23 Kasım 2012 Cuma

AKP çanak tutuyor, halk tehdit ediliyor: Bir kent işte böyle yağmalanıyor!

Kemerburgaz’da Kasımpaşa Spor’un Başbakan kıyağı ile sürdürdüğü izinsiz inşaat ve Kemerburgaz’da hafriyat saldırısının en büyük yıkımlarından birini yaşadı Çetin Şirin… Birileri hukuksuzca hayatını başına yıkarken, o “hukuk bizim için değil zenginler için, artık biliyorum” diyor.
Kemerburgaz’da yaşanan hukuksuzluklar aldı başını gidiyor. Yıkım gün geçtikçe ilerlerken, soL’un önceki gün haberleştirdiği izinsiz tesis yapımı tüm hızıyla devam ediyor. Hafriyat yıkımını en yakından hisseden, AKP'nin rant kavgasının altında kalan Çetin Şirin yaşadıklarını anlattı.
Kemerburgaz’da Belgrad Ormanları’nın hemen kıyısında tam 230 dönüm arazide süren talanın tek bir açıklaması var:Kasımpaşa Spor’a Başbakan hediyesi
Bir gün geldiler ve yıktılar…
“Burası bizim 35 senelik zilliyetli yerimiz. Vergisini ödüyoruz. Etrafı çevrili, ziraate kayıtlı. Yaklaşık 300 ağacım, 50’ye yakın küçükbaş hayvanım, 40 senelik ahır ve kulübem vardı. Ama bir gün geldiler ve elimde yıkamazsınız belgesi olmasına rağmen yıktılar.”
Bu sözler babasının vefatının ardından annesinin yanına gelen ve burada hem meyve bahçesine bakan hem de çobanlık yapan Çetin Şirin’e ait. Vergisini ödedikleri, geçimlerini sağladıkları meyve bahçeleri hiçbir izin olmadan inşaatı aylardır devam eden bir tesis dolayısıyla yıkıldı, yok edildi.
kemerbur14.jpg
“Hukuksuzluğu ve adaletsizliği duyduk ama böylesine açıkça yaşamadık”
“Hukuksuzluğun, adaletsizliğin lafını çok duyduk ama hiçbir zaman böylesine açıkça yaşamadık” diyen Şirin’in başına gelenler Başbakan kıyağı ile izinsiz biçimde süren Kasımpaşa Spor tesisleri ile başladı.
Kemerburgaz kendi tesislerinin bulunduğu alandan Kasımpaşa Spor için vazgeçerken, yine imar izni olmayan bir alanda ağaçlar kesilerek Belgrad Ormanı kenarında, dere yatağının hemen yanında bir tesis yapımına başlamak için adım attı.
Atılan bu adım 35 yıldır zilliyetli yeri olan Çetin Şirin’in geçimini sağladığı ahırını ve meyve bahçelerini yok eden süreci de başlattı.
“Elimde yıkamazsınız kâğıdı vardı ama”
Bir gün Kasımpaşa ve Kemerburgaz yetkililerinin “burayı yıkacağız, Kemerburgaz için spor tesisi yapacağız” dediklerini belirten Şirin, “mahkemeden durdurma kararı çıkardım. Mahkemeye yalan söyleyip benim alanımda çalışma yapmadıklarını söylediler. Mahkemeden bana kâğıt geldi, ‘çalışma yok, ispatlayın’ şeklinde. O 30 gün içinde tekrar geldiler ve ahırımı yıktılar, kulübemi yıktılar, ağaçları kestiler.”
Ceviz ağaçları, meyve ağaçları…
“Yıkımın ardından Cumhurbaşkanlığı ile görüştüm ama oradan da kimseye kendimi inandıramadım” diyen Şirin yıkımın geride bıraktıklarını şöyle anlatıyor:
“Dozerlerle geldiler, ahırımızı, kulübemizi yıktılar. Küçükbaş hayvanlar kendilerini dışarı attı ve kurtuldu. Kümesteki tavuklarım telef oldu. Tam 110 ceviz ağacımı ve 100’e yakın meyve ağacımı dozerlerin altına aldılar…”
alan-meyce.jpg
Tek bir açıklaması var: Para!
Ortada siyasi bir durum olduğunu belirten Çetin Şirin, “Siyasiler Kasımpaşa için Kemerburgaz'ın tesisini aldı, şimdi de burayı benden alıyorlar. Buradaki amaç başka, yeni çıkan yasalar bize geçmiyor, bu ülkede çıkan yasalar zenginler için geçerli” diye konuştu.
“Dere yatağı geçiyor”, “imar izni yok”, “ağaçlar var”… Bunların hiçbirini umursanmadan yapılan yıkımların ve tesislerin tek bir açıklaması olduğunu düşünüyor Şirin: Para…
Parası olana hukuk var
“Benim yaşadıklarım Türkiye’de sadece parası olanlara hukuk, adalet olduğunu gösteriyor” diyen Şirin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ambülâns çağırsam gelmiyorlar, herkese çağrı yaptım, basına durumu gönderdik gelip haber yapsınlar diye kimse ses çıkarmıyor. Ciner grubundan korkuyorlar. Kasımpaşa Spor’un yöneticileri biz devletiz kime itiraz edeceksin diyor bize. Benim her şeyim yasal, onların hiçbir şeyi yasal değil, tebligat bile olmadan yıktılar. Polis çağırıyorum gelmiyor, bunları not ettim. Kimse gelmedi. Polise burada kanunsuz işler yapılıyor diyorum ilgilenmiyorlar. Senin evrakların var mı diye sormuyorlar. Ben geçen senelerde birkaç bin TL vergi öderken, bu yıl tam 157 bin TL vergi borcu çıkardılar, parama el koydular. Bunun nedeni belli, yılmamızı istiyorlar. Açık söyleyeyim, pes etmeyeceğim. Sesimi duyurmak için çalışıyorum ama kimse duymuyor..."
Ali Ufuk Arikan - soL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var