23 Kasım 2012 Cuma

İstanbul'da turiste katkı payı geliyor

İstanbul'a gelen turist başına otellerden katkı payı alınması için hazırlık başlatıldı. Gelir, İstanbul'un kültür yaşamı için kullanılacak.
Haber: ÖMER ERBİL - omer.erbil@radikal.com.tr / Arşivi
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Prof. Ahmet Emre Bilgili İstanbul’a gelen her turist için otelcilerden katkı payı alınmasını önerdi. Bu konuda bir çalışma da yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Bilgili, dünyada farklı da olsa pek çok örneğinin bulunduğuna dikkat çekti. 
Bu yılın ilk 10 ayında İstanbul’a gelen turist sayısının 9 milyona dayandığını ve bunun 5 milyonunun otelllerde konakladığını ifade eden Bilgili, oluşturulacak fonda toplanacak paraların İstanbul’da kültür sanat ve İstanbul’un tanıtımında kullanılacağını söyledi. 
Turiste ‘vergi’ adı altında bir yükleme yapmanın İstanbul’u cazibe merkezi yapma çalışmalarına sekte vurabileceği için katkı payının turistten değil otelcilerden alınacağına vurgu yapan Bilgili ‘‘İstanbul kültür sanat ve tanıtım ofisi adı altında bir ofis oluşturulacak. İstanbul Valisi başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı , İBB, Kültür ve Sanat ağırlıklı STK’lar, TURSAB, TUROB, TUREK gibi kuruluşların ortaklığında yönetilecek. Projeleri kabul eden bağımsız kurullar olacak’’ dedi. 
Avrupa’da uygulanıyor, bizde de değerlendirilecek 
Avrupa’da pek çok merkezde şehir vergisi adı altında otellerde konaklayan turistlerden 1 ile 5 euro arasında değişen miktarlarda vergi alınıyor. Belçika ’da işletmeciden vergi alınırken Fransa ,Bulgaristan , Avusturya , İtalya gibi ülkelerde turistler alınan bedeli kendileri ödüyor. 
Türkiye ’de ise turistlerden vergi alınmıyor. Yeni model için ise şehir vergisi kavramını kullanmanın hoş olmayacağını belirten Prof. Bilgili, şöyle konuştu: 
‘‘Kültür Bakanlığı bütçesi düşük. Hükümet daha fazla bütçe ayırmak istese de bu ülkenin de gerçekleri ortada. Kültürün tüm dünyada olduğu gibi bizde de fonlanmaya ihtiyacı var. Şehirlerde bir fon oluşturmak elzem oldu. Bu fonu yine şehir düzeyinde harcamak gerekli. Dünyadaki uygulamaları inceledik ve bunu kendimize uygun hale getirmeyi planladık. Sözlerimin tartışılmaya ihitiyacı var. Bu sözlerim hemen harekete geçilecek anlamı taşımasın. Müzakere edeceğiz, kurumlarla, sektörle tartışıp hangi model bize uygunsa ona karar vereceğiz. Ayakları yere basan bir fikir projesi olarak olgunlaştırıyoruz. Bir çalışma grubu oluşturacağız ve bu fikri nasıl hayata geçirebileceğimizi değerlendireceğiz.’’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var