|
Erkan Oğur,Mikalil Aslan İkilisi CRR'de |
Ekim ayının son günü akşam CRR'de Erkan Oğur ile Mikail Aslan’ın konseri vardı. Salon doluydu ve dinleyici coşkuluydu.
1.Bölümde: Enstrumantal ,Gel Benim Derdime (Pir Sultan),Miraz,Siyah Perçemlerin,Oy Meleme,Dağlar,Duri Mendo,Eşrefoğlu Al Haberi…
2. Bölümde: Penceremden kar geliyor,Ninnaye,Ey Zahit,Zerre Mi,De Be Wayiro,Efendim Efendim,Mecnunum Leylamı Gördüm,Hegaye Hergi,Elgajiye…
Akşam 8’de başlayan konser saat 10’a kadar sürdü. Mikail Aslan özellikle bu sessizliğe teşekkür etti.
Yeni türkülerin söylenmediği gecede türküler arsında Erkan Oğur ile Mikail Aslan seyirci ile diyalog kurmaya çalıştı. Sahneye geldikten sonra seyircileri selamlamalarının ardından enstrumantal bir eser ile girişten sonra türkü arası konuşmalar şöyle oldu.
Mikail Aslan-Sessizlik çok güzel. Pirim (Erkan Oğur) sessizlikte enerji var,dedi.İnsan bu sefer sessizlikte korkuyor ki tele dokunsun.
Seyirciden kahkahalar…
Erkan Oğur-Seste de enerji bir vardır,sessizlikte de…Hangisine sıra gelirse ondaki enerji büyür.
MA-Ben perde ararken pirim (Erkan Oğur) perdeyi kaldırmış… (Erkan Oğur’un perdeyi kaldırdığı saza atıfta bulunarak.)
Seyirciden kahkahalar…
|
iki bölüm arası |
MA-Rahmetli babam da iyi saz çalardı. Özellikle karar tonuna geldiğinde elini kolunu titretirdi. Ben de,baba ‘Böyle ne yapıyorsun?’ diye sorardım. O da sen o tonu anlayana kadar!...Derdi.
Mikail Aslan,Erkan Oğur’a döndü.
-Sen bir şey söylemeyecek misin?
-Söyleyeyim. Benim ne babam ne de babamın soyunda bir saz çalan vardı.
|
Alkışlarla gittiler... |
MA-8 yaşında,1980 yılında,Kayseri’ye göç ettik. Hemen her şehirde bir Dersim Göçmen Mahallesi olur. Kayseri’de de vardı. Ama biz o mahallede ev bulamadık. Hemen yakındaki bir mahallede bulduk. Orada Mardin Sahur’dan bir aile ve biz vardık. Türkçe’yi zar zor konuşuyordum.
EO-Şimdi de zor konuşuyor,diye laf attı….
Gülüşmeler…
MA-Top oynar sonra da toplanır çember,halka olurduk. Biri arkama gizlice yanaşıp sırtımı kaldırdı,bakıp kaçtı. Ben de çok kızdım,sinirlendim,kovaladım. Mardinli arkadaşım Yusuf’a döndüm. ‘Yusuf bunlar niye böyle yapıyorlar?’ Yusuf cevap verdi. ‘Demişler ki bunların kuyrukları var. O da merak edip kuyruğun var mı yok mu diye baktı.’ Ağladım,anneme gittim.’Oğlum kafana takma. Kuyruğun yok.Senin kuyruğun olmadığını gördüler. Sen de onlar gibi bir insansın.’ İşte memleket böyle. Sorun devam ediyor,önyargılar devam ediyor.Ama sesimiz her şeyi söylüyor….
Alkışlar…
EO-İnsanların kuyrukları değil ama kuyruk sokumları var.
Gülüşmeler…
|
Alkışlarla döndüler... |
EO-Sadece insan var dünyada…
Bu arada türkü arasında bir yudum su aldı.
EO-Su içerken utandık,kuşlar gibi.
Ey zahit söylenmeden önce…
MA-Piim(Erkan Oğur) hep beni konuşturmak istiyor. Bu deyiş benim için çok önemli. Ben istedim,rica ettim. Uzun süre babam memlekete gidemedi. Hasta oldu yurt dışına gönderdik. Orada öldü.,Türkiye’ye gönderdiler. Hozat’a götürdük. Yıllar sonra hatır almak için Hozat’a gittim. Pir Sultan’dan,Şah Hatayi’den söylerdi.. Mezarındaki taş anlamlıydı. Ona ‘Eksikliğin kendi özünde ara. Darına durmaya geldim’dedim.
EO-Harput’ta ninem ve kardeşinin mezarları var. Ninem kardeşini mallarını yedi diye hiç sevmezdi. Ama yan yana gömdüler. Dua dağında…Selçuklulardan kalma…Çok güzel bir yer…Tarihi sit alanı…Ninemin mezarı ona doğru yan dönmüş. Biz düzeltiyoruz o yine dönüyor.
Gülüşmeler…
MA-Bu bir proje…Çok yerde söyledik…Projenin adı: Çeşm-i Dil,gönül gözü demek. Gönül gözünün açılması için konserler veriyoruz. Açılmayanlar için başka konserler teklif ediyoruz.
Seyirciden gülüşmeler…
MA-Sizlere ve sevgili üstadıma çok teşekkür ediyorum.O bir okul…
EO-Ben bir okul açtım ama sonra iflas ettim. Aslında sen bir okulsun,geçmişinle gelenle birlikte…
|
Birer birer geldiler,hep birlikte çıktılar... |
Erkan Oğur,Mikail Aslan ikilisi son olarak Elgajiye’yi birlikte söylediler. Sonra salondan dinmeyen alkışlarla ayrıldılar. Ama yine alkışlar hiç susmadı. Tekrar geri dönüp iki türkü daha söyleyerek geceyi sonlandırdılar. Seyirciden bol bol alkış aldılar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder