bölgesiyle birlikte ofisi değiştirmek. İkisi de büyük bir zaman kaybı ve israfıdır.


Ofisleri terk eden Gayrimenkul Danışmanlarının yüzde 40-50'si meslekle ilişkisini kesmekte, geriye kalan yüzde 50-60'ı ise aradığı huzuru, performansı, başarıyı başka ofislerde bulmaktadırlar.

Doğru ofiste misin? Doğru uzmanlık alanını mı seçtin? Doğru uzmanlık bölgesini mi seçtin? Kısaca Doğru Yerde misin?

Bu işe büyük bir hevesle başladıysan, aylardır iş yapamadıysan muhtemelen doğru yerde değilsin! Bundan emin olabilirsin? Bu 3 kategoriden en azından biri, ikisi yanlış, hatta üçü de yanlış seçimin olabilir? 

Doğru zamanda doğru yerde değilsen zaten sen başarısızlığı başından seçmişsin demektir. Suçlanırsın! Suçlanan hep sen olursun! Suç sende değil üzülme!


Doğru yerde olabilir misin? O zaman başaracaksın! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var