7 Aralık 2015 Pazartesi

Denizin altından öyle bir şey çıkardılar ki...




Yenikapı kazılarından çıkan yaklaşık 1500 yıllık batıklar konservasyon için havuzlarda bekletiliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin finansörlüğünde İstanbul Üniversitesi tarafından kurulan Yenikapı’daki laboratuvarda tam 27 batık üzerinde bilim adamları çalışmalarını sürdürüyor. Kurulacak müzede sergilenmek üzere konservasyonları yapılan ahşap gemiler dünyanın en büyük batık filosunu oluşturuyor.
Yenikapı Metro ve Marmaray kazıları 2004 yılında başladı. Tüm dünyanın dikkatini çeken kazılarda neolitik buluntular İstanbul tarihini 2000 yıl kadar geriye götürdü. İlk İstanbulluların mezarları, ayak izleri, kano küreği, kaşık gibi 8500 yıllık buluntular büyük yankı uyandırmıştı. İstanbul’un antik çağdaki Theodosius limanındaki batıklar da su altı arkeoloji tarihi açısından oldukça büyük öneme sahipti. 2005 yılında bulunan ilk batıktan sonra tam 36 batık daha çıkarıldı. Bazıları yükleri ile beraber bulundu. Dönemin savaş gemisi olarak bilinen kadırgalar bilim dünyasını heyacanlandırdı. İçlerinde malzeme bulunan amforalar, çapalar, halatları ile birlikte sanki dün batmışçasına sapasağlam buluntular elde edildi. Bilim dünyası teyakkuza geçti. Bizans döneminin en önemli batık koleksiyonu toprağın altından geliyordu.
BATIKLARA NE OLDU?
Bizim sapasağlam dediğimiz batıklar aslında toprağın içinde sadece resim veriyordu. Geminin gövdesini oluşturan o koca koca kalaslar dokunduğunuzda bir kağıttan farkı yoktu. Ülkemiz arkeolojisi batık çıkarma ve onun konservasyonu konusunda çok da bilgili değildi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Taşınabilir Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü başkanı Prof. Dr. Ufuk Kocabaş, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğünün daveti üzerine batıkların bilimsel kaldırılma ve konservasyon işini yapmayı kabul etti. Kocabaş Viking batıkları üzerine uzman olan dünyadaki sualtı arkeoloji ekiplerini gezdi, hem kaldırma hem de konservasyon aşamalarını inceledi. ABD'nin Texas A&M Üniversitesi Deniz Arkeolojisi Enstitüsü'nden Cemal Pulak’da batıkların bir kısmının bilimsel konservasyonunu üstlendi.
BATIK HAVUZLARI KURULDU
Arkeologlar kazdıkça batık sayısı arttı. Toplam 37 batık çıktı. Raylı sistem projesini yürütenler üzgün, arkeologlar sevinçliydi. Bunların hepsi büyük bir titizlikle araziden alınarak, içleri kimyasal ilaçlı suyla dolu havuzlara alındı. Yenikapı istasyonunun yanı başında 2 katlı konservasyon laboratuvarı oluşturuldu. İstanbul Üniversitesi adına Prof. Kocabaş laboratuvarda hem belgeleme hem de onarım sürecini başlattı. Gemilerin konservasyonları tamamlandıktan sonra projede yer alan Yenikapı müzesinde sergilenebilecek hale gelmesi için bilimsel çalışmalara hız verildi.
LABORATUVARDA NELER YAPILIYOR?
Binlerce yıl toprak altında kalan ahşap malzemeler kimyasal ilaçlı havuzlardan çıkarılıp dijital belgeleme çalışmaları yapılıyor. Batığa ait her ahşap parçası 3 boyutlu olarak dijital siteme aktarılıyor. Bu belgeleme çalışması sırasında ahşap malzemenin üzerindeki çiviler, balta kesik izleri, budaklar gibi her ayrıntı kayda alınıyor. Daha sonra ahşap malzeme kurutulmak üzere dondurarak kurutma yöntemine tabi tutuluyor. Ahşabın içindeki su normal kurutma yöntemi yapıldığında malzeme küçülüyor, eğriliyor ve geri dönüşü olmayacak bir şekil bozukluğuna uğruyor. Bunun önüne geçmek için kullanılan dondurarak kurutma yöntemi için pahalı da olsa İBB’si ikna edilerek o cihaz temin edildi.  Bugün müze kurulsa bir batık hemen sergilenebilecek noktaya geldi.

EKİBİN SİVRİSİNEKLE İMTİHANI
Ahşap malzeme içi su dolu havuzlarda bekletildiği için özellikle yaz aylarında sivrisinek problemi büyük oldu. Dışardaki havuzlar için kimyasal ilaçlar kullanıldı ama üzerinde çalıştıkları ahşap malzemeyi tuttukları laboratuvar içindeki havuzlarda ilaç kullanmak çalışanların sağlığını tehdit ediyordu. Prof. Kocabaş Danimarka’da başka bir amaçla kullanılan Japon balıklarını hatırladı. Laboratuvar içindeki havuzlarda Japon balıklarını kullandı. Sonuç mükemmeldi. Balıklar sivrisinek larvalarını yiyor üremelerine engel oluyordu. Balıklar hem eğlenceleri olmuş hem de çalışanları büyük bir dertten kurtarmıştı.
TEŞEKKÜRÜ HAK EDİYORLAR
Yenikapı arkeoloji kazıları bitti. Olağanüstü sonuçlar elde edildi. Binlerce eser müze depolarına kaldırıldı. Batıkların bilimsel konservasyonları hızla sürüyor. İstasyonun yanında oldukça geniş bir arzi de mevcut. Artık Yenikapı Müzesi için düğmeye basılmalı ve bir an önce bulunan eserlerin halk ve bilim dünyası ile buluşması sağlanmalı. Başta İstanbul Arkeoloji Müzeleri olmak üzere İstanbul Üniversitesi adına çalışmaları yürüten Prof. Dr. Ufuk Kocabaş ve ekibi, Doç. Dr. Cemal Pulak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi katkılarından dolayı teşekkürü hak ediyorlar.
Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İki güzellik bir arada

İki güzellik bir arada

Ya üçüde olmasaydı

Ya üçüde olmasaydı

Mehmet Akif Ersoy'dan

Mehmet Akif Ersoy'dan

Gezi Parkı

Gezi Parkı

Ne Denilebilir!...

Ne Denilebilir!...

Gezi

Gezi

Günün Fıkrası

Deli

1960'lı yıllar,Elazığ Akıl Hastanesinden her nasılsa 423 akıl hastası kaçar ve Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılır.



O zamanın ünlü doktoru Mutemet Tazıcı hastanenin başhekimidir. 'Doktor bey,ne yapalım?' diye akıl danışırlar.



Mutemet Bey personeline;'Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin!'der.



Doktor önde birkaç personeli arkasında düt düt diye trencilik oynayarak Elazığ'ı dolaşırlar. Bütün deliler bu kuyruğa girip vagon olurlar. Hastaneye geldiklerinde sayı 612 kişidir...



Avukat 1




Zenginin biri ölümüne yakın, biri doktor, biri papaz, diğeri avukat olan üç yakın arkadaşını yanına çağırarak bir ricada bulunmuş.

- 300 bin dolar kadar bir tasarrufum var, bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum. Ama kimseye de güvenemiyorum. Şimdi size 100'er bin dolar vereceğim. Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin...

Adam ölmüş ve üç arkadaşı verdikleri sözü yerine getirmişler. Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalanmış. Diğer iki arkadaşını çağırarak onlara itirafta bulunmuş

- Hastanenin çok acil ihtiyacı vardı onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye sarf ettim, kefene 80 bin koydum.

Papaz utana sıkıla mırıldanmış.

- Maalesef ben de aynı günahı işledim paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım. Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.

Avukat gülümsemiş.

- Ben sözümü aynen yerine getirdim, kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.




Avukat 2




George ve Harry balonda Atlantik Okyanusu’nu geçmektedirler. George Harry'ye döner ve “Biraz alçalıp nerede olduğumuzu anlayalım” der. Harry sıcak gazı biraz kısar ve balon alçalmaya başlar. George "Hala nerede olduğumuzu anlayamadım biraz daha alçalalım ve şu aşağıdaki adama soralım" der. Harry adama bağırır:

"Hey bayım nerede olduğumuzu söyleyebilir misiniz lütfen. "

Adam geri bağırır: "Bir balondasınız ve 100 metre yukardasınız"

George Harry'ye döner ve "Bu adam bir avukat" der.

Şaşırır Harry, "Nasıl anladın?" der.

"Çünkü" der George "Verdiği bilgi %100 doğru, fakat faydasız".




Avukat 3




Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, sormuşlar:

“İki kere iki kaç eder?”

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kâğıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ''Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ''Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.'' demiş

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:

''Kaç olmasını istersiniz?''




Avukat 4




Ceza davalarına bakan avukat bir arkadaşım anlatmıştı:

Yoksul bir babanın oğlu şoförlük yaparken ölümlü bir kazaya neden olmuş. Olayda tam kusurlu. Şoförün babası avukata başvurarak hukuki yardım istiyor. Arkadaşım adamın yoksulluğuna bakarak hiçbir ücret talep etmeksizin davayı takip ediyor.

Ancak bütün deliller aleyhte. Yapılacak bir şey yok. Şoförün mahkûmiyetine karar veriliyor.

Şoförün babası büroya gelerek yakınıyor.

“Yoksulluğun gözü kör olsun. Paramız olsa da iyi bir avukat tutsaydık bunlar başımıza gelmezdi.''




Avukat 5




Hayırsever vakıflardan birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler. Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu:

“Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 $. Ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?”

Avukat açtı ağzını:

“Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi? Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkûm olduğunu? Ya da kız kardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?”

Görevli yerin dibine geçmişti.

Sadece:

“Hayır, hiç bir bilgim yoktu...” diye mırıldanabildi.

Avukat onun sözünü keserek devam etti:

“Pekâlâ, ben onlara zerre kadar para vermezken, size niçin vereyim?”



















Günün Sözü

Homo sum,humani nil a me alienum puto

İnsanım,insana özgü hiç bir şey bana yabancı değildir.

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında

Şişli Merkez Mh,Esen Sk Saruhan İşhanında
Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Hayatımızdan sessiz sedasız çekilmişler

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli

Sinema Tarihinin Zaman Tüneli
Siyah Beyaz Hayatımızdan Renkliye...

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar

Sinema Tarihinden Siyah ve Beyazlıklar
Zamanın belleği var