8 Aralık 2012 Cumartesi

Beyoğlu'nu 'İnci'ttiler

Beyoğlu'nda profiterollleri ile simge haline gelen İnci Pastanesi zabıta müdahalesi ile boşaltıldı

İSTANBUL-  Beyoğlu'nun simgeleri bir bir dönüşüm saldırısına maruz kalıyor. 68 yıllık İnci Pastanesi kapatılıyor. Beyoğlu'nun simgelerinden olan İnci Pastanesi sabah saatlerinde gelen Beyoğlu Belediyesi zabıta ekipleri tarafından boşaltıldı. Tahliye esnasında gerilim yaşandı.

Beyoğlu'nda tarihi Cercle d'Orient (Serkildoryan) binasının yenileme çalışmaları kapsamında tahliye kararı çıkan aralarında İnci Pastanesi'nin de bulunduğu 5 dükkanın tahliyesi sırasında gergin anlar yaşandı. Pastane işletmecisi Musa Ateş, kendilerine herhangi bir tebligat yapılmadan tahliye işleminin gerçekleştiğini belirterek yetkililere tepki gösterirken, tahliye işlemlerine karşı çıkan Emek Bizim İstanbul Bizim insiyatifi ile polis arasında kısa süreli arbede çıktı. İçeriye girmek isteyen bir aktivist polis ekipleri tarafından yaka paça gözaltına alındı. İş yerindeki masa ve sandalyeler araçlara yüklenirken, pastanenin adı ile özdeşleşen profiteroller halka dağıtıldı. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da olay yerine gelerek buradaki esnafa destek olduklarını söyledi.

HERHANGİ BİR TEBLİGAT YAPILMADAN
İstiklal Caddesi'ndeki Emek Sineması ve İnci Pastanesi'yle simgeleşen 4 katlı Cercle d'Orient (Serkildoryan) kompleksinde restorasyon projesi kapsamında tahliye kararının alınması üzerine saat 09.30'da ekipler tahliye işlemlerine başladı. Emek Sineması'nın da kapatılmasına neden olan proje nedeniyle kita sözleşmesi yenilenmeyen İnci Pastanesi'nin tahliye edilmesi istenmişti. Tahliye isteğine karşı dava açan ve mahkeme sonucunu bekleyen pastanenin sahibi Musa Ateş, zabıta ekiplerinin müdahalesi ile karşılaştı.

Tahliye kararının duyulması ile birlikte tepki gösteren çok sayıda kişi İnci Pastanesi önünde toplandı. Polis ekipleri de zabıtaların sürdürdüğü tahliye işlemine yardımcı olmak için pastane önünde önlem aldı. Kendilerine herhangi bir tebligatın ulaşmadığını söyleyen İnci Pastanesi işletmecileri ve tahliye kararı alınan diğer esnafla yetkililer arasında arbede çıktı. 

1960 yılında 12 yaşındayken çırak olarak işe başlayan İnci Pastanesi'nin işletmecisi Musa Ateş, "Size hoş geldin demek içimden gelmiyor. Sağır sultan duydu ancak bizi yönetenler sesimizi duymadı. Bizim amacımız, bu tarihi bina ve içinde bulunan mekanların aslına uygun yapılmasıydı. Biz onlardan başka bir şey istemedik. Birileri bir kültürü var etmek istiyorsa bu kültürün hakkı birey hakkıdır. Ben bugüne kadar size hizmet etmekten gurur duyuyorum. Ama ne yazık ki benim gurur duymam yetmiyor. Ben herkesten özür diliyorum. Mağdur olan halktır. İnci Pastanesi inci yapan halktır. Halkı hiçe mi saydınız? Utansınlar, arlansınlar. Eğer şerefi varsa otursunlar akşam duysunlar. Eğer duyarlarsa mutlaka ızdırap çekecekler. Çünkü bu tarihi mirası bana emanet olarak bırakmışlardır. 1944'den beri İnci Pastanesi aynı yerde devam ediyor. 1960 yılında 12 yaşında buraya geldim. İçeride 24 personel çalışıyordu" dedi. "İnci Pastanesi başka bir yerde devam edecek mi?" sorusuna Musa Ateş, "Şu anda konu o değil" diye cevap verdi.

BİR KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Pastane çalışanları ile polis nezaretindeki görevliler arasında çıkan arbedeye müdahale eden polis, tarafları sakinleştirmeye çalıştı. İş yerindeki masa ve sandalyeler araçlara yüklenirken, pastanenin adı ile özdeşleşen profiteroller de halka dağıtıldı.

Emek Bizim İstanbul Bizim Platformu üyesi Deniz Özgür isimli bir aktivist de İnci Pastanesi'ne girmek isteyince polis ekiplerince yaka paça gözaltına alındı.


İSTANBUL'UN MİRASI YOK EDİLİYOR
Daha sonra pastane önüne gelen Mimar Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mücella Yapıcı da şunları söyledi:

"Gün geçmiyor ki İstanbul'un tarihi ve kültürel değerleri hukuka uygun olduğu tartışılır bir takım hukuksal kararlarla yok edilmekte. Bugün burada gerçekten üç nesil bize hizmet veren ve Beyoğlu'nun olmazsa olmaz simgelerinden İnci Pastanesi'ne reva görülen bir tahliye manzarası izliyoruz. İnci Pastanesi Türkiye çapına yayılmış hepimizin ecdadının anılarında çok önemli yer eden bir kültürel değerimiz. Dünyada bu değerler gözlerinin bebeği gibi korunurken, bizde maalesef emek Sineması gibi bir takım rant mekanizmalarına alet olmak üzere yeni bir kararla yok edilmek üzere. Üstelik burada hukuk gerçekten evrensel kuralları ile işletilmeden. Mimarlar Odası olarak Emek Sineması'na bağlı Serkidoryan kompleksine açtığımız davada üç bilirkişi bu projenin aleyhine karar vermişken mahkeme bir bilirkişinin raporuna rağbet ederek bu kararı almıştı ve bu karar tarafımızdan yüksek yargıya götürülmüştür ve henüz bu dava sürmektedir. Fakat bu dava sürerken alelacele yangından mal kaçırır gibi hiçbir uyarı ve önlem yapılmadan 70 yıllık tarihi mirasımız ve kültürel simgemiz İnci Pastanesi bugün gözlerimizin önünde adeta yağmalanır gibi taşınmıştır. İnsanlık dışı bu uygulama pastane sahiplerine bir üç gün dahi kendilerini toparlama için müsaade edilmemiştir."  


Tahliyeyi duyarak pastaneye gelen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise öğrenciliği sırasında İnci Pastanesi'ne çok geldiğini ifade ederek, "Adalet ve Kalkınma Partisi yerel yönetim anlayışı ile belediyecilik anlayışı ile bütün tarihimizi, kültürel varlıklarımızı yok ediyor. Bugün de İnci Pastanesi'ni yok etmeye çalışıyorlar. Karşı çıkmaya çalışacağız. Dayanışma içersinde olmaya çalışacağız. Bu yargı kararları da doğru kararlar değil maalesef. Süreci başından beri biliyoruz. Meclis grubumuz Beyoğlu Belediyesi'nde bu karara karşı çıktı. Ama maalesef çoğunluğumuz yetmedi. Bir tebligat bile yapılmış değil. Bugün güçleriyle dayanmışlar. Boşaltmaya çalışıyorlar. Biz bütün kültürel varlıklarımızı korumaya devam edeceğiz" dedi.

Bu arada pastanenin boşaltılan eşyalarının işletmeye ait bir depoya taşındığı öğrenildi.

YURT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var