15 Kasım 2012 Perşembe

Belediye yasası yeni göçlere neden olur

Çankaya Belediye Başkanı ve İç Anadolu Belediyeler Birliği Başkanı Bülent Tanık, Meclis’ten geçen Yeni Belediyeler Kanunu’nun hükümetin iddialarının aksine demokrasiye vurulmuş ağır bir darbe olduğunu söyledi.
Selmane Ertekin
Yasanın küçük yerleşimlerin temsil güçlerini ortadan kaldıracağına dikkat çeken Tanık, bunun yeni göç dalgalarına yol açacağı uyarısında bulundu.
1592 belediyenin kapatılmasına yol açan, yeni büyükşehirler yaratan ve büyükşehir belediyelerinin yetkilerini il sınırlarına kadar genişleten yasa tasarısı, tüm itirazlara rağmen Meclis’ten geçti. Aynı zamanda şehir plancısı olan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, yeni yasayı gazetemize değerlendirdi.
DEMOKRATİK TEMSİLİYET KALKACAK
Yasanın büyükşehir belediyelerinin yetkilerinin yerleşmeye göre değil, “il” denilen idari yapılara genişletilmesinin, zaten sınırlı olan yerel demokratik temsiliyet mekanizmalarını da ortadan kaldıracağını ifade etti. Köy tüzel kişiliği ve belde belediyelerinin ortadan kaldırılmasının bu noktada değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Tanık, şu örneği verdi: “Ankara’nın merkez yerleşmesinin nüfusu 5 buçuk milyon. Çankaya’nın herhangi bir mahallesinin nüfusu yüzbinleri buluyor. Ama büyükşehire yeni bağlanan ilçelerin bir kısmının nüfusu birkaç bin. Bir yerde onbinlerce seçmen, bir yerde sadece bin seçmen var. Götürülecek hizmetler tamamen seçilmiş mekanizmalara bırakıldığında, ‘oy deposu’ olarak görülecek, temsil gücü yüksek yerlere hizmetin ağırlığı kayacaktır.”
‘DEREBEYLİK DÜZENİ’
Bugüne kadar İl Özel İdarelerinin (İÖİ) küçük yerleşimlerin hizmetten mahrum kalmasını kısmen engellediğini ifade eden Tanık, İÖİ’nin ortadan kaldırıldığı yeni yasanın büyükşehir belediyelerini “derebeyi niteliğinde yerel merkezi otoriteler” haline getireceğini söyledi. Tanık, “Dünyada hızlı bir şekilde kırdan kente, kentlerden daha büyük kentlere nüfus yönelimi var. Çok büyük metropollerin bir ülkenin nüfusunun büyük çoğunluğunu barındırdığı bu yapının kendisi bizatihi demokratik olmaktan uzaktır. Örneğin hızlı ray sistemiyle Ankara’nın Konya’ya veya Eskişehir’e bağlanması bu yerleşim yerlerini etkilemektedir. Ama bu hizmetlerin dışında kalan küçük yerleşimler göç vermek zorunda kalacak. Küçük yerleşmeleri tarumar eden, edilgin bırakan, örgütlülük deneyimlerini minimize eden, temsil güçlerini ellerinden alan ve orada yaşayanları göç etmek zorunda bırakan bu yasa demokrasi adına büyük bir yanlış adımdır” diye konuştu.

‘ANKARA BELEDİYESİ DE BORÇLU’

Yasanın, belediyeleri “halka hizmet örgütü değil, şirket” olarak gören egemen bakış açısıyla hazırlandığına da dikkat çeken Tanık, belediyelerin kar/zarar anlayışıyla yönetilmesinin büyük sorunlara yol açtığına dikkat çekti. İçme suyu gibi temel bir hizmetin dahi artık parayla satın alınır hale getirilmesini örnek veren Tanık, yasaya da ruhunu veren “parası olanın hizmet aldığı” bir düzenin kendisinin demokratik olmaktan uzak olduğunu ifade etti. Belediyelerin kapatılmasına gerekçe olarak borçlarının öne sürülmesini de eleştiren Bülent Tanık, kapatılan 1592 belediyenin borcunun Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borcundan düşük olduğunu savundu.

GÖKÇEK VERDİĞİ SÖZLERİ YERİNE GETİRMEDİ

Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Çankaya Belediyesi arasındaki yetki tartışmaları ve hukuk savaşına ilişkin soruları da yanıtlayan Bülent Tanık, Büyükşehir’in yanlış uygulamalarına ilişkin açtıkları davaların tamamına yakınının lehlerine sonuçlandığına dikkat çekti. Gökçek’in dava sonuçlarına ilişkin açıklamalarını eleştiren Tanık, bu kadar çok davayı etkileme imkanları olmadığını belirterek, davaları kazanma nedenlerinin Büyükşehir’in hukuk tanımaz uygulamaları olduğunu söyledi. Melih Gökçek’in yeniden aday olmak istediğini açıklamasını da değerlendiren Tanık, yirmi yıldan beri belediye başkanı olarak görev birinin “önümüzdeki  dönem yapacağım çok şey var” demesinin, “halka verdiğim sözlerini yerine getirmedim” demekle aynı anlama geldiğini söyledi. (Ankara/EVRENSEL)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var