9 Aralık 2015 Çarşamba

AOÇ'un kentsel dönüşüm kararı yargıyı böldü




Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazilerinin, Bakanlar Kurulu tarafından 16.04.2012 tarihinde 'kentsel dönüşüm alanı' ilan edilerek üzerine Cumhurbaşkanlığı Sarayı, cami, konut, kültür ve kongre merkezi yapılması, yargıyı da böldü.
Bakanlar Kurulu'nun bu kararının 'yürütmesinin durdurulması' istemiyle açılan davada Danıştay 6. Dairesi ile Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, tam üç kez karşı karşıya geldi. Açılan davada ilk yürütmeyi durdurma istemini reddeden 6. Daire'ye karşın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, mahkemeden kararını gözden geçirmesini istedi ve davayı geri iade etti. 6. Daire ikinci kez de yürütmeyi durdurmayınca, Kurul bu kez kendisi yürütmeyi durdurdu ve davayı mahkemesine gönderdi. Üçüncü kez dava önüne gelen 6. Daire, bu kez de davayı tümden reddetti. İtiraz sürecinin ardından 6. Daire'nin reddettiği davanın yeniden İdari Dava Daireleri Kurulu'nun önüne gelmesi bekleniyor.
Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazilerine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yapılmasının önünü açan Bakanlar Kurulu'nun 'kentsel dönüşüm' kararıyla ilgili açılan davada, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu ile Danıştay 6. Dairesi tam üç kez karşı karşıya geldi. İki mahkeme arasında AOÇ için adeta hukuk savaşı yaşanıyor. 2012 yılında Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın da içinde olduğu Başbakanlık Gazi Yerleşkesi kentsel dönüşüm Gelişim Projesi alanına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı alınmıştı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve eklentilerinin de içinde olduğu 90 hektarlık alanla ilgili 'kentsel dönüşüm alanı' kararı alındı. Kararı Mimarlar Odası Ankara Şubesi yargıya taşıdı. Davaya bakan Danıştay 6. Dairesi, alanda yürütmeyi durdurma kararı vermeyince İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'na itiraz edildi. İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 'yürütmeyi durdurmaya red' kararını 'tekrar değerlendirilsin' diye dosyayı Danıştay'a gönderdi.
Danıştay 6. Dairesi, ikinci kez yürütmeyi durdurmayı reddetti, bunun üzerine tekrar İdari Dava Daireleri Kurulu'na giden AOÇ davasında İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 9 sayfalık kapsamlı bir gerekçe yazarak yürütmeyi kendisi durdurdu. AOÇ arazilerinin, 5659 sayılı kanun ve Atatürk'ün şartlı bağışıyla korunduğunu ve kullanım koşullarını anlatan genel kurul karar gerekçesi ile değerlendirilmesi Danıştay 6. Daireden yeniden istendi. Danıştay 6. Dairesi Genel Kurul'un yürütmeyi durdurma kararına, davayı ehliyetten reddederek cevap verdi. Reddetme gerekçesi olarak da ilk iki başvuruda gündeme gelmeyen 'Oda'nın ehliyeti olmadığı'nı ileri sürdü. Mimarlar Odası Ankara Şubesi de yeniden İdari Dava Daireleri Kurulu'na başvuracaklarını açıkladı. Danıştay 6. Dairesi, İstanbul Taksim'de Topçu Kışlası'yla ilgili kararı bozan daire olarak biliniyor.
"6. DAİRE TARTIŞMALI KARARLARA İMZA ATIYOR"
Danıştay 6. Dairesi'nin kendisine ikinci kez gönderilen tümden iptal etmesi üzerine açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, davanın iki mahkeme arasında gidip gelmesini 'manidar' bulduklarını söyledi. Candan, "Yüksek Mahkeme, burası Atatürk Orman Çiftliği yürütmeyi durdur Kentsel dönüşüm alanı ilan edemezsin diyor, Danıştay 6. Dairesi ısrarla -Taksime Topçu Kışlası yapılmasını da onaylayan dairedir- durdurmuyor. İki mahkeme arasında hukuk savaşı yaşanıyor. Danıştay 6. Dairesi tartışmalı kararlara imza atıyor, bu karardaki tavrını da çok manidar buluyoruz. Atatürk Orman Çiftliği'ndeki davalar hukuksal mı siyasal mı düşünmeden edemiyoruz." diye konuştu.

Danıştay'ın davayı reddetmesine itiraz edeceklerini kaydeden Candan, "Danıştay kararına tekrar itiraz edeceğiz, tekrar İdari Dava Daireleri Genel Kuruluna gidecek. İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 9 sayfalık ders verir nitelikteki kararı ortadadır. Orası AOÇ topraklarıdır, Atatürk'ün şartlı bağışıdır, kentsel dönüşüm yapamazsın, başbakanlık binası da, kaçak saray da yapamazsın anlamındadır. Bakalım bu karşılıklı iade ne zamana kadar devam edecek? 2028'e kadar uzayacak galiba." açıklamasında bulundu.
 - ANKARA
Zaman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var