Sayfalar
- Ana Sayfa
- Mortgage
- Konut Kredisi
- Refinansman Nedir?
- Kira Nedir?
- Sigorta
- Faiz Nedir?
- Fıkralar
- Kefillik Nedir?
- Arsa Payı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
- Gayrimenkul Satış Vaadi Nedir?
- Tahliye Taahhütnamesi nedir?
- DEĞER ARTIŞ KAZANCI NEDİR?
- DOP (Düzenleme Ortaklık Payı) NEDİR?
- EMLAK-EMLAKÇILIK NEDİR?
- HACİZ YOLU İLE TAKİP NASIL YAPILIR?
- TAPU NEDİR ?
- Emlak Vergisi
- Sözleşme ve Şekil Şartı Nedir?
- ÖRNEK DANIŞMANLIK VE KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
- Emlak Terimler Sözlüğü
Hakkımda
2 Kasım 2012 Cuma
'Aşırı göç, İstanbul'u boğabilir'
Radikal/İstanbul ’u sekiz yıldır yöneten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş , kentin en önemli sorunlarının başında ‘önlenemeyen göç’ olduğunu belirterek, 2050’de nüfusun 20 milyona çıkacağı uyarısında bulundu. Topbaş, “Göç İstanbul’a baskı yapıyor. Tarım alanları bitti. Su havzaları baskı altında. Nüfus iyi yönlendirilemezse büyük bir faciayla karşı karşıya kalabiliriz” dedi. Topbaş, göçün yanı sıra İstanbul’un, ulaşım, deprem ve göç gibi temel sorunlarına ilişkin Radikal ’in sorularını yanıtladı. Topbaş şunları söyledi:
Göç sorunu
İstanbul, 40’lı yıllardan günümüze kadar oranı giderek artan bir iç göçe ‘maruz’ kaldı. Bu durum artık tahammül edilemez bir noktaya geldi, dayandı. Kentteki tarım alanları bitti. Su havzaları da büyük bir baskı altına girdi. 2050 yılında öngörülen 20 milyon nüfusun iyi yönlendirilememesi halinde bir faciayla karşı karşıya bulunulduğunu vurgulamamız gerekiyor. En büyük sebeplerinden birisi plansızlık. Bu hasta tablonun önemli bir sebebi ülkenin her yerine adil bir şekilde dağıtılmış bir sanayileşme hareketinin eksikliğidir. İstanbul’a göçü önlemek için yeni cazibe merkezlerinin kurulması gerekiyor. İstanbul’un geleceğini belirlemek için çevre düzeni planını yaptık. Emek yoğun bir sanayi kenti olmaktan çıkartılarak, nitelikli sanayi, turizm, finans, fuarcılık, kongre ve yönetim merkezine dönüştürme çalışmalarını başlattık. Metropollere olan göçün yeni ‘cazibe merkezleri’ kurarak durdurulabileceğini biliyoruz. Ülkemizde 3 milyon hektar arazi halen ekilemiyor. Bu ekilemeyen arazilere sahip vatandaşlarımız ise bir başka ile göç etmenin sıkıntılarını yaşıyor. Verilecek teknik ve mali desteklerle, ekilemeyen araziler tarıma açılmış olur. Bunu ‘Tersine Göç’ projesiyle gerçekleştiriyoruz. Bizim desteğimizle 1996’da başlayan projeyle 60 bine yakın vatandaşımız topraklarına döndü. İstanbul’un merkezine olan baskıyı ekolojik dengeyi gözeten projelerle önlemek istedik. Bunun için ‘Organik Tarım Projesi’ni hayata geçirdik.
Dönüşüm şart
İstanbul, uzun yıllar plansız ve deprem riski göz ardı edilerek gelişmiş bir kent. Kent genelinde yapı stoku depreme karşı dayanıklı değil. 1 milyon 600 bin binanın yüzde 70’i imara aykırı. Bir afetin oluşturacağı zararla kentin, hatta ülkenin geleceğini ipotek altına alıyor. 10 ilçede, 185 bin 875 binada taramalar yaptık. Deprem riski açısından kentin röntgenini çektik. Deprem odaklı kentsel dönüşümprojeleri hazırladık. Bu açıdan Sümer Mahallesi örnek bir model oldu. Küçükçekmece Ayazma, Büyükçekmece Tepebaşı ve Başakşehir Kayabaşı’nda deprem odaklı çalışmalarımız devam ediyor. Sarıyer Derbent’te de dönüşüm çalışmalarını başlatıyoruz. Önce söz verdiğimiz gibi 1600 yapının tapusunu dağıtmakla başlayacağız.
Ulaşım kısaldı
İstanbul’da ulaşım sorununun çözülmeyeceğine dair umutsuzluk ortadan kalktı. Ulaşıma 24.3 milyar TL’lik yatırım yaptık. Her gün trafiğe yüz binlerce yeni araç katılmasına rağmen 53 dakika olan ortalama yolculuk süresi 49 dakikaya indi. 45.1 kilometre olan raylı sistemi 118.6 kilometreye çıkardık. 2016 yılında raylı sistem ağımız Marmaray ile birlikte 300 kilometreye ulaşmış olacak. Kabataş’tan başlayan Beşiktaş ve Çağlayan Adliyesi’nin altından Alibeyköy ve Tekstilkent’e uzanan 24.5 kilometrelik yeni bir metro hattı ihalesini hazırlıyoruz. 2004’te raylı sistem kullanan günlük yolcu sayısı 400 bin civarındaydı. Bugün 2 milyonun altında olan bu rakam, 2014’te 4 milyon 950 bine çıkacak. 2016’da 7 milyon, 2023’te 11 milyon insan raylı sistemi kullanacak.
Taksim projesi 1 yılda bitecek
Taksim, geçmişteki 1 milyonluk bir şehrin meydanı değil. Ciddi bir trafik yaşanmakta. Her dönem çözüm arayışları olmuş. Yarışmalar tertiplenmiş, projeler yapılmış.Taksim Meydanı’nın yeniden düzenlenmesi için çok ciddi incelemeler yaptık. Taksim daha çok bir geçiş noktası olarak kullanılıyor. Yeni düzenleme kapsamında otobüs duraklarını kaldıracağız. Tarlabaşı’ndan Osmanbey’e dönen trafiğin en yoğun olduğu caddenin trafiğini yeraltına almamız gerekiyor. Böylece oteller bölgesi olan Talimhane ile Taksim Meydanı’nı yaya trafiği açısından bütünleştirmiş olacağız. Bu ilk etabı Koruma Kurulu onayladı, ihalesini de yaptık. İlk kazma vuruldu. Çalışmayı 1 yıla varmadan bitirmek zorundayız. Taksim Kışlası bir kültür ve sanat merkezi olacak. Yeni meydan ağaçlandırılacak.
‘Çift başlılık kalkıyor’
Yerel Yönetim Yasası, yerel yönetim reformu adına önemli adım. Halkın oylarıyla işbaşına gelmiş bir “başkan” adeta eli-kolu bağlı olarak koltuğunda oturuyordu. İl Özel İdareleri ve İl Genel Meclisleri kaldırılarak şehirlerdeki çift başlılık da ortadan kalkıyor.
İki güzellik bir arada
Ya üçüde olmasaydı
Mehmet Akif Ersoy'dan
Gezi Parkı
Ne Denilebilir!...
Gezi
Günün Fıkrası
1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.
O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.
Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.
Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...
Avukat 1
Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.
- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...
Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş
- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.
Papaz utana sıkıla mırıldanmış.
- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.
Avukat gülümsemiş.
- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.
Avukat 2
George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:
"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "
Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"
George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.
Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.
"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".
Avukat 3
Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:
“İki kere iki kaç eder?”
Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''
Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş
En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
''Kaç olmasını istersiniz?''
Avukat 4
Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:
Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.
Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.
Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.
“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''
Avukat 5
Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:
“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”
Avukat açtı ağzını:
“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”
Görevli yerin dibine geçmişti.
Sadece:
“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.
Avukat onun sözünü keserek devam etti:
“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”
Günün Sözü
İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder